Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Medya 'Ömer ilk biyolojik çocuğum'

        Fatih Aksoy’la 17 sene evvel tanıştık. Bana ağabeyim kadar yakındır. Yaptığı programlardan tutun da özel hayatına kadar her şeyi konuşuruz. Bu defa röportaj sorularımı yanıtladı...

        FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN

        GAZETE HABERTÜRK-HT CUMARTESİ-ŞÜKRÜ DUDU

        - Nerelisiniz?

        Urfa.

        - Orada mı doğdunuz?

        Evet. 13 yaşına kadar yani orta ikiye kadar orada yaşadım. Sonra ailece İstanbul’a geldik.

        - Akrabalardan kalan var mı Urfa’da?

        Halalarım var.

        - Gidip geliyor musunuz?

        Babaannemle dedem öldükten sonra çok fazla gitmiyorum. Baba tarafım hâlâ Urfa’da, anneminkiler de Diyarbakır ve Mardin’deydi İstanbul’a taşındılar.

        - Siz işletme mezunusunuz bildiğim kadarıyla yapımcılık nereden çıktı?

        Bunların hepsi işletmenin içinde aslında. Üniversitedeyken sinema kulübündeydim. Ben şanslı bir insanım çünkü hobimden para kazanıyorum.

        - İlk projeniz neydi?

        Prodüktörlüğünü yaptığım ilk iş, TRT için çekilen, dört bölümlük, Haldun Dormen’in yönettiği Lüküs Hayat’tır. Rahmetli Okan Uysaler’in Geçmiş Bahar Mimozaları dizisinde asistan olarak çalıştım, ilk profesyonel işimdi. Sonra İstanbul Film Ajansı’nda prodüktör oldum. 1992’de ortaklarımla MED Yapım’ı kurdum.

        - Bugüne kadar yaptığınız en iyi proje hangisiydi?

        Yaptığım işleri yarattıkları etki açısından değerlendiriyorum. Laf Lafı Açıyor’la talk show çekmeye başladım. O zaman, o tür programların en parlak olduğu dönemdi. Dadı, Türkiye’de çekilen ilk uyarlama sit-com’dur. Kim 500 Milyar İster, uzun yıllardan sonra ilk etki uyandıran yarışma programıdır. Sıradan insanların star haline dönüştüğü Popstar’ı da ünlülerin yarışmacı olduğu ilk program olan Buzda Dans’ı da biz yaptık. Ama hangisine bağlıyım diye soruyorsan, hiçbirine bağlı değilim. İyi şeyler de yaptım kötü şeyler de...

        - İsteyip de yapamadığınız bir şey var mı?

        Yok. Zaten bir şeyi isteyip de yapamamam pek mümkün değil. Kıskandığın bir iş var mı diye soruyorsan, hayır, samimiyetle söylüyorum yok.

        - Sizce Türkiye’deki en iyi kadın ve erkek oyuncu kim?

        Televizyon açısından belirli bir reyting getiren, seyircinin merak ettiği ve işlerine baktığı Kenan İmirzalıoğlu var. Onun daha uzun yıllar Türkiye’de etkili olacağını düşünüyorum. Şovmen olarak hâlâ Mehmet Ali Erbil, Behzat Uygur, talk show’cu olarak da Beyazıt yıllardır belirli bir performans gösteren isimler. Kadın oyuncular arasından merak edilen birisi yok. Genç kuşaktan Nurgül Yeşilçay’ın oyunculuğu beni etkiliyor. Onu çok parlak buluyorum. Ama “Reytingi var mı” dersen, bence yok. Zaten dünyanın hiçbir yerinde kadınlar reyting almaz.

        - Ama Sharon Stone filan var...

        Sharon Stone da hiç para etmiyor şu anda. Ayrıca hiçbirzaman da Michael Douglas kadar para etmedi. Erkekler 20 alıyorsa, kadınların en iyisi sekiz alır.

        - Türk kadınları kara kaşlı, kara gözlü erkeklere tapıyor değil mi?

        Türk erkekleri de sarışın sevmez zaten. Sarışın kadın Türkiye’de çok iş yapmaz. Öne çıkmış bir Filiz Akın var. Erkeklerde de Göksel Arsoy, Cüneyt Arkın, şimdi de Kıvanç. Kıvanç’ı Türklerden çok Araplar seviyor. Sebebini bilmiyorum ama dünyada da starlar hep esmer olur. Türkiye’de de sarışın kadınlardan başrol çıkarmak zordur.

        - Türkiye’den neden dünya starı çıkmıyor?

        Çünkü dünya çapındaki işleri Amerika’da üretiyorlar. Çünkü Amerikan filmleri dünya çapında seyrediliyor.

        - Peki nasıl star olunur?

        Kendisinde bir kumaş olmalıdır her şeyden önce. Kumaş olmayan kişiden star yaratmak kimsenin haddi değil.

        - Jüri yarışmalarını siz başlattınız, orada birinci olanlar şimdi nerede?

        Biz galiba lojistiği eksik bir şey yaptık. O insanların sonrasında star olmasını dert etmedik. Ben de geçen gün düşündüm. Bizde bu tür yarışmaların diğer ülkelerdeki gibi uzun yıllar devam etmemesinin nedeni; sanırım bizim daha sonra olacakları dert etmememiz. İlk Popstar’dan en az 5-6 kişinin star olması beklenebilirdi. Olmamalarının sebebi, bu işe yeterince hazırlıklı girmememiz. İşi beraber çalıştığım müzik prodüktörüne bıraktım. O hataydı.

        - Nasıl oluyor da diziler Arap ülkelerinde fırtınalar estiriyor?

        Türkiye’de çok iyi yapılan işlerden biri de dizilerdir. Ben Gray’s Anatomi dizisinin uyarlaması olan Doktorlar’ı yaptım. Adamlar “Bunu bu ülkede nasıl bu kadar iyi yaptın” diye dehşete düştü. Brezilya dizilerinden bin kat daha iyiler, Amerikan dizilerinden de daha Müslüman, bu bölgeye aitler.

        - Şu an yayınlanan diziler arasında en iyi hangisi?

        Kanal D’nin yaptığı Yaprak Dökümü, Aşk-ı Memnu ve Hanımın Çiftliği, çok başarılı. Bunların Türkiye’de dizi yapma işine çıta koyduklarını düşünüyorum. Kurtlar Vadisi de bir fenomendir. Onun dışında Show’da başlayan Ezel, bu yılın fenomen dizilerinden biri. Geleneksel dizi kanalı olarak algılanan atv’nin bunların arasında bir dizisinin olmaması tuhaf. Televizyon programları bu yıl çok parlak gitmiyor ama bakalım inşallah, düzelecek.

        İVEDİK’İN SENARYOSUNU BAŞARISIZ BULDUM

        - Sinema projeniz var mı?

        Bugüne kadar üç-dört tane yaptık. Daha çok kardeşim ilgileniyor ama sinema filmi yapma eğilimi taşıyoruz ve proje bakıyoruz.

        - Recep İvedik’leri kardeşiniz yapıyor değil mi?

        Evet.

        - Recep İvedik’in bu kadar tutacağını tahmin ediyor muydunuz?

        Şahan “Ağabey okur musun” dedi. Senaryoyu okudum ve çok başarısız buldum. İki hafta sonra Faruk aradı, “Bu Recep İvedik’i yapacağım” dedi. Ben de “İntihar ediyorsun, çok kötü bir senaryo” dedim. Ama ortaya çok samimi bir film çıktı. Filmin temel başarısı da taşıdığı samimiyettir.

        İYİ BİR GALATASARAYLIYIM

        - Galatasaray’ı nasıl görüyorsunuz?

        Rijkaard’a güveniyorum. Futbol takımı olarak bu yıl yönetimin yaptığı şeyler GS’yi bence 2010’da başka bir kulüp haline getirecek.

        - İleride yönetimde olmayı düşünüyor musunuz?

        İyi bir Galatasaraylıyım. İleride Galatasaray’a herhangi bir şekilde hizmet etmek söz konusu olduğunda içinde ya da dışında ne isteniyorsa yaparım.

        ÖMER İLK BİYOLOJİK ÇOCUĞUM

        -Bu kadar renkli hayattan sonra evlilik, çocuk, nasıl duygular bunlar?

        Eski ortağım Alinur Velidedeoğlu, 50’sinden sonra evlendi. Ben ise 25’imde 35’imde ve 45’imde evlendim.

        - Baba olmamıştınız ama değil mi?

        Evet, Ömer ilk biyolojik çocuğum. Ama bir de eski eşimden kızım var. Büyüdü yanımda çalışıyor artık. Ömer bebekliğini gördüğüm ilk çocuk.

        - Eskiden 12’den önce eve dönmezdiniz.

        Bir yuvaya sahibim artık. Evde karım ve çocuğumla vakit geçirmeyi seviyorum.

        - 49’dan sonra baba olmak nasıl?

        Genetiğin bu kadar önemli olduğunu bilmiyordum. Bebek, babası gibi uyuyor. Ben ne yapıyorsam Ömer onu yapıyor. Mesela pek ‘lütfen’ kelimesini kullanan biri değildim. “Bana su getir” demenin iyi görünmediğini, daha kibar olmam gerektiğini anladım böylece. Bebek çok iyi bir öğretmen.

        - İkinciyi düşünüyor musunuz?

        Ben ikinciden daha fazlasını düşünüyorum. Çok eğlenceliymiş.

        - Çocuk gibi keyifli bir şey yok.

        Özlemek kelimesinin gerçek karşılığını anladım. Bizi bebeklere bağlayan şey onların çok çaresiz olması. Ömer iki buçuk kilo doğdu. Annesinden meme emdi, doydu, uyuyor, hemşire geldi “Uyandırmanız lazım” dedi. “Deli misiniz, insan acıkınca uyanır, doyunca yatar” diye itiraz ettim. “Yok” dedi, “Uyandırmanız lazım. Sürekli uyanık tutacaksınız.” “Tutmasak ne olur” dedim. “Ölür” dedi. Bu öyle bir şey ki; sen bakmazsan ölecek, bu durum yüzde yüz bağlılık yaratıyor. Anneyle çocuğun ilişkisi daha da travmatik. Bu aslında hastalıklı bir aşk. Çocuk bir aşamada artık sana ihtiyaç duymuyor ama sen ona deli gibi âşık olmuşsun. Bitmiyor ki. Bütün bunlarla ilgili bir deneyime sahip olmak insanı heyecanlandırıyor.

        BERBERDE DUYDUĞUNU CİDDİYE ALACAKSIN

        - Kutsi’yi kim tavsiye etti size?

        Burada çalışan Nurten ve sen. Nurten’e her şeyi soruyorum, onun bilmediği şey yok.

        - Bizim kızlar dizi meraklısı.

        Aklımda yokken, “Fatih Ağabey Kutsi’yle bir şey yapsana” dedi.

        - Doktorlar’ın çoğunu biz söyledik.

        Ama Kutsi hakikaten aklımda yoktu. Nurten dizi metre gibi. Gerçi son dizide söyledikleri işe yaramadı ama...

        - Buradan da yıldız çıkarabiliyoruz yani.

        Berber muhabbetinin önemi vardır. O yüzden berberde duyduğun şeyi önemsemen gerekir.

        - Armağan Çağlayan’la birlikte çalışıyordunuz değil mi?

        Evet. On sene beraber çalıştık.

        - Jüri olması için siz mi teklif götürdünüz kendisine?

        On sene birlikte çalıştığınız zaman bazen bazı şeyler denk gelir. Üç kişilik bir jüri olacaktı, “Ya bu jüride bir eksiklik var” dedim. Armağan da “Fatih istersen ben de oturayım” dedi. Gördüğünü söyleyecek birine ihtiyaç vardı. O da ben de tahmin edemedik meselenin bu kadar büyüyeceğini. Armağan’ın hayatını bir miktar cehenneme çevirdik aslında. İkimizde de üzüntü yaratmıştır yaşananlar. Gerçi sonra gayet başarılı sürdürdü. Dostluğumuz devam ediyor, ara sıra görüşüyoruz.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ