Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Medya Bülent Arınç, dizilerle ilgili konuştu, RTÜK'ü eleştirdi

        Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Bir arkadaşımız bir dizide bir yanlışlık, eksiklik veya rahatsız edici bir sahe, durum bulabilir ama bunun bir başkası tarafından çok beğenildiğini de unutmamak lazım'' dedi.

        Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı'nca, ''Türk Sivil Toplum Kuruluşları Buluşması'' etkinlikleri kapsamında bir otelde düzenlenen, ''Medya, İletişim ve Siyaset'' konulu oturuma katılan Arınç, toplantıyı çok önemsediğini belirterek, davet edilmekten duyduğu mutluluğu dile getirdi.

        Anadolu Ajansı, TRT, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM) ile RTÜK'ün kendisine doğrudan bağlı kuruluşlar olduğunu dile getiren Arınç, üzerine yüklenen sorumluluğu yerine getirme konusunda önemli çalışmalar yaptıklarını vurguladı.

        Bu kapsamda söz konusu kurumların sağlam ayaklar üzerinde durabilmesini amaçladıklarını belirten Arınç, yasal mevzuata ilişkin çalışmalara değindi.

        Başbakan Yardımcısı Arınç, basının sansür edilemeyeceğine inandıklarına işaret ederek, anayasadaki ilgili hükümler içerisinde, ''Basın hürdür, sansür edilemez'' sözünün mutlaka bulunduğunu söyledi.

        ''Yeni şeyler yapma gereğine inandık''

        Arınç, şöyle devam etti:

        ''Ancak bizim anayasalarımız, genelde 'ama, ancak, fakat'la başlayan cümlelerle anayasa olmaktan çıkıp 'amayasa' haline gelince bu söz de zaman zaman değerini kaybetti. Bakarsanız bir kaşıkla verilen bazen kepçeyle geri alınmış. Dolayısıyla basının gerçekten özgür olmasını temin etmek, basına yeni imkanlar temin etmek, onu güçlendirmek, çalışanlarının haklarını gözetmek, özellikle dijital medya gündeme geldiğinden bu yana, sosyal medya güçlendiğinden bu yana, insanların bütün dünyada bütün kanalları izleyebilecek noktaya geldiğinden bu yana geçmişin durağan düşüncelerine saplanıp kalmamak ve yeni şeyler yapma gereğine inandık.''

        Anadolu Ajansı, TRT, BYEGM ve RTÜK hakkında bilgi veren Arınç, Büyük Atatürk tarafından kurulan AA ve BYEGM'nin özellikle kuruluş dönemlerinde çok önemli görevler ifa ettiklerini dile getirdi.

        RTÜK için AB medya yönergesinin de dikkate alındığı bir kanuna ihtiyaç olduğunu belirten Arınç, bugün AB standartlarına adapte edilen yeni kanunun uygulandığını vurguladı.

        Türkiye'de 250'ye yakın yerel, bölgesel ve ulusal bazda TV kanalı bulunduğuna dikkati çeken Arınç, bunun ciddi bir rakam olduğunu, özellikle uydu lisanslarını da vermeye başladıktan sonra TV'lerin uydudan yayın yapmaya başladığını dile getirdi.

        Yerel, bölgesel ve ulusal bazda ana dilde yayın yapmak isteyen radyo ve televizyonlara da artık serbest olduğu için lisans vermeye başladıklarını belirten Arınç, ''Sayısı 20'yi geçen Ermenice, Arapça, Kürtçe ve Kürtçe'nin lehçelerinde yayın yapan radyo, TV kuruluşları var. Bu da Türkiye için bir zenginliktir. Biz onlara geçmişte yarım saat ve 45 dakika olan yayın sürelerini sınırsız hale getirdik. Eskiden olan bazı kısıtlamaları da 2009 Kasım'daki yönetmelik değişikliğiyle ortadan kaldırdık. Demokratikleşme başka bir bahisle anlatılırken, bunları da söylememiz gerekir'' diye konuştu.

        ''Her kanala frekans''

        RTÜK'le ilgili kanun çıktıktan sonra kurulun yapacağı tek şeyin, karasal yayın yapan TV'lerin lisanslarını vermek olduğunu ifade eden Arınç, 16 senedir yapılmayan bu işi bugün yapacak noktada olduklarını, konunun planlamasının gerçekleştirildiğini belirtti. Arınç, ''Belki önümüzdeki yılbaşından itibaren ihaleleri gerçekleştireceğiz, her kanalın sahip olduğu frekansı onlara tahsis edeceğiz'' dedi.

        RTÜK'ün zaman zaman haberlere konu olan meselesinin dizilerde, haberlerde yayın ilkelerinin ihlal edilmesi karşısında verdiği müeyyideler olduğunu dile getiren Arınç, şunları kaydetti:

        ''Dizilerde istediğimiz tek şey yayın ilkelerimize uygun hareket edilmesi. Eğer şikayet ihbar, sayısal kayıt arşivi takibi sırasında kanunun ihlalini gözlemlersek, rapor tanzim ediliyor, dosya açılıyor ve kurul bunlar hakkında karar veriyor.

        Hepimizin yaşam biçimleri, düşünceleri, dini inançları, dindarlık dereceleri, aile ve toplum yaşayışları farklı olabilir. Dolayısıyla tek yönlü bir yayın yapmadığımızı, topluma hitap ettiğimizi, toplumdaki genel geçer kuralların da farkında olduğumuzu bilmenizi istiyorum. Bir arkadaşımız bir dizide bir yanlışlık, eksiklik veya rahatsız edici bir sahne, durum bulabilir ama bunun bir başkası tarafından çok beğenildiğini de unutmamak lazım. Dolayısıyla yayın ilkelerimiz içinde eğer bir yorum yapma ihtiyacını duyuyorsak, bu yorumu çağdaş ve özgürlükçü noktada yapıyoruz. O yüzden pek çok dostumuzu memnun edemiyoruz belki ama artık çağ bunu gerektiriyor.

        Mesela bir tarihi dizinin, mutlaka tarihteki gerçeklere uygun olmasını şahsen istiyorum ama kurulumuz benim bu düşünceme aykırı karar veriyor. Onlar diyor ki 'Hayır başkan, sen yanlış düşünüyorsun. Bu, bir belgesel değil, bir dizidir. Bunun içine pek çok fantastik işler de karışabilir, aşk da karışır, entrika da karışır, eller cepler birbirine karışır' diyor. Ben farklı kanaatteyim ama ne yapalım ki kurulumuzun başında profesör olunca bu düşünceleri arkadaşlarımızla görüşüyorlar. Biz hop oturup hop kalkıyoruz ama kurul bize inat ters kararlar vermeye devam ediyor.''

        Oturuma, Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kemal Öztürk, TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü Murat Karakaya, RTÜK Başkanı Davut Dursun da katıldı.

        AA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ