Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Röportajlar Gonca Vuslateri "Annem ve babam torun istiyor"

        HT MAGAZİN

        Gonca Vuslateri’yi büyük bir kesim oyunSes Dergisi’nin mart sayısı için objektif karşısına geçen Gonca Vuslateri, samimi açıklamalarda bulundu. Vuslateri “Sağlam ve sağlıklı bir yoksulluktan geliyorum. Alın teri başka bir şey ve ben o başkalığa mükemmel sahip çıktım” açıklamasıyla dikkat çekti.

        Gonca Vuslateri’yi büyük bir kesim oyunculuğuyla tanıyor. Ama oyunculuk öncesinde o kadar çok iş yapmış ki: Animasyon, sosyo-ekonomi raporları, vestiyerlik, figürasyonluk, edebiyat dergisi yazarlığı... “Alın teri başka bir şey ve ben o başkalığa mükemmel sahip çıktım” diyecek kadar da güçlü bir kadın. Şu sıralar ‘Gönül İşleri’ dizisinde Kader karakterini yoğurup sivriltmekle meşgul... Vuslateri, hakkında bilinmeyenleri Ses Dergisi’ne anlattı.

        ‘Gönül İşleri’ dizisine nasıl dahil oldunuz? ‘Kader’ karakterinden bahseder misiniz?

        Aslında hikâyeye Erol Avcı’dan başlamak gerekir. Yanılmıyorsam TMC’yle üçüncü işim. Setlere dair öğrendiğim çok şeyi TMC setlerinde öğrendim. Sonra kendi kanatlarımla uçtum, lakin kendisi beni unutmamış. ‘Yalan Dünya’dan sonra uzun bir boşluk girdi araya. 3 ay ama bana uzun geldi işte. Bir gün birden Erol Abi aradı. Hikâye de böyle başladı. Kader, bir aşiretin kızı. Avrupa’ya okumaya gitmiş, sonrasında geri dönüyor; çünkü bitmesi gereken bir kan davası var. Bu da ancak Bedir’le evlendiğinde olabilecek bir şey. Bu yüzden ‘Gönül İşleri’ne Bedir’in nişanlısı olarak dahil oluyor.

        Kader, Bedir, Sevda aşk üçgenini nasıl değerlendiriyorsunuz?

        Enteresan bir üçgen... Sanırım farklı kültürden ve geleneksel bir yapıdan kopup metropol hayatına uyum sağlayan tüm kadınlar benim oynadığım karakter gibi ‘kader’lerini yaşıyor. Bir yandan bir kan davası, diğer yandan bu davadan içten içe hoşnut olacak kadar âşık bir kız!

        Son iki senedir diziler eskisi kadar izlenmiyor. ‘Yalan Dünya’nın erken bittiğini düşünüyor musunuz?

        Erken bittiğini düşünmüyorum. Orada 2.5 yıl güzel şeyler kazandım. Tüm dizi süreçleri de bir ya da maksimum iki yıl olmalı. 90 dakika dizi çekiminin acılarından mustarip olmak insanda hoş anılar kalmamasına yol açabilir.

        Sette “Şu kadar saat çalışırım”, “Karavanda şunu isterim” veya “Şu sahnelerde oynamak istemem” gibi kurallarınız var mı?

        Ben, o kuralları koyabilecek koşullarda bir öğrencilik geçirmedim. Sağlam ve sağlıklı bir yoksulluktan geliyorum. Orta gelirin altına düşmüş ve 17 yaşından beri para kazanan biriyim. Animasyon, sosyo-ekonomi raporları, vestiyerlik, figürasyonluk, edebiyat dergisi aklıma şimdilik bunlar geliyor ama ne iş yapmadım ki... Alın teri başka bir şey ve ben o başkalığa mükemmel sahip çıktım. Ne karavanı, ne saati, ne sahnesi derdim olur. Benim yüzümden aç kalmış bir işçi varsa sette o vakit külahımın ucu yanar ve kurallar konur elbette.

        Hakan Akkaya yakın arkadaşınız. Geçenlerde onun organizasyonunda sunuculuk yaptınız. Nasıldı?

        Mükemmel geçti. Sunuculuğu seviyorum. Harika geçti diyebilirim.

        Giyim konusunda da Hakan Akkaya’yla çalışıyorsunuz. Ne tarz giyinmeyi seviyorsunuz?

        Her tarzı seviyorum, her şeyi. Giyimim, ruh halimin yansıması tüm karakterleri yansıtsın. Hakan ile çalışmayı seviyorum. Pek çalışmak denilemez aslında öyle sıkı bir dostluğumuz var ki neye ihtiyacım varsa hisseder, konuşur. Yalnızca kendi markası değil; yeri gelir başka öneriler de sunar. Görsellik ve giyim hakkında Hakan Akkaya ve Hakan Öztürk hep bir numaradır.

        Cihangir’den Nişantaşı’na taşınmaya nasıl karar verdiniz?

        Cihangir’de kısa bir süre yaşadım, şimdi yaşadığım evin tadilatı sürerken. Cihangir, sevdiğim bir semttir. Yakın arkadaşlarım orada oturuyor, yeri ayrıdır.

        Özgecan Aslan’ın başına gelenler korkunç. Bu konu size ne hissettirdi? Halk olarak hangi birine üzülelim?

        Özgecan’ın arkasından ağladım. Utancımdan ailesinin fotoğrafına bile bakamadım. Hangi birine ağlasın bu vicdanımız? Gazeteci dostumuz Nuh’un bir kartopu yüzünden bıçaklanmasına mı ya da Fırat arkadaşımızın hunharca öldürülmesine mi? Ağlayan annelerin seslerini duyarak büyüyen çocukları nasıl eğitmeli? Eğitilen çocuklar Sami Amca’ya yeni bir Berkin verir mi? Yeni bir Özgecan sunar mı ailesine?

        "ANNEM BABAM TORUN İSTİYOR"

        Aşk ve evliliğe ne mesafedesiniz? Çocuk özlemi var mı?

        Çok yakınım. Ama evliliğe inancım yok. Annem de babam da torun istiyor, bunu hissediyorum. Haklılar da... Erkeğin zaaflarının, kadının direncinden baskın olması bir evliliği yalnızca zoraki sebeplerle vadelendirebilir. Asıl otoritenin ‘sevmek’ olduğunu anlayamayacak kadar silik yazılmış durumda, bütün ‘seni seviyorum’lar... Aşk-evlilik-çocuk üçgeninin iç ‘açı’larının toplamı ne zaman ‘mutluluk’ ederse o zaman evlenirim.

        Günde üç kez paspas yaptığınız doğru mu? Temizlik hastası mısınız?

        Küçük ama bana yeten bir evim var ve hayvan beslemeyi çok seviyorum. Hayvanlarım olduğu için önce onların hijyenini düşünürüm, silerim evet.

        GONCA İLE KISA KISA...

        Kendinizde en sevdiğiniz ve en beğenmediğiniz yönünüz nedir?

        Detaycılığımı çok severim. Detaycılığımı hiç sevmem.

        Kendinizi çok eleştirir misiniz?

        Çookkk!

        Aynaya baktığınızda kendinizi beğenir misiniz?

        Aynayla barışık bir kızım.

        Ekranda kendinizi izlerken olumlu veya olumsuz neler düşünüyorsunuz?

        Önce hikâyeye uyum sağlamış mı sağlamamış mı diye bakarım. Görsellik sonra gelir. Görsellik, işin ekip tarafını da ilgilendirir çünkü.

        Çocukken kurduğunuz hayaller, büyüyünce nasıl şekillendi?

        Gerçekleşti. Bazı belirttiğim mekânlar değişik de olsa hepsi gerçekleşti.

        Tutumlu biri misiniz?

        Evet, sorumluluklarım var. Tutumlu olmak zorundayım.

        "ALBÜM İÇİN TEKLİF ÇOK"

        Müzikle de aranız iyi. Sesiniz nasıldır? DJ’lik veya albüm teklifi gelse ne düşünürsünüz?

        Müzik konusu çok uzun hikâye. Her şey bir yana, müzik bir yana. Geçen evde şarkı mırıldanıyorum. Babam içerden “Detone oldun” diye yanıma geldi ve “Orada şöyle bir nağme gerekir” deyip söylemeye başladı. Ben de eşlik ettim. Oysa yaptığım şey kütüphanede kitap düzenlemekti. Sıradan bir hayatı basit ve duru akılla birleştirmenin tek yolu müzik. DJ’lik çok farklı. Fakat bir playlist yaparım, gider çalarım keyfime göre bir yerde. O durumum var işte. (Gülüyor) Albüm teklifi her yıl geliyor. 35-40 yaşımda şarkı da söyleyebilen oyuncu albümü yaparım. Şimdilik söz yazmakla uğraşıyorum.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ