Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Ne Özdemir İnce Ne Ahmet Kekeç

        Ne Özdemir İnce Ne Ahmet Kekeç

        Yaşasın Normalleşme

        Gerçekten Özdemir İnce'nin dediği gibi İstanbul Dükalığı'nın Ankara Düşmanlığı var mı?

        İstanbul Pistanbul mu?

        Yoksa gerçekten Ahmet Kekeç'in dediği gibiCumhuriyeti sevdiğimize inandırmanın yolu, orta halli bir bozkır kenti olan, başka da bir şey olmayan Ankara’yı sevmek ve kutsamaktan mı geçiyor?

        Ben iki zıt görüşlü yazarın iki zıt fikrine de katılmıyorum.

        Tek doğru vardır ve o yüzden ya İnce ya Kekeç haklı diye düşünecek kadar da saf değilim.Aslında tüm bu tartışmanın tam ortasında kocaman bir güvensizlik olduğunu biliyorum.

        Kocaman bir normalleşememe durumu yatıyor bu tartışmada.

        Pistanbul yakıştırması da, Ankara'yı orta halli bir bozkır kentinden başka bir şey görmemekte bu güvensizliğin yarattığı keskinlikten başka bir şey değil.

        Ne İstanbul Pistanbul, ne de Ankara sadece bir bozkır kenti.

        Mesela, sormak isterim Özdemir Bey'e: Gerçekten finans merkezlerini ve gazeteleri Cumhuriyet'in kurucuları Ankara'ya taşısaydı İstanbul değerinden ve etkinliğinden bir şey kaybedecek miydi? Mesela Atatürk gözlerini Dolmabahçe'de yummayacak mıydı hayata?

        İstanbul bugün sadece bir dönemler imparatorluklara başkentlik yapmış bir tarih ve kültür başkentinden başka bir şey olmayacak mıydı? Tarihi bir yarımada olarak mı kalacaktı?

        Peki, bugünkü Ankara'yı kuranlar kimler?

        İstanbul çocukları değil mi?

        Atatürk bir Şişli sakini değil miydi?

        Annesi Zübeyde Hanım ve hemşiresi Makbule Hanım'ın ikametgahı Akaretler değil miydi? Bugün bazı Cumhuriyetçilerin nefret ettiği kadar nefret ediyor muydu ulu önder acaba İstanbul'dan?

        Niye dünyada en çok değer verdiği insan olan annesinin sözlü vasiyetine rağmen doğum yeri Selanik'i almak için çabalamadı da,kendisi hakkında idam fermanı çıkaran İstanbul'u almak için yeni bir savaşa hazırdı?

        İstanbul bir anne. Bir anne bu kadar aşağılanmamalı.

        Peki ya Ahmet Kekeç'e ne demeli?

        O kadar sıradan mı Ankara? Orta halli bir bozkır kenti mi sadece? Kuşkusuz onu sevmek ve kutsamaktan geçiyor Cumhuriyet'i de sevmek. Ankara'yı sevmeyen Atatürk'ü sevmez diyecek kadar da ileri gidebilirim.

        Ne demek bozkır? İstanbul'un neresinde yaşıyorsunuz? Gözlerinizi her sabah bogaz kıyısında açıyor, kahvaltınızı Bebek'te yapıp, öğle yemeği için Beyoğlu'nun nadide bir restoranından tarihi yarımadayı mı izliyorsunuz her gün?

        Ben Ankara'dan daha bozkır yerler biliyorum İstanbul'da. Mesela yıllarca çalıştığınız Bayrampaşa'da otoyol kenarındaki Yeni Şafak binasının adresi bozkırdan da beter. Mesela yeni adresiniz Star Gazetesi'nin İkitelli arazisi sadece Bahariye Mensucat ile İkitelli varoşlarını gördü senelerce.

        Ankara'da böyle kuru böyle bozkır yer daha yok. Tabii seveceğiz Ankara'yı ve pek tabii ki kutsayacağız. Sizin çokca savunduğunuz cumhurun ilk meclisinin adresini sevmeyelim mi? Ulu önderin ebedi istirahati için seçtiği memleketi kutsamayalım mı?

        Ya da aynı soruyu soralım size.

        Kimler kurdu Ankara'yı?

        Hangi ordu karargah olarak orayı seçti?

        Ve ben cevap vermeyeyim size, sizin de sevdiğiniz Yahya Kemal versin.

        “Şu kopan fırtına Türk Ordusudur Yârabbî!

        Senin uğrunda ölen ordu budur Yârabbî!

        Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın

        Galib et, çünkü bu son ordusudur İslâm’ın”

        Bakın böyle diyor Beyatlı!

        İslam'ın son ordusunun kalesini kutsamayalım mı?

        Uyduruk bir bozkır kenti mi diyelim ona...

        Hem İstanbul'u hem Ankara'yı sevmek normalliktir.

        Normali ve makulu tercih ediyorum.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ