Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Gazete Habertürk'ten Ceyda Erenoğlu, oruç tutma önerilerini ve oruç tutmaya engel durumları kaleme aldı.

        Sağlık sorunlarınız varsa ramazan ayında ne yapmanız ve nasıl önlem almanız gerektiğini bilmelisiniz. Oruç tutmamanızı gerektiren durumlar yanında doktor kontrolünde oruç tutabileceğiniz durumda da olabilirsiniz. Dahiliye Bölümü’nden Uz. Dr. Aytaç Karadağ, mide, bağırsak, karaciğer ve safrakesesi hastalıkları bulunan kişilerin ramazanda oruç tutmaları için bazı sağlık kurallarına dikkat etmeleri gerektiğini söylüyor.

        SIVI ALIMINA DİKKAT!

        Yetersiz sıvı alımı ve vücudun susuz kalması; karın ağrısı, şişkinlik, gaz oluşumu gibi hazımsızlık şikâyetlerine neden olabiliyor. Su yerine çay, kahve ve asitli içeceklerin tüketilmesi de reflü denilen ağza acı su gelmesi ve mide yanması sorunlarına yol açabiliyor. Uzun süreli açlıklarsa kişide gastrit ve ülser gelişimine yol açabiliyor.

        UZUN SÜRELİ AÇLIK BÖBREK YETMEZLİĞİNİ İLERLETEBİLİR

        Böbrek sağlığı açısından vücuda yeterli sıvı alımı çok önemli. Kişi, böbrek hastalığının hangi evresinde olduğunu ve oruç tutması sakıncalı grupta yer alıp almadığını bilmeli. Evre 1-2-3 böbrek yetmezliği hastaları çok sıvı alabiliyorsa ve eşlik eden hastalıkları yoksa kreatinin ve üre seviyelerinin kontrol edilmesi halinde oruç tutabiliyor. Yine de bu hastalar için genel önerinin oruç tutmamaları yönünde olduğu belirtiliyor. İftarla sahur arasındaki dönemde su açığı yeteri kadar kapatılamazsa kişi ciddi bir fonksiyon kaybıyla karşı karşıya kalabiliyor.

        ÜLSERİ OLANLAR ORUÇ TUTMAMALI

        Peptik ülser, mide veya onikiparmak bağırsağı ya da yemek borusunda yara oluşumu en sık onikiparmak bağırsağının başlangıç kısmında ve midede görülüyor. Ağrılar midenin boş olduğu zamanlarda, öğün aralarında veya yemekten sonra belirginleşiyor. Uzun süreli açlık, ülserde kanamaya yol açabileceği için bu hastaların oruç tutmaları sakıncalı oluyor ya da çok özel ve ciddi önlemler gerekiyor.

        MİDE HASTALIĞINIZ VARSA

        - Bol su tüketin, vücudunuzu susuz bırakmayın.

        - Yemekten hemen sonra uyumayın.

        - Sindirimi kolay, lifli, sulu, zeytinyağlı, sebzeli, Akdeniz tipi beslenme düzeni uygulayın.

        - Hızlı yemekten, az çiğneyerek yutmaktan kaçının.

        - Aşırı yağlı, baharatlı yiyeceklerle, domates, salça ve kızartma gibi besinleri sınırlı tüketin.

        - Gazlı içeceklerden uzak durun.

        - Karnınızda şişkinlik ve gaz şikâyeti varsa süt ve süt ürünleri ile glutenden fakir beslenin.

        ŞEKER HASTALARI ORUÇ TUTABİLİR Mİ?

        Tip 1 diyabet hastalarının tamamı ve ensülin kullanan tip 2 şeker hastalarının, ani kan şekeri düzensizlikleri ve şeker düşüklüğü riski nedeniyle oruç tutmaları sakıncalı görülüyor. Ağızdan şeker ilacı kullanımı olan diyabet hastalarının, açlık-tokluk kan şekeri seviyeleri, son 3 ayın kan şekeri ortalamasını gösteren HbA1c denilen kan seviyesinin makul seviyelerde olması halinde kullandıkları ilaçlar düzenlenerek oruç tutabilecekleri belirtiliyor. Sabah aç karnına ilaç kullanan şeker hastalarında hipoglisemi riski olduğu için doktor kontrolünde açlık şeker hapının değiştirilmesi gerekebiliyor.

        HİPOGLİSEMİYİ TETİKLEYEBİLİR

        Aç kalındığında soğuk terleme, titreme, halsizlik, göz kararması gibi belirtiler yaşayan hipoglisemi hastalarının oruç tutması, mevcut hipoglisemi ataklarının sayısını ve şiddetini artıracağı için önerilmiyor.

        SOLUNUM SİSTEMİ HASTALARINA TAVSİYELER

        KOAH astım ve solunum yetmezliği olan hastaların oruç tutmaları sakıncalı bulunuyor. Oruç tutacaklarsa, doktorlarının önerisiyle ilaç düzenlemeleri yapıldıktan ve gerekli önlemlerden sonra hareket etmeleri gerekiyor.

        Şunları dikkat almak gerekiyor:

        - Ev çok iyi havalandırılmalı, hepa 12-13-14 filtreli süpürgelerle süpürülmeli, yatılan odada halı bulundurulmamalı.

        - Öğle sıcağında evden çıkılmamalı.

        - Açık renkli, geniş elbiseler giyilmeli.

        - Aşırı fiziksel aktiviteden kaçınılmalı.

        - Ilık suyla duş alınmalı, gün içinde boyun-el bilekleri, alın ve ense suyla serinletilmeli.

        - Sahur ve iftarda yemekten hemen sonra uzanmaktan reflü şikâyetlerini artırdığı için kaçınılmalı.

        - Yavaş ve ara vererek yemek yenmeli.

        - Özellikle KOAH hastaları tarafından iftarla birlikte aralıklı olarak 2-2.5 litre su tüketilmeli.

        TANSİYON VE KOLESTEROL DÜŞÜRÜCÜ ETKİ

        Uzamış açlık sürelerinin kan basıncını düşürdüğü, tansiyonu kontrol altına aldığı, total kolesterol, trigliserid ve LDL düzeylerini düşürdüğü, HDL seviyesini artırdığı çeşitli araştırmalarla ortaya konuldu. Uzun süreli açlığın, kalbin ve damarların iç yüzeyini döşeyen ‘endotel’ adlı pürüzsüz kaygan örtü- nün hasarını engelleyici, inflamasyon ve oksidatif stresi azaltıcı özellikleri de bulunuyor. Yurtdışında diyetisyenler bilimsel olarak, eşlik eden hastalıkları bulunmayan kalp, hipertansiyon ve kolesterol hastalarına uzun süreli açlık öneriyor. İleri evre kalp yetersizliği bulunanların, yeni kalp-damar tıkanıklığı geçirmiş hastaların, felç, şeker ve böbrek hastalığı eşlik eden kalp hastalarınınsa oruç tutmaları sakıncalı görülüyor.

        ORUÇ ÖNERİLERİ

        1) KARCİĞER YAĞLANMASI OLANLARA: Karaciğer sirozu, akut hepatit, karaciğer kanseri gibi durumlarda hipoglisemiye yatkınlık olduğu için oruç tutulması sakıncalı görülüyor.

        - ‘İnaktif hepatit B’ hastaları oruç tutabiliyor.

        - Karaciğer yağlanması olan kişilere yağlanmayı azaltıcı etkisi olacağı için oruç öneriliyor.

        - ‘Ülseratif kolit, Crohn hastalığı gibi inflamatuvar bağırsak hastalığında, hastalığı ilaçla kontrol altına alınmış kişiler, uyku döneminde ilaçlarını sahur ve iftarda alınacak şekilde aksatmamaları halinde doktor kontrolünde oruç tutabiliyor. Aktivasyon dönemindeyse oruç tutulması uygun bulunmuyor.

        2) ŞEKER HASTALARIN, ENSÜLİN DİRENCİ VE HİPOGLİSEMİSİ OLANLARA: Son 3 ay içerisinde ciddi hipoglisemi atağı, tekrarlayan hipoglisemi atakları, kontrol süz diyabet, tip 1 diyabet, aşırı fiziksel aktivite, eşlik eden gebelik, kronik diyaliz hastası olan şeker hastaları çok yüksek risk grubunda bulunuyor. Orta dereceli şeker yüksekliği, diyaliz gerektirmeyecek böbrek yetersizliği, eşlik eden kalp hastalığı, yaşlılık, zekâ seviyesi düşüklüğü, ensülin veya aç karnına şeker hapı alınması da yüksek risk grubu anlamına geliyor. Bu durumdaki şeker hastalarının oruç tutmaması daha uygun oluyor.

        - Diyabeti olan kişinin ramazan gelmeden doktoruna muayene ve kan tetkiki yaptırması, ilaç saatini doktoruyla yeniden ayarlaması gerekiyor.

        - İftarda karbonhidrattan ve yağdan zengin beslenilmemesi öneriliyor.

        - Yüksek glisemik endeksi olup hızlı sindirilen, hızlı kana karışan ve çok çabuk metabolize edilip kan şekerini düşüren gıdalardan uzak durulması gerekiyor. Düşük glisemik endeksi olan, yavaş sindirildiği için tokluk hissi veren, kan şekeri düşmesini engelle yen gıdalar öneriliyor.

        - Oruç açıldıktan sonra susama hissi olmasa bile su içilmesi tavsiye ediliyor.

        - İftardan sonra tatlı yeme isteği olursa, yemekten 1 saat sonraya ertelenmesi, güllaç ya da sütlaç gibi hafif ve sütlü tatlıların tercih edilmesi, gerekiyor.

        - Açlığa tahammülsüzlük, yemekten sonra halsizlik gelişen, kolay kilo alıp zor kilo veren, tatlı krizleri yaşayan ensülin direnci hastalarına, uzamış açlığın ensülin direncini azaltması ve leptin duyarlılığını artırması için oruç öneriliyor

        ORUÇ TUTMA ÖNERİLERİ VE ORUÇ TUTMAYA ENGEL DURUMLAR - BÖLÜM 1

        Sağlıklı bireylerde ramazan ayında oruç tutmak mideyi dinlendirdiği için vücutta ‘detoks’ etkisi oluşturabiliyor. Ancak kronik hastalıkları olanlar ve düzenli ilaç kullanması gerekenlerle ileri yaştaki kişiler ve gebeler, oruç tutması sakıncalı grupta yer alıyor.

        Ramazan ayının, bahar mevsimiyle birlikte havaların ısındığı döneme denk gelmesi ve 16 saate varan açlık süreleri sağlıklı bireyler için bir sorun oluşturmasa da bazı hasta grupları için özellikle sıvı kaybı açısından sakıncalı olabiliyor.

        Dahiliye Bölümü’nden Uz. Dr. Aytaç Karadağ, oruç tutması sakıncalı olan ve kronik hastalıkları bulunan kişiler için ramazana özel önerilerde bulunuyor.

        Buna göre çocuk, gebe, yaşlı ve kronik hastalığı olanlar uzun süreli açlığa ve sıvı kaybına karşı daha duyarlı oluyor. Uzamış açlık dönemlerinde vücudun metabolik hızı yavaşladığı için halsizlik, mide boşalmasında yavaşlama ve şeker düşüklüğü gibi sorunlar kronik hastalıkların seyrini olumsuz etkiliyor.

        KİMLER ORUÇ TUTMAMALI?

        Ramazan ayı süresince özellikle ileri düzeyde kalp hastalıkları, yaşamı tehdit eden aritmi, kalp yetmezliği, koroner by-pass ve kapak ameliyatı olmuş hastaların, birden çok tansiyon ilacı kullanmak zorunda olan hipertansiyon hastalarının, şeker hastaları ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyen ileri derecede ülseri bulunanların oruç tutmamaları gerekiyor.

        REKLAM

        Bazı nörolojik hastalıklar da uzun süreli açlık için engel oluşturuyor. Parkinson, Alzheimer, sara, psikiyatrik bozukluk, kanser ve kronik böbrek yetmezliği olanlar, yaşlı ve vücutça düşkün kişiler, düzenli ilaç kullanması gerekenler, ameliyatlı olan veya ameliyatın dinlenme döneminde bulunanlar ile gebe veya çocuk emzirenlerin de oruç tutmaları sakıncalı görülüyor.

        BU DURUMLARDA ORUÇ TUTMAYIN

        Tedavisi zor veya ciddi bir hastalık yüzünden ameliyat geçirdiyseniz ve beslenme düzeninize dikkat etmeniz gerekiyorsa.

        Kanser, organ nakli ve by-pass gibi ciddi hastalıkların tedavisi amaçlı ameliyat olduysanız.

        Ömür boyu düzenli ilaç kullanmak zorunda olup ağır kalp ve böbrek yetmezliği hastasıysanız.

        Karaciğer hastalıklarınız ve ileri derecede diyabetiniz varsa.

        Şiddetli ağrı sorunu yaşıyor ve ağrı kontrolü için düzenli ilaç kullanıyorsanız.

        Ülser hastasıysanız.

        Mevcut bir hastalığın oruç nedeniyle daha da ileri düzeyde seyredebileceği hasta gruplarındansanız. (Tüberküloz, diğer ateşli hastalıklar vb.)

        KRONİK HASTALIĞI OLANLARA ORUÇ ÖNERİLERİ

        SAHURDA

        Sahura mutlaka kalkın ve bol suyla sıvı gıda tüketin.

        REKLAM

        Bol gıda tüketmekle açlık hissi arasında ilişki olmadığı için aşırı yemekten kaçının.

        Tokluk hissi sağlayacağı için glisemik endeksi düşük gıdaları tercih edin. (Et, süt, yumurta, tuzsuz peynir, tuzsuz zeytin, yeşillik, domates, salatalık, ölçülü olmak koşuluyla beyaz ekmek dışında kalan ekmekler.)

        Glisemik endeksi yüksek olduğu için hızlı kana karışarak hızlı öğütülen ve bu nedenle hızla acıktıran kavun, karpuz, üzüm, kayısı, incir ve dut gibi yaz meyveleri ile tatlı ve şekerli ürünleri dikkatli ve az tüketin.

        Kilo kontrolü sağlamak ve mide-bağırsak kanalı rahatsızlıklarına karşı önlem almak amacıyla yağlı ve ağır gıdaları ölçülü tüketin.

        İFTARDA

        17 saatlik açlığa karşı midenizi hazırlamak için orucu öncelikle 1 bardak suyla açmayı unutmayın. Sonrasında zeytin, hurma gibi lifli ve enerji deposu iftariyeliklerden 1-2 tane tüketin.

        REKLAM

        Açlık hissinin artması nedeniyle yemeği hızlı yemeyin. Ani kan şekeri yüksekliğinin ardından kan şekeri düşüklüğü, hazımsızlık, karın şişkinliği, mide yanması gibi şikâyetlerin yavaş yiyerek önlenebileceğini aklınızdan çıkarmayın.

        İftariyelikten sonra çok sıcak olmamak koşuluyla ve yavaşça 1 kâse çorba tüketin.

        Sofrada mutlaka salata veya sebze yemeği bulundurun.

        Aşırı tuzlu, baharatlı, yağlı, salçalı yemekler, kızartmalar, turşu ve mayalı gıdalardan uzak durun. Et yemeklerini tencerede veya buğulama olarak fırında hazırlamaya özen gösterin.

        Kan şekeri dengesini bozmamak için iftarda 1-2 dilim pideden fazlasını yemeyin. Şerbetli tatlı yerine sütlü tatlı veya elma, armut, şeftali, ayva, çilek, kiraz gibi glisemik endeksi düşük meyveleri (orucu açtıktan 1.5-2 saat sonra) tercih edin.

        Gün boyunca sıvı kaybını karşılamak adına minimum 2 litre sıvı tüketin. (Kalp hastaları için 1-1.5 litre.)

        İçecek olarak asitli gazlı içecekler yerine su, ayran, ıhlamur, nane ve rezene çayları için. Yemekten 45 dakika sonra siyah çay tercih edin. Probiyotik dengesini düzenleyerek hazımsızlığı önlemek amacıyla günde 200 ml kefir tüketin.

        Haberi Hazırlayan: Bilge Tunçer
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ