Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Röportajlar Ezgi Mola ve Murat Yıldırım'dan samimi açıklamalar

        Mehmet ÇALIŞKAN / HABERTURK MAGAZİN

        ‘Kocan Kadar Konuş: Diriliş’te evlilik sürecine giren iki sevgiliyi canlandıran Ezgi Mola ile Murat Yıldırım, HT MAGAZİN’e konuştu. 1 Ocak’ta vizyona girecek filmde izleyenlerin kendi hayatlarından izler bulacağını söyleyen ikili, “En önemli sorumluluğumuz samimiyetimizi izleyiciye aktarmak” diyor.

        Ortak noktaları figüranlıktan fenomenliğe geçmeleri

        ‘Kocan Kadar Konuş: Diriliş’te evlilik sürecine giren ‘Efsun’ ile ‘Sinan’ı canlandıran Ezgi Mola ile Murat Yıldırım’ın ortak noktaları 10 yıl içinde figüranlıktan başrole çıkarak fenomen hale gelmeleri. Mola ile Yıldırım, başarılarının temelindeki etmenin ne olduğu konusunda hemfikirler: “Derdimiz sadece işimizi en iyi şekilde yapmaya uğraşmak”

        Ezgi Mola ile Murat Yıldırım... Ortak noktaları figüranlıktan başrole çıkarak fenomen olmaları. Öyle ki Mola ile Yıldırım sosyal medyada en çok takip edilen ilk üç isim arasında.

        Murat Yıldırım 10 yıl önce çekilen ‘Organize İşler’de figürandı. Sonra öyle bir yürüdü ki... Aslında yürümedi, resmen koştu. Ezgi Mola 13 yıl önce rol aldığı bir reklam filminde asansörün kapısından sığmayan kadını canlandıran bir figürandı. Mola da resmen koştu.

        EVLİLİK SÜRECİNİN MACERASI

        Her ikisi de martta gösterime giren Şebnem Burcuoğlu’nun kitabından aynı adla beyazperdeye aktarılan ‘Kocan Kadar Konuş’ta buluştu. ‘Efsun’ ve ‘Sinan’ karakterlerini canlandıran Ezgi Mola ile Murat Yıldırım, romantik-komedi türündeki filmle de geniş kitlelerin beğenisini kazandı. Kıvanç Baruönü’nün yönettiği Mola ile Yıldırım’a Nevra Serezli, Hümeyra, Gülenay Kalkan, Ebru Cündübeyoğlu, Eda Ece, Begüm Öner ve Cem Kılıç’ın başrollerde eşlik etti.

        ‘Kocan Kadar Konuş’ neden sevildi?

        Ezgi Mola: İnsanların kendi hayatlarıyla empati kurabildikleri bir film olduğunu düşünüyorum. Kadınlar belli bir yaştan sonra hâlâ yalnız olunca ailelerinden en çok duyduğu sözler “Ee haydi. Var mı bir şeyler, bak yaş geçiyor” odaklı oluyor. Sevgili Şebnem Burcuoğlu’nun kitabında bu konu çok tatlı ve esprili bir dille anlatıyordu. Biz de filmde o şekilde anlatmaya çalıştık. Sevgili yönetmenimiz Kıvanç Baruönü de filmi ancak kadar iyi çekebilirdi. Filmde meydana getirdiği dünyanın çok güzel olduğunu, Murat ile ilişkimizin de çok tatlı olduğunu düşünüyorum. Çekimler sırasında bütün oyuncuların aldığı keyfin izleyiciye geçtiğini hissediyorum. Sonuç olarak böyle bir hikâyenin kahramanlarını canlandıran oyuncuları doğru yerde doğru zamanda buluştu. Kamera arkası ekibinin de katkıları yadsınamaz.

        Murat Yıldırım: Serinin ilk filmi izlendiğinde Ezgi’nin canlandırdığı ‘Efsun’ için şöyle yorumlar yapılmıştı. “Aa Efsun aynı ben.” Sonuçta izleyiciler filmde kendileriyle ve kendi dünyalarıyla ilgili parçalar buldu. Herkesin kendini görebileceği bir hikâyeye sahip olması filmin beğenilmesinin en önemli etmeni. Samimiyetin yüksekliği beğeninin de yüksek olmasına neden oldu. Filmin adına baktığınızda ‘Kocan Kadar Konuş’ ama içeriğine baktığınızda çok daha derin.

        İlk filmi için neden ‘Ben bu filmde varım’ demiştiniz?

        M.Y.: Kalbimde sıcak bir şeyler hissettim. Bu nedenle filmde olup olmamayı çok düşünmedim. En çabuk ‘Evet, ben varım’ dediğim iş oldu.

        E.M.: ‘Kocan Kadar Konuş’un kitabını çok beğenmiştim. Hikâyenin senaryolaştırılmış halini de çok sevdim. BKM Film’in işi olması da ‘Ben varım’ dememdeki önemli neden. ‘Efsun ile kendimi oldukça fazla özdeşleştirdim ve çekimler sırasında öylesine eğlendim ki.

        Filmin ikincisi için plan var mıydı yoksa gördüğü ilgi mi devamını getirdi?

        E.M.: Açıkçası ilkinin çekimleri sırasında ‘Filmimizin yolu açık, hatırı sayılır bir seyirci kitlesiyle buluşursa ikincisini yaparız’ şeklinde konuşmalarımız oluyordu. Necati Ağabey de (Akpınar) bizimle aynı görüşteydi. Henüz film gösterime girmemişken, dolayısıyla göreceği ilgiyi bilmeden bizler devamını çekme üzerine fikirler yürütüyorduk. Zaten Şebnem Burcuoğlu da ikinci kitabı yazmaya başlamıştı.

        10 yılda figüranlıktan fenomen biri haline gelerek gösterdiğiniz başarının temelinde neler vardır?

        M.Y.: Fenomen olarak gösterilmemiz sağ olsunlar insanların teveccühü. İlk başlarda hangi mesleği yapacağıma karar vermemiştim. Bir gün dedim ki; “Evet, oyunculuğu yaparsam mutlu olacağım”. Benim özel bir alamet-i farikam yok. Sadece işimi yaptım. En iyi şekilde yapmak için uğraştım.

        7 sinema filmi 13 TV dizisi. Kariyerinize baktığınız zaman neler hissediyorsunuz?

        M.Y.: Artık o işler bitti gitti. Elimden geldiğince en iyisini vermeye çalıştığım güzel işlerdi. Şimdi önümde yeni işler var. ‘Kocan Kadar Konuş: Diriliş’ filmi gösterime girecek. Aynı zamanda yeni bir televizyon dizisinde rol alıyorum. Bunlar için de elimden geldiğince en iyisini yapmaya çalıştım ve çalışıyorum. Çünkü işim bu.

        Makine mühendisi olmanızın oyunculuğa katkıları oluyor mu?

        M.Y.: Hızlı düşünebilme, bir probleme yukarıdan bakabilme ve o problemin kaynağına gidebilme açısından avantajları olabilir. Ama çok kitap okuyan insan da bu yetileri bir mühendisten çok daha fazla geliştirebilir. Sadece oyunculukta değil, hayatımın her alanında mühendisliğin yararlarını görüyorum.

        ‘İYİ İNSAN OLDUĞU İÇİN KAZANDI'

        Sizin oyunculuğa başlamanız Murat Yıldırım’ınkiyle benzer. 13 yıl önce bir reklam filminde asansöre sığmayan kadın şimdi fenomen...

        E.M.: Bir yiyecek ürününün reklam filmi için oyuncu aradıklarının haberini aldıktan sonra gittiğim şirketteki bir hanımefendi ‘Geç kaldınız, deneme çekimlerini yapıp yolladık’ dedi. Ben de ‘Canınız sağ olsun, kısmet değilmiş’ dedim. Sonra o hanımefendi bana baktı ve ‘Tamam sizi de çekelim, onu da yollarım’ dedi. Deneme çekimleri izlenmiş ve beni seçmişler. O reklam filmiyle dikkat çekmişim. O sırada Türkan Derya, Şevket Altuğ ve Metin Şentürk ile ‘Unutma Beni’yi çekiyor. Şevket Ağabey’in eşi Jale Hanım reklam filminde beni görüp ‘Şu kızı bir çağırsanıza, çok şeker görünüyor’ demiş. Sonra beni aradılar. Bu arada fenomenlik... Murat’ın da dediği gibi insanların güzel duygularının teveccühü.

        Ters davranıp ‘Neden beni beklemediniz?’ diye çıkışsaydınız belki o reklam filminde rol alamayıp dikkat çekemeyecektiniz...

        M.Y.: İyi insan olmanın faydaları böyle görülür işte. Ezgi iyi bir insan olduğu için ‘Canınız sağ olsun demiş. O iyiliğinin karşılığını da bugünkü yere gelmesinin ilk adımını atarak almış.

        E.M.: Ben de Murat gibi işimi elimden geldiğince en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum. Gerisi bizim elimizde değil.

        Aşkın birçok tanımı var. Sizin için tanımı nedir?

        E.M.: Aşk benim için sadece karşı cinse duyulan bir duygu değil. Aşkın her türlü halini seven biriyim. Bence her insan da bunu böyle düşünüyordur. Kalp atışının değişmesi, gördüğü şeye karşı duyduğu heyecan insanı olumlu yönde etkiliyor. Dolayısıyla ben çok sevdiğim dostumu gördüğümde de kalbim öyle atar. Köpeklerime karşı beslediğim aşk da benim için çok özeldir. Aileme beslediğim aşk da öyle. Özel birisi varsa hayatımda ona da öyle. Çok fazla ayırt etmiyorum yani o anda kullanmak istediğim bir arabayla da aynı heyecanı yaşayabilirim. Sonuçta aşk güzel bir duygudur. Keyif verir, mutlu eder, o an insanın gözlerini döndürür.

        'LÜTFEN HOŞGÖRÜLÜ OLALIM'

        Bugünlerde kendinizi hangi konuda sorumlu hissediyorsunuz?

        E.M.: Elimden geldiğince geleceğimiz olan çocuklar için bir şeyler yapmaya gayret ediyorum. Bu benim için gerçekten çok hassas bir nokta. Çünkü çocuklar bizim aydınlık geleceğimiz. Aydınlık bir gelecek ancak onlara doğru bir eğitim verilerek elde edilebilir. Dolayısıyla elimden geldiğince onların yanında olduğumu her yerde hissettirmeye çalışıyorum. Bunun yanı sıra kadınlarımızın çok daha güçlü, çok daha iyi şartlarda yaşaması gerektiğini düşünüyorum. Ve bunu asla cinsiyetçi yerden söylemiyorum. Dikkat çekmeye çalıştığım nokta kadına şiddetin azalması, kadının iş hayatında desteklenmesi. Ve bunun için elimden gelen her şeyi kendi adıma yapmaya ve buna dikkat çekmeye çalışıyorum. Kendimi bu konularda sorumluluk sahibi hissediyorum. Bu arada 2016’da ülkemin gerçekten barış içinde huzurlu ve ağzının tadıyla yaşamasını istiyorum. Umut ediyorum, olacağına inanıyorum ve bunun için de ilk yapacağımız şeyin anlayışlı, hoşgörülü ve güler yüzlü olmak olduğunu düşünüyorum. Lütfen hepimiz birbirimize anlayışlı ve hoşgörülü olalım.

        M.Y.: İşime çok fazla dalıp kendi iç huzurumu unutmama engel olmamaya dikkat ediyorum..

        ‘Sinan’ ile ‘Efsun’un romantik komedi türündeki maceraları evlilik sürecine girmeleriyle daha renkli bir hale gelecek.

        "Murat'la çalışmak büyük şans"

        Birbirinize ne gibi kazanımlarınız oldu?

        E.M.: Murat ile 10 yıldır arkadaşız. Açıkçası onun yanında kendimi oldukça rahat hissediyorum. Çünkü bir şey söylediğimde beni yanlış anlamayacağını biliyorum. Aynı şekilde o da bana bir şey söylediğinde benim de onu yanlış anlamayacağımı biliyor. Birlikte çok güzel çalışabiliyoruz, oturup sohbet edebiliyoruz. Bunlar çok önemli şeyler çünkü duygusal bir iş yapıyoruz. O sırada yaptığımız iş komedi de olsa drama da olsa sonuçta duyusal bir iş. Elbette arkadaşım olmayan biriyle de uyumlu çalışabilirim ama Murat ile çalışmak büyük bir şans.

        Ezgi Mola ile Murat Yıldırım, birbirlerini yanlış anlamayacak olmalarının çalışmalarını daha verimli hale getirdiğini söyledi.

        ‘Sorumluluğumuz samimiyet’

        Türk filmlerine olan ilginin devam etmesi, daha da artması için siz oyunculara ne gibi sorumluluklar düşüyor?

        M.Y.: Türk filmlerinin ana omurgasını komedi yapımları oluşturuyor. İnsanlar genelde sinemaya ve tiyatroya gülmek için gidiyor. Çünkü TV dizilerinde dramı daha fazla görüyoruz.

        E.M.: Allah bozmasın Türk sineması çok iyi yolda. Böyle devam etmesi için biz oyunculara düşen sorumluluk bize verilen görevi en iyi şekilde yerine getirerek izleyiciye keyif veren yapımlar üretilmesine yardımcı olmak.

        M.Y.: Samimiyet. Samimiyetimizi izleyiciye aktarmanın en önemli sorumluluğumuz olduğunu düşünüyorum.

        Televizyonda her hafta iki saat komedi yapmak mümkün değil mi?

        E.M.: Artık dramalarda da zor. Seyircinin bu kadar uzun zamanını almamak gerektiğini düşünüyorum. Anlatılan hikâye kanırtılmamalı.

        M.Y.: Ne var ki baktığın zaman bu tercih ediliyor. Arz talep meselesi.

        E.M.: Evet ama dizi sürelerinin daha kısa olması durumunda o halinin de tercih edilebileceğini görebiliriz. Bu arada şu dönemde ‘Düğün Dernek’ çok bekleniyordu. Sonuç olarak böyle bir açılış yapması çok normal. Aynı dönemde girmiş olması ‘Star Wars’ için talihsizlik aslında.

        M.Y.: Kimi kendisi için film yapıyor kimisi geniş kitleler için.

        'Hümeyra çok özel bir kadın'

        Filminize Hümeyra da dahil oldu. Kendisi hakkında neler düşünüyorsunuz?

        E.M: Hümeyra, ikinci filmin başına gelmiş en tatlı şey. İyi ki aramıza katıldı. Filme başka bir renk ve tat geldi. Çok özel bir kadın olduğunu düşünüyorum. Birlikte çok keyifli çalıştık. İlk filmde kışın soğuğu nasıl canımızı acıttıysa bu filmde de yazın sıcağının bizi çok zorladığı zamanlar oldu ama hep birlikte üstesinden geldik. Tabii ki Nevra Abla da (Serezli) dünya tatlısı bir insan ve çok başarılı. Her ikisi de Türk sinemasında çok önemli oyuncular. İkisine de saygımız sonsuz.

        'Kimine güzelim kimine itici'

        Sizin hakkınızdaki ‘Güzel kadından da iyi komedi olurmuş’ yorumlarını nasıl yorumlarsınız?

        E.M.: Güzellik göreceli. Kimisi beni güzel buluyor kimisi de itici. Komedi yapmayı çocukluğumdan beri seviyorum. İzleyici olarak zaten komedinin hastasıyım. Zaten genelde ortamlarda eğlenceli sohbetler geçiren bir insanım. Beni güzel bulanlara teşekkür ederim.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ