Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Röportajlar "Kerimcan'ın en büyük yeteneği..."
        1

        ‘Bekâr birinin sevgilisini gizleme çabası çok anlamsız’

        Soho House’taki Cadılar Bayramı partisine İngiliz tasarımcı Roy Luwolt’la katılan ve girişte “Sakın sevgili yazmayın” diye muhabirleri uyaran Eda Taşpınar, yarım saat sonra Luwolt’la balkonda öpüşürken görüntülendi ve ikili partiden el ele ayrıldı. Ünlüler bu tip durumlar neden yalan söyleme ihtiyacı hissediyor sizce?

        2

        OBEN BUDAK: Bu sevgili yalanlama olaylarına çok alıştık. Benim asıl derdim Eda’nın bu hafta giydiği gerçek kürk oldu. Açıklama olarak da “Benim değil, babaannemden kaldı” demiş hatta. Kadınların üzerlerinde ceset taşıma tutkularını anlayamayacağım. Erkeklerin silah taşıma tutkuları kadar kötü bir görüntü. Sanki Antartika’da yaşıyoruz. Ne mânâsız.

        3

        ESİN ÖVET: Ünlüler doğru söyledikleri zaman kendilerini rahatsız hissediyorlar. İşte biz magazin yazarlarının sürekli yerli yersiz yalanmasına dair bir kanıt Eda Taşpınar durumu. Artık gerisini okuyucuya bırakıyorum.

        4

        İPEK DURKAL: Benim anladığım, davete arkadaş olarak gittiler, sevgili olarak çıktılar. Çok olası bir durum. Ünlülerin ilişkiyi reddetmesine gelince... Bu tamamen kendilerini korumak için bir refleks... Çoğu zaman saçma ama yapıyorlar.

        5

        KADİR KAYMAKÇI: Sonuçta orası bir parti ortamı. Eda Hanım partinin başında, “Sevgili yazmayın” derken ortada bir şey yoktu belki. Ama gecenin ilerleyen saatlerinde, parti hızlandıktan sonra aralarında bir şeyler gelişmiş olabilir. Saçmalıyorum değil mi? Evet! Eda Taşpınar da saçmalamış. Bekâr birisi neden erkek (ya da kız) arkadaşı olduğunu gizlemeye çalışır ki? Hiç anlamıyorum.

        6

        REŞAT BALCIOĞLU: Eda Taşpınar hanımefendi kimdir? Mesleği nedir? Kariyeri nedir? Hangi statüyle basında yer alıyor? Bu kadını, konuşmaya bile değer bulmuyorum. Diğer iş, güç, kariyer sahibi insanlara haksızlık yapmış oluruz.

        7

        BÜLENT İPEK: Beklediğinden erken yakalandığı sevgilisiyle mutluluk dilerim. Ben daha çok kürküyle ilgileniyorum. Bu aralar herkes babaannesinden kalma kürk giyiyor gibi gelmeye başladı. “Sen hayırdır?” diyesim geliyor. Bir taşla iki kuş vurmak bu. Hem yeni kürk almadığını söyleyerek hayvansever tepkilerini azaltıyor, hem de babaannesinin bile kürk giyebilecek zenginlikte olduğunu göstererek sosyal statü gösterisi yapıyor.

        8

        "Gişesi devam ettikçe Özcan'ın temposu düşmez"

        5 yıldır ilişki yaşadığı Buse Narcı’dan sessiz sedasız ayrılan Özcan Deniz, çekimlerini tamamladığı ‘İkinci Şans’ filmi henüz gösterime girmeden Meryem Uzerli ve Aslı Enver’le rol alacağı yeni filminin hazırlıklarına başladığını duyurdu. Türkiye’de neden herkes işini gücünü bırakıp film çekmeye soyundu?

        9

        O.B.: Özcan, yönetmenliği asıl mesleği olarak görmeye başladı. Bu yüzden diğerlerinden ayırmak lazım. Müzik yapmıyor artık, film çekiyor. Herkesin bu işe kalkışmasının başlıca nedenini, kazanılan paralar olarak görüyorum. Çok anlamam ama filmler gişe yapmasa bile televizyon kanallarına satılırken para ediyor olmalılar. Yoksa bu kadar saçma yapımı piyasaya dökmenin başka bir mânâsı olamaz.

        10

        E.Ö.: Çünkü diğer işler pek tutmuyor. Filmde öyle ya da böyle gişe yaptıkları zaman iyi para kazanıyorlar. Ya da filmlerini televizyonlara satıyorlar, yine para kazanıyorlar. Eskisi gibi sahne, reklam, albüm satışları olmadığı için bu durum yaşanıyor. Ve tabii artık eskisi gibi şarkı çıkmıyor.

        11

        İ.D.: Eğer iyi film yaparsanız çok iyi para kazanıyorsunuz sinemadan. Kariyer olarak da doyurucu.

        12

        K.K.: Bol para var bu işte herhalde! Yoksa Özcan Deniz’in yönettiği filmler Cannes’da, Vendik’te, Berlin’de ödüllerle dönen, Türk sinemasını bir yerden alıp bir yere götüren filmler değil. Ne diyeyim, hayırlı işler...

        13

        R.B.: Türk sineması son yıllarda atağa geçti. Hatta düşük bütçeli, az prodüksiyonlu filmler oldukça kâr getiriyor. Film çekmek artık daha kazançlı. Kimse filmin kalitesiyle değil, gişedeki başarısıyla ölçülüyor.

        14

        B.İ.: Özcan Deniz ve Mahsun Kırmızıgül şarkıcılığı bırakıp girdikleri sinema işini kıvırdılar bence. “Sinemacıyım” diyen birçok isimden daha iyi ve beğenilen filmler çekiyorlar. Özcan Deniz yapımcı Şükrü Avşar’ı arkasına aldı, seriye bağladı adeta. Gişesi devam ettikçe bu tempo düşmez.

        15

        ‘İş ciddiye biniyor diye ayrılanı ilk kez gördük’

        Aslışah Alkoçlar, Hakan Sabancı’yla neden ayrıldıklarını “Baktık iş ciddiye biniyor, konuşup ayrılma kararı aldık” sözleriyle açıkladı. ‘İdeal ilişki’yi yakalamış bu çift, neden yollarını ayırmayı tercih etti sizce?

        16

        O.B.: Genelde iş ciddiye binmedi diye, evlilik olmadı diye ayrılık olurdu. Ama bu açıklama kafa karıştırmak için yapılmış gibi. Ayrılık nedenlerini bizimle paylaşmak zorunda değiller tabii de bu açıklama da hiç inandırıcı değil. İş ciddiye biniyor diye ayrılan çifti de ilk kez görmüş olduk.

        17

        E.Ö.: Bana bu açıklama çok mantıklı gelmedi. Şimdi ne desem yanlış anlaşılabilir. O yüzden çok yorum yapmak istemiyorum. Ama evlilik yoluna girmişse, düzgün gidiyorsa bir şey böyle bitmez.

        18

        İ.D.: “İş ciddiye biniyor, ayrıldık” açıklaması bir bana mı saçma geldi? Belli ki sorunlar var ve kimsenin de bunu halletmeye gönlü yok.

        19

        K.K.: Evlenmek için çok genç olduklarına karar verip ayrılmaları, Aslışah’ın da bunu açıkça söylemesi süper bir hareket. Ayrılıkları konusunda bin dereden su getirip türlü türlü bahaneler uyduran abilerine ablalarına örnek olsunlar.

        20

        R.B.: İkisi de genç, ikisi de heyecanlı... Ben bu ilişkinin gayet olgun ve samimi bir şekilde başladığını, gençlerin bir süre sonra sıkılıp ayrılma kararı aldıklarını düşünüyorum. Yirmilerinin başındaki gençlerin evlenmelerini beklemek de haksızlık olur. Güzel bir aşk yaşadılar ve herkes kendi yoluna gitti. Gayet medenice yaşandı ve bitti.

        21

        B.İ.: İlişkinin evliliğe doğru gitmesi korku yaratmış olabilir. Ama doğal yollarla sona ermemiş ilişkiler küçük bir kıvılcımda yeniden başlayabilir. Zaten duyduğuma göre yeniden görüşmeye başlamışlar. Muhabirimiz Serkan Öztürk cuma öğleden sonra Etiler’den Bebeköy’e inerken ikisini ‘SA’ plakalı Audi’de görmüş. Şimdilik yeniden bir araya gelmelerini gizleyecekler gibi görünüyor. Bu ilişkinin bitmesi zor.

        22

        ‘Kerimcan’ın en büyük yeteneği, yeteneği olmadan servet kazanması’

        Sosyal medya fenomeni Kerimcan Durmaz’ın doğum günü partisi ünlüler geçidine sahne oldu. “Hiçbir yeteneği olmamasına rağmen servet kazanıyor” argümanıyla eleştirilen Durmaz’ın yükselişi hakkında neler düşünüyorsunuz?

        23

        O.B.: Zenginin parası züğürdün çenesini yorar! Kerimcan’a yüklenmeyi çok manasız buluyorum. Kim Kardashian’ın yeteneği nedir? Forbes Dergisi’nin en çok kazanan ünlüler listesinde onu bile aşağılayanlar var.

        24

        E.Ö.: Kerimcan Durmaz’lara alışsak iyi olur. Yeni nesil bu tarz yaşıyor artık. Sadece sosyal medyayla kitlelere ulaşıp bu kadar para kazanmak da bir yetenektir. Herkesin yapamayacağı bir şey.

        25

        İ.D.: Hiçbir yeteneği yok diye eleştirilen Durmaz’ın bu kadar para kazanabiliyor olması büyük yetenek değil de nedir? İnsanların bu kadar ilgisini çekebilmek ve bunu paraya çevirebilmek bence çok büyük başarı.

        26

        K.K.: Kerimcan Durmaz ve onun gibi sosyal medya fenomenleri çok başka bir âlemde yaşıyorlar ve yaşadığı bu âlemdeki ‘yetenek’ algısı çok farklı. O yüzden Kerimcan, ‘15 dakikalık şöhretin’ tadını çıkarıyor. O âlemde işler böyle dönüyor.

        27

        R.B.: Kendine bir iş bulsun da topluma faydalı birey olsun.

        B.İ.: “Hiçbir yeteneği yok” diyemeyiz. En azından şimdilik kısa videolarla insanları eğlendirme yeteneği var. Diğer işlerde görmedik, onları da deneyecek.

        28

        "Ekşi Elmalar genç sinemaseverleri ıskaladı"

        Serenay Sarıkaya’nın ‘İkimizin Yerine’si, Yılmaz Erdoğan’ın ‘Ekşi Elmalar’ını gişede geçti. “Söylemeye utanacağım kadar iyi reaksiyonlar var. Gişeden memnunuz. Seyirci filmi sahiplendi” diyen Erdoğan’ın ‘Vizontele’ dönemindeki gişelere ulaşması artık zor mu?

        29

        O.B.: ‘Vizontele’ dönemindeki başarıya ulaşmak bu dönemde çok zor. O senelerde bir Cem Yılmaz film çekerdi, bir de Yılmaz Erdoğan... Şimdi pastadan pay almaya çalışan o kadar çok isim var ki... Bu durum filmin başarısız olduğunu göstermez.

        30

        E.Ö.: Sadece Yılmaz Erdoğan için değil herkes için eski gişelere ulaşmak zor aslında. Bu filmin ‘Vizontele’ ile kıyaslanması yanlış. Maalasef hep bu kıyas var ve bu sanatçıların yaratıcı olmalarını fena halde etkiliyor bence.

        31

        İ.D.: ‘Ekşi Elmalar’ ile zor. Yılmaz Erdoğan farklı bir konu işlese film çok daha ilgi çekerdi. Her şey zamanında güzel. 2001’de ‘Vizontele’ 3 milyon 308 bin kişi, 2004’te ‘Vizontele Tuuba’ 2 milyon 894 bin kişi tarafından izlenerek Türk sinemasında en çok izlenen 20 film arasına girmişti. Yıl 2016, yeni bir şey söylemek lazım. Ben filmi çok beğendim ama insanlara cazip gelmemiş olabilir.

        32

        K.K.: 70 yaş ve üzeri iki duayen gazeteci geçen hafta ‘Ekşi Elmalar’ı yere göğe koyamayan yazılar yazdı. Onları okurken “Geçmiş olsun” dedim. Film belli bir yaş üzeri izleyicide acı tatlı bazı hatıraları canlandırmış olabilir ama genç sinemaseverleri ıskalamış anlaşılan... Ama Yılmaz Erdoğan sağlam bir komedi filmiyle yine birkaç milyonluk gişe rakamlarına ulaşabilir. Tabii bunu istiyorsa!

        33

        R.B.: Henüz çok erken... Erdoğan’ın başarılı sayılması için gişe rekoruna ihtiyacı yok. Film henüz iki haftadır gösterimde. ‘İkimizin Yerine’ ile kıyaslamak doğru değil. Gişe her şey değildir. Sanat sanattır.

        34

        B.İ.: İstese o gişe rakamlarına ulaşır, hatta onları geçer de. Yılmaz Erdoğan ‘Vizontele’ gibi, ‘Organize İşler’ gibi komedi dozu yüksek bir film yapsaydı rekorları altüst edebilirdi ama o gişe filmleriyle sanat filmleri arasında da bir yer olduğunu kanıtlamak istedi. Bunu da kendisi söylüyor. Bu arada Hakkâri’de geçen hikâyeyi izlerken, “Bölücü terörün olmadığı yıllar ne güzelmiş” diyor insan.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ