"Galatasaray maçında bayılacaktım"

Östersunds futbolcusu Alhaji Gero, İsveç basınına yaptığı açıklamada bu sezon Avrupa Ligi'nde en unutamadığı maç olarak Galatasaray müsabakasını gösterdi.

Gero, "Galatasaray maçı kariyerimdeki en zorlu maçlardan biriydi. O kadar zorlu bir maçta ki, oyun bittikten sonra bayılacak gibiydim. Çok yorulmuştum" diye konuştu.

"O GÜN EVİN KAPISI ÇALINCA HER ŞEY DEĞİŞTİ"

HABERTURK.COM spor editörümüz Çağatay Çelik, futbolun en ilginç takımı olan Östersunds'u anlattı: Eljest kelimesi, İsveç dilinde yabancı anlamına geliyor. Aynı zamanda biraz farklı ve eksantrik olarak da kullanılıyor. ESPN, Östersunds'u bu kelimeyle tarif ediyor. 1996 yılında kurulan bu mütevazı takım şu sıralarda Avrupa'nın en çok konuşulan kulüplerinden biri.

Bu yaz Galatasaray'la eşleştiklerinde birçoğumuzun tanımadığı Östersunds, emin olun ki sarı-kırmızılıları elemeseydi bile tanınmaya değerdi! Nasıl mı? Futbolcuların da dahil olduğu kulüp çalışanları tiyatroda koreografisini kendi yaptıkları kuğu gölü balesi sergiliyor, mültecilere yardım ediyor. Dahası mı?

Futbolda da başarılılar! İsveç profesyonel futbol liglerinin 4. seviyesinden 1. seviyesi olan Allsvenskan'a kısa sürede tırmandılar. En üst seviyedeki ilk sezonlarında İsveç Kupası'nı kazandılar ve Avrupa'ya katıldılar.

Avrupa'daki ilk senelerinde Galatasaray'ı da eleyerek gruplara kaldılar. Bu hafta içinde ise gruptan çıkmayı başardılar. Bu başarı sürecini onların ağzından dinleyelim.

"İlk iş olarak neyi istediğimizi düşündük, analiz ettik". diyor 2011'de kulübün başına geçen Daniel Kindberg... "Biz kim olmalıyız, futbol oynamaya neden ihtiyacımız var. Buna karar verdikten sonra tarihi yazmaya başladık."

Bu bakış açısı, Türkiye'deki yöneticilerden görmeye çok alışık olmadığımız bir mantalite. Ancak Kindberg de bu görüşe doğuştan sahip olmadı. Bosna-Hersek'te, Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde subaylık yaptığı yıllarda edindiği söylenebilir.

2004'te İsveç başkenti Stockholm'ün 300 mil dışındaki Östersunds'a taşınmasıyla ise birçok kişinin hayatını değiştireceğini bilemezdi. Şu anki mesaisiyle ilgili olarak çok açık konuşuyor Kindberg. "İşinizi yaparken sizi vurmak isteyen biri yok." diyor ve ekliyor:

"Aptalca şeylerle uğraşmaktan ve olumsuzluklardan çok bunalmıştım. Irk ve cinsel tercih ayrımı, güçlü adamların tahakkümü ve herkesin birbirini suçlaması futbolda çok normal şeylerdi. Ben de görevimden ayrıldım"

Östersunds 2010'da küme düştükten sonra görevinden ayrılıyor ancak 2011'de ise geri dönüyor. "Bir gün evdeydim, kapının çaldığını duydum. Futbolcular gelmişti ve geri dönmemi istediler." diyor.

"Geri dönmeseydim hepsi bırakacaklarını söyledi. Düşünmek için birkaç gün süre istedim. Asker ve iş adamıyken karar alma sürecinize duygularınızı karıştıramazsınız ancak olay futbolsa... Yeniden çocuksunuz, duygular çıkar gelir."

"Birkaç şey haricinde elimizde bir şey yoktu: Birkaç oyuncu, bir stadyum, yarı zamanlı çalışanlar ve 300 bin Euro'luk bütçe. En baştan başladık."

Kindberg'in bir teknik direktöre ihtiyacı vardı. Telefonu kaldırdı ve Leeds Metropolitan Üniversitesi'nde yüksek lisans yapan, çocuğu yeni doğmuş Graham Potter'dan takımın başına geçmesini istedi. İngiltere'deki sorumluluklarına rağmen Potter görevi kabul etti.

Futbolculardan Brwa Nouri, teknik direktörünü anlatırken duygulanmadan edemiyor. "O sadece teknik direktör değil" diyor Iraklı futbolcu. "Graham muhtemelen hayatımda tanıyabileceğim en harika insan."

İran'da dünyaya gelen kaptan Nouri'nin hayatı da Östersunds kadar ilginç. 2000'lerin başında İsveç'e gidiyor, 2009-2013 yılları arasında Kürt kökenli futbolcuların oynadığı İsveç ekibi Dalkurd'da forma giyiyor, 2014'te ise Östersunds'a transfer oluyor.

2004 yılında genç yetenek olarak lanse edildiğindeki yeteneğini ancak 2014'te Graham Potter'la yolları kesiştikten sonra sergileyebiliyor. "Kötü insanlarla birlikteydim" diyor Nouri.

"Çevreniz kötü insanlarla dolyusa sorunlarla uğraşır, kendinizi berbat durumlara sokarsınız. Bu yüzden kendimi göstermem birkaç yıl sürdü."

"Dipteyken kulübümden kovuldum, kontratım feshedildi. Gemileri yakmıştım. Potter duygusal olarak insanlarla çok yakın biri. Çok zeki bir insan. Karşısındakini de heyecanlandırıyor. Birçok konuda çok yetenekli olduğunu söyleyebilirim. Onunla tanışmadan önce başardığım şeyleri hayal bile edemezdim!"

Östersunds, 2016'da İsveç'te profesyonel liglerin en üst seviyesi olan Allsvenskan'a yükselmeyi başardı. İlk sezonlarında İsveç Kupası'nı alacaklarını ise herhalde onlar dahil kimse tahmin etmiyordu!

Kazandıkları kupa onlara Avrupa kapılarını açtı. Kazandıkları kupayla gelen şok, hem İsveç'te hem de ülkemizde ikinci bir dalgayla birlikte arttı. İsveç temsilcisi, temsilcimiz Galatasaray'ı UEFA Avrupa Ligi'nde toplamda 3-1'lik skorla eledi, gruplara kaldı.

Zorya Luhansk, Hertha Berlin ve Athletic Bilbao'nun bulunduğu gruba düştüler. "Graham'ın vizyonu insanları güldürürdü." diyor Nouri. "Ancak her sene inanarak daha biraz daha üstüne inanmaya başlıyorsunuz. Şimdi kimse 'Başaramazlar' diyemiyor!"

Graham Potter yaptıkları konusunda mütevazı davranamıyor. "Şu ana kadar başardıklarımın yarısını yapmış olsam, bu insanlar muhtemelen yine mutlu olurdu." diyor İngiliz çalıştrıcı. Haksız da sayılmaz. 4. Lig'de başına geçtiği kulüp şu sıralar UEFA Avrupa Ligi'nde gruptan çıktı!

Yine de başarı için her yolun mübah olduğunu düşünmüyor başarılı teknik direktör. "Yetiştirdiğimiz futbolcular takım oyununa sadık olmalı. Ayrıca insani yönleri ağır basmalı." diyor ve ekliyor "Eğer saygı göstermezseniz bu taşlı bir yola benzer ve problemler doğar. Karakter gelişimi bizim için hayati bir önem taşıyor."

Kindberg kulübe geri döndüğünde Östersunds'un kurucu üyelerinden Lasse Landin'in kızı Karin Wahlen'le buluşuyor. Wahlen'in bir futbol kulübünden beklentileri ise İsveç'in de alıştığının dışında.

Wahlen, kültürel aktivitelerin, futbolculara yeşil saha içerisinde yardım edeceğini düşünüyor. Bunun yolu da aile gibi olmaktan geçiyor. Bu yaklaşım, Kindberg'in kafasına yatıyor:

"Ünlü bir İsveçli yazar bir keresinde bana 'Daniel İsveçli insanların en çok korktuğu şey nedir biliyor musun? Başka insanların önünde sahneye çıkmaktır.' demişti. Bu düşünce duyduğumdan bu yana kafamda belirdi ve Kültür Akademisi'ni yaratmama sağladı.

Wahlen şu sıralarda Östersunds'un 'kültürel antrenörü'. Oyuncular, teknik direktör, yöneticiler bile onunla rekabete girmekten kaçıyor. Şu sıralarda birlikte kitap yazıyorlar, sergi düzenliyorlar, yorumlayıcı sanatlarla uğraşıyorlar ve koreografisini kendi yaptıkları bir kuğu gölü balesi oynuyorlar.

Birbirlerinden ayrı ayrı bölgesel mülteci merkezlerini ziyaret ediyorlar. Maxida Marak adlı hip-hop sanatçısıyla birlikte workshop'lar düzenliyorlar. Onların bölgesinde kimsenin hayatı konforlu değil. Böyle bir ortamdan gelmek, Türk Telekom Stadı'ndan çıkmakta yardımcı olmuş mu?

Kindberg, saha dışında yaptıklarının, yaşadıkları zorlukların futbola doğrudan etki ettiğini düşünmüyor. "Futbolda maçları kazanırız. Diğer şeyler maçlarla doğrudan alakalı değil. İnsanlar 'Her kulüp sizin yaptıklarınızı yapmalı' diyor ancak onlara bol şans diliyorum."

"Biz bunu eğlence için yapmıyoruz. 500 kişinin önünde kuğu gölü balesi yapmanın nasıl bir şey olduğunu düşünemezsiniz. Ölüm bile yanında hiçbir şey kalır! Futbolcular çok korkuyor! Ancak danstan sonra duygularınızı yenemiyorsunuz."

"Futbolda birkaç başarımız oldu ancak her seferinde kendinizi bir kez daha kanıtlamak zorunda olmak, her sene başardığınızın üzerine çıkmak... İşte bu bizim kimliğimizi oluşturuyor." diyor Kindberg ESPN'e.

"Felsefemiz her maçı kazanmak üzerine kurulu. Şampiyon olana dek asla tatmin olmayacağım. Orta sıralarda yer alan bir kulüpseniz kaybettiğinizde sorun yoktur. Sonuçta uğraştığınız şey futbol, kaybetmek de işin parçası. Ancak benim için öyle değil."

Futbolun spordan uzaklaşarak endüstriyelleşme süreci, dünyanın her tarafında gerçekleşen bir şey. Kuğu gölü balesi yapıp, mültecilere destek olan bir kulüp olsanız bile maddiyattan uzak kalamıyorsunuz. "Kazandığımız para her sene 5,5 milyon Euro artıyor" diyor Kindberg ve hedefi büyütüyor:

"İsveç şampiyonu olursak bu gelir 6,5 milyon Euro'ya çıkacak. Eğer yıllık 50 milyon Euro'luk bütçemiz olursa Şampiyonlar Ligi'ni kazanırız, buna en ufak şüphem yok! Bu söylediğimi daha önce başarabilen yok. Ancak üç yıllık periyotlarla gelirimizi artırırsak bunu yüzde 100 başarırız."

Avrupa'nın en ilgi çekici başkanlarından biri olan Kindberg'in bu sözleri kulağınıza uçuk gelebilir. Bu sezonki hedeflerini duyana kadar biraz daha sabredin:

"Avrupa Ligi'ni kazanabiliriz. Bunu tabii ki başarabiliriz. Ancak bu söylediğimi hayal etmemelisiniz, inanmalısınız. Aradaki fark bu."

Östersunds, futbolun tahakküm yapısına oldukça yabancı. ESPN'nin Östersunds'u tarif etmek için kullandığı ifade son derece yerinde!