Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Medya İnternet medyası "Dindar gençliğin Zaytung'u olacağız"

        IŞIL CİNMEN

        icinmen@haberturk.com

        HABERTURK.COM

        Fotoğraf: Sinem Boyacı

        Cogito sözlüğün kurucusu Birol Şanlı kendisiyle sözlük hakkında röportaj yapmamı istedi. “Neden?” dedim, “Ne farkınız var?”

        “İnci Sözlük kurucularıyla yaptığınız röportaj güzeldi.

        Onlar küfürlü sözlük, Cogito ise küfürsüz sözlük.

        Küfürsüz, kimseyi aşağılamadan, ahlaki hassasiyetlere, kutsal değerlere özen göstererek de mizah yapılabileceğini göstermeye çalışıyoruz.

        Muhafazakar gençliğin mizah kültürü henüz oturmadı, Cogito bir etüt sınıfı gibi…

        Bir gün dindar gençlerin de içeriğini doldurabildiği bir Zaytung olabilsin diye bu pratiğe ihtiyaç var” diye cevap verdi.

        Söylediklerini mantıklı buldum.

        Buluşmaya gelirken Cogito’yu, Ekşi’den, İnci’den ve hatta İHL’den (İmam Hatipliler Sözlüğü) ayıran birkaç entri ve başlık örneği hazırlamasını rica ettim.

        Getirdiklerinin birçoğu “etüt sınıfı” derken ne söylemek istediğini ortaya koyar nitelikteydi; yine de aralarından seçtiğim Top 3’ü size aktarıyorum.

        Huzur Sokağı

        Bu kitap ilk olarak iki cilt halinde yayınlanmıştı. Kitabı küçük yaşta okumuş ve örtünmeye karar vermiştim. Sonra babam "Manyak mısın oğlum!" diye karşı çıktı, vazgeçtim.

        Sırtımda bir ağrı var diyen maymun

        - Sırtımda bi ağrı var babun reyiz!

        + Ellerin de karıncalanıyo mu?

        - Evet, bildiğin gibi değil!

        + Yüz kılların da diken diken oluyo di mi?

        - Off! hem de nasıl!

        + Midende bi kazınma var mı?

        - İki gündür hem de!

        + Kuyruk sokumunda yanma?

        - Oturamıyorum hacı oturamıyorum, o derece!

        + Hadi gözün aydın, üç güne insansın…

        Anneannem vs. Ajda Pekkan

        Anneannem kırk kat giyinir, öbürü kırk kat soyunur.

        Birinin elinde tesbih öbüründe mikrofon vardır, ikisi de diğerini eline hiç almamış olabilir.

        Biri içliktir, diğeri transparan tayt.

        Biri 40 senedir aynı takma dişleri kullanıyordur, diğeri kırk kere estetik olmuştur.

        Kendini “muhafazakar düşünce ve mizah platformu” diye tanımlayan Cogito sözlük, ismini “modern felsefenin babası” olarak anılan Réne Descartes’a borçlu. Yani meşhur “Cogito ergo sum!/Düşünüyorum o halde varım” diyen Fransız filozofa…

        Bir sözlüğün en temel özelliğinin “muhafazakar olmak” olması tuhaf değil mi? Neyi muhafaza ediyorsunuz?

        Muhafazakar demek, bağnaz, yobaz ya da dindar demek değil. Cogito’nun benimsediği muhafazakarlık insanların kendi inanç, tutum veya dünya görüşlerinin değerini yazarak muhafaza etmesi anlamına geliyor.

        Bir ateist de kendi dünya görüşünü Cogito’da muhafaza edebilir mi?

        Müslüman, Hıristiyan, Musevi, Budist, Ateist, Deist ya da Agnostik ayrımı yok.

        Bu yüzden ismimiz Cogito; yoksa Hilal veya Kubbe sözlük de olabilirdi. Önemli olan kişi neye inanıyorsa ya da ne düşünüyorsa onu saygıyla ve diğerini aşağılamadan ifade etmesi.

        “COGAYIP KELİMELERİ SİLİYORUZ”

        Yani “ne söylediğin değil, nasıl söylediğin önemli” diyorsunuz. Ama ölçütünüz ne? Örneğin Ekşi Sözlüğün kriteri hukuka uygunluk.

        Seviye, edep ve kalite.

        Mesela hukuka uygun fakat “edebe uygun olmayan” bir tanım yapıldı…

        “Cogayıp” denilerek siliniyor.

        “Çok ayıp” bulduklarınızın kapsamı ne?

        Mesela Obama’ya bile küfür edemezsiniz çünkü ona değer verenler de var. Diğer sözlüklerde olduğu gibi herhangi bir hakarete izin verirsek, bizim değer verdiğimiz kişilere hakaret edildiğinde de ses çıkarmaya hakkımız olmaz.

        Dini kişilere mi?

        Hayır sadece dini kişiler değil; mesela birine çok kolay kâfir denilebiliyor ya da vatan haini. Bunlar ağır kavramlar… Ulusalcı veya ülkücü bir insan için en ağır küfür “vatan haini”dir. Cogito, İHL Sözlük’ten koparak oluştu çünkü İHL’de bunlara özen gösterilmiyordu.

        SÖZLÜKLER, GAZETE OLSA…

        Peki, sözlükleri gazete gibi düşünelim. Kayıtlı yazarların köşelerinin olduğu gazeteler… Cogito hangi gazete olurdu?

        Yeni Şafak diyebilirdik ama Yeni Şafak tam karşılamıyor… Sabah daha doğru olur. İktidara yakın ama yazarları farklı görüşlerde olabilir.

        Ekşi Sözlük?

        Radikal.

        İHL?

        Akit ya da Habervaktim. İHL Sözlük, Radikal’e bir röportaj verdiği için yazarlarının yüzde 30’unu tek seferde kaybetti.

        İTÜ Sözlük?

        Cumhuriyet.

        AİLE ÇAY BAHÇESİ GİBİ BİR SÖZLÜK

        İsminiz neden Descartes’a atıfta bulunuyor?

        Derdini anlatmak için isim en önemlisidir. Ben İstanbul Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı mezunuyum. Descartes benim için mühimdir; akılla inancın ayrılması gerektiği tezini ilk ortaya atan insan olduğu için… Latince “cogito” kelimesinin genel olarak bilindiğini sanıyordum ama sonradan böyle olmadığı ortaya çıktı tabii. “Gofret ismi gibi, BİM ürünü gibi” diyenler oldu. Cogito’yu da oylama yolu ile seçtik; yani ben tepeden inme bir isim koymadım.

        Kaç yazarınız var?

        2 bin yazar ve bin 400 çaylak var. (Çaylak yeterli sayıda tanım girmeyen kişiye deniyor)

        Kadın yazar oranı ne?

        Yüzde 40'ı kadın. Kadınlar küfürsüz olduğu için özellikle tercih ediyorlar; özellikle evli hanımlar çok fazla çünkü çocuklarıyla birlikte sözlüğe bakmaktan da çekince duymuyorlar.

        Aile çay bahçesi gibi yani… Peki, trol var mı?

        Var ama onlar bile çok edepliler. Yine de sizi nasıl kızdıracaklarını iyi biliyorlar.

        (Troll, İngilizcede “su içinde olta sürükleyerek balık tutmak” demek. Sosyal medya jargonunda “trolleme” geniş bir kitleyi manipüle etmek için ortaya anlamsız bir fikir, yazı, bilgi atmak anlamına geliyor. Sözlüklerde “sazan avı” olarak kullanılıyor)

        “DİNDAR GENÇLER MİZAH KÜLTÜRLERİNİ OLUŞTURAMADI”

        Bu kadar sınır ve kuralla mizah yapılabilir mi?

        “Küfürsüz, argosuz mizah olmaz” düşüncesi tabulaştı, oysa olabilir. Biraz çalışmak, deneme yapmak, alışmak gerek. Dindar gençler kendi mizah kültürlerini henüz oluşturamadılar. Sadece mizah değil, düşüncelerini de özgürce yazamıyorlar, elleri klavyeye gitmiyor.

        Neden?

        Çünkü korkan bir kalabalıktan bahsediyoruz. Sindirilmiş bir topluluktan… 28 Şubat’ın etkileri.

        28 Şubat 1997’deydi ve 11 yıldır iktidarda muhafazakâr bir parti var. Bu süre ortaya kendi Zaytung’unuzu çıkarmak için yeterli değil mi?

        Daha sol görüşlü, liberal gençlerin Batı’dan ithal bir espri anlayışları var. Liberallerin önünde hem örnek var, hem de kelime sınırı yok. Kelime sınırı olmayınca daha rahat düşünebiliyor ve yazabiliyorsunuz. Mesela onlar çeşitli organ isimlerini kullanmayı kendine dert edinmez ve bunlarla çok güzel espriler çıkarabilir ama muhafazakar bir içerik bunlarla mümkün değil.

        “GEZİCİLER’DEN TEPKİ VERİRKEN NASIL MİZAH YAPILACAĞINI ÖĞRENDİK”

        Mizah sadece argo ya da erotizmden ibaret olmak zorunda değil ki?

        Bu kültürel bir mesele, yazma kültürü geliştikçe zamanla oluşacak. Cogito, bunun için bir etüt sınıfı gibi. Gezi olayları da bu açıdan faydalı bir örnek oldu. Dindar gençler, Geziciler’e bakarak hem tepki göstermeyi öğrendiler, hem de tepki verirken mizah nasıl yapılır onu gördüler. Ben Gezi eylemlerini desteklemeyen biri olarak, kendi yolumuzu bulmak açısından oradan bir ders çıkardım. Toplumda çoğunlukken sosyal medyada neden bu kadar etkisiz ve sessiz olunduğunu sorguladım.

        Dindar Twitter fenomeni yok mu?

        Melih Gökçek var en fazla… O da çoğunlukla isteyerek komikleşmiyor, istemeden yapıyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ