Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Medya Reyting operasyonu

        İhsan BAL'ın yazısı...

        Reyting operasyonu

        ONLARCA ulusal kanalın yayın yaptığı Türkiye’de hangi programın ne kadar reyting aldığı, gerek milyon dolarlarla ifade edilen reklam pastasından alınacak payın belirlenmesi, gerekse de kamuoyunun ilgisinin ölçülmesi bakımından son derece önemli. Bu nedenle reyting rekabetinin doğru bir yöntem ve adaletli bir hakemlik sistemiyle ölçülmesi büyük önem taşıyor. Reyting ölçümü, Türkiye genelinde 2.500 deneğin evlerine takılan cihazlardan elde edilen verilerle yapılıyor.

        Ancak 90’lı yıllarda başlayan bu sistemin işleyişinin, kuşkuları artıran şaibeli bir hal aldığına dair kamuoyunda bir algı oluşmuştu. Bu algıyı besleyen bazı deliller de yok değildi. Örneğin, deneklerin hiç kimsenin bilmemesi gereken adreslerinin çeşitli yapımcı firmalara gitmesi ve hatta bu bilgilerin internette bile dolaşmaya başlaması gibi... Öte yandan sağlıklı bir takibin yapılabilmesi için deneklerin yüzde 20’sinin her sene dönüşümlü olarak değiştirilmesi gerekirken, yüzde 80’inin sabit tutulup her defasında aynı kesimin değiştirilmesi gibi kurnazlıkların yapıldığı da artık ilgililerinin bildiği sıradan bir gerçek haline gelmişti.

        Bu ve benzeri bilgiler kamuoyunda kulaktan kulağa fısıldansa bile hiç kimse bu sisteme meydan okuma cesaretini gösterememişti. Ta ki TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin‘in 3 yıl önce konuya ilişkin açık bir tavır sergilemesine kadar. 17 Aralık 2011 tarihli Akşam Gazetesi’ndeki röportajında Şahin, TV sektörünün içinde bulunduğu durumu “3 yıl önce söylediklerimiz gerçekleşti, manipülasyonları sektörde herkesin bildiğini söyledim. 2009’da ‘Ölçüm sistemi yönlendiriliyor’ dediğimizde bizi küçümsediler” sözleriyle anlatıyor.

        OPERASYONLAR BAŞLIYOR

        Yaklaşık 6 aylık teknik takip ve izlemeler sonucunda başlatılan savcılık soruşturması ve polis operasyonu, bir kısım ölçüm cihazlarının uykuya yatırıldığı, denek listelerinin olmaması gereken yerlerde olduğu ve böylece bazı yapımcıların reklam pastasından haksız kazanç elde ettiği gibi iddiaları barındırıyor. Büyük lobi gücüne sahip, kendilerini dokunulmaz zanneden çevrelerin adalet huzuruna çıkarılması ve hesaba çekilmesi sadece ülkemizde değil dünyanın pek çok yerinde zor bir iştir.

        Çünkü onlar ilk savunmalarını büyük bir psikolojik harp kampanyasıyla süreci hukuka taşıyanları bitirmeye çalışarak yaparlar. Sistemin çürüyen noktalarıyla ilgili somut ve can alıcı sorulara cevap vermek yerine, bu operasyona cüret eden hâkim, savcı, polis ve süreci destekleyen kişileri karalamakla meşgul olurlar. Akşam’daki röportajında İbrahim Şahin gösterdiği bu kararlı tutum ve çaba karşısında adaletin huzuruna çıkarılan kişileri görünce haklı olduğunu söylüyor ve özür bekliyor. Ancak bu, asla gerçekleşmeyecek bir beklenti. Çünkü karanlıkta iş kotaranların, aydınlığa hiç tahammülleri olmadığı gibi süreç ilerledikçe hırçınlıklarının da giderek arttığı daha önceki tecrübelerimizle sabit...

        İbrahim Şahin ve benzerlerinin, adalet huzurunda hesap verilmesi ve bir yanlış ortaya çıktığında da özür beklentisi bizim memlekette çok görülen bir durum değil. Hatta kanaatim o ki bundan sonraki süreçte daha fazla saldırı, hakaret, küçümseme gibi psikolojik harbin gerektirdiği bütün kozların sahaya sürüldüğü çirkin bir oyuna şahit olacağız. Çünkü ülkemizde kendini ayrıcalıklı ve dokunulmaz hisseden kimi çıkar grupları halen daha mahkemede hesap verme yerine sokakta ve yeraltında kirli bir savaşla, belaltına vurarak

        Memet GÜLER'in yazısı...

        Reytingler üzerindeki şaibe kalkana kadar...

        Bir haftadır ülkede müthiş bir reyting operasyonu fırtınası esiyor. Savcılar, emniyet, hükümet duruma el koymuş durumda. Basılan şirketler, evler, uluorta söylenenler, kulislerde dile getirilenler, kapalı kapılar ardında fısıldananlar, velhasıl tüm bu yaşananlar akıllara durgunluk verecek şeyler.

        Bilirsiniz bu köşede ekranda gördüğümü önce gönül gözümle tartar, sonra sizlerden gelen tepkilerle sınar ve fakat en sonunda kaçınılmaz olarak eldeki reyting verileriyle ölçer-biçer, hesabını öyle yapar, sözümü-görüşümü bu şekilde koyarım ortaya. Deniliyor ki reytingler şaibeli. İddia o ki açıklanan rakamlar şikeli. Madem durum böyle, o zaman soruşturma bitene, reytingler üzerindeki şaibe dinene, sektör üzerindeki kara bulutlar dağılana (tabii eğer öyleyse...) kadar reyting üzerinden bir analiz yapılmamalı, bu çerçevede bir yazı yazılmamalı, herhangi bir tez öne sürülmemeli.

        Soruşturmanın gizliliği ve doğru yürütülebilmesi adına böyle bir tavır seçilmeli-sergilenmeli. İşte bu yüzden bir süre reyting mühendisliğine ara veriyorum sevgili seyirciler. Reyting verileri üzerinden analizler yazmayı, diziler üzerinde kara bulutlar dolaştığı iddia edilen bir teraziyle tartmayı reddediyorum. Bizim Ekran’ın reyting tabloları ve yorumları için sizden küçük bir mola rica ediyorum. Elbette yine bir gözümüz ekranda, diğeri sürdürülen bu operasyonda olacak.

        Elbette bu köşede reyting yazılmasa da sektörün nabzı tutulacak, esen her rüzgâr, kıpırdayan her yaprak anlatılacak, tartışılacak. Ama bu hafta, her şeyin altüst olduğu bu hafta, belki de yeni bir reyting sistemine geçileceği yeni yılın ilk günlerine kadar en azından reyting üzerinden hesap yapmamak gerekiyor. Biliyorum, bir yandan da şov devam ediyor. Her ne olursa olsun zaten şovun devam etmesi de gerekiyor. Ancak takdir ederseniz ki bu hafta dizilerden çok operasyonlardaydı gözümüz, kulağımız. İşte bu yüzden beni bugünlük bağışlayınız. İyi haftalar...

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ