Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Röportajlar Craft, ilk ‘her yaşa uygun tiyatro’ projesini ‘Taşlar’la (The Stones) hayata geçiriyor

        HT MAGAZİN / Ece SARUHAN

        YILLARDIR ebevenyler bana “Çocuklarımızı hangi oyuna götürelim?” diye sorar. Bu soruyu cevaplamak özellikle çocukları 10 yaşın üzerinde olanlardan geldiğinde çok zordur benim için. Nihayet gönül rahatlığıyla “Birlikte Craft Tiyatro’nun ‘Taşlar’ adlı oyununa gidin” diyorum.

        Provasını izlemiş biri olarak, 11 yaş ve üzerine seslenen oyunun, çocuklar ve gençler kadar yetişkinlere de çok şey anlatacağının garantisini veriyorum. Gerçek bir olaydan esinlenerek Stefo Nantsou ve Tom Lycos tarafından kaleme alınan ‘Taşlar’, 20 yıldan bu yana, 80’in üzerinde ülkede sahnelendi. Türkiye ayağının rejisini oyunun yönetmeni ve oyuncusu da olan Tom Lycos üstlendi.

        Okan Başar Bahar’ın Türkçe’ye çevirdiği oyunun süpervizörü İpek Bilgin. Olgu Baran Kubilay ile Ümit Yaşar Bekar ve Erdeniz Kurucan ile Çağdaş Dilber’in 2 ayrı kast halinde rol aldıkları oyun, ellerindeki taşlarla tehlikeli bir oyun oynayan 2 çocuğun yaşadıkları üzerinden seyirciye vicdan, sorumluluk, çocuk hakları, adalet, empati gibi pek çok kavramı sorgulatacak. Prömiyeri 26 Ocak’ta saat 13.00’te Craft Kadıköy’de yapılacak olan oyun, 31 Ocak’ta ve 1-2-7-8-1415-21-22 Şubat’ta da seyirciyle buluşacak. Biletler Biletix’te. Bakın Craft Oyunculuk Atölyesi ve Craft Tiyatro’nun kurucularından Çağ Çalışkur ile oyunda rol alan Olgu Baran Kubilay ve Ümit Yaşar Bekar ‘Taşlar’ için neler söylüyorlar...

        Bu yıl, Craft’ın bünyesine çocuk ve gençlik çalışmalarını da kattınız. Nasıl doğdu bu fikir?

        Çağ Çalışkur: Ortağım Bahar (Erkal) hep bu konuyla ilgili bir şey yapmamız gerektiğini söylüyordu. Ben de çocuklarla kendi jenerasyonumuzun alışkanlıklarıyla iletişim kurduğumuzu, kendimizi yenilememiz gerektiğini düşünüyordum. ASSITEJ’den (Dünya Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Birliği) Tülin Sağlam’a “Ne yapabiliriz?” diye sorduk. “Ben ‘Taşlar’ diye bir oyun izledim. Onu yapmayı düşünür müsünüz?” dedi. Tiyatro kısmı böyle başladı. Atölye kısmına gelince, Bahar sürekli “Çocuklarla atölyeler yapalım” diyordu. Çocuklara eğitim vermek pedagojik formasyon istiyor. Bu, kolay kolay cesaret edebileceğimiz bir şey değildi. Gökçe Akyıldız ve Arzu Çetinkaya ile karşılaşınca, onların da branşları çocuklarla ilgili olunca, bu yola çıkmaya karar verdik. Çoçuk ve gençlik kanalımız ‘Crafitti’’ adını taşıyor. Atölyeler şubat ayında başlayacak.

        ‘GERÇEK BİR OLAYI ANLATIYOR’

        Ülkemizdeki çocuk oyunlarının çoğu çocukların zekâsını hafife alıp onlara bebek muamelesi yaparken, ‘Taşlar’ yetişkinlerle birlikte izleyip üzerine düşünebilecekleri bir oyun.

        Ç.Ç.: Kendi jenerasyonumuzun alışkanlıkları derken bunu kastetmiştim. 2 jenerasyon önce çocuk oyununa gittiğimizde ağaçlar, ayıcıklar dile gelirdi. ‘Taşlar’ın bu anlamda büyük farkı var. Gerçek bir olay üzerinden, çok ciddi bir konuyu ele alıyor. Çocuklarla çocuk diliyle konuşmuyor. 2 ufaklığın sebep oldukları bir olayı ve altında kaldıkları bir sorumluluğu anlatıyor. Bunu da duyularımıza seslenerek yapıyor. Olmayan bir dekor üzerinden bir dünya kuruyor.

        Tom Lycos, bu dünyanın kurulması için Avustralya’dan Türkiye’ye geldi. Onunla çalışmak nasıldı?

        Ç.Ç.: Oyunu öğrendikten sonra Tom’a mail attık. Kendisi Avustralya’da hâlâ oynuyor oyunu. “Oyunu Türkiye’de yapmak istiyoruz. Ne düşünürsünüz?” dedik. “İsterseniz gelip yönetirim” dedi. Çok sevindik. Kendisi 53 yaşında bir çocuk. Ayrıca gerçek bir akrobat. Çok ilham verici biri.

        Olgu Baran Kubilay: Akrobat olarak 3 sene sirkte çalışmış. İçinde inanılmaz bir çocuk enerjisi var. Bu zamana kadar Craft’ta çalışırken içsel tarafımız çok kuvvetlendi. ‘Taşlar’ın biçimsel özelliği nedeniyle bedensel ve dışsal şeyleri ön plana çıkarmamız, kendimizi tamamen bırakıp çocuklaşmamız gerekiyordu. Tom kendisi çocuk olduğu için, çocuklaşan birine nasıl yaklaşacağını çok iyi biliyor. Kendisiyle çalışmak hem çok eğlenceli hem de çok öğreticiydi benim için.

        Ümit Yaşar Bekar: Oyunda mim var, akrobatik hareketler var, birbirimizin üzerine çıkıyoruz, atlıyoruz. Gerçekten zor bir süreçti. Tom’un yapıcı tavrı, İpek’in (Bilgin) enerjisi ve sabrı bizi rahatlattı.

        Dekoru hayalinizde kuruyorsunuz. Oyunun müziğinden, efektlerine her şey sizin eseriniz. Oyuncular içindeki çocukla el ele tutuşur. Sizin içinizdeki çocuklar hepten fışkırmış olmalı?

        Ü.Y.B.: Benim içimdeki çocuk akrobatik hareketleri yaparken morluklar şeklinde dışarıya çıktı. Özellikle merdivenle tatlı anılarım var.

        O.B.K.: Çocuk yanımızı tamamen dışarıya çıkar mak zordu. Çok da ihtiyacımız varmış buna. Ümit’le 2 yakın arkadaş sokakta oyun oynuyor hissiyle hareket ettik.

        ‘BİR KONUŞMA, ANLAMA VE ANLATMA ALANI’

        Bu oyunla tepkisini direkt dile getiren çocukların karşısına çıkacak olmak ne hissettiriyor size?

        O.B.K.: 12 sene yaz kamplarında çocuklarla çalıştım. Kaç yaşında olursa olsun bir çocuğun gözlerine baktığımda bana söylediği tek şey “Beni sakın küçümseme” oluyor. Türkiye’de çocuklarla konuşmama alanları yaratıyoruz. Evde çocukların yanında uyuşturucu, hak, hukuk, adalet sistemi gibi konuları konuşmuyoruz mesela, Tiyatro her şeyin konuşabileceği sayılı yerlerden biri. Biz çocuklar için bir konuşma, anlatma ve anlama alanı yaratıyoruz. En çok oyunun sözü çocuklara bıraktığımız interaktif sahnesinde neler yaşanacağını merak ediyorum. İzleyen çocuklarla oyunu tartışabilmeyi çok istiyorum. 2 çocuğun izlediği bir provamız oldu. Öyle doğru tepkiler verdiler ki ne yapmamamız gerektiğini anladık. Yeni tepkileri de heyecanla bekliyorum.

        Ü.Y.B.: Çocukların tepkileri beklenmediktir. Özellikle interaktif kısımda neler yaşayacağımızı ben de merak ediyorum.

        ‘Okullara ulaşmak istiyoruz’

        Oyun, 11 yaş ve üzerine sesleniyor. Özellikle ortaokul çağındaki çocuk ve gençlerin tiyatroyla kucaklaşması çok önemli. ‘Taşlar’la elinizi çok önemli bir taşın altına koyuyorsunuz.

        Olgu Baran Kubilay: Çocukluğun ve oyun oynamanın ekmeğini yerken o tarafa bir şey yapmamak nankörlük olurdu bence.

        Çağ Çalışkur: Pedagoglar ahlak ve adalet gibi soyut kavramların somut olarak algılanmaya başladığı yaşı 11-12 olarak belirliyor. O yüzden “11 yaş ve üstü” dedik. 11 yaşından 111 yaşına kadar herkesi çocukların dünyasına davet ediyoruz. Özellikle yeni jenerasyonun oyunu izlemesini ve okullara ulaşmayı istiyoruz. Suarelerimiz de olacak. Okullar tiyatroya gelebilir, biz okullara gidebiliriz. Bu sadece İstanbul için değil, tüm Türkiye için geçerli.

        İpek Bilgin, “Çocuklar anne-babalarını getirsinler diye bir oyun yaptık” diyor. Provasını izlemiş biri olarak bu oyunun çocuklar kadar yetişkinleri de vicdan, hukuk sistemi, sorumluluk, empati gibi birçok konunun üzerine düşündüreceği kanısındayım.

        Çağ Çalışkur: Vicdana, sorumluluk duygusuna, çocukları daha iyi anlamaya, hukuk sisteminin ne kadar önemli olduğuna, birinin hayatıyla ilgili karar vermenin önemine dair düşünmemizi sağlayacak bir oyun. Bir karar vermiyor, sadece “Böyle bir şey oldu. Siz ne düşünüyorsunuz?” diye soruyor. Büyüklere, “Aslında bu 2 çocuğun yaşadıkları şeye ya da onların ebeveynleri olmaya ne kadar yakınsınız” diye sesleniyor.

        Ümit Yaşar Bekar: Oyunda bir süreci anlatıyoruz. İnsanlar artık yargılarını çok hızlı veriyor. Halbuki empatiyi geliştirmek lazım. Oyun, ailelere bunu da hatırlatacak.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ