Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Siyaset AB projesi tamamen çöktü mü?

        Ümran AVCI/AHT

        TÜRKİYE’de Avrupa Birliği’ne üyelik umudu son bir yılda iyiden iyiye azaldı. Bu sapma geçtiğimiz günlerde açıklanan bir kamuoyu yoklamasıyla doğrulanırken, ‘Independent’ Gazetesi’ne konuşan Orhan Pamuk, “sağcı” basının kendisine karşı kampanyasının 2010 yılına kadar sürdüğünü, AB projesi çökünce de rahatladığını söyledi. Pamuk, “Türkiye’nin AB’ye katılması için çalışıyordum ve tüm proje çöktü. Böylece üyeliği savunanlara yönelik kötü enerji de ortadan kalktı” diye konuştu. Öte yandan Türk-Avrupa Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı’nın (TAVAK) yaptığı araştırmada da; “AB’ye üye oluruz” diyenlerin oranı yüzde 17’ye düştü. “Olmayız” diyenlerin oranı yüzde 78’e çıktı. Halkın 10 yılda üyelik umudu bile yok. AB’ye bakış bu olunca akıllara, ‘Kamuoyu nezdindeki desteğin giderek azalması Avrupa Birliği üyeliğinin rafa kalkması anlamına mı geliyor’ sorusunu da beraberinde getirdi.

        Prof. Dr. Baskın Oran: (Agos ve Radikal Yazarı)

        TÜRKİYE'NİN ORTADOĞU'DAKİ TAKDİR NEDENİ AB BAĞLANTISI

        Türkiye'nin Avrupa Birliği'ni rafa kaldırması söz konusu olmaz. Çünkü Türkiye'nin Ortadoğu'da takdir görmesinin bir numaralı sebebi demokrasisi. Bunun için, 2012 Şubat'ında yayımlanan TESEV raporunun 19 numaralı tablosuna bakın göreceksiniz; Demokrasi. Bu demokrasi de bizim bünyemiz tarafından üretilmediğine göre, demokrasi AB'ye uyum paketi uygulamasından geliyor. Dolayısı ile Türkiye'nin Ortadoğu'da taktir görmesinin bir numaralı sebebi AB bağlantısı. Hükümet'in bunu görmeye çalışması iyi olur. Öte yandan, AB'nin Türkiye'yi AB'ye alacak durumu yok. Bu yeni bir şey değil. Şu anki krizle ilgili de değil. Şu anda AB kendini kurtarmaya çalışıyor, felç olmuş durumda. Diğer yandan Türkiye yeni bir coğrafi vizyon peşinde. Ticari ilişkilerini, siyasi ilişkilerini AB'den Ortadoğu'ya aktarma hevesinde. Onun için Hükümet'in amaçlarından sadece bir tanesi AB'ye girmek. Ama bunun yanında ne AB'nin Türkiye'yi alacağı var, ne de Türiye'nin AB'ye girecek durumu var. Bu ortamda hem AB, hem de Türkiye kendi kamuoylarının ilgiyi kaybetmesini önlemesi gerekir. Özellikle de nefret söylemini geliştirmesine mani olunmalı.

        Egemen Bağış - Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci: ‘AB sürecinin alternatifi yoktur’

        AVRUPA, sürekli erteleyip rafa kaldırdığı sorunlarla yüzleşmek durumunda kalınca bu ister istemez Türkiye’nin üyelik sürecini de engelledi. Bizim için AB sürecinin rafa kalkması gibi bir durum olamaz. AB standartlarını yakalayıp hatta bu standartların da üzerine çıkmak önemli. Orhan Pamuk’un AB projesinin çöktüğü yönündeki tezine katılmıyorum. Milletimiz özgürlüklerine saygı duyan ve ülkemizin demokratik standartlarını ileriye taşıyan tarihi bir projeyi neden rafa kaldırsın? Türkiye’de rafa kaldırılan milletin değerlerine ve özgürlüklerine saygı duymayan siyaset anlayışıdır. Milletimizin AB içindeki vizyonsuz siyasetçilerin akıl dışı politikalarına verdiği tepki, sanki milletimizin reform sürecine bir tepkisi gibi yansıtılmaktadır. Türkiye için AB sürecinin özü reform sürecidir ve bizim için AB sürecinin bir alternatifi yoktur.

        Prof. Dr. Haydar Çakmak (Gazi Üniversitesi İktisadi ve İlimler Fak. Uluslarası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi, AB - Türkiye ilişkileri kitabının yazarı)

        AVRUPA BİRLİĞİ'NDEN KOPAMAYIZ

        Türkiye'de Avrupa Birliği rafa kalkmaz. Bu biraz mevcut Hükümet ile de ilgili. Gerek batıda, AB nezdinde, gerek Batı entelelektüel camiasında, gerekse de Türkiye'de "İslami kesim iktidara gediği taktirde AB rafa kalkacaktır" diye söylendi. AB konusunda herkesin bir şüphesi var ve bu şüphe ortadan kalkmış değil. 2005 yılından beri müzakere ediyoruz. 7 yıldan bu yana sadece bir başlık açılmış ve kapanmış, 13 başlık açılmış duruyor, diğerlerine hiç dokunulmamış. Hükümet de kılını kıpırdatmıyor. Bu, zınnen aslında deklare edilmemiş bir şekilde AB'yi boş vermektir. Halkı bırak, Hükümet de boşvermiş... Hükümet boşveririse halk da buna inanmaz tabi ki. Ama her şeye rağmen halk da, Hükümet de AB'yi gündeminden çıkarmaz. Hükümet her şeye rağmen bir bakan tayin etti. Ama Bakan dikkat ederseniz AB ile ilgili çok nadiren konuşuyor. Avrupa'ya da pek gitmiyor aslında. Peki neden Türkiye gündeminden AB çıkmaz? 20 yıl batı ülkelerinde yaşadım. Orada Türk kökenli işçiler var. Bu insanlar köyüne kasabasına gelip Avrupa'yı anlatıyorlar. Bu bir hayranlık yarattı Türk köylüsünde, çiftçisinde, işçisinde. Türk milletinde Batı'ya karşı genelde olumsuz bir düşünce yok. Bu Batı'ya hayranlıktan çok rasyonel düşüncedir. Köylülere gidip ‘Türkiye'ye girdiği taktirde kızınız oğlunuz iş bulacak' dediğiniz vakit bir anket yapsanız ‘AB'ye girelim' yüzde 100 çıkar.

        Prof. Dr. Faruk Şen

        AB HEM HALKIN HEM DE HÜKÜMET'İN GÜNDEMİNDE YOK

        Artık Türk halkının gündeminde AB'ye tam üyelik yok. AB'deki son ekonomik kriz, Türkiye'ye karşı Fransa ve Almanya'nın tepkisi Türk halkının AB'ye karşı inancını son noktaya getirdi. Fakat 500 milyonluk AB'nin Türkiye'nin tam üyeliğine ihtiyacı var. Genç nüfus, son 10 yılda yüzde 59'luk büyüme, bölgedeki konumu, Türkiye'yi AB için ilginç kılıyor. Bundan sonra AB Türkiye'yi nasıl tam üye yapabilir onu düşünmesi lazım. Türk halkının gözünde AB tam üyeliği yer almıyor. Halk nezdinde rafa kalktı bu mevzu. Hükümet'in çalışmalarına bakarsak Hükümet'in gündeminde AB'nin artık fazla yer tutmadığını görüyoruz... Fransa ve Almanya'dan gelen negatif açıklamalar Türk halkının bunu gündemden çıkarmasına katkıda bulundu... Fakat 5 milyon 200 bin insanımız AB sınırları içerisinde göçmen olarak yaşıyor. 145 bin girişimcimiz AB ülkelerinde işadamı olarak çalışıyorlar. Türkiye-AB ilişkileri kesintiye uğramamalı. Bu da benim temennim...

        Rıza Türmen (AİHM eski Yargıcı - CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen)

        "Öncelikler bakımından AB'den bir vazgeçme var"

        AB üyeliği sadece bir ekonomik çıkar ilişkisi değil. Türkiye bakımından AB üyeliğinin önemi var. Yani Türkiye Cumhuriyeti bir çağdaşlaşma, bir modernite projesi ise eğer, Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli buna dayanıyorsa, o zaman AB üyeliği bunun kaçınılmaz bir sonucu. AB üyeliği Türkiye bakımından bu çağdaşlaşma projesinin vazgeçilmez bir aşaması. O nedenle eğer biz bundan vazgeçiyorsak, toplum olarak ya da siyasi iktidar olarak bu AB projesinden vazgeçersek bu Türkiye Cumhuriyeti'nin temel tercihleri bakımından bir değişiklik var anlamını taşır... Böyle bir şey var mı yok mu? Türkiye'nin dış politikasında baktığınızda görüyorsunuz ki Türkiye'nin önceliği AB'ye üyelik değil. AB'ye o da bir kenarda dursun diyor ve vazgeçmiyor tamamen. Ama Türkiye'nin önceliği Ortadoğu ve Müslüman alemin liderliği. Burada siyasi iktidar bakımından görünen odur ki, Türkiye açıkça AB üyeliği önceliğini kaybetti. Siyasi iktidarın AB'ye karşı tutumu şöyle, Hükümet, ‘Ben başka bir uygarlığın temsilcisiyim. Başka bir uygarlığın temsilcisi olarak sizin karşısındayım' diyor AB'ye. Halbuki, AB aynı evde birlikte oturma projesi, aynı değerleri paylaşma projesi. Aynı evde oturmak istiyor musunuz, istemiyor musunuz? Sizin söylediğiniz, 'Aynı evde oturmak istemiyoruz ama komşuluk yapalım' tavrı... Öncelikler bakımından AB'den bir vazgeçme var ama tamamen rafa kaldırma yok, bir köşede dursun diyoruz...

        Deniz Bölükbaşı (Emekli Büyükelçi)

        AB ÜYELİĞİ HİÇBİR ZAMAN RAFA ÇIKMADI

        Türkiye'nin AB üyeliği hiçbir zaman rafa çıkmadı. Büyük bir aldatmacaydı. Türk milleti AB hayali peşinde bilinçli olarak koşturuldu. AKP iktidarının bunda günahı çok büyüktür. AB esasen Türkiye'yi eşit haklara sahip tam üye olarak kabul etmeye içine kabul etmeye hiçbir zaman hazır olmadı geçmişte. Bugün de böyledir. Bunun temel bir nedeni vardır, AB tutumunun değişmesini beklemek de hayalden öte bir aymazlık olur. AB Hristiyan değerler üzerine bina edilmiş bir medeniyet projesidir. Öyle görülmektedir. Böyle bir medeniyet projesinin içinde nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olan Türkiye'ye yer yoktur. Din ve kültür farklılığı AB önünde en büyük engeldir. Bu farklılık da ilelebet ortadan kalkmayacağına göre AB tam bir hayaldir. AKP bunu baştan beri biliyordu ama iç politika kaygıları ile AB'yi kullandı. AB de Türkiye'de bugün bir bölünme noktasına hızla girdiğimiz böyle bir kaygan ortama gelmemizi sağlamak için AKP'yi kullandı. Karşılıklı olarak birbirlerini kullandılar ama son kullanım tarihleri sona erdi.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ