Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Özel Röportajlar Gökçe Bahadır: Kaybetme korkusu biterse ilişki de biter

        Cuma günü vizyona girecek ‘Aşk Uykusu’ ile sinema kariyerinde ilk kez başrolde hayranlarının karşısına çıkacak olan Gökçe Bahadır, aşka bakışını HT Magazin'den Mehmet Çalışkan'aanlattı.

        ‘Çoğu zaman repliklere bile gerek duymaksızın derin bakışlarıyla her şeyi anlatan oyuncu.’

        O yandan dudak kıvırmalı gülüşü 10 numara.’

        ‘Eğer oyunculuğun bir anlamı da her farklı rolde bir öncekini unutturabilmekse bunu gayet iyi başarıyor.’

        ‘Susan Sarandon havasına sahip. Türkiye’nin Claire Danes’i. İnceden bir Marisa Tomei havası da var.’

        ‘İşini gerçekten çok iyi yapıyor. İnanılmaz çekici, erkek olsam peşini bırakmazdım.’ Hayranlarının bu sözlerle tanımladığı, oyunculuğunu ve güzelliğini yere göğe sığdıramadığı Gökçe Bahadır, 14 televizyon dizisine karşın sinemadan uzak kaldı. 2011’de ‘Dedemin İnsanları’nda yardımcı oyuncu olarak sinemayı deneyimleyen Bahadır, ilk başrolü için kamera karşısına geçti.

        REKLAM

        Film, ‘Aşk Uykusu’... Başrolde Gökçe Bahadır.

        Aşkı nasıl tanımlıyor, ilişkilerin nasıl yaşanması gerektiğini düşünüyor?

        Sinemadaki ilk başrolü kendisinde nasıl bir etki bıraktı?

        Buyrun...

        ‘Aşk Uykusu’nun sizi heyecanlandıran yönleri nelerdir?

        Gerçek bir hikâyeden yola çıkılarak senaryolaştırılması bana oldukça cazip geldi. Bir kadının bu kadar çok duyguyu yoğun ve bir arada yaşıyor olmasından etkilendim.

        Filmde canlandırdığınız ‘Yonca’ karakteri için özel bir çalışma yaptınız mı?

        Önce Mehmet Coşkundeniz’in kitabın okudum, sonra onunla çeşitli zamanlarda sohbet ettim. Ne var ki ‘Yonca’ hakkındaki her şeyi de bilmek istemedim, sadece bazı ipuçları aldım. Çünkü ‘Yonca’ benim yorumumla filme yansıyacaktı. Karakteri kendimi zorlayıp kendim yorumlamak istedim.

        REKLAM

        ‘SİNEMA YOLUM AÇILACAK’

        Bu, bir filmdeki ilk başrolünüz. Sinema için niye bu kadar beklediniz?

        Bilmem. Öyle çok istediğim, beni çok heyecanlandıracak bir proje olmadı. Çünkü benim şöyle bir dezavantajım oldu. Sinemaya ‘Dedemin İnsanları’nda yardımcı oyuncu olarak Çağan Irmak’la adım attım. O kadar yüksekten başlayınca akabinde gelen teklifler kolay kolay içime sinmedi. Demek ki ilk başrol için ‘Aşk Uykusu’nu bekliyormuşum. Sanıyorum bundan sonra benim sinema yolum açılacak.

        Başrol size nasıl sorumluluklar yükledi?

        Zor bir işti. Hele böyle bir işi sırtlanmak kolay bir şey değilmiş. Öyle olduğunu da işin içindeyken net öğrendim. Öncelikle bütün filmin duygusunu sırtlandığım için bu yorucu bir süreç oldu. İzleyicinin benimle empati kuracağını hayal ederek geçirdiğim süreç doğal olarak bana büyük bir sorumluluk yükledi. Çünkü izleyicinin empati kurmasını sağlamalıydım. Dilerim başarabilmişimdir.

        REKLAM

        ‘KENDİNİZDEN VAZGEÇMEYİN ’

        Bu cümleyi biraz açar mısınız?

        Bunu özellikle hemcinslerim için söylüyorum. Bir adamı sevmeye, karşılığı olmak üzere özveride bulunmaya, fedakârlık yapmaya elbette varım ama hayatının merkezine koyarak kendi sevdiklerinden, tutkularından vazgeçmeye yokum. İlişki kendini bir kenara bırakmadan, kendisine ve karşısındakine duyduğu saygıyla devam ettirilmeli. İlişkilerine böyle bakabilsinler.

        Sevgili veya eş, kişinin hayatının merkezinde olursa kendilerinden vazgeçmiş mi oluyorlar?

        Hayatta nelerden mutlu olduğumuzu her zaman gözümüzün önünde bulundurmamız gerekir. “Ben nelerden, neleri yapmaktan mutluyum?” sorusunun cevabını verdikten sonra “Peki bunları yapıyor muyum yoksa yapmıyor muyum? Mutlu olduğum yerlerde miyim yoksa birileri için mi bir yerlerdeyim?” sorularına cevap vermemiz gerekir.

        REKLAM

        ‘Şöhret nedir?’

        Hayranlarınız şöhretinizi ve güzelliğinizi yeterince değerlendiremediğinizi düşünüyor. Öyle mi?

        Şöhret nedir? Benim için çok fazla bir şey ifade etmiyor. Yaşayış tarzımdan da anlaşılıyordur.

        Güzel ve şöhretli olmanın avantajlarını kullanmıyor musunuz?

        Ne olacak ki? Kendi dünyamda kendi işimi iyi yapmak için uğraşmanın dışında bir derdim yok. Elbette şöhretin keyifli yanları var. Örneğin sizinle sohbet ettik, örneğin sevdiğim bir işi devam ettiriyorum.

        ‘Aşk şekil değiştirir’

        Aşk size ne ifade ediyor?

        Tam anlamıyla cevaplanamayacak olan bu zor sorunun tek bir cevabı yok. Çok kuvvetli ve heyecan verici bir duygu olan aşk kişiye yaşama sevinci aşılar. Motive edici yanı da oldukça baskındır. Ne yazık ki hayata karşı kontrol edilmesi de gerekir. Tabii mantık işin içine ne kadar girerse...

        REKLAM

        Mutluluğun en yüce hali nasıldır?

        İki insanın birbirlerinin düşüncelerine, yaşayış biçimlerine karşılıklı saygı duyduğu, yeri geldiğinde karşılıklı küçük küçük özverilerde bulunabildikleri ama aynı zamanda ortak bir paydada buluşarak keyifli vakit geçirebildikleri, bakış açılarının birbirine yakın olduğu, iyisiyle kötüsüyle hayatı ve her türlü zorluğu birlikte göğüsleyebildikleri ilişkide elde edilen mutluluk kutsaldır.

        Aşk kavuşamayınca mı aşk olur, mutlu aşk olur mu?

        O zaman platonik aşk oluyor. Karşılıklı olursa aşk keyifle yaşanıyor. Aşkın süresi oldum olası tartışılır ama ne kadar yaşanacağı kişiden kişiye değişir. Ne kadar olursa olsun karşılıklı doya doya yaşanırsa çok güzel olur. Bir gün biter, o ayrı.

        Biter mi?

        Başka bir şekle bürünür. Karşındaki kişiye âşık olduğun kadın veya erkek olarak değil de hayattaki kişiler olarak bakarsak aşk kolay kolay bitmez. Tabii ki mutlaka istisnalar vardır.

        REKLAM

        ‘EN BÜYÜK SORUN YANLIŞ KİŞİLERDİR’

        İlişkilerdeki asıl sorun nedir?

        Kadın gözüyle baktığımda en büyük sorun her şeyi bir kenara bırakıp birlikte olduğun kişiyi hayatının merkezine koymak. Saygının zedelenmesi, sevginin tükenmesi, hayatta aynı yerde durmamak büyük sorunlardır. Aslında en büyük sorun yanlış kişilerdir.

        İlişkiler ne zaman tehlikeye girer?

        Çiftlerin birbirlerini kaybetme korkusu sona erdiyse ilişki biter. Bu nedenle bir ilişkinin en fazla tehlikeye girdiği dönem kaybetme korkusunun olmadığı, çiftin birbirlerinin ceplerinde olduğunu düşündüğü zamandır.

        Biten bir ilişki tekrar başlamalı mı?

        Bu konuda genel geçer bir kaide olamaz. Araştırmalara göre kimi aldatmalardan kurtarılan ilişkiler olmuş. O güne kadar gündeme getirmedikleri, birbirlerinden duydukları rahatsızlıkları aldatma sonrasında oturup konuşmuşlar. Bu şekilde kurtarılan ilişkiler var. Bitmiş bir şeyi yeniden canlandırmak kolay değil ama canlandıranlar var. Örneklerini de görüyoruz.

        ‘Şarkı söylemek terapi’

        Şarkı da söylüyorsunuz. Albüm çıkaracak mısınız?

        Şarkı söylemek benim için bir terapi. Albüm olacak mı olmayacak mı bilemem ama sahnede müzikal performans sergilemeyi seviyorum. Tuna Kiremitçi’nin albümünde ‘Bu Kaçıncı Sonbahar’ı seslendirdim. Çok hoşuma gitti. Bir de klip çektik, güzel oldu.

        REKLAM
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ