Bakan'dan canlı yayında şok soru

ÜmranAvcı- AHT

CNN Türk'te Ankara Günlüğü programında Twitter'ın yasaklanması kararı tartışıldı. Gazeteci Abdullah Abdülkadiroğlu'nun kapatılma kararına yönelik eleştirisi üzerine canlı yayına Ulaştırma ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan bağlandı. Bakan Elvan, Twitter yasağını savunurken, Samanyolu Ankara temsilcisi Abdülkadiroğlu'na yönelik, "Eğer evliyse kendi eşinin adı ve soyadı kullanılarak, evli değilse kız kardeşinin adı ve soyadı kullanarak herhangi bir Twitter hesabı açılsa ve bu hesaba pornografik görüntüler konulsa ve o pornografik görüntülerin üzerine de eşinin veya kız kardeşinin ismi yazılsa kendisi nasıl karşılar?" diye bir soru sordu. Sorunun tepki çekmesi üzerine Bakan Elvan, "İnsanların biraz empati yapması gerektiğini söyledim. Bunlar hoş değil elbette. Ben de üzülerek söylüyorum" diyerek özür diledi. Peki, böyle bir örnekleme yapılır mı? Sorunun yanıtını siyasilere ve gazeteci ve televizyonculara sorduk. Görüşler şöyle:

"Herkesin şikayet ettiği konuya işaret etti"

Eski Bakan, köşe yazarı HASAN CELAL GÜZEL:

Benim siyasette bulunduğum sırada bu sosyal paylaşım siteleri yoktu ama şunu söyleyeyim; bir takım yerlerde dedikodusu yapıldığı gibi eğer en üst kademedeki insanların gayrimeşru olmayan, ama meşru da olsa yatak odalarının ya da filmini çeker de yayınlamaya kalkarsanız bu son derece çirkin olaydır. Onun için Lütfi Bey'in bu müdahalesine hak veriyorum. Ama ben bu sitelerin kapatılmasından yana değilim. Onun yerine tedbirlerinin alınması lazım. Ama bu sitelerin de özel hayata tecavüz eder nitelikle yayınlar yapılmasını da asla tasvip etmiyorum. Başınıza geldiğini düşünün. O da zaten öyle dedi. Bakan bey aslında daha evvel benzeri çok görülen ve herkesin şikayet ettiği bir konuya işaret etmiştir. Onu da normal karşılamak lazım. Nasıl twitter'ı yasaklamaya karşı çıkmak mümkünse twitter'ı yasaklamayı savunmak da mümkündür. Verdiği örnek somut bir örnek. Daha nötr bir örnek de verebilirdi. Bunu tercih etmiş.

"Bazen şoke edici birtakım misaller vermek gerekiyor"

AK Parti Adıyaman Milletvekili MEHMET METİNER:

Empati yapmak gerekiyor; bu anlamda iyi niyetle söylenmiş bir söz. Gülen'in ses kayıtların düştüğünde kıyametleri kopartıyor. Peki niye Başbakan'ın ses kayıtları düştüğünde aynı kıyameti kopartmıyorlar? Başbakan'ın montaj eseri olan ses kayıtları üzerinden siyaset yapan paralel medya mensupları Fethullah Gülen'in ses kasetlerini niye ahlaksızca diye yorumluyorlar? Sayın bakanımız empati olsun diye söylemiştir. Tabi ki şoke edici bir benzetme, biraz da siyasetin diline uygun olması gerekiyor. Zaten kendisi de özür dilemiş. Bakanımızın hatırlatmak istediği şey budur. Ama tabii ki misal biraz daha düzgün seçilebilirdi. Ama bazen de şoke edici birtakım misaller vermek gerekiyor. Ama sayın bakanımız özür dilediğine göre zaten empati yapmak istemiş. Eminim ki Türkiye toplumu bunu izlerken, ‘Evet misal hoş değil olmadı ama sonuçta bakınız size dokununca tepki gösteriyorsunuz. Ama başkalarının da çocukları var, eşleri var, başkalarının da haysiyetleri, kişilik hakları var' demiştir. AİHM bile şoke edici düşüncelerin, ifade hürriyeti çerçevesi karşılanması gerektiğini söylüyor. Bu da ifade özgürlüğü çerçevesinde.

"Böyle talihsizlikler olabiliyor"

İzmir Bağımsız Milletvekili, eski Turizm ve Kültür Bakanı ERTUĞRUL GÜNAY:

Yapılmasa iyi olur ama şunu söylemek isterim, sayın Başbakan insanların ruh sağlığı ile o kadar oynadı ki en makul bildiğimiz insanlar bile zaman zaman böyle sonradan düzeltmek zorunda kalacakları örnekler vermek veya açıklamalar yapmak durumuna düşebiliyorlar. Lütfi Elvan bu kabine değişikliğinde benim en isabetli bulunduğum atamalardan birisiydi gerçekten. Bütçe Plan Komisyonu Başkanlığı son derece başarılıydı. İnsan olarak sever sayarım. Ama şu anda AK Parti'de bulunup da bu tür açıklama yapanların hepsinin manevi sorumluluğu Recep Tayyip Erdoğan'ın üzerindedir. Siyaset bazen yıpratıcı olabiliyor. Hele partinizin genel başkanı, başbakanı büyük tür bir çaresizlik içinde bütün dünyayı düşman ilan edince siz de onun bir ölçüde yanında, paralelinde durmak zorunda kalınca böyle talihsizlikler herkesin başına gelebiliyor. Başka örnekler vermeyeyim ama Ak Parti'de bulunup da geçmişten bu yana konuşmasıyla toplumun dikkatini çeken bazı isimlerin de şu sırada ya çaresizce sustuğunu ya da konuşunca her gün bir önceki sözlerini düzeltmek zorunda kaldığını üzüntüyle görüyoruz. Siyaseti bence özgür insanlar yapmalı.

"Diplomasi, zarafet demektir"

Eski Adalet Bakanı ve Anayasa Hukukçusu PROF. DR. HİKMET SAMİ TÜRK:

Çok yakışıksız, çirkin bir benzetme. Görüşünü savunmak için böyle bir örnek vermesi gerekmezdi. Çok çirkin, yakışıksız. Diplomasi zarafet demektir. En ağır söze bile çok nazik ifadeler içerisinde açıklamaktır. Diplomasi budur. Hele devlet adamlarının adamlarının ağızlarından çıkan her söze dikkat etmesi gerekir. Böyle çirkin benzetmeler, devlet adamlarının ağzından çıkacak sözler olmaması gerekir. Ayrıca şunu söyleyeyim, Twitter'ın böyle kapatılması, erişimin engellenmesi Türkiye'ye yakışan şeyler değil. Gazete kapatmak gibi bir şey. Anayasamıza göre mümkün olmaması gerekiyor.

"Teşbihte bal gibi hata oldu"

Televizyon Programcısı ENVER AYSEVER:

Ben bu konuda çok şeffafım. Bir; mahremiyet benim için hayattaki en önemli olgudur. Mahremiyet de sanıldığı gibi sadece bacak arası mahremiyeti değildir. Fikir mahremiyeti olabilir, yaratı ve paylaşma mahremiyeti olabilir. Mahremiyete çok saygı duymamız gerekir. İkincisi, kamu gözcülüğü ve ifade özgürlüğü sorunu. Gazeteci kamu gözcüsüdür, ifade özgürlüğü de insanın ekmek su gibi temel hakkıdır. Mahremiyete yapılan saldırının suç olmasını kabul etmekle birlikte bunun üzerinden ifade özgürlüğünün ve kamu gözcülüğü alanının daraltılmasının son derece tehlikeli olduğunu ve bunun giderek uygulandığını düşünüyorum. Hiçbirimiz, hiç kimsenin, hiçbir biçimde bu türden hesaplarının açılmasını onaylayamayız. Burada kritik bir şey var, bu türden hesapların sahte olduğu çok kısa zamanda anlaşılıyor. Yasaklamalardan öte insanların kendi içinde bir denetim mekanizması oluşuyor. Yani ben annemin adına bir hesap açılırsa orada porno görüntüler yayınlandığı zaman yedi düvel bilir ki annem böyle bir görüntüyü koymaz. Teşbihte hata olmaz derler ya bal gibi de teşbihte olmuş bir şey. Burada bakanın verdiği örnek yanlış, bakış açısı külliyen yanlış. Buralarda ölçüyü doğru koymak gerekiyor.