Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Medya "Onun acısı ana, baba, kardeş acısı gibi"

        Hikmet Çetinkaya:

        "Yoğun duygu içerisindeyiz bütün çalışma arkadaşları olarak. Evinde gözaltına alınmasıyla başladı her şey. Üçüncü kez kalp krizi geçirmesi çok kuymuştu ona. Abi, kardeş ilişkisi vardı aramızda. Batmış gazeteyi bugünlere getirdi. Üç ay önceye kadar konuşabiliyorduk. Son bir aydır durumu iyice kötülemişti. Yarım saat kadar önce öğrendik kötü haberi. Yurtseverdi, devrimciydi. Mustafa Kemal'in kurduğu laik, demokratik cumhuriyetin sonsuza kadar yaşaması gerektiğine inanıyordu. Bütün arkadaşlarımız gazetede ağlıyor. Biz babamızı kaybettik."

        Mümtaz Soysal:

        "İnsan böyle durumlarda ne hissederse onların hepsini hissediyorum. Herkes

        gidiyor, herkes gidecek, hepimiz er geç gideceğiz ama geç gidişin en kötü

        tarafı, gidenleri görmek. Hele bu gidenler birlikte yaşadığınız, her şeyi

        paylaştığınız insanlarsa onun acısı bir başka oluyor, tıpkı ana, baba,

        kardeş acısı gibi. Ben o yalnızlığı çok feci bir şekilde hissetmeye başladım

        artık. Biz aslında gitmiş gibi oluruz da gitmemiş gibi de oluruz. Bize,

        yakınlarımıza, eşlerimize eziyet etmiş olanlar bunun acısını çekerek

        yaşarlar. Bu nedenle kolay unutulmayız. Birtakım iyi işler yaparız, kalıcı

        oluruz. O vesileyle de gitmemiş oluruz. Yön Dergisi'ni çıkardığımız

        arkadaşlarımız gitti ama geriye Türk basınında unutulmayan bir "Yön" kaldı.

        1961 Anayasası'nı yazdığımız komisyondaki bütün arkadaşlarım vefat etti, bir

        ben kaldım. Onlarla birlikte Türkiye'nin en demokratik anayasasını yaptık,

        onu bıraktık. Yetiştirdiğimiz öğrencilerimiz, yazdığımız yazılar var. Bunların kalması bir anlamda bir teselli oluyor."

        Ümit Zileli:

        Öncelikle kişisel bir şey söylemek istiyorum. Yaşamımda tanışmaktan, konuşmaktan, bilgilenmekten en çok onur duyduğum kişiydi. Bir aydınlanma bilgesini kaybettik. Cumhuriyetin en önemli koruyucularından birini kaybettik. Son yıllarda kan kusup kızılcık şerbeti içti. Ama biz dimdik ayaktayız. En son 2 ay önce gördüm. Zaten son zamanlarında yoğun bakımdaydı. Son görüşmemizde 'her şey iyi olacak' demişti. O sözleri bende kaldı. Müthiş bir boşluk duygusu hissediyorum şu an."

        Ali Sirmen:

        "İlhan Selçuk Türkiye'de cumhuriyetin, aydınlanmanın ve demokrasinin büyük savunucularından biri olarak bütün yaşamı süresince yılmaz bir mücadeleci kişilik sergilemiştir. Bu görüşlerin odağı olan Cumhuriyet gazetesinin bugünlere gelmesini sağlamış, 'pencere' başlığı altında yayınladığı köşe yazılarıyla bu köşeyi edebi bir türe çevirmiş, bir aydın, bir atatürkçü, bir cumhuriyetçi ve devrimci bir yazardı.

        Ben en son kendisiyle hastanede görüştüm. Son zamanlarda yoğun bakımdaydı ve görüştürülmüyordu. Vefat haberini daha yeni duydum. Hepimiz bekliyorduk zaten, uyutuluyordu. Ama böyle bir insanın beklenen ölümü bile ağır geliyor. İlhan Selçuk kendisine yapılan davranışlardan dolayı malesef sağlığından ve hayatından oldu. Ergenekon operasyonu kapsamında kendisine çok büyük haksızlıklar yapıldı."

        Mehmet Faraç:

        "İlhan Selçuk'tan ilkeli, kararlı, namuslu olmayı öğrendim. Ne tür baskılar olursa olsun kalemin satılmaması gerektiğini öğrendim. Türk basınında rektörü İlhan Selçuk olan Cumhuriyet Üniversitesi'nin öğrencisi olmaktan gurur duyuyorum. Uzun süredir yoğun bakımdaydı. Bir aydır durumu ağırlaşmıştı."

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ