Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Kapıda olan kuraklık sorunu nasıl çözülür? (Kuraklık sorunu)

        Sorel DAĞISTANLI-Hüseyin OSKAN / İSTANBUL

        İstanbul başta olmak üzere barajlardaki su seviyesinin her geçen gün azalması, Sapanca Gölü’nün kurumaya başlaması, azalan yağışlar, kuraklık tehlikesini her geçen gün daha fazla hissettiriyor.

        Konya Karapınar İlçesi sınırlarında bulunan ve dünyanın nazar boncuğu olarak adlandırılan Meke Gölü de yüzde 99 oranında kurudu. Yağışların az olması ve yeraltı sularının çekilmesiyle kuruyan krater gölde, tuz tabakaları oluştu. Su bulunan az bir bölümüyse kırmızı renge büründü. Peki bunun sonuçları ne olacak? Kuraklık Türkiye’de ne gibi etkilere yol açacak? Uzmanlar aslında uzun süredir bu felaketin ayak seslerine dikkat çekiyor. Uzmanlara kuraklık tehlikesinin boyutunu ve nasıl çözülebileceğini sorduk...

        ‘Kuraklık 2015 yılında da etkisini gösterecek’

        Meteoroloji Uzmanı Orhan ŞEN:

        ŞU anda ülkemizde hidrolojik ve meteorolojik kuraklık devam ediyor. 2012’de başlayan bu kuraklık 2015 de dahil olmak üzere etkisini gösterecek. Kuraklık başta İstanbul olmak üzere, çoğu ilde tehlikeli boyutta. İstanbul’da su düzeyi yüzde 20’lerin altına düştü. Alternatif yöntemlerle kuraklık sorunu çözülemez. Bunun çözülebilmesi için yeni barajlara ihtiyaç var. Şu an mevcut barajlar bu sorunu gideremez. Su toplama havzalarını da imardan korumak gerekir. Akarsulara yağan yağmurun boşa gitmemesi için bir yerde tutulması lazım. İstanbul’daki ya da herhangi bir yerdeki su eksikliğini su taşıyarak kapatmak, çözüm olarak görülmemelidir. Bu, ekolojik dengeye zarar verir.

        ‘Su seviyesi kuraklık değil, suyun bittiğine işaret’

        İTÜ Meteoroloji Müh. Böl. Öğr. Üys. Prof. Dr. Mikdat KADIOĞLU:

        YAĞIŞ miktarı ve barajlardaki düşük su seviyesi bugün değil aylar önce meteorolojik ve hidrolojik kuraklığa işaret ediyordu. Şu an barajlardaki su seviyesi artık kuraklığa değil suyun bittiğine işaret etmekte. İstanbul’a kaç gün daha su verilip verilemeyeceği sadece İstanbul’daki barajlardaki su miktarlarına bakılarak söylenemez. Istranca, Melen, Sakarya Nehri, vb. kaynaklardan İstanbul’a pombalanan suyla İstanbul’un günlük su ihtiyacı karşılanıyor. Asıl korkulması gereken şey, eğer 2014-15 kışı kurak geçerse seneye kuraklığın etkisinin çok daha şiddetli olacağıdır. Alınması gereken önlemler şunlar: Kuraklık izleme ve erken uyarı sistemi kurulmalı. Büyük şehir belediyelerinin su idarelerinde artık meteoroloji mühendislerinin de hizmet verebilmesi için gerekli mevzuat değişiklikleri bir an önce yapılmalı. Ülkemizde de gelişmiş ülkeler gibi Ulusal Kuraklık Merkezi kurulmalı.

        ‘Kuraklık genel olarak tehlikeli boyutta’

        Doğa ve Çevre Koruma Derneği Başkanı Murat DEMİR:

        ÜLKEMİZDE kuraklık genel olarak tehlikeli boyuttadır. İklim olarak Akdeniz tropikal iklime sahip olduğumuz için bu kuraklığın içinde yer alıyoruz. Bu kuraklık devam ederse, önümüzdeki 50 yıl yaşadığımız coğrafyada ve canlı türünde ciddi değişiklikler olacak. Yenilenebilir enerji kaynakları kullanılırsa daha verimli işler yapılmış olur. Coğrafyamızda mevcut olan doğal kaynakları daha kontrollü kullanmalıyız. Tüketim çok hızlı bir şekilde gerçekleşiyor. Bunun önüne geçilmesi gerekir. Doğanın dengesi bozuldu. Doğa ve enerji kaynakları korunarak biyolojik çeşitlilik devam ettirilmeli. Bunlar sağlanamazsa, mecbur olarak deniz suyuna ihtiyaç duyulacaktır. Önlem alınmadığı sürece “Deniz suyundan mı arıtsak, başka bir yerden mi çevirsek?” diye düşünürüz.

        ‘Arıttığımız suyu denize dökecek lükse sahip değiliz’

        İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kasım KOÇAK:

        KURAKLIK Türkiye’de artık acil önlem alınması gereken bir duruma gelmiştir. Alternatif çözüm önerileri gündeme geliyor. Deniz suyunun arıtılması da bunlardan biri. Bunu yapan özellikle petrol zengini Körfez ülkeleri. Türkiye’nin bunu kaldırması zor. “Üç tarafımız denizlerle çevrili” diyerek bu sorunu çözemeyiz. Istranca ve Sakarya bölgesinden de İstanbul’a su taşınıyor ama o bölgelerde de kuraklık var. Kısa vadedeki çözüm su tasarrufudur. Diğer çözüm de çift şebeke sistem olabilir. Suyu baştan yaratamayacağımıza göre mevcut suyu birçok kere kullanılabilir hale getirmeliyiz. Arıttığımız suyu denize dökecek lükse sahip değiliz.

        ‘Denizden su arıtılması yaraya pansuman olabilir’

        Doğa Derneği Başkanı Yücel SÖNMEZ:

        ÜLKEMİZDE mevcut olan kuraklık sorunu, bütün sorunlardan daha önceliklidir. Türkiye’nin durumu çok kötü boyutlardadır. Ama Türkiye’de bu problem görülmemektedir. Ülkemizde birkaç göl dışında kurutulmamış göl yoktur. Aynı şekilde satılmamış dere de yoktur. Ülkemiz, biyolojik çeşitlilik açısından dünyanın en iyi ülkelerinden birisi. Deniz suyundan arıtma yapmak, kanayan yaraya pansuman olabilir. Su bulunmadığı için de bu arıtma işlemi, maliyet açısından oldukça sıkıntı yaratabilir.

        ‘Sorun Konya Ovası’nın değil, ülkenin sorunudur’

        Ekoloji Uzmanı Prof. Dr. Tuncay NEYIŞÇI:

        HER ırmak ya da dereciğin üzerine bir gölet ya da baraj inşa ederek su, sulama, enerji sorunlarının çözülebileceğini düşünmek, ciddi sorunlara yol açar. Barajlardaki su seviyelerinin düşmesi, yağış miktarındaki azalma kadar evde, tarlada, sanayide suyu kullanış biçimimizle de ilgilidir. Bu alanlarda suyun etkin kullanımı köklü bir davranış biçimi değişikliğini gerekli kılar. Zaman alıcı bu değişimi sağlayabilmek barajlardaki su seviyesine yağışların yapabileceğinden çok daha fazla katkı sağlar. Konya’da yaşananların ilk etkisi üretim düşüşü olacaktır. Pek çok taşı yerinden oynatacak ve beklenen ya da beklenmeyen birçok olaya bölgesel ve ülkesel ölçeklerde yol açacaktır. Sorun Konya Ovası’nın sorunu değil, tüm ülkenin ve yakın çevremizin sorunudur.

        ‘Konya Ovası’na Akdeniz’den su taşınmalı’

        Meteoroloji Mühendisleri Odası Genel Sekreteri Yüksel YAĞAN:

        ANADOLU coğrafyasının büyük kısmı geçen kışı yağışsız geçirdi. Kuraklık riski büyük. Orman ve Su İşleri Müdürlüğü, Konya Ovası için ‘hidrolojik kuraklık’ uyarısı yaptı. Hidrolojik kuraklık, meteorolojik kuraklıktan çok daha ciddidir. Hidrolojik kuraklıkta yeraltı suları, akarsular kurumaya başlamıştır. Eğer bunun önüne geçilmezse toprak çöl olur ve ölür. Konya’nın bir tahıl ambarı olduğu düşünülürse Konya’da yaşanan kuraklığın önemi bir kat daha artıyor. Konya Ovası’na Akdeniz havzasından su taşınmalıdır.

        ‘Su yönetiminde stratejik hedefler ortaya koymalıyız’

        Su Politikaları Uzmanı Dursun YILDIZ:

        TÜRKİYE kuraklık konusunda ciddi bir riskle karşı karşıya. Su kullanımı konusunda toplumsal bilinç artırılmalıdır. Su Yasası çıkarılmalı, su yönetimi kurumsal yapıları yönetsel olarak daha güçlü kılınmalı. Toplam suyun yüzde 75’i tarımsal sulamada kullanılıyor. Bu nedenle buradaki suyun toprakla birlikte verimli ve bilinçli kullanımı çok önemli. Bu kapsamda Türkiye sulamada kullandığı su miktarının toplam içindeki oranını 2030 yılına kadar yüzde 50’nin altına indirme hedefi koymalıdır.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ