Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Röportajlar "Bağımlının hayatını kurtarmak için, onunla savaşmalısın"

        Geçen hafta sonu İspanya’nın Marbella kentindeki Starlite Yardım Gecesi’nde, bir açık artırma yapıldı. Ödül, en yüksek teklifi vererek gecenin sunucuları Eva Longoria ve Antonio Banderas ile dans etmekti. Üstelik, Frank Sinatra’dan “Moon River” eşliğinde... Ancak sonuç Eva için pek iç açıcı olmadı. Desperate Housewives dizisinin güzel (ve demirbaş) yıldızı için sadece birkaç bin Euro gözden çıkarıldı. Daha da fenası, o “Bundan fazlasını hak ediyorum” diye sızlanırken kadınların, yanı başındaki Banderas için çıldırmasıydı. Bu durumdan tek rahatsız olan da Eva değildi üstelik. Antonio Banderas’ın eşi Melanie Griffith, korkunç zayıf ve bitkin görüntüsüyle masaların arasında gayesizce dolanıyordu. Endişeliydi, biraz da kafası karışıktı galiba. Ne zaman ki kocasına gelen teklif 10 bin Euro’ya ulaştı, masasına koştuğu gibi teklif meşalesini kaptı. Kocasıyla dans etmek uğruna teklifi 11 bin Euro’ya çıkarırken, az kalsın yere bile düşüyordu. Müzik başladığında Eva, mutluluğu gözlerinden okunan bir adamla; Antonio ise eşiyle dans ediyordu. Aslında Banderas, kendi cebinden 11 bin Euro’luk bir bağışta bulunmuş oldu. Antonio Banderas’la ilk defa böyle bire bir zaman geçirdim. Zeki ve baştan çıkarıcı olduğunu duymuştum. Pek çok kadının onunla tanışabilmek için neler yapabileceğini elbette biliyordum. Zaten röportajın sonunda kendisinden çok etkilendiğimi ona da söyledim. Sempatik, yardımsever ve düşünen bir insan. Samimi ve gerçek. Röportajı bitirmek istemedi. Sonunda telefon numaramı aldı. Kaldığımız yerden devam edeceğiz; eminim.

        EVA İLE BİR TAKIM OLUŞTURDUK

        Kayınvaliden nasıl? O aslanlar, kaplanlar ve filler hâlâ evinde mi?

        Seni özel tura çıkarmış anlaşılan. Pek çok arkadaşımın kayınvalisinin küçük chiwawa köpekleri var. Benimkininse aslanları, yılanları. İki tane de fili vardı.

        Gözlerimin önünde bir tanesine çerez niyetine kocaman bir karpuz yedirmişti.

        Evet. O iki fil öldü. Ama hâlâ bir sürü hayvanı var. İnsanlara bundan bahsettiğimde inanamıyorlar. Aslında takdir edilmesi gereken bir iş yapıyor. Yardıma muhtaç vahşi hayvanların hayatını kurtarıyor. Bu işe çok zaman ve para ayırıyor.

        Senin yardım kuruluşlarınla diğer birçoklarının bir araya geldiği Starlite Yardım Gecesi’ne ev sahipliği yapıyorsun. Küresel bir finans krizinin içindeyiz. Nasıl böyle sıkıntılı bir zamanda başkaları için adımlar atıyorsun?

        Bugün, acil eğitim ihtiyaçları ve kanser hastaları için çalışan iki kurumumla buradayım. Zihinsel engelli insanlar için yardım toplayan Eva Longoria ile bir takım oluşturduk. Haklısın büyük bir kriz ve insanlar böyle kötü zamanlarda diğerlerini unutabiliyor. Ben aynı zamanda UNESCO’nun dünya iyi niyet elçisiyim. İnsanlar dünyadaki vahim durumun farkında değil. Örneğin Afrika. Bir şeyler yapmazsak gazetelerin birinci sayfaları oradan gelen haberlerle dolacak. 90’larda, savaş zamanında Somali’yi ziyaret ettiğimde ellerinden gelen her şeyi yapan kahramanlarla tanıştım. Paylaşmak ve yardım etmek zorundayız. İnsanlar, bu tür hayır işleri için “Bunu neden yapıyorlar?” diye soruyor.

        Neden yapıyorlar?

        Ne amaçla hayır işi yaptıkları benim için fark etmez. Dini gayeler için mi, yoksa bir aktör böylece imajını mı temizliyor, sebebinin ne olduğunu umursamıyorum. Önemli olan tek şey insanların diğerlerini umursaması ve ellerinden geldiğince yardım etmeleri.

        Birçok ünlünün kendi hayır kurumu var. Bu kurumlar sanki birer aksesuvar, birer çanta markasıymış gibi geliyor. Sahiden var mı bunlar?

        Anlıyorum. Biliyorsun, ben varlıklı bir ailede yetişmedim. Dünyanın gerçeklerinden uzak insanlar değildik. Ünlü olduğumda ve insanlar bazı hayır kurumlarına ismimi katmamı istediğinde kabul ettim. Sonraki adım, sadece adımı vermekten öte yeni yardım kurumlarına önayak olmaktı. Ve bu da dahil olduğum kurumların işleyişinde, her adımda işin içinde şahsen bulunmam anlamına geliyordu. Bu yolda şu an çok çalışıyorum. Los Angeles’taki St. Jude Çocuk Hastanesi ve UNICEF gibi kurumlarla işbirliği yapıyorum. Şarap ve kolonya şirketlerimle dahi bağış yapmaya devam ediyorum. Bak, sana yaşadığım son sürprizi anlatmalıyım.

        ‘7 KARE FOTOĞRAFIM 40 BİN DOLARA SATILDI’

        Anlat!

        Fotoğraf çekmeyi seviyorum. Profesyonel değilim ama gerçekten keyif alıyorum. Rio de Janeiro’dan bir şirket hükümetin de desteklediği bir proje için, yoksullara yardım amacıyla çektiğim fotoğrafları açık artırmaya çıkarmamı önerdi. Sevinçle “Evet“ dedim. Ama fotoğrafların ne kadar getireceğine dair hiç fikrim yoktu. 7 fotoğrafım 40 bin dolara satıldı... Bu beni çok mutlu etti.

        Belki de profesyonel fotoğrafçılığa başlamalısın.

        Evet. Yoksullara giden para sorunların küçük bir parçasını halledecek. Ama bu, zenginleşen insanlara bir mesajdır. Yaşadıkları topluma bir şeyleri geri vermeliler.

        Seni duygulandıran bir kareden bahset!

        O kadar çok var ki. Marbella’da kanser hastalarını ziyaret ettiğimde onlarla ve aileleriyle fotoğraf çektiriyorum. Bazen de sadece bahçede birlikte yürüyoruz. Bu onları gülümsetiyor. Hasta bir çocuk beni gördüğünde çok mutlu olmuş, “Zorro burada” diye bağırmıştı! Eminim ki o buluşma onlara bir şeyler kattı. Ama benim için nasıl bir ödüldü, tahmin edemezsin.

        ‘Bence haberler gerçeği bir yelpaze gibi örtmeli...’

        “Bence haberler gerçeği bir yelpaze gibi örtmeli. Mesela bir gün bir trajedi, ölüm, suç haberi duyuyoruz. Sonra ikinci bölümde haberin ‘Ama aynı zamanda 40 milyon birbirini seven çift var’ diye devam etmesini istiyorum. Fakat o bölüm hiç gelmiyor. Bizim için haberler gerçekle ilgili değil de olağanüstü, aşırı ve istisnai olaylar. Bizi karamsarlaştırıyorlar. Ansızın, her gün gördüğümüz kötü, üzücü haberlerin bizim gerçeğimiz olduğuna inanmaya başlıyoruz. Bu bana çocukken bisiklet sürmeye başladığım zamanı hatırlatıyor. Babam beni ‘O ağaca dikkat et’ diye uyardı. Etrafa baktım ve koca alanda tek bir ağaç vardı. Ama babam sadece o ağaca odaklanmıştı. Bugün bizim de halimiz böyle.”

        ‘Amy’nin ölümü beni çok etkiledi’

        Antonio Banderas, konuşma sürerken duygusallaştı. Bu sırada, Starlite Yardım Kurumları’nın kurucularından Sandra Garcia- San Juan heyecanla araya girerek konuşmaya başladı: “Antonio her şeyi içinden gelerek yapıyor. O farklı. Gerçekten umursuyor.” Bu sözlerin ardından konuyu değiştirdim. Eşi Melanie, alkol, uyuşturucu bağımlılığıyla ve bıçak altına yatma düşkünlüğüyle mücadele etti. Anlayacağınız, Antonio için başa çıkılması zor bir yolculuk oldu. Melanie’yle yardım gecesinde karşılaştığımda gergin bir halde sigara içişi, tükenmiş görüntüsü ve tuhaf davranışlarıyla epey dikkat çekiyordu. İkisi için bu savaşı kazansınlar diye dua ettim. Besbelli bu durum Antonio’nun aklını kurcalıyor. Bana, uzun süre bağımlılıklarıyla mücadeleden sonra geçen ay ölen Amy Winehouse hakkında sorular sordu. “Amy’yi Kurtarmak” adlı kitabım ve 2009’da alkol tedavisi görürken Karayipler’de ailesiyle birlikte yaptığım özel program, Antonio’nun dikkatini çekmiş. Bir yandan da, ana sayfasında “Amy’yi Kurtarmak/Daphne Barak” başlıklı bir haber bulunan mühim İspanyol gazetelerinden El Mundo’yu elinde tutuyordu. Antonio “Bu kız için çok şey hissediyorum. Onunla hiç tanışmadım. Fakat ölümü ve bağımlılığı beni kişisel olarak derinden etkiledi. Biliyorsun öldüğü gün ünlü olmadan önce 3 ve 5 yaşındaki fotoğraflarını yayınladılar. Kameraya bakıyordu. Gerçekten duygulandım” dedi. “Bağımlılığıyla ilgili haberleri dinlerken kendime sormaya başladım: Bu nasıl oldu? Çevresindekiler doğru insanlar mıydı?” Ben de Antonio’ya şu soruyu sordum.

        Para içinde yüzüyorsun Antonio. Bağımlılıklardaki kilit sorun bu. Deneyimlerimden, onlarla savaşmak gerektiğini biliyorum. Rehabilitasyona gitmesini sağlamak zorundasın. Karşı gelse bile savaşmalı, onun hayatını kurtarmalısın. Bu kız çok yalnızdı ve çok yalnız öldü. Bağımlılığın yalnızlıkla çok ilgisi var. Ölüm nedeni perde arkasında tutuldu. Norveç’teki korkunç trajediden hemen sonra öldü. Dünya o korkunç olayla çalkalanıyordu. Perdenin arkasında yalnız bir hayattı onunki.

        EVA LONGORIA: "ZİHİNSEL ENGELLİ KIZ KARDEŞİM BENİM KAHRAMANIM"

        Geçen senenin Eva Longoria için pek de verimli geçtiğini söyleyemeyiz. NBA yıldızı Tony Parker’la gözler önündeki ayrılığı ve akabinde özel mesajlaşmalarının ortaya çıkması onu kötü etkiledi. Ardından Amerikan televizyon kanalı ABC, reytingleri düştüğü için Desperate Housewives’ın son sezonunun çekildiğini açıkladı. Bütün bunlara rağmen İspanya’nın Marbella kentinde karşılaştığımızda Eva’nın mutluluğunun gözlerinden okunduğunu söyleyebilirim. Kendisi ayrılığın yardım kuruluşundaki işlerini etkilediğini kabul ediyor ama öte yandan mutluluğu yeniden yakaladığını da şöyle müjdeliyor: “Hayır işlerinde yer almak, yasadışı uyuşturucu trafiğiyle savaşmak, zihinsel engelli çocuklara yardım etmek, beni meşgul ediyor.” Sanırım Eva bir işle meşgul olduğunda dertlerini gerçekten unutuyor. Bunun bir kanıtı da geçtiğimiz günlerde piyasaya çıkardığı yemek kitabı. Bana soracak olursanız Eva’nın mutluluk kaynağı, kendisinden genç erkek arkadaşı Eduardo Cruz. Penelope Cruz’un erkek kardeşi olan Eduardo bütün gece boyunca sevgilisinin elini bir an olsun bırakmıyor. Hatta içeriye özel giriş izni olan kamera ekibim, sevgilileri tutkulu bir şekilde öpüşürken yakaladı. Antonio Banderas ve sorunlu eşi Melanie Griffith, Eva ve Eduardo’nun tam arkasında duruyordu. Bir ara Eva ve Eduardo, Frank Sinatra’nın söylediği Moon River şarkısı eşliğinde, dünyadaki tek çift onlarmış gibi dans etmeye başladılar. Sanki serseri aşıkları oynuyorlardı... Sonra masalarına döndüler ben de onların yanına gittim. Eva heyecanla, sözü zihinsel engelli kız kardeşine getirdi.

        Eva’nın Kahramanları’ndan bahseder misin?

        Benim kurduğum, zihinsel engelliler için çalışan bir kuruluş. Kız kardeşim de onlardan biri. Dolayısıyla onların ihtiyaçlarının farkındayım. Uygun fırsatı yakaladığımda diğerleri de kız kardeşimin sahip olduğu imkânlara ulaşabilsin istedim.

        Sence toplum fiziksel engellilere zihinsel engellilerden daha mı rahat kucak açıyor?

        Bugün durum böyle. Ama her zaman böyle kalmayacak. Bugün fiziksel engellilerin hizmetine sunulan tekerlekli sandalyeler, özel yürüme yolları ve tuvaletler toplumun talebi doğrultusunda ortaya çıkmadı. Birileri ayağa kalktı ve yüksek sesle “Neden bu insanlar da tuvaletlerden bizim gibi faydalanamasınlar?” diye sordu. Umuyorum ki yakında aynısı benim kız kardeşim gibi kişiler için de yapılacak. İnsanlar zihinsel engellilere nasıl davranılacağını öğrenecek.

        Nasıl?

        Sadece sevginizi vereceksiniz.

        Kız kardeşini anlatır mısın?

        Lisa, 4-5 yaşındaki birinin zekâ seviyesine sahip. Yani her şeyi bir çocuğun gözlerinden görüyor. Dünyayı sonuna kadar bir çocuk olarak yaşamayı hayal etsene! Bu bir lütuf. Onu çok seviyorum. Lisa benim kahramanım, bu yüzden yardım kuruluşumun adını “Eva’nın Kahramanları” koydum.

        Lisa, onun için neler yaptığını biliyor mu?

        Evet! İmza dağıtıyor. Kendisiyle gurur duyuyor.

        Oyunculuk, hayır işleri, yemek kitabı yazmak dışında neler yaparsın?

        “Süper kadın” olmaya mı çalışıyorsun? İnsanlar farkında olduklarından çok daha fazla zamana sahip ve bunun çoğunu boşa harcıyorlar. Ben harcamıyorum.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ