Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Röportajlar Şebnem Bozoklu ve Ata Demirer ‘Niyazi Gül Dörtnala'yı anlattı

        Ömür SABUNCUOĞLU/HT Magazin

        Son dönemde en çok tanışmayı istediğim oyuncuların başında geliyordu Şebnem Bozoklu. Doğal ve başarılı oyunculuğu ile izleyiciyi ekrana bağlıyor, yüzlere de bir tebessüm koymayı başarıyor. Tanıştığımızda da bu fikrim değişmedi, onu yüzümdeki engel olamadığım bir gülümsemeyle dinledim.

        ‘Niyazi Gül Dörtnala’ vizyona girdi. Hayırlı uğurlu olsun.

        Teşekkür ederim. Ata, Niyazi Gül tiplemesini çok eskiden televizyon programında yapmıştı. Ben o veteriner tiplemesine bayılırdım. Niyazi Gül’ün iş yapmaktan delirmiş asistanını da ben oynuyorum.

        Biraz seksi bir asistan galiba...

        Veterinerin hem asistanı, hem de yardımcısıyım. Bu adam deney yaparken de, pazara alışverişe giderken de hep yanında ben varım. Bir taraftan da Niyazi’ye tatlı tatlı âşık da. Ama Demet Akbağ’ın oynadığı Sultan Şahmerdan tiplemesinin aramıza girmesiyle her şey altüst olacak ve yepyeni bir hikâye başlayacak.

        Kendinizi seksi buluyor musunuz?

        Valla insanlar bunu kendileri hissedebiliyor mu bilmiyorum. Aynaya baktığımda kendimi beğenirim ama insanların fikirleri çok değişken.

        En beğendiğiniz yeriniz neresi mesela?

        Gözlerimi ve cildimi severim ama seksapelin uzuvlarla çok alakası olmadığını düşünüyorum. Bence bir enerji meselesi. Belki birine tek tek baktığında bir şey görmezsin ama bütününe baktığında sana çok çekici gelir.

        Sizinle ilgili, ‘Bu dizide Şebnem Bozoklu oynuyorsa, o dizi tutar ve bol bol güleriz’ gibi bir kanı oluştu.

        Ay ne tatlısın teşekkür ederim. (Gülüyor) Bunu duymak şahane bir şey. Bir sürü insan televizyonda seni seyrediyor ve onlara ne hissettiriyorsun bilemiyorsun. Hiçbir zaman herkesi sevemezsin böyle de bir gerçek var.

        'HAYALİMDE HİÇ EVLİLİK YOKTU'

        Peki sizi en çok üzen eleştiri ne olmuştu?

        Ben sanırım bu konuda şanslıyım. Köşe yazarlarının hakkımda yazdığı kötü bir yazı okumadım. Eleştiri; okuyan, yazan ve eleştirilen içinde enteresan bir durum. Biri seni eleştirdiyse, bilinçaltında onun bu işte ne kadar iyi olup olmadığını sorgulamaya başlıyorsun. Hiçbir zaman her şeyi çok iyi yapmak

        zorundaymışım gibi hissetmiyorum, mis gibi de hata yaparım. Çok da kötü oynayabilirim. Kusursuz

        ve çok iyi oyuncu olmak zorunda değilim, elimden geleni yapıyorum. Hırslı bir tip değilim.

        Oyuncu olmasaydınız...

        İtfaiyeci olurdum, en büyük hayalimdi. İtfaiyeciler, modern zaman kahramanları. Bir Süpermenbir de itfaiyeciler alevlerin arasına girebilir. Muhteşem bir meslek.

        O zaman çok cesursunuz.

        Hiç değilim, belki de olamadığım için özeniyorum.

        Aşkta cesur musunuzdur?

        Cesurumdur. Ben istemesem bile, elim gider mesaj atarım. Önce Emre beni sevdiğini söyledi ama aslında ben söyleyecektim. (Gülüyor) Hayalimde hiç evlilik de yoktu. Çok âşık oldum, tak

        diye evlendik.

        Biraz erken miydi?

        30 yaşımdaydım ama evet yaşıt arkadaşlarım arasında önce ben evlendim.

        Erken derken, ‘Canım Ailem’ dizisiyle patlama yaptığınız yıl evlendiniz. Birçok isim şöhretin keyfini çıkarmak için evlenmiyor.

        Stratejik olayları bende bulamazsın. O an ne yapmak istiyorsam, dan dun yani. (Kahkahalar)

        ‘GÜLMEKTEN KAVGA EDEMİYORUZ’

        Evlenme teklifi nasıl gelmişti?

        ‘Baba Beni Okula Gönder’ isimli sosyal sorumluluk projesi için 15 sanatçı resim yaptık sonra bu tabloların satışı için bir müzayede yapıldı. Bizde müzayedeye Emre ile birlikte gittik. Herkesinki tek tek satıldı, sıra bana geldi. ‘Şebnem Bozoklu’nun tablosu, ismini vermek istemeyen bir kişi tarafından satın alındı’ dendi. Sonra eve geldik, Emre satın almış, o gece de evlenme teklif etti.

        Emre Bey’i biriyle tanıştırırsunuz. Doğru mu?

        Zorlanıyorum. ‘Emre’ diye tanıştırıyorum. ‘Neyiniz?’ dediklerinde de, ‘5 sene önce evlendik’ diyorum. (Gülüyor)

        Evlilik nasılmış?

        Ben aslında korkuyor ve ‘Becerebilir miyim?’ diyordum. Boşanmalar çok arttı. Biz çocukken böyle değildi. Biz bu işi kıvırdık diye düşünüyorum ama belli olmaz tabii. Hiç iddialı konuşmamak lazım. Şu an mutluysak tadını çıkarmalı.

        Aşk devam ediyor mu?

        Ediyor, edebilen bir şeymiş, onu da öğrendim. Hiç bu kadar uzun ilişkim olmamıştı.

        ‘Aşk 3 yılda biter’ iddiası da böylece çürüdü.

        Bilmiyorum öyle olan da var. Biz çok güzel bir çiftiz. İki tuhaf tip birbirimizi bulduk. Gülmekten kavga edemiyoruz.

        Emre Bey de çok şanslı. Türkiye’nin en komik kadınlarından biriyle evli.

        O da komik işin kötü tarafı. Ben evlenince star olacağım zannediyordum. Komik ve espriliyim diyordum. Emre iç mimar ama çok komik. İkimizin 3-5 tipi var. O tipleri bir araya getirip, deli deli şeyler yapıyoruz. Gülmekten, ilişkinin geleceğini göremiyor olabiliriz yani.

        Bebek?

        Benim öyle bir programım var, yaşım dolu dolu 35 oldu. Artık yapmak lazım. Emre de ben de çok istiyoruz. Yazın bir tane daha film çekeceğim. Onun bitiminde çocuk yapmayı düşünüyorum. Anne olmak istiyorum ve çok

        'KAŞLARIMI İLK ÜNİVERSİTEDE ALDIM'

        ‘Niyazi Gül Dörnala’da hayvanlarla çok sahneniz var. Enteresan olaylar yaşadınız mı?

        Çok acayip bir setti (Kahkahalar) Papağan, iguana, Alman kurdu, hamster, keçi, kuzu, oğlak, yırtıcı kuş aklına ne geliyorsa. Allah’tan hiçbirinden korkmadım. Benim de köpeğim var, hayvanları çok severim. Yakın plan çekimlerimde papağanın yanımda durması gerekiyordu ama hep yürüdü. Çok tekrar çektik, hayvanlarla çekim yapmak hiç kolay değilmiş. Bütün hayvanların maketi vardı, eğer yapmak istemezse, hiç zorlanmadılar maket devreye girdi. Önceliğimiz hayvanlardı.

        ‘Hediye’ karakterinin kostümleri de çok ilginç.

        Kendi içinde seksapeli olan enteresan bir kız. Daracık eşofman altları giyiniyor. Poposunun iki yanında öpücükleri ve tavşanları var. (Kahkahalar)

        Kendi hayatınızda giydiğiniz en uçuk kıyafet neydi?

        Hiç giymeyeceğim kıyafetleri rol icabı giydim. ‘Canım Ailem’de Meliha sayesinde leopar streç elbiseler giydim. ‘Ulan İstanbul’da pavyonda şarkı söylerken şahane assolist kıyafetleri giydim.

        Sanki içinizde gizli bir assolist var.

        Öyle mi diyorsun? Çocukluğumdan beri televizyonda çok assolist izlemişim. Vücut dilimde olmayan gerdan kıvırmalar, popo sallamaları almışım onlardan.

        Siz de aynanın karşısına geçip şarkı söyler miydiniz?

        Yok, ben lise sona kadar şortla bisiklete binip mahallede gezdim. Kaşlarımı ilk kez üniversitede aldım, ilk makyajımı da o yıllarda yaptım. Süslü değildim.

        Albüm teklifi aldınız mı?

        Aldım ama yapmayacağım tabii. Rol icabı söyledim.

        Demet Akabağ...

        Bayılıyorum. Yaptığı her şeye ‘Allah’ım bu kadın ne kadar yetenekli’ diye baktığım ve takip ettiğim bir kadın oyuncu. Demet Akbağ, hem kendi hem bizim jenerasyon için çok önemli bir isim. Nefis işler yaptı, doğru isimlerle çalıştı, oynadığı her karakteri efsaneye dönüştürdü. Onunla aynı sette olmak şahane bir duyguydu. Hep bir gün beraber çalışmayı hayal ediyordum. Sette ona hep uzaktan uzaktan baktım, nasıl hazırlanıp çalıştığını izledim. Mis gibi bir enerjisi var. Setteki diğer oyuncuları yüreklendiren, onlar prova yaparken kahkahasını esirgemeyen bir oyuncu. Bu az bulunan ve değerli bir şeydir. Hayranlığım bu filmle bin kat daha arttı.

        Ata Demirer...

        Birlikte çalıştığımız için çok mutluyum. Beraber oynadığı oyuncular için çok rahatlatıcı, tertemiz bir enerjisi var.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ