Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik "Erotik sahneler beni irite ediyor"

        Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, dizi filmlerdeki (erotik) sahnelerin kendisini ''irite'' ettiğini ve bunların cinselliği erken yaşlara çeken sebeplerden biri olduğunu belirterek, ''Ben çok rahatsızım'' dedi.

        AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Bakan Kavaf, Dünya Sağlık Örgütü'nün, dünyada cinsellik yaşının 13'e kadar düştüğü yolundaki araştırması, sonuçların Türkiye açısından değerlendirilmesi konusunda, yasalarda 0-18 yaşın çocuk olarak kabul edildiğini, Medeni Kanun'da evlilik yaşının da 18 olarak belirlendiğini kaydetti.

        Kavaf, 17 yaşın da aile ve hakimin izniyle yine evlilik yaşı olarak kabul edilebileceğini ifade ederek, şunları söyledi:

        ''Kaldı ki bu bile tartışılıyor. Biliyorsunuz, erken evlilikle ilgili alt komisyon kuruldu. Erken evliliklerin önlenmesi amacıyla çalışmalar yapıldı, şu anda raporları hazırlanıyor. Şimdi 0-18 yaş arasındaki insanı çocuk kabul ediyorsanız, 13 yaşı cinsellik yaşı olarak kabul ettiğinizde, bu, çocuk pornografisine girer.''

        -''HAYAT ONDAN (CİNSELLİKTEN) İBARET DEĞİL''-

        Görsel materyallerin bu anlamda ne kadar etkili olduğu ve son günlerin tartışma konusu olan dizi filmlerdeki sevişme sahnelerinin ekranlarda yoğun olarak verilmesi ve uzun tutulması konusunda, bu görüntüler için ''irite oluyorum'' ifadesini kullanan Kavaf, şöyle konuştu:

        ''Bu yayınları, çocukların kontrolsüz bir şekilde seyretmesi ve erotik sahneler... Sergilenen cinsellikle çocukların çok erken tanışıyor olması, tabi ki bu cinselliği erken yaşlara çeken sebeplerden biridir.

        Bu filmlere ilişkin biz önlem alan kuruluş değiliz. Bu konuda yetkili kurum RTÜK'dür. Biz ancak tavsiye ve önerilerimizi iletebiliriz. Bu konuda bize mail ve eleştiri geliyor. Ben kendi adıma söyleyeyim; Aynı zamanda biz de rahatsızız, ben çok rahatsızım. Vatandaşın taleplerini RTÜK'e ilettik. Bunlarla ilgili mutlaka bir yayın politikasını yeniden oluşturmak ve gözden geçirmek gerekir.

        Cinsellik olmadan da reyting alınabilir. İnsanlar cinselliğe odaklanmış bir halde yaşamıyorlar.Hayat ondan ibaret değil. Bu konuda daha duyarlı ve hassas olunmalıdır.''

        -''AİLE İÇİ ŞİDDETTEN MAĞDURUM DEMİYORLAR''-

        Selma Aliye Kavaf, BM Nüfus Fonu ve Nüfus Bilim Derneğinin yaptığı ''Türkiye'de Ensest Sorununu Anlamak'' konulu araştırmaya ilişkin soruyu yanıtlarken, bu çalışmanın resmi bir rapor olmadığını bildirdi.

        BM'nin bazı illere giderek gerçekleştirdiği araştırma sonuçlarının rakamlarla açıklanabilecek derinlikte olmadığını, ancak, bu bilgilerin paylaşılmasından sonra bir çalışma başlattıklarını söyledi.

        Ensest'in bundan böyle ''Aile İçi Cinsel Şiddet'' olarak telaffuz edilmesinin daha doğru olacağını vurgulayan BakanKavaf, ''BM Nüfus Fonu ve Nüfus Bilim Derneğinin yaptığı çalışma ve bilgilerin bizimle paylaşılmasından sonra, biz de Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Aile Araştırma Kurumu, Diyanet İşleri Başkanlığı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) ile beraber bir çalışma başlattık. Çünkü veri yok. İnsanlar size gelip de 'Efendim ben aile içi cinsel şiddetten mağdurum' demiyorlar'' diye konuştu.

        -''BU, BİR İNSANLIK SUÇUDUR''-

        Türkiye'de bu tür vakalarda artış olup olmadığı şeklindeki soru üzerine de Kavaf, şunları kaydetti:

        ''Bence bu durum görünür hale geldi. (Artış var) demek için, elinizde bir veri vardır, yani önceki hali bilmek gerekir. Yeni bir veri çalışması yaparsınız, yeni durumu ona göre tespit edersiniz. Öncesinde böyle bir çalışma yok, olmadığı için şu anda duyulan vakalarla ilgili 'arttı'demek sağlıklı olmaz.

        Geçmişte bir televizyon, birkaç gazete ve radyo vardı. İletişim bu kadar yaygın değildi. İletişim kanalları yaygınlaştı, toplumsal olarak da bir değişim ve dönüşüm yaşıyoruz. Birey olma bilinci 10 sene önceye,15-20 sene önceye göre çok farklı. Her şeye rağmen şeffaflaşıyoruz. Bireysel hak ve özgürlüklerin korunması anlamında bir sürü anlaşmalara taraf olundu. O çerçevede kadın hakları, çocuk hakları v.s toplumsal anlamda da şeffaflık ve görünürlük daha belirginleşmeye başladı. Özel kanallarının artması, görsel medyanın, yazılı basının çeşitlenmesi bu görünürlüğünü sağlamış oldu.

        Elbette bu kabul edilebilir bir şey değildir. Bir insanlık suçudur. Sağlıklı düşünen bir insan böyle bir şeyi kabul edemez. Mutlaka bunun faillerinincezalandırılması,tedavi gerekiyorsa tedavi edilmesi gerekir. Ama tabi ki bunu çok dikkatli dillendirmek lazım. Çünkü bunun tespiti de çok zor.''

        -BUNLARIN PROFİLİ NEDİR?-

        Aile içi cinsel şiddet olaylarında suçluların profilleri konusunda ise Kavaf, bunun eğitim seviyesi düşük kesimlere mal edilmesinin doğru olmadığını, çok iyi eğitim almış olanlarda dahil, toplumun her kesiminde görülebileceğini kaydetti.

        Bu vakaları dar ve kapalı çevrelerin, yaşama biçimlerinin, uygun olmayan fiziki koşulların tetikleyebileceğine dikkati çeken BakanKavaf, toplumun bilinçlendirilmesi konusunda da, ''Bunu yapanların, bunun, zaten sağlıklı bir ilişki olmadığını bilmediklerini düşünmüyorum. Hastalıklı ruh halidir. Ama önemli olan vakanın tespit edilip, tedavi edilmesi gerekiyorsa tedavi edilmesi,yardımcı olunması ve kontrol altına alınması gerekir. Bilinçlendirme kampanyalarla yapılamaz. Çünkü nazik bir konudur, nokta çözümler gerektirir'' görüşünü dile getirdi.

        Aile içi cinsel şiddet suçlarına yasal tanım getirilmesi konusunda Kavaf, birçok gelişmiş Avrupa ülkesinde olmadığı halde, aile içi cinsel tecavüzün yasalara konulduğunu hatırlattı. Bakan Kavaf, ''Hadım etmek, ABD'de olduğu gibi ayda bir iğne yapılması gibi önlemlerin'' Türkiye'de uygulanabilir ya da uygulanamazlığı konusunda ise, ''Bunlar teknik konular. Bunları -araştırma yapıldıktan sonra rapor çıkacak- ondan sonra konuşmak lazım'' dedi.

        -HALİS TOPRAK'IN EVLİLİĞİ DENK MİYDİ?-

        Selma Aliye Kavaf, bir konuşmasında ''Evlilikler denk olmalıdır'' şeklindeki açıklamasıyla ne kastettiği ve iş adamı Halis Toprak'ın evliliğinin hangi kategoride değerlendirilmesi gerektiği sorusuna, ''Evlilik. toplumun çok önemli bir kurumu, çekirdeği. Sağlam bir toplum yapısının olabilmesi, muhafaza edilebilmesi ve sürdürülebilmesi için, bu çekirdeğin sağlamlığının muhafaza edilmesi gerekir. Sağlıklı, sağlam ve güçlü evlilikler üzerine toplum yapısı bina ediliyorsa, aynı şekilde güçlü bir toplum yapısı oluşur. Dolayısıyla, sağlıklı, sağlam evliliklerde ancak denklik üzerine kurulur. Bu denkliğin her konuda olması gerekir'' karşılığını verdi.

        AA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ