Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Medya Fatih Altaylı, Dr. Ersin Arslan, Türk Tabipleri Birliği eylem, Sağlık çalışanları eylem, Doktor hasta yakını tarafından öldürüldü

        Bülent GÜNAL/AHT

        SAĞLIK çalışanları kendilerine yönelik artan şiddet olayları nedeniyle dün Türkiye genelinde sokağa çıkarak protesto gösterisinde bulundu. Tıp dünyasını ayağa kaldıran, diğer bir deyişle bardağı taşıran son damla Gaziantep’te yaşanmış; göğüs cerrahisi uzmanı 30 yaşındaki doktor Ersin Arslan, 17 yaşındaki M.G. adlı hasta yakını tarafından bıçaklanarak öldürülmüştü. Tüm ülkede infiale yol açan olay sonrası Habertürk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı “Bu şerefsiz bir gün bir doktorun önüne gelecek” başlıklı bir yazı kaleme aldı ve M.G.’nin adının açık açık yazılması gerektiğini söyledi. Ancak Basın Yasası 18 yaşından küçüklerin, suç faili ya da mağdur olduklarında kimliklerini açıklamayı yasaklıyor. Kritik soru şu: Gaziantep’teki somut örnekten yola çıkarak, etik değerler ve insani açıdan konuya yaklaşıldığında M.G.’nin adı teşhir edilmeli ve kamuoyu tarafından bilinmeli mi?

        ‘Adının yazılmasını doğru bulmuyorum sorgulanması gereken sistemdir’

        İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Taner GÖREN

        CİNAYETİ işleyen olarak 17 yaşındaki o çocuğu görmüyorum. Kinine sadık gençler yetiştirmenin nelere yol açacağını göstermesi açısından çok çarpıcı bir örnektir bu durum. Hepimiz çok üzgünüz. Ancak bu çocuk yaratılan sistemin bir kurbanıdır. Gerçek suçlu sistemin kendisidir. O çocuk ne kadar büyük bir hata işlediğini anlayacak. Yaşarken ölen bir insan durumuna gelecek ve vicdanen zaten cezasını çekecek. Yoksa o gencin adının açık açık yazılmasını doğru bulmuyorum.

        ‘Tek tek kişileri hedef göstererek sorunu çözemeyiz’

        Eski Türk Tabipleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Gencay GÜRSOY

        HER ne olursa olsun, suçun niteliği ne olursa olsun çocuk yaşta olanların kimliğinin açıklanması, hele hele o çocuğun ileride hekimin karşısında tanınmasını sağlayacak şekilde deşifre edilmesini doğru bulmuyorum. Tek tek kişileri hedef göstererek sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti önleyemezsiniz. Kadına şiddet gibi hekime şiddet olayları da artarak devam ediyor. Bunun birçok nedeni var. Sağlık sisteminin müşteri memnuniyeti ve hekim merkezli hale dönüştürülmesi de şiddet olaylarını tetikledi. Çünkü halk sağlık sisteminde oluşan her türlü aksaklığı hekimden biliyor. “Paran varsa sağlıkta her türlü sorununuz çözülür” anlayışı da yanlış algılara yol açtı. İşte son örnek. 85 yaşındaki dedesinin ameliyatta ölmesini bile torunu, dedesiyle yeteri kadar ilgilenilmediğine, ihmal edildiğine bağlayabiliyor.

        ‘Çocuğun adı neşredilemez’

        Bahçeşehir Üni. Hukuk Fakültesi Öğr. Üyesi Doç. Dr. Ali Kemal YILDIZ

        EYLEM çok vahim, ortada kabul edilebilir bir durum yok. İnsanlarda oluşan öfkeyi de anlayabiliyorum. Ancak hukukun temel prensiplerinden olan masumiyet karinesi var. Mahkeme kararı olmadan o çocuğa suçlu diyemeyiz. Diğer bir hukuki temel prensip ise çocuğun yararı ilkesidir. Bu nedenle olaya soğukkanlı bakmak zorundayız. Tüm bunların ışığında 18 yaşından küçük failin adının ve soyadının basın yoluyla neşredilmesi doğru olmaz.

        Kamu yararı varsa gazeteci suç işlemeyi göze alır’

        Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan ERİNÇ

        BASIN Kanunu’nun 21. maddesi 18 yaşından küçük fail ya da mağdurların kimliklerinin açıklanmasını, tanınmasını sağlayacak şekilde gösterilmesini suç sayıyor ve bu suçu işleyenlere bin lira ila 20 bin lira arasında para cezası öngörüyor. Yaygın yazılı basın için cezalar 10 bin liradan az olmamak şartına bağlanmış. Hatırlarsınız Hrant Dink cinayetini işleyen Ogün Samast’ın adı önce yazıldı, sonra 17 yaşında olduğu ortaya çıktı ve savcılar ismi yazan gazeteler hakkında soruşturma başlattı. Başa dönersek, eğer gazete Gaziantep’teki çocuğun adının yazılmasını gerekli görüyorsa para cezasını ödemeyi de göze almış demektir. Gazeteci gerektiğinde suç işlemeyi göze alır. Ama kamu yararı varsa! Gaziantep’teki olay çok ince. Bu vakada “Çocuğun adının yazılmasında bir kamu yararı vardır” demek, “Adının yazılması sorunu çözmede fayda sağlar” demek çok geçerli görünmüyor.

        ‘Altaylı haksız diyemem’

        Basın Konseyi Başkanı Orhan BİRGİT

        FATİH Altaylı’nın bu çıkışıyla ilgili yüzde yüz haksız diyemem. O da yaşanan acı olay karşısında insanları korumak istiyor. Bu konuda kendisine hak veriyorum. Ama o kişinin adının Ahmet ya da Mehmet olması, gazeteye bu şekilde yazılması ne yarar sağlayacak? Gaziantep’te yaşanan olayla ilgili söylemiyorum ama bir başka cinayet işlendi ve siz de 18 yaşından küçük zanlının adını açık açık yazdınız. Konu yargıya taşındı. Peki ya yargı o kişiyi aklarsa? “Suçsuz” derse?

        ‘Caydırıcı olsun diye ismi açıklanmalı’

        Sağlık Personeli Platformu Haber Sitesi’nin Sahibi Volkan PARLAR

        HABER sitemizde sağlık çalışanlarının sorunlarına değiniyoruz. Son dönemde görülüyor ki sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olaylarında büyük bir artış var. Sitemize sürekli bu tür şiddet haberleri düşüyor, şikâyet mail’leri yağıyor. Gaziantep’teki olayda henüz bir mahkeme kararı yok ama görgü tanıklarının ifadeleriyle cinayeti işleyen belli. Bu yüzden caydırıcı olsun diye, bu olaylar azalsın diye 17 yaşındaki çocuğun adının açık açık yazılması gerekir. Neticede bu olayda doktor darp edilmedi, yaralanmadı, öldürüldü.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ