Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Siyaset Nihal Bengisu Karaca 28 Şubat

        Kimileri "28 Şubat bitti" diyor, kimileri "Hayır bitmedi".

        Bittiğine ilişkin emareler var tabii. Onları kısaca şöyle özetleyebiliriz:

        1- Aydın Doğan gibi 28 Şubat'ın yardımcı yönetmeni olarak görev yapmış bir medyanın patronu, yapılan herhangi bir ithamda televizyonlara canlı bağlanarak canhıraş masumluğunu kanıtlamaya uğraşır hale gelmişse,

        2- 28 Şubat medyasının en ateşli figürleri, özeleştiri vermiş olsun olmasın değme demokrata taş çıkartır havalarda dolaşıp "Ben yapmadım kedi yaptı" demeye getiriyor, aktör generaller "Ben o dönem bu işlerin epey dışında idim, çok da haberim olmadı" gibi beyanatlar veriyorsa,

        3- EMASYA protokolü kalkmış, Milli Güvenlik Kurulu'ndaki oturma düzeni değişmiş, Silivri 28 Şubat'ın benzerini yapmaya soyunanlarla dolmuş, Çankaya Köşkü başörtülü eşi olan bir cumhurbaşkanına ev sahipliği yapabilir duruma gelmişse,

        4- Taksim'e cami dendiğinde köpürüp ortalara dökülenler istedikleri manipülasyonu yapamaz hale gelmişse,

        5- Bediüzzaman'ın hayatı bir yıl arayla birkaç filme konu olabiliyorsa,

        6- Başörtüsü yasağı üniversitelerde oluşturulan "fiili durum" nedeniyle esnemiş ise,

        7- Merve Kavakçı'nın iade-i itibarı yolunda adımlar atılacağı söylenebiliyorsa,

        8- Oğuzhan Asiltürk gibi 28 Şubat mağdurları, "Ergenekon bahanesiyle vatansever insanları içeri attılar" gibi açıklamalar yapacak kadar olayları arkasında bırakmış, hadiseye başka açılardan bakar hale gelmişse,

        9- İmam hatip liselerinin orta kısımlarının yeniden açılmasıyla ilgili girişimler söz konusu olabiliyorsa,

        28 Şubat bitti diyenler haksız sayılmaz. Gelgelelim madalyonun bir de öbür yüzü var.

        1- Keyfi ve askeri bir talimatla YÖK'ü meslek liselerine katsayı uygulamaya icbar eden uygulamanın kal -dırılması kararı Nur Serter tarafından dava edilebiliyor ve bu dava halen Danıştay'da görülüyorsa, yani İHL'lerin katsayı çilesi halen kesin olarak sonlanmamış bulunuyorsa,

        2- İHL'ler açılacak bile olsa, AK Parti döneminde

        oluşturulan yeni muhafazakâr sınıf bu okullara itibar etmeyecek kadar geniş havuzlu evlere sahip olup, çocuk -larının günde kaç vakit namazı eda ettikleriyle değil, hangi enstrümanı çalmaları gerektiğiyle ilgilenir hale gelmişse,

        3- "Din" kadın nezdinde paketlenip eve özgülenir, evde yaşatılmasıyla yetinilebilir bir olgu haline gelmişse,

        4- Hatta Başbakan, "Din elden gidiyor" telaşına kapılıp, "dininin, kininin, ırzının, beyninin" davasını koruyacak bir gençlik imal etme derdine düşmüşse, gelgelelim ne ilginçtir ki uluslararası planda da Mısır'a gidip "laiklik uyarısı" yapmak durumunda olan da yine kendisiyse,

        5- Başörtüsü meselesinin üniversitelerdeki durumu kesin olmayan hatlarla salt fiili durum yaratarak çözülmüş, ama yarın öbür gün AK Parti'nin iktidarını kaybetme ihtimalinde bu kızların dayanabileceği herhangi bir yasal güvence sağlanmamışsa,

        6- Merve Kavakçı'nın iade-i itibarı -sanki itibar kaybetmiş gibi- konuşuluyor ama yeniden vekil olmasının yolunu açmak için hiçbir girişimde bulunulmuyorsa,

        7- Dünün "Türkiye İran olmayacak" diyenleri gitmiş, bugünün "İran çok tehlikeli" repliğini söyleme işinin iha -lesine ise muhafazakâr dindar kesimden bazı gruplar talip olmuşa,

        8- Kendi referanslarımız, kendi dinamiklerimizle kalkınma çabasının ve var olma mücadelesinin adı olan "milli" kavramı küfür, küresel finans kapitalizminin parçası olmak ise dua yerine geçer olmuşsa,

        9- "One minute" diyebi -liyor olmanın bedeli Mavi Marmara'da öldürülen 9 kişi, "Mavi Marmara'nın hesabını soracağız" diyebilmenin bedeli ise Kürecik'te filizlenen nur topu gibi bir füze radarı sistemi olmuşsa,

        10- Darbe girişimine teşebbüs edenler Silivri'de olmasına rağmen, yapılmış, sonuç doğurmuş ve acı çektirmiş olanlardan hesap sorulması için gereken irade teberrüz edemiyorsa,

        O zaman kullanıldıktan sonra atılan eldivenlere bakmaktan büyük resmi göremiyoruz diye düşünmek, 28 Şubat'ın gerçek müellifleri neyi ne kadar arzu ediyorlarsa onu almışlar, başarmışlar diye düşünmek de mümkündür.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ