Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Röportajlar Furkan Andıç röportajı, Furkan Andıç haberleri, Furkan Andıç, Furkan Andıç Habertürk, Furkan Andıç Funda Duru, Funda Duru Haberleri, Funda Duru Habertürk, Furkan Andıç kimdir, Furkan Andıç röportajları

        FUNDA DURU / HABERTURK.COM

        Geçen gece Asmalımescit'te bir arkadaşıyla yürürken ona doğru bir kız yaklaşmış ve "Bir dakika, bir dakika" diye çığlıklarla, kontrol edemediği bir coşkuyla önünü kesmiş.

        Haliyle korkmuş, hatta ödü patlamış; ama hiçbir tepki göstermemiş. Herkes yoluna gitmiş.

        "Ben o insanların evinin salonundayım, öyle yaklaşması çok normal" diyor.

        Alçakgönüllülüğün nirvanası... Neyse...

        Henüz 24 yaşında ve bir çok dizi projesinde yer aldı.

        Dramatik bir filmde oynamak istiyor.

        Uzun vadede hayali ise, kendi yazıp yönettiği bir sinema filmi çekmek!

        İşine tutukuyla bağlı, başarılı bir oyuncu.

        O da işini seven herkes gibi mükemmele ulaşmak için çalışıyor.

        Furkan Andıç ile geçmişinden, kişisel yaşamından, oyunculuğa olan tutkusundan ve dizi sektöründen konuştuk.

        Kendini nasıl tanımlarsın?

        Duygusal bir insanım. Genelde mantığım duygularımın önüne geçer ve bu konuda yıpratırım kendimi. Mantıklı karar veririm; ama verdikten sonra da duygusal olarak pişman olma süreci yaşarım. En sevmediğim şey yalandır.

        Ailenle mi yaşıyorsun?

        Ailemle yaşıyorum; ama onları da çok sık göremiyorum. Set dönüşü eve geldiğimde çoktan uyumuş oluyorlar. Sabah erken kalkıyorum yine uyuyor oluyorlar. Bir türlü denk gelemiyoruz.

        Aile yaşantın nasıl?

        Üç erkek kardeşiz. Bir abim ve bir küçük kardeşim var. Bu arada ailede herkes sarışın, renkli gözlüdür, bir tek ben böyle olmuşum. Annem inanılmaz bir kadındır. Süper annedir. Üç erkek çocuk yetiştirdi. Babam, mali ve idari işler müdürüydü ve genelde yurtdışında çalışırdı, üç ya da altı ayda bir gelirdi.

        Ailede sadece sen mi oyuncusun?

        Evet. Abim de başlamıştı; fakat sonradan istemedi. Bütün ailem beni destekliyor. Aile konusunda çok şanslıyım.

        Evcil biri misin, yoksa gece hayatını sever misin?

        İkisi de değilim aslında. Özel günlerde gece çıkarım. Setten erken geldiğimde arkadaşlarımı ararım. Onlar da uygunsa sitemizin çardağına otururuz ve sohbet ederiz, gece hayatım bu... Ne evde oturuyoruz, ne de gece çıkıyoruz. Benim için en önemli faktör arkadaşlarımla olmak.

        Akademik hayatından bahseder misin?

        Lise bittikten sonra Kiev'e gittim. İki sene orada okudum, döndüğümde de Bilgi Üniversitesi'nde Radyo ve Televizyon Programcılığı bölümüne başlamıştım; ama Kolej GÜnlüğü dizisi başlayınca orayı bıraktım. Şimdi de Yeditepe Üniversitesi'nde Görsel İletişim ve Tasarım Bölümü okuyorum. Aynı zamanda okul takımında basketbol oynuyorum. Hatta %50 basketbol bursum var.

        Konservatuar eğitimi almak istemedin mi?

        Aslında konservatuvara girmek istiyordum fakat Mimar Sinan mezunu 30 yıllık oyuncusu koçum bana "Türkiye'de konservatuvar okuyacağına git yurtdışında al eğitimini " dedi. Mantıklı geldi; çünkü yurtdışında daha geniş yelpazede eğitim verildiğini ve tiyatroya daha fazla değer verildiğini düşünüyorum fakat gitme fırsatım olmadı. Burada oyuncu koçlarıyla aldığım kamera önü eğitimi şimdilik yeterli; ama daha fazlası olması gerektiğinin farkındayım.

        "OYUNCULUK AKIL KARI BİR İŞ DEĞİL"

        Oyunculuk senin için bir tutku mu yoksa bir gelir kaynağı mı?

        Aslında oyunculuk akıl karı bir iş değil! Eğer gerçekten sevmezseniz ve tutkunuz olmazsa bu yapabileceğiniz bir şey değil. Detaylı ve konsantre isteyen bir iş ben işimi çok seviyorum.

        Set bittiğinde oynadığın karakter seninle birlikte yaşar mı, yoksa sette mi bırakırsın her şeyi?

        Sosyal hayatıma yansıtmıyorum, genelde sette bırakırım her şeyi.

        Kendi oyunculuğunu izlerken ne düşünüyorsun?

        Bana hiçbir zaman yeterli gelmiyor ve bunu kendimi geliştirmek için bir motivasyon olarak kullanıyorum. Mutlaka beni rahatsız eden bir şeyler oluyor ve her seferinde düzeltmeye çalışıyorum. Her türlü eleştiriye açığımdır. Genelde iyi yorumlar alıyorum; ama bu beni mutlu etmiyor; çünkü olmayan şeyleri söyleseler benim için daha faydalı eleştiriler olur.

        Seni izleyenlerin ne hissetmesini istiyorsun?

        Görünüşümden yok, oyunculuğumun eleştirilmesini tercih ederim. Çünkü dış görünüş gelip geçici bir şey... Eleştirilmeyi daha çok seviyorum. Kendime bir şeyler katmak adına bana daha faydalı oluyor.

        Göze hitap eden bir iş yapıyorsun neticede, kendine nasıl bakıyorsun?

        Yemek düzenim yoğunluktan dolayı biraz düzensizleşti; ama her fırsatta spor yapıyorum. Bu aralar haftada 3 gün spor yapabiliyorum. Spor salonuna gittiğimde de iki buçuk saat sürüyor sporum ve luna parka girmiş çocuk gibi bütün spor aletlerini kullanıyorum. O yüzden biraz yorucu oluyor. Sette de bazen beş saat aralar oluyor, o aralarda da daha enerjik olabilmek için spor yaparak geçiriyorum. Uykuma da dikkat etmeye çalışıyorum. Ortalama yedi saat uyuyorum.

        Dizilerde oynamaya başlayınca senin yaşamında neler değişti?

        Bende bir değişiklik olmadı; ama bu işe girmeden önce ayda bir kez aradığım arkadaşımı aramadığımda "Ne vefasız adamsın, dizilerde oynamaya başladın bizi unuttun" diyor. Aslında olan şu ki: Çalışma sürelim uzadı, sorumluluğum arttı. Karakterimle ilgili bir değişiklik yok, olmaz da! Sosyal hayatım biraz geri planda kaldı, o kadar.

        Seni daha çok insan tanıyor ve sen daha az sosyalleşebiliyorsun.

        Evet, tam bir tezat!

        Yolda yürürken karşılaştığın tepkiler hoşuna gidiyor mu?

        Bazen aşırı tepkiler verenler oluyor herkesin selamlama şekli aynı olamıyor(gülüyor); ama ben bunu bir sorun olarak görmüyorum. Biz insanların evlerinin salonlarındayız, mutfaklarındayız, o evin içindeyiz. Türk milleti olarak da samimi bir milletiz. O yüzden anlayabiliyorum ve bunu seviyorum.

        Hayranlarının sosyal medyada senin için yazıklarını okuyor musun?

        Çok sık okuyamıyorum; ama bakabildiğim zaman hepsini okumaya çalışıyorum. Çok mutlu ve motive oluyorum.

        Sen dizi izler misin?

        Televizyon izlemiyorum; ama yeni çıkan dizilerin fragmanlarına baktığımda oldukça ilerlendiğini görüyorum. Keşke sürelerimiz daha az olabilse... Zaten setin içindeyiz, bir de başka bir dizinin çekilmiş halini izlemek bana yorucu geliyor. Keyifli ve eğlenceli şeyler izlemeyi seviyorum. Yalan Dünya keyifli bir dizi mesela... Yabancı dizilerden de Game of Thrones'u izliyorum. Dexter'dan büyük keyif almıştım. Brooklyn Nine Nine dizisine başlayacağım.

        Set dışındaki yaşantın nasıl?

        Arkadaşlarımla vakit geçirmeyi çok seviyorum. Aİlemle de öyle...

        Hayatının bir dönüm noktası var mı?

        Kiev'e gidişim! On yedi yaşındaydım ve o yaşıma kadar deli gibi basketbol oynayan, derslerinde başarılı olmayan bir sporcuydum, öğrenciydim diyemeyeceğim. Üniversite sınavında istediğim okul olmadı ve bir buçuk ay içinde bir arkadaşımla beraber Kiev'e gitmeye karar verdim ve kısa süre sonra gittik. Orada yaşadığım dönemde Türkiye'ye bir ya da iki kez geldim On yedi yaşında hiç bilmediğin bir dilde oradaki insanlarla anlaşmaya çalışmak, adapte olmak, oradaki kültürü tanımak zordu. Rusça'yı da orada öğrendim.

        Ne cesaret...

        Sanırım dayıma çekmişim biraz. O da kışın altı ay bir yerde çalışır, sırt çantasını toplar dokuz ay haber alamazsın. Sonra bir gün "Ben Kekova'da kafe açtım, gelin!" diye bir telefon alırsın. Özgür ruhlu bir adam, ben de sanırım ona benziyorum biraz.

        Bu kadar özgür ruhlu biri set şartlarına nasıl katlanıyor?

        Orada da özgürüm aslında ve de orada olmayı, işimi seviyorum. İşimi yaparken özgür hissediyorum kendimi.

        Setteki çalışma koşulları ve de saatleri hakkında ne düşünüyorsun?

        Yapım koordinatörü Nazlı Hanım çok güzel bir ekip kurdu. Genel yönetmenimiz Kerem Çakıroğlu, yönetmenimiz İnci Balabanoğlu ve 2. yönetmenimiz Nadim Güç çok tatlı ve harika insanlar... Çalışma satlerimiz her dizide olduğu gibi... Bir haftada sinema filmi tadında bir iş çıkarmak kolay olmuyor. İlk projemiz bu, umarım daha sonra da birlikte çalışırız. Güzel ve koordineli çalışan bir yapım şirketi. İyi yönetmenlerle ve iyi bir ekiple çalışıyorum.

        Her gün set oluyor mu?

        Bazen beş gün, bazen de 6 gün oluyor.

        Bir rolü canlandırmak için sınırların var mı? Bir yerde "Rol gereği sevişemem" dediğin yazıyordu.

        Sınırlarım yok, olmamalı da zaten... Evet öyle yazmışlar, okuduğumda ben de kızdım. Demek istediğim onlar gerçek olması gereken, önemli sahnelerdir ve yeterli donanıma sahip olduğumda oynamalıyım demiştim. Bu oynacağım AIDS hastası ya da eşcinsel karakterleri içinde geçerlidir. Yapamacağımı düşündüğüm rollerin altına girmem demek istemiştim. Korktuğum ve yapamayacağım için değil. En iyisi olmasını istediğim için...

        "TÜRK İNSANIN YETERİNCE VAKTİ VAR; AMA HEP ÇOK ACELESİ VAR"

        Al Pacino, Kadın Kokusu filmindeki rolüne hazırlanırken körler okulunda yaşamıştı. Bizim ülkemizdeki oyuncular sence rollerine hazırlanırken böyle şeyler yapıyor mu? Yapılamıyorsa sence neden?

        Türkiye'de oyunculara tanınan böyle bir süreç yok! Bizim çok acelemiz var. Türk insanının yeterince vakti var; ama hep çok acelesi var. Bu yüzden yapılan işler sindire sindire olamıyor. Keşke bizim ülkemizde de böyle şeyler olsa o zaman daha güzel işler ortaya çıkar. Bizde projeye karar veriliyor ve iki ay içinde işe başlıyorlar. Sette sözleşme imzaladığımı bile hatırlıyorum. Yurtdışında proje bir oyuncunun üzerine yazılır ve bu süreç bir sene bile sürebilir. Sektörün geneli böyledir.

        Türkiye'deki bu durumun değişip, gelişmesi için sence ne yapılmalı?

        Mümkündür elbette; ama sistemi değiştirmek çok zor. Biz alışkanlıklarından vazgeçecek bir toplum değiliz. Bu sistemde çalışan insan memnun olmasa da değiştirmeye üşenir. Uzun dizilerimizi kırk dakika yapsak, hikaye daha yoğun olur. Bu senarist için de, oyuncu için de büyük kolaylık. Önemli sahnelerin üzerinde çok duramıyoruz; çünkü daha çekeceğin çok sahne var. Bu da bir hız gerektiriyor. Süreler kısaldığında sektör daha başarılı olabilir.

        Kariyerin için çizdiğin hedefler neler?

        Öncelikle kısa sürede içinde yurt dışına gidip, daha farklı metod oyunculuklarını öğrenmek istiyorum. Mümkünse de gittiğim ülkede oyunculuğuma devam etmek istiyorum. Mümkün olmazsa da, ilk hedefim dramatik bir sinema filminde oynamak! Çağan Irmak'ın filmlerini çok seviyorum ve onun filminde oynamak isterim.

        Sinema ile ilgili projen, hayalin var mı?

        Bir drama filminde oynamak istiyorum. Oyunculuk dışında senaryo yazım dersi almak istiyorum ve kendi filmimi yazıp, yönetmek istiyorum.

        Mutluluğunu, coşkunu, üzüntünü kiminle paylaşırsın?

        Arkadaşım Koray Bengi'yle...

        En sevdiğin kişi?

        Annem. Babam üzülmesin, onu da çok seviyorum.

        Dünyaya bir daha gelecek olsan insan dışında ne olmak isterdin?

        Boz ayı olmak isterdim. Sakin, rahat...

        Film izler misin?

        İzlerim. Life is Beautiful filmini çok severim.

        En sevdiğin yönetmenler?

        Roberto Benigni ve Woody Allen

        En sevdiğin erkek oyuncular kimler?

        Morgan Freeman ve Al Pacino

        En sevdiğin kadın oyuncular kimler?

        Cate Blanchett ve Natalie Portman

        En sevdiğin kitap?

        Yaldır yaldır kitap okuyan bir insan değilim. Tavsiye üzerine kitap okurum. Şu an Sebahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna'sını okuyorum.

        Hangi takımı tutuyorsun?

        Fenerbahçe ve Dortmund

        NBA'den tuttuğun takım...

        Miami Heat

        Tek kelimeyle Furkan Andıç

        Kardeş Furkan: Merhametli

        Arkadaş Furkan: Yardımsever

        Oyuncu Furkan: Duygusal

        Maç izleyen Furkan: Heyecanlı

        Aşık Furkan: Korumacı

        Sinirli Furkan: Sessiz

        Mutlu Furkan: Enerjik

        Sporcu Furkan: Çalışkan

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ