Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Röportajlar "Teşhir etmeyi seviyoruz"

        Ece SARUHAN / HABERTURK MAGAZİN

        MAM’ART Tiyatro’nun, kadın-erkek ilişkilerini konu alan ‘Özel Kadınlar Listesi’ isimli oyunu büyük ilgi görüyor. Şöhret meselesine de değinen oyunda rol alan Deniz Karaoğlu, Feri Baycu Güler, Hülya Gülşen, Beste Bereket ve Başak Daşman, “Herkes sosyal medyada görünür olmaya çalışıyor. Hepimizde kendini teşhir etme niyeti var” diyor.

        ‘Eskiden ilk konuştuğumuz aşktı şimdi aşksızlık’

        Mam’Art Tiyatro, ‘Özel Kadınlar Listesi’yle kadın-erkek ilişkilerini taraf tutmadan masaya yatırıyor. Herkesin kendinden izler bulacağı oyunun ekibi, “Eskiden ilk konuştuğumuz aşk olurdu, şimdi aşksızlık” diyor.

        FERİ Baycu Güler tarafından kurulan Mam’Art Tiyatro, ilk oyunu ‘Özel Kadınlar Listesi’yle seyirciyi selamlıyor. Neil LaBute’un yazdığı, Pınar Töre’nin Türkçe’ye çevirdiği oyunun yönetmeni Tuğrul Tülek. Deniz Karaoğlu, Feri Baycu Güler, Beste Bereket, Hülya Gülşen ve Başak Daşman’ın rol aldıkları oyun; bir adamın zamanında ilişki yaşadığı ve herbirinin hayatından hiçbir şey söylemeden çekip gittiği 4 kadınla yüzleşmesini anlatıyor. Adam, hayatının bir döneminde gömlek değiştirir gibi sevgili değiştirmiş. Büyümeyi bir türlü beceremediğinden giydiği gömlekler ona hep birkaç beden büyük gelmiş. Geride bıraktığı kadınlarda derin yaralar açmış. Bir kitap yazıp şöhret olduktan ve evlenmeye karar verdikten sonra, aradan geçen yıllara aldırış etmeden, vicdanını temizlemek için vadesi geçmiş özürlerle zamanında yarı yolda bıraktığı bu kadınların karşısına çıkıyor.

        Adamın da kadınların da adlarını bilmiyoruz ama o kadar iyi tanıyoruz ki hepsini, öyle iyi biliyoruz ki onların hikâyelerinin türevlerinin kendi ruhlarımızda bıraktığı izleri... Ben BO Sahne’de izledim oyunu, çıkışta bu tanıdıklık halinin etkisiyle pek çok seyirci oyun üzerinden dertleşme halindeydi. Herkesin kalbi elinde, içindeki ya dilinde ya da yüzündeydi. Tiyatroya bu yüzden bayılıyorum işte; en gerçek ve kendiliğinden etki eden yüzleştirici. Oyunu konuşmak için Deniz, Feri, Beste, Hülya ve Başak’la buluştuğumda, “İzledikten sonra ‘Oh be! Bu yüzleşme bana çok iyi geldi’ diyen de oluyor, ‘Beni rahatsız etti’ diyen de. Erkek seyircilerse genellikle bu yüzleşmeyi sırıtarak yaşıyor” dediler bana. Oyunu mutlaka izleyin, bakalım bu yüzleşmeden düşen ne olacak sizin payınıza...

        Perdeyi kadın-erkek herkesi yüreğinden yakalayan bir oyunla açtınız. Hem “İyi ki bu oyun” demek hem de “Neden bu oyun?” diye sorarak başlamak istiyorum.

        Feri Baycu Güler: Biz bu yola Tuğrul’la (Tülek) birlikte çıktık ve çok oyun okuduk. Tesadüflere inanan biriyim, bu oyunun bize geleceği varmış. Resmen bir bebek gibi kucağımıza düştü, okuduğumuz anda yüreğimize dokundu. Şimdi insanların da yüreğine dokunuyor olduğunu görmek öyle güzel ki...

        Hülya Gülşen: Dikkat ediyorum oyun bittikten sonra hemen gitmiyorlar, duygularını paylaşma ihtiyacı hissediyorlar. Bu her zaman olmaz. 30 yıllık tecrübemle oku hedefe attığımızı görüyorum.

        Deniz Karaoğlu: Bunda Tuğrul’un etkisi çok büyük. Bunun içinde ilişkilere dair bir sürü an barındıran bir oyun olduğunu onun sayesinde keşfettik. n O bir sürü andan günümüzde hayatın merkezine oturanı, hiçbir şey söylemeden çekip giden erkekler...

        D.K.: Öncelikle bu adamın bütün adamları temsil etmediğini söyleyeyim. Oyundaki, onaylanmadan kendini kuramayan bir erkek figürü. Hayatındaki 4 kadına da “Hoşçakal” diyemeden gitmiş, yüzleşme cesaretini bulamamış. Bu cesareti ilişkiler üzerine yazdığı kitabın insanlar tarafından satın alınabilen bir malzemeye dönüştüğünü görünce buluyor kendinde. Erkeğin büyümemiş haliyle karşı karşıyayız, oyunun evrenselliği de burada.

        ‘BÜYÜYEMEMİŞ BİR ERKEK’

        Bir noktada büyüyorlar mı yani Deniz?

        Beste Bereket: Allah büyük! (Kahkahalar) Başak Daşman: Bir yaştan sonra geçmiş ilişkilerimizdeki özensizliklerimizi fark etmek daha kolay oluyor. O yolda büyürüz ama bu adam büyümemeyi seçmiş.

        D.K.: Erkeğin büyüme macerasını provaların başından beri konuşuyoruz. Ben büyüdüklerine inanıyorum, büyüdüğümü kendimden biliyorum. İstersen ve gerçekten seviyorsan değişirsin.

        B.B.: Değişmek demişken, “Beni değiştiren insanları sevmiyorum” cümlesi bana her zaman çok komik gelmiştir. Bu “Ben o kadar mükemmelim ki hayatımda beni değiştirecek kimseye ihtiyacım yok” demek. Benim var, lütfen sevdiğim insanlar iyiye doğru gideceksem beni değiştirsinler. İyi yönlerimizi sivriltip kötüleri törpülemeyeceksek, geldiğimiz gibi gideceksek ne yapıyoruz bu dünyada?

        D.K.: Sorduğun soruya dönmek istiyorum Ece. Siz kadınlar da büyümeyen erkekleri ve onları düzeltmeyi çok seviyorsunuz. Buna ne diyeceksiniz?

        Adam haklı hanımlar, ne dersiniz?

        F.B.G.: Kesinlikle haklı. Çoğu kadın anaçlığın etkisiyle, çocuğu için nasıl çabalıyorsa hayatındaki erkeği de çocuk gibi büyütmeyi seviyor.

        H.G.: “Ben büyüttüm”, “Ben yaptım” diyoruz sonra da. Kadının kadına havası bu!

        D.K.: Sonunda da tıpkı oyundaki gibi birkaç kadın tarafından büyütülen bir erkek gidip başka bir kadınla evleniyor işte.

        ‘TESLİM OLMAKTAN KORKUYORUZ’

        Erkeğin hiçbir şey söylemeden gidebilme ve istediği zaman geri gelebilme durumu bence kadın hakkında da çok şey söylüyor bize.

        B.B.: Evet, işte bu yüzden bu oyunda haklı-haksız ayrımı yok. Hayatın içinde hep erkeğe yükleniliyor ama bir erkek hiçbir şey söylemeden gidip sonra da geri gelebiliyorsa kadın da bunun üzerine düşünmeli. Bunun adı aşk mı, bağlılık mı yoksa başka bir şey mi? Birine bir şey yapabiliyorsan, o kişi sana izin verdiği için yapabiliyorsun. Kadın büyümek için anlamak ve çözmek istiyor, konuşulmamış şeyleri çözdüğünde bir sonraki adımını daha farklı atacağını düşünüyor. Oysa erkek yoluna bakmayı tercih ediyor.

        Bu adam bütün ilişkilerinde kaçak güreşmiş ve bu son yıllarda alışkanlığa dönüşmüş durumda. Hepimizin dilinde “Aşk istiyorum” cümlesi var ama konu yaşamaya gelince çoğumuz hemen arazi oluyoruz.

        H.G.: Oynadığım diğer oyunda “Kadınların adamlara, adamların kadınlara ihtiyacı var ama aşktan eser yok” diye bir cümle var. Son dönemde bu cümle sürekli kafamın içinde dönüp duruyor. Son zamanlarda yaşadığımız tam da bu! Eskiden ilk konuştuğumuz aşktı, şimdi aşksızlık.

        B.B.: Bence bu tüketmeye yöneltilmiş bireyler olmamızla ilintili. Sorsan hepimiz çok fedakâr ve cefakârız ama bir ilişkinin içinde fedakârlık etmemiz gereken bir nokta olduğunda koşarak kaçıyoruz.

        F.B.G.: Günümüzde her şey gibi aşkı da çabuk tüketiyoruz. Çabuk tüketilen ve çöpe atılan aşklarımız var.

        B.D.: Teslim olmaktan korkuyoruz oysa teslim olmak güzel bir şey. Bir de “Sen bana bunu yapamazsın, ben bunu daha önce yaşadım ve çok acı çektim” düşüncesine kapılıyoruz. Ne münasebet! Karşına çıkacak herkes senin psikolojini hesap etmek zorunda mı?

        ‘Hepimizde kendini teşhir etme niyeti var’

        Oyun şöhret meselesine de dokunuyor. Ülkemizde en kolay olunabilen şey öyle değil mi?

        Hülya Gülşen: Evet öyle, bu yüzden de en büyük hayal kırıklığı.

        Günümüzde sosyal medyada da herkes küçük çaplı da olsa şöhreti, görünür olmayı hedefliyor. Sevgiyi like’larda arar olduk!

        Başak Daşman: Herkes söylediği sözün içeriğine bakmadan sadece görünür olmak ya da onaylanmak istiyor. Bu tablonun içindeki sevgi, gerçek sevgi olabilir mi?

        Beste Bereket: Oyuncusundan mühendisine her meslekten insanda, hepimizde kendini teşhir etme niyeti var. Sosyal medyada birbirimizi takip ediyoruz ve baktığımızda herkes çok güzel yemekler yiyor, çok büyük aşklar yaşıyor, her şey çok güzel görünüyor. Ama aslında öyle bir dünya yok.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ