Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Özel Röportajlar Özcan Deniz'in çifte heyecanı

        Özcan deniz bugünlerde hem ilk kez gerilim-dram filmiyle izleyici karşısına çıkmanın hem de beş ay sonra yaşayacağı babalığın heyecanında.

        Özcan Deniz, Aslı Enver ve Meryem Uzerli’nin oynadığı ‘Öteki Taraf’, cuma günü vizyona girdi.

        ‘Ne yaptıysam çirkinleşmediler’

        Özcan Deniz, ‘Öteki Taraf’taki rol arkadaşları Aslı Enver ile Meryem Uzerli’yi bir türlü çirkinleştiremediğini söyledi.

        ÖZCAN Deniz...

        Küçük yaşlardayken hayali sinema üzerineydi. Ortaokul çağlarında yazdığı hikâyeleri oyunlaştırıp sahneledi.

        O oyunlardan birinde seslendirdiği tek bir şarkıyla keşfedildi.

        REKLAM

        Yıl 1992... Hayatımıza önce sesiyle girdi. 11 albümle müzik sektörünün seç- kinlerinden biri haline geldi.

        Yıl 1995... Türk sineması henüz yeni döneme girmemişti. O yıl sadece 10 Türk filmi gösterime girmesine, şarkıcı- lıkta kısa sürede zirveye çıkmasına rağ- men ‘Senaryosunu yazdığım bir sinema filmi çekmek istiyorum’ dedi.

        Yazdığı hikâyeler dizi ve sinema filmi olarak çekildi. Hikâyelerini yazmadığı dizilerde ve filmlerde de başroldeydi. Yetmedi... Kendini zincirlere bağlanmış hissetti.

        Neden?

        “Türkiye, bir oyuncu için cennet bir ülke değil. Yakalamak istediğimiz standartları servis ederek kariyerimizde büyük sıçramalar yapmamızı sağlayacak filmlerin teklif edilme olasılığı çok düşük. Kendi filmlerimi yapma isteği buradan geliyor. Yönetmenlikse benim engel olamadığım tarafım. Yaşadıklarımı, şahit olduğum başka hayatları, söylemek istediklerimi başkalarından farklı yorumlamak için yönetmen oldum. Bunun için de doygun bir ruh haline sahip olduğumu düşündüm. Eksik olan olgunluktu. Onu da zamanla elde etmeyi başardım.

        HIKÂYELERI DÜMENİ OLDU

        Cesaret... Bulunduğu kıyıdan ayrılıp yeni toprakları keşfetmek için gerekli olan meziyete sahipti. Hikâyeleri dümeni, vizyonuyla hevesiyse yelkeniydi. Sıra senaristliğe ve yönetmenliğe gelmişti. Setlerden çıkıp bir gece kulü- büne gitmedi. ‘Öğrendiğim her şey geIeceğime yatırımdır’ diyerek ‘Özcan Deniz sineması’nı inşa ettikten sonra Türk sinemasında ‘duygusal - dram’ türüne bayraktarlık etti.

        ‘Ya Sonra’... Sıra hayal gücünün kâğıda yansıması olan senaristliğini ve sinema bilgisini ortaya dökeceği yönetmenliğini görmeye gelmişti. Hazır oldu- ğunun göstergelerinden biri her yıl vergi rekortmeni olacak kadar sinemadan iyi anlayan Şükrü Avşar, filmlerine yapımcı ortağı olarak ‘Özcan Deniz sineması’na duyduğu güveni gözler önüne sermişti.

        REKLAM

        ‘A Time To Remember’ adlı Güney Kore filmini uyarlayarak önce senaryosunu yazdı, sonra da yönetmenlik koltu- ğuna oturdu.

        ‘Özcan da yönetmen oldu!’ şeklindeki negatif düşüncelerle üzerine karışıklıklar da yağdırıldı, ‘Özcan, yönetmen de oldu’ şeklindeki pozitif düşüncelerle övgüler de.

        Ya sonra ne oldu?

        Her ikisi de yağdırıldı. Hâlâ da yağ- dırılıyor. Hep kendi iç sesimi dinleyerek hareket eden biri oldum. Bill Cosby’nin dediği gibi başarının sırrını bilmiyorum ama başarısızlığın yolunun herkesi memnun etmeye çalışmak olduğunu iyi biliyorum. İlk filmim hâlâ kendi branşının en iyi filmidir. Gösterimden önce ciddi bir önyargı ile boğuşmak zorunda kaldım ama gişe rakamlarından insanların bana hayal ettiğim filmleri yapabilecek özgüveni aşıladığını hissettim. Bunun için herkese teşekkür ederim.

        ‘Evim Sensin’...

        60 film arasından 2 milyon 700 bin izleyiciyle ikinci. Senarist ve yönetmen olarak yaratım konusunda da büyük sorumlulukların altından kalkmasının tesadüf olmadığının en belirgin göstergesi oldu.

        Bu filminiz en çok izlenen aşk filmi oldu. Sırrı neydi?

        Bir filmde birçok olumsuzluklarla boğuşabilirsiniz ama önemli olan samimiyet ve inandırıcılıktır. İzleyicinin kalbine dokunur ve doğru parametreleri bir araya getirseniz karşılığını alırsınız. Samimi, inandırıcı ve hakkı verilmiş bir uyarlamaydı.

        ‘Su ve Ateş’... Dramatik öğeleri ağır basan üçüncü filminde 87 rakibi karşısında ilk 10’a girerek kısa sürede kendine özgü sinemasını iyiden iyiye kabul ettirdi.

        ‘Sevimli Tehlikeli’... İzleyiciyi salonlara çekme adına kendisine rol yazabilir, adını ve fotoğrafını afişe taşıyabilirdi. Bunu yapmayarak riske girdi. Özcan Deniz için de riski olmayan başarı ışıldamayan zafere benzerdi. Zafer ışıldamıyorsa yapı- lanlar iskambilden kaleydi. Böylelikle oyuncu Özcan Deniz olmadan senarist ve yönetmen Özcan Deniz olarak da izleyicinin ilgisine mazhar olabileceğini gösterdi.

        REKLAM

        Oyunculuk yapmayarak neden riske girmeyi tercih ettiniz?

        Bu filmdeki asıl büyük başarı filmlerin tanıtımında senaristliğe ve yönetmenliğe prim verilmediği bir dönemde oyunculuk kimliğimi öne sürmeyerek büyük bir riski göze almamdı. Sinemada, televizyonda ve yakın dönemde müzikte yaptığım başarılı işlerin her birinde varlık gösterip iddialı olmayı sürdürür kılmak zor bir kariyer yönetimidir. Benden başka yapan da yok.

        ‘İkinci Şans’... Bir önceki yıla oranla filmlerin % 9.3’lük düşüş yaşamasından nasibini alarak kariyerinin en kötü gişesini gördü. 139 film arasından 832 bin izleyiciyle 15’inci oldu.

        İzleyici sayısı neden bu kadar düşmüştü? Hata neydi?

        Ne yazık ki terörün can sıkıcı boyutlarda huzursuzluk yarattığı bir yıldı. Gösterime çıktığımız hafta meydana gelen iki büyük patlama sosyal hayatı olumsuz yönde etkilemişti. İnsanların eğlence alanlarında vakit geçirmesini, bekleyemezdim. Genele baktığımızda yine de birçok büyük bütçeli, iddialı filmlerin çok üstünde bir gişe yaptığımızı gördüm. Hiçbir filmim maliyetinin altında kalmadı. Ülkemiz bir önceki yılın verileriyle bile hareket edemeyeceğiniz kadar dinamik. Veriler kısa ömürlü. Mümkün olduğu kadar bu dinamikleri takip etmek, izleyicinin dilini anlamaya çalışmak her zaman olumlu dönüşü olan geliştirici bir yoldur.

        REKLAM

        ‘Sevimli ve Tehlikeyi’ bir kenara bırakacak olursak her filminde ‘dram’ unsurunun mutlaka olduğunu görü- yoruz. Dramla bir meselesi mi vardı yoksa Türk sinemasındaki bir boş- luğu doldurma arzusu mu?

        Dramın size çekici gelen yanı nedir?

        Dram, kökeni Fransızca olan bir kelimedir. Perdeye veya sahneye hayatın komik, trajik, traji komik hallerini aktarmaktır. Ben hayatı böyle okuyorum. Hayatımızın hiçbir anı ne tamamen acı ne de tamamen komedidir. Hikâyelerimi mümkün olduğunca bütün bunları iç içe harmanlayarak oluşturmanın peşindeyim.

        "GÖZLER YAŞARACAK"

        Şimdi ‘Öteki Taraf’... 3 ayrı meziyeti bu kez ‘Öteki Taraf’ için yek vücut oldu. Türü gerilim- dram.

        ‘Öteki Taraf’ ile gerilim-dram türüne yönelmenizin manası neydi?

        Aslında büyük bir değişiklik sayılmaz. İzleyici yine benim dokunuşlarımı hissedecek. Duygu yoğunluğu olmayan hiçbir film benim gözümde etkili bir film değildir. Emin olun filmi izlerken gözlerden yaşlar gelecek. Birçok yönetmen kendi sınırlarını keşfetmek için farklı türlerde denemeler yapar. Örneğin Woddy Allen, ‘Mac Point’ ile beni şaşırtmıştı. Gerilim dram türü benim asıl ilgi duyduğum alan. ‘Öteki Taraf’tan iyi bir geri dönüş alırsak önümüzdeki yıllarda bu türden özgün hikâyelerimi film haline getireceğim. Ayrıca birçok yapımcı, yönetmen ve oyuncuya cesaret verecek. İki güzel kadın...

        Aslı Enver ile Meryem Uzerli.

        Güzel ve ünlü oyuncular genelde gerilim filmlerinde rol almazlar. Çünkü canlandırdıkları karakterler gereği çirkin makyajı yapılır. En azından Türk sinemasında. Belli ki Aslı Enver ile Meryem Uzerli için ‘Öteki Taraf’ın hikâyesinin çekiciliği filmde güzelliklerini arz-ı endam etme arzusunun oldukça önüne geçmiş.

        Çirkinleştikleri sahneler için rol arkadaşlarınızı nasıl ikna ettiniz?

        Oyuncular filmde nasıl göründüğüyle değil karakterin nasıl görünmesi gerektiğiyle ilgilenmelidir. Aslı da Meryem de tekdüzelikten sıkılmış, farklı roller deneme arzusu içindeydi. Ne yaptıysam ikisini de çirkinleştiremedim. Filmlerde ille de yakışıklı veya güzel görünmeye çalışan oyuncudan bir cacık olmaz.

        Ve şimdi yepyeni bir heyecan daha yaşıyor. Hem de daha önce hiç yaşamadığı, hiç tatmadığı bir heyecan. 5 ay sonra adına, hayatına, işlerine ve geleceğine bir başka anlam kazandıracak o büyük varoluşun heyecanını yaşıyor: “Asıl film şimdi başlıyor gibi hissediyorum.”

        Fotoğraflar: Cem TALU Styling: İlkyaz ÖZEL

        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ