Gecenin gündemi onlara emanet

Onlar sizin yemek yediğiniz saatlerde uyuyor, çalıştığınız saatlerde dinleniyor ve siz dış dünyayla irtibatınızı koparmış, evinize hatta belki de yatağınıza çekilmişken çalışıyorlar. "Dünyada neler oluyor, Türkiye'de neler yaşanıyor" anlatabilmak için... Aşağıda hayatlarının tersten akışını okuyacağınız Veyis Ateş, Sevinç Satıroğlu ve Cansu Canan Özgen haftaiçi her gece, gece yarısından sabah 9'a kadar Habertürk ekranlarını canlı tutuyor, sırayla gündemi paylaşıyorlar. Bakın onların bir günü nasıl geçiyor?

'Yaptığımız işlerin taklitlerini görüyorum'

İlahiyat mezunusunuz ama daha mezun olmadan medya sektörüne atılmışsınız. Nasıl oldu?

Her şey üniversite tercih dönemimde başladı. Bütün tercihlerim iletişim fakültesiydi. En altta Marmara İlahiyat Fakültesi vardı ve o tuttu. Din felsefesi bölümünde okudum. Bana çok şey kattı. Okumuş olmaktan gayet mutluyum.

Sonra?

Hayatım tesadüfler üzerine kurulu. Mecburen kaderci oldum. 1997'de Cumhurbaşkanı'nın da katıldığı uluslararası bir organizasyonda sunucunun rahatsızlanması üzerine sahneye Olumlu tepkilerden sonra sunuculuk ve spikerlik eğitimi aldım. Radyo programcılığı yaptım. Spikerlik eğitimi de verdim.

TV NET'te çalıştığınız dönemlerde çok yoğun bir iş hayatınız olmuş.

Program müdürlüğü yapıp aynı zamanda ana haberi sunuyordum. Ayrıca 5 tane de televizyon programı yaptım. Artık arkadaşlarım bu kanalın adını "Veyis TV" yapalım diye espriler yapıyordu.

Orada da gece bülteni sunmuşsunuz.

Bir müddet sundum. Hatta ana haber sunmaya başladıktan sonra gece kuşağına geri dönebilmek için yerime spiker bile aradım. Çok özlediğim bir kuşaktır. Gece bülteni sunmayı seviyorum.

Nereden geliyor bu sevgi?

Gece bülteni izleyicisini çok nitelikli buluyorum. Gündemin o karmaşasından sonra ne olup bittiğini merak eden, sakin bir saatte izlemek isteyen insanlara haber sunmak çok kıymetli.

Habertürk'le beraber yeniden gece bültenine ve izleyicisine kavuştunuz.

Henüz 2 hafta oldu başlayalı. Çok değerli bir ekiple çalışıyorum. Hatta bu kısa zamana rağmen bazı kanallarda yaptığımız işlerin taklitlerini görmeye başladım. Hoşuma gitti. Reytinglerimiz de iyi.

'HER FANİYE KISMET OLMAYACAK BİR SORUMLULUK'

Gece yarısında her şey olabilir. Hazırlıklı mısınız aniden çıkabilecek savaşlara, depremlere?

Her faniye kısmet olmayacak bir sorumluluk hissediyorum. Bir kriz yayınını ne kadar iyi yönetip yönetemediğiniz, sizin nasıl bir ekran yüzü olduğunuzu ortaya çıkarır. Ya bitersiniz ya yükselirsiniz. O yüzden ekran önündeyseniz her şeyi bilmelisiniz.

Nasıl mümkün olabilir bu?

Hayat ve haber bizim kapı numaralarımız gibidir. Her an her şey değişebilir. Dolayısıyla merak ve şüphe ögeleri çok önemli. Eğer şüpheniz ve merakınız yoksa sizden televizyon habercisi olmaz.

Eğitmen tarafınız konuşuyor şu an sanırım. Biraz o yönünüzü de konuşalım.

Sunuculuk ve spikerlik eğitimi veriyorum genç arkadaşlara. Eskiden spiker ekrana çıkar jest, mimik yapmadan haberi okur inerdi. Ama vaka değişti. Artık soru soruyoruz, enerjiyi yükseltiyoruz. Haber yazıp telefon bağlantısı yapıyoruz. Ben spiker olmak isteyenlere bunların hepsini öğretmeye çalışıyorum.

'Stüdyoda muhabirlik yapıyorum'

En başa dönsek...

Mesleğe muhabir olarak başladım. Lise yıllarımda gazeteci olmaya karar vermiştim. Yazılar yazıp gazetelerde yayınlatıyordum. Stajyerlikle başlayan 6 yıllık bir serüven yaşadım. Üniversitede ekonomi okudum. Mesleğime çok büyük katkısı oldu.

Bir ara televizyon programı da yapmışsınız.

CNN'de çalıştığım dönemlerde "Farkında mısın?" adlı programın sunucularından biriydim. Ama bir yandan da muhabirliğe devam ettim.

Nedir bu muhabirlik aşkı?

Bir sürü insan kızabilir ama haberi gerçekten muhabir yapıyor. Sokakta olup haberi araştıran, tozu toprağı yutan, her türlü emeği veren muhabirdir. Tabii kameramanları da ayrı tutmamak lazım. Ben muhabirlikten büyük haz alıyorum. Haberin içinde olmak, kendi haberini yapmak başka bir duygu.

Habertürk'e gelişiniz nasıl oldu?

Buraya editör olarak geldim. Sonra muhabirlik yaptım ve şimdi de haber sunuyorum.

Ancak bir yanım hâlâ muhabir. Ben stüdyoda muhabirlik yapıyorum. Çoğu zaman önümden geçen akışı bile okuma ihtiyacı hissetmiyorum.

'SEVİNÇ KALK UÇAK DÜŞTÜ'

Sabah 5'ten 7'ye ekrandasınız. Nasıl bir enerjiyle başlıyorsunuz güne?

Muhabirlik yaptığım dönemlerde, gecenin 3'ünde "Sevinç kalk uçak düştü" diye uyandırılıyordum. Alışık olduğum bir durum. Objektife baktığım zaman konuşmaya başlayabiliyorum.

Nasıl bir hazırlanma süreciniz var?

Akşam üstü 4'te uyuyup gece 12'de uyanıyorum. Kanala gelip saç-makyaj işlerini hallediyorum. Editörüm, prodüktörüm ve yönetmenimle toplanıp o gün ne yapacağımızı konuşuyoruz. Ekonomi kuşağı olduğu için dünya piyasalarını tarıyorum. Sonra yayın...

İnsanların çoğunun uyuduğu, ama uyanık olanın da özellikle izlediği bir bülteni sunuyorsunuz.

Aslında birçok insan o saatlerde uyanmaya başlıyor. O yüzden izleyiciye karşı sıcak ve doğal olmaya çalışıyorum. Haberimi sunup evime gitme peşinde değilim. Hem, her yayınımda söylediğim bir söz var, Napolyon'a ait: "Dünyayı erken kalkanlar yönetir."

Ama sizin yayından sonra uyumanız gerekiyor. Neler yapıyorsunuz o arada?

İlk yaptığım şey topuklu ayakkabılarımı çıkartmak oluyor. Yola çıkmadan önce arabada dinleniyorum. Arkadaşlarımla buluşup yemek yiyorum. Uluslararası bir kadın federasyonuna üyeyim. Oradakilerle biraraya geliyorum. Canım sıkıldıkça gidip onlarca kitap alıyorum. Sosyal hayatımdan ödün vermiyorum kısacası.

'Gün 24 saat, bunu unutmamak gerek'

İnsanların güne sizin sesinizle, sizin okuduğunuz haberlerle başlaması nasıl bir motivasyon?

Seyirciyle beraber gazete bile okuyoruz. O frekansı tutturabilmek çok önemli. Onların merak ettiklerini ben de merak ediyorum. Dün ne olmuş, sabah ne yaşanmış her şeyi beraber öğreniyor gibiyiz. Ben onların ekrandaki sesi oluyorum.

Nasıl başlıyor gününüz?

Sabah 3.5'ta kalkıp kanala geliyorum. Haberleri tarıyorum. Gece su içmeye bile kalksam gündemi takip edip haber kovalıyorum. Biz aslında sporcuyuz. Maraton koşuyoruz. Sürekli gündemi yakalamanın peşindeyiz.

Nasıl bu kadar enerjik olabiliyorsunuz peki sabahın 7'sinde, bir de mesaiyi neredeyse yarılamışken?

Her zaman bıcır bıcırım! Herhalde bu Allah'ın bir lütfu. Ekstra bir şey yapmam gerekmiyor. Ama uyanır uyanmaz yüksek sesle rock müzik dinleyip kendimi motive ediyorum.

Gece haberi sunduğunuz dönemler de olmuş...

Evet hâlâ üniversite okuduğumdan, benim için en uygun kuşak geceydi.

'KANIMA HABERCİLİK ZEHRİ GİRDİ'

Mesleğe nasıl başladınız peki?

Aslında medya sektörüyle bir alakam yoktu. Maden mühendisliği okuyorum. Spikerlik kursuna gitmeye karar verdim ve 3 ay sonra BJK TV'de işe başladım. Ana haber sundum ve program yaptım. Zaten koyu bir Beşiktaşlı'yım.

Spor spikeri olmak gibi bir niyetiniz var mıydı?

Keyifli bir meslek. Spor yapmaya da aşığım ayrıca. Ama olmak istediğim yer haber spikerliğiydi. Hayat bana bu fırsatı erken verdi. Ben de değerlendiriyorum.

Bir haber kanalında çalışmanın yükünü hissediyor musunuz omuzlarınınızda?

Kanıma habercilik zehri girdi. Bu yüzden olmam gereken en doğru yer bir haber kanalı. Her dakika haberle besleniyorum. Gün 24 saat, bunu unutmamak gerek.

Sizin için yapılan bir yorumda "Gece güneşi gibi evimize doğuyorsun" demişler...

Dış görünüşümle ilgili çok fazla olumlu yorum alıyorum. İnan ilgilenmiyorum. Ekrandayken alımlı olmak yetmiyor akıllı da olmak gerekiyor.

Okul bittikten sonra kendi mesleğinizle alakalı bir şey yapmayı düşünüyor musunuz?

Proje bazlı çalışabilirim. Haberciliği bırakmayı asla düşünmüyorum.

Sosyal hayatta neler yapıyorsunuz?

Uyku saatlerime dikkat ederim ama onun dışında dolu dolu yaşarım. Kendimi motive etmek için bir kitapçıya girer, bir sürü kitap, defter ve renkli kalemler alırım.