Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Siyaset Balyoz Davası'nda 325 sanığa verilen 5276 yıl hapis cezası adil mi?

        BÜLENT GÜNAL - AHT

        İstanbul Baro Başkanı Doç. Dr. Ümit KOCASAKAL

        ''Adil yargılama yapılmadan

        adil karar alınabilir mi?''

        Adil yargılama yapılmadığı için kararın adil olması mümkün değil. Mahkemenin aldığı bir kararın tatmin edici olması için belli hususlar var. İddia ve ispatlar makul, akla ve mantığa, hayatın olağan akışına uygun olmalı. Bu iddialar somut kesin delillere dayandırılmalı ve hukuka aykırı delil kullanılmamalı. Mahkeme bağımsız ve tarafsız olmalı. Delil toplama aşaması hukuka aykırı olmamalı. Savunma kısıtlanmamalı. Savcılık sanıklar hakkında sadece aleyhte değil, lehte de delil toplamalı. Bunlar olmazsa bunun adı yargılama olmaz, karar da hüküm olmaz. Hakimler önce vicdanlarına, aynaya ve çocuklarının gözlerinin içine bakabilmeli. Yargılamadan üç gün önce mahkeme başkanı değişmişse, avukatlara söz verilmemişse, avukatların aralarında konuşmalarını engellemek için mikrofonlar yerleştirilmişse, mahkeme başkanı salona dönüp, 'k.çınızı dönüp oturmayın' diyebiliyorsa, böyle bir ortamdan adil karar çıkabilir mi?

        Adalet eski bakanı Hikmet Sami TÜRK

        'Kararlar ağır ve adil değil'

        BALYOZ Davası kararlarını adil olarak görmüyorum. Olayın işlendiği iddia edilen yıllar 2002-2003. O dönemde yürürlükte olan Türk Ceza Kanunu ile şimdi yürürlükte olan kanun aynı suçla ilgili farklı cezalar öngörüyor. Burada hukuki ilke sanığın lehine olan kararın uygulanmasıdır. Ancak kararlarda, bu en temel hukuki ilkeye bile uyulmamış. Verilen kararlar çok ağır. Kararların öncesinde tartışılması gereken bir nokta daha var. O da 12 Eylül 2010'da referandumla yürürlüğe giren yasaya göre eski Deniz Kuvvetleri Komutanı, Hava Kuvvetleri Komutanı ve Genelkurmay 2. Başkanı'nın Özel Yetkili Mahkeme'de değil, Anayasa Mahkemesi'nde yargılanması gerektiğiydi. Balyoz davasına bakan mahkeme, bu üç ismin davasına bakmakta yetkili değildi.

        Bahçeşehir Üni. Hukuk Fak. Öğr. Üyesi-Ceza Hukukçusu Doç. Dr. Ali Kemal Yıldız

        'Karar toplum tarafından da adil olarak algılanmalı'

        BİR mahkeme kararının adil olup olmadığını tek kelimeyle ifade etmeyi doğru bulmuyorum. Ancak şunun altını çizmek lazım. Bir mahkeme kararının başlı başına adil olması yeterli değil, toplum tarafından da adil olarak algılanması gerekir. Balyoz Davası'nın kararları toplum tarafından adil olarak algılanmadı. Bu demek değildir ki, mahkeme adil karar vermedi. Ama mahkeme sürecinde yaşananların kamuoyu tarafından da adil olarak algılanması, bu algının oluşması için adil yargılama kurallarına harfiyen uyulması gerekir.

        ***

        Sabah Gazetesi Yazarı Nazlı ILICAK

        'Özellikle bazı üst düzey komutanlar

        hakkında adil karar verildi'

        GEREKÇELİ kararın açıklanmasını beklemek lazım. Ama verilen karar hakkında topyekun 'adil değil' diyenler peşin hükümlü hareket ediyor. Bazıları, kararlar için adil, bazıları için ise adil değil diye düşünebilir. Neticede 325 sanık hakkında mahkumiyet kararı çıktı. Mahkemenin kararını bu yüzden şu aşamada tümden değerlendiremeyiz. İsim vermeyeceğim ancak mahkemenin özellikle bazı üst düzey komutanlar açısından adil karar verdiğini düşünüyorum. Çünkü bu isimlerin gerçekleşmemiş de olsa bir darbe girişimi içinde oldukları kanaatindeyim. Nereden bakılırsa bakılsa Cumhuriyet tarihinin en önemli davalarından biri karara bağlandı.

        Gazeteci-Yazar Prof. Dr. Mehmet ALTAN

        'Herkes kendi pozisyonunu koruyor'

        BİRBİRİYLE kanlı bıçaklı olanların bile mutabık olduğu konu Türkiye'de hukukun olmadığı. Hukukun olmaması da beraberinde kamplaşma ve düşmanlığı getiriyor. Türkiye cami-kışla tartışmalarından dışarı çıkamıyor. Balyoz Davası sonuçlarına bakarak da bu sonuca varabiliriz. Bu dava özelinde, 'benim hiç suçum yok' diyene 'Ağır ol' denir; bunun karşısında 'Dava dört dörtlük işledi' diyene de aynı şekilde 'Ağır ol' denir. Ama Türkiye'de bunu diyecek mekanizma kalmadı. Sorun burada. Her iki görüşü de savunanlar sadece kendi pozisyonlarını koruyordur, o kadar.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ