HT MASA haftanın magazin olaylarını masaya yatırdı

SHOW TV’nin fenomen dizisi ‘İçerde’, muhteşem bir sezonun ardından final yaptı. Bir sezon boyunca seyirciyi ekrana bağlayan dizinin finali için ne düşünüyorsunuz? Sizin unutulmaz karakteriniz kim oldu?

ESİN ÖVET: Bu senenin en çok konuşulan dizisi ‘İçerde’, hâlâ hakkında konuşturmaya devam ediyor. Gerçekten iyi bir işti. Bir de tek sezon sürmesi daha da kaliteli ve güzel yaptı projeyi. Malum son yıllarda insanlar bir iş tuttuğu zaman uzatıyor da uzatıyor sakız gibi. ‘İçerde’ her anlamda süperdi. Benim en sevdiğim unutulmaz karakterim tabii ki Kebapçı Celal. Çetin Tekindor’un intihar ettiği sahne efsaneydi.

OBEN BUDAK: Yönetmen Uluç Bayraktar beni fena şaşırttı. Kesin kardeşlerden biri ölür, tam mutluluk olmaz diyordum ki bambaşka bir final bizi bekliyormuş meğer. Dizideki Davut benim favorimdi. Sağı solu belli olmayan karakteri Rıza Kocaoğlu çok iyi canlandırmıştı.

İPEK DURKAL: ‘İçerde’ Türk dizi sektörüne adını altın harflerle yazdırdı. Her biri birbirinden kıymetli oyunculukların hiçbirini diğerinden ayıramam...

KADİR KAYMAKÇI: Ben mutlu sonları pek sevmiyorum galiba ama ‘İçerde’ fanlarının bu ‘mutlu’ sondan mutlu olduklarını görüyorum. Görkemli bir finaldi. Temposu hiç düşmeyen 38 bölüme yakıştı. Benim dizideki favorim ‘Kebapçı Celal’di. Çetin Tekindor resmen şov yaptı, dizi tarihimizin en iyi kötü adamlarından birine imza attı.

REŞAT BALCIOĞLU: Benim unutulmaz karakterim Coşkun’dur. Canlandırdığı karakter ve tarzıyla bence dizinin en önemli isimlerinden birisi oldu. ‘İçerde’ dizisi TV tarihinde bir ilki gerçekleştirerek reyting rekorları kıran bir sezonun ardından 39’uncu bölümde final yaptı. Bu hem yapımcılar hem de TV yöneticileri için radikal bir karar. Senaryoyu uzatıp 2-3 sezon diziyi sürdürebilirlerdi. Bunun bir dönemin başlangıcı olabileceğini düşünüyorum. ‘İçerde’ dizisi ayrıca MİKA-DER ile işbirliği yapıp ‘Minik Kalpler İçerde’ sosyal sorumluluk projesine destek verdi. İnşallah bu da diğer dizilere ve yapımcılara örnek olur.

Harbiye’de konser veren Teoman, protokolde oturan ünlülere laf attı. Ünlü rock’çının “Siz bunlara aldırmayın, zaten hiç sevmiyorum. Arka sıradakiler, ön taraflara gelin de yüzünüzü görelim” sözleri büyük alkış aldı. Bu açıklamayı siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Konserlerdeki protokol seyircisiyle ilgili gözlemleriniz neler?

E.Ö.: Farklı kişilik Teoman yine farkını ortaya koydu. Keşke bunu yıllar önce de yapsaydı. Malum yıllardır konser veriyor ve ön sırada protokol hep var. Yeni değil. Keşke konser öncesi ‘Protokol istemiyorum herkes karışık otursun’ deseydi. Daha güzel olurdu. Daha mantıklı olurdu. Şov yapmış biraz Teoman.

O.B.: Haklı tabii, burnundan kıl aldırmayan bir tayfa en önde konser izlemeye geliyor. Ne bir alkış ne bir coşku ne bir tezahürat! E sahnedeki sanatçılar seyircilerinden güç alıyor. Hareketsiz insanlara konser vermek insanın heyecanını öldürür.

İ.D.: Teoman’ın şaka yaptığını düşünüyorum. Protokoldekiler de öyle düşünüyor çünkü bu sölerin ardından kendisine gülerek ve alkışla destek veriyorlar. Aksi takdirde konseri terk ederlerdi zaten. Bunu başka birkaç isim daha yaptı konserinde. Tribünlere oynamak diye buna derim. Kendi misafirine ‘sevmiyorum’ demesinin ciddiye alınacak bir tarafı yok.

K.K.: Bazı insanların konserlere eğlenmeye değil, en önde boy gösterip, süzüm süzüm süzülerek etrafa poz vermeye geldiğini düşünüyorum. Teoman ‘sevmemek’te haklı! Çünkü ‘en öndekilerin’ çoğu sanatçının değil kendilerinin konserin yıldızı olduğunu düşünüyor... İnsan kasım kasım kasılmak, poz kesmek için konsere gelir mi ya! Sırf en önde olmak için o kadar bilet parası verip hiç eğlenmeden evlerine dönüyorlar çok acayip!

R.B.: Teoman’ın burada ironi yaptığını düşünüyorum. Tabii ki protokole önemli insanlar geliyor ama çoğu beleşçi. Teoman, hayranlarına böyle bir jest yapmış, tebrik ediyorum. Herkesin harcı değil böyle çıkış yapmak. Teoman

Demet Akalın Ramazan Bayramı tatilinde toplam 10 konser verecek. Bazı günler iki konsere birden çıkacak olan ünlü şarkıcının bu çalışkanlığını nasıl değerlendiriyorsunuz?

E.Ö.: Bu yeni değil. Hatırlarsanız yılbaşı gecesi iki ülkede iki konser vermişti. Gün içinde üç yerde, iki farklı şehirde sahneye çıkmışlığı var. Demet Akalın aklına yatan işleri asla geri çevirmiyor. Bu kimine göre çok gereksiz, kimi de ‘En iyisini yapıyor’ diyor. Bence de enerjisi varsa çalışsın, neden çalışmasın ki. O çalıştıkça birileri de para kazanıyor sonuçta.

O.B.: Adına konser deniyor ama hemen her sanatçının verdiği bayram gösterilerinin çoğu playback üzerine söylenen şarkılardan ibaret. Gece kulüplerindeki küçük gösterilere ‘gig’ denir aslında ama bizde her şeye konser deniyor maşallah. O yüzden şartlar o kadar ağır değil aslında. Bu bütün şarkıcılar için geçerli, günümüzde neredeyse kimse büyük konser harici orkestra kullanmıyor. Demet neredeyse her gün iki yerde birden çıkıyorsa bu yaz da önceki yazlar gibi bayrak Demet’in elinde olacak demektir.

İ.D.: Demet Akalın hep böyle, hep çok çalışkan ve üretkendi.

K.K.: 15 milyon liraya ev almış, parasını çıkarmak için karınca gibi çalışıyor... Yan gelip yatan ağustosböcekleri düşünsün.

R.B.: Servetine servet katmak için gecegündüz çalışıyor. Allah daha çok versin.

Mustafa Ceceli’nin yeni aşkı Selin İmer’in annesi Canan İmer, ünlü popçuyu yere göğe sığdıramadı ve “Mustafa çok güzel, çok terbiyeli bir çocuk. Allah mutlu etsin” dedi. Ceceli’nin kaleyi içten fethetmesi hakkında neler düşünüyorsunuz? Bu tip açıklamalar Ceceli’nin kaybettiği imajını geri kazanmasını sağlar mı?

E.Ö.: Aman Allah ayırmasın. Ne diyelim şimdi gerçekten tuhaf bir durum var ortada çünkü. Eski eş ve onun ailesi de eminim yıllar önce aynısını söylüyordu.

O.B.: O iş o kadar kolay değil, Canan İmer’in nasıl bir bilirkişiliği var ki “Çok tatlı çocuk” dedi diye Mustafa affedilsin? Mustafa Ceceli milletin yumuşak karnını bulup yıllardır bunu kullandığı için cezalı şu sıra, yaptığından pişman olduğunu anlaması ve anlatması gerek. Yoksa isterse aileye içgüveysi girsin, kimsenin etkileneceğini sanmıyorum.

İ.D.: Biz zaten Ceceli’nin iyiliğini kötülüğünü tartışmıyoruz. Mutlaka iyi bir adamdır ama buradaki mevzu, Ceceli’yi yıllarca başka bir yerde gören hayranlarının yaşadığı hayal kırıklığı. Ceceli ile İmer evlenir, bir süre sonra ortalık sakinleşir ve hayranların pek çoğu Selim İmer’e de “Ablacığım seni çok seviyoruz” mesajları yollamaya başlar.

K.K.: Mustafa Ceceli’nin benim gözümde öyle acayip bir imajı falan yoktu. Bildiğin popçuydu. O yüzden ben Mustafa Ceceli’yi ‘Cecelistler’e havale ediyorum! Onlar bugüne kadar toz kondurmadıkları Ceceli’yle ilgili en doğru kararı vereceklerdir. Sonuçta onların hayallerini yıktı!

R.B.: Canan Hanım’a tamamen katılıyorum. Mustafa Ceceli gibi muhafazakâr bir adam niye kötü olsun ki? Ayrıca kızı Selin Hanım aradığı aşkı sonunda buldu. İnşallah mutlu olurlar!