Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ramazan ‘Papağan rahmet okur mu?’ demeyin! Cem Sultan’ın papağanı okumuştu

        Murat BARDAKÇI / RAMAZAN ÇADIRI / HT GAZETE

        Tarihimiz hükümdar ailelerinin mensuplarının taht uğruna yaşadıkları çok sayıda facia ile doludur ama, hükümdar çocuklarının hiçbiri, Cem Sultan kadar derin izler bırakmamıştır.

        Fatih Sultan Mehmed’in küçük oğlu olan Cem, romanlara kadar konu olan bir gurbet yaşadı. Avrupa’da 13 yıl boyunca esaret hayatı geçiren şehzadeye bu gurbet günlerinde sadece birkaç sadık adamı ile bir papağan eşlik etti. Cem’in papağanı şehzadeye ümitsiz günlerinde “Allah Sultan Cem’e yardım etsin” diyerek moral vermişti.

        ŞÖVALYELERE SIĞINDI

        Cem Sultan, babasının ölümünden sonra ağabeyi İkinci Bayezid ile iki defa savaştı ancak her ikisinde de başarısız oldu. Gidecek bir yer arayan şehzade, Rodos şövalyelerine sığınmaya karar verdi ve 30 kişilik maiyeti ile beraber Anadolu’dan ayrılıp Rodos’a gitti.

        KÂBUS GİBİ BİR ÖMÜR

        Ömrünün kalan kısmı artık bir kâbus gibi olacaktı. Cem’in Rodos’ta kalmasından çekinen şövalyeler, şehzadeyi Fransa’ya götürüp orada tarikatlarına ait şatolarda tuttular. Şehzade ilk olarak 15 Ekim 1482’de Savoia Dükalığı’na bağlı Villefranche’a, burada veba salgını çıkınca Nice’e ve dört ay sonra da Chambery’e götürüldü. Cem, Rumeli’ye gitmek istiyor, şövalyeler buna izin vermiyorlardı. Kaçmaya çalışan, krallardan yardım isteyen şehzade, Rodos şövalyelerinin elinden kurtulmaya bir türlü muvaffak olamadı. Osmanlı padişahı İkinci Bayezid ise, kardeşinin durumundan haber almak için Avrupa’ya casus üstüne casus gönderiyordu.

        Bu sırada Papa olan Sekizinci Innocent, Cem’i yeni bir Haçlı Seferi’nde kullanmak konusunda Rodos şövalyelerinin lideri Pierre d’Aubusson ile anlaştı ve şehzadeyi 4 Mart 1489’da Roma’ya getirtti ama Cem, kendi devletine karşı bir harekette yer almamak için sonuna kadar direndi. Papa Innocent 1492 Ağustos’unda ölünce, yerine Alexandre Borgia geçti. Yeni papa da hem bir sefer düzenlemeye çalışıyor, hem de İkinci Bayezid’den bir şeyler koparmaya uğraşıyordu.

        PAPA ZEHİRLEDİ

        Fransa kralı Sekizinci Charles o günlerde İtalya’ya girdi ve Cem Sultan’ı Papa’nın elinden alıp şehzadeyle beraber Fransa’ya doğru yola çıktı. Ancak Fransa kralına teslim edilmeden önce İkinci Bayezid ile anlaşan Papa, Cem’e ağır ağır tesir eden bir zehir içirtmişti ve bahtsız şehzade Fransa’ya varamadan 25 Şubat 1495 günü, yolda öldü. Kardeşinin ölüm haberi yıllardır diken üstünde oturan İkinci Bayezid’i rahatlatmıştı. Cem’in ölümüne üzülmese de Osmanlı ülkesinde üç günlük yas ilan etti, gıyabi cenaze namazı kıldırttı ve kardeşinin cenazesini daha sonra getirtip Bursa’ya defnettirdi.

        Cem Sultan’ın asırlar önce Hristiyan olan soyundan gelen ve şimdi Malta’da yaşayan torunlarından George Said-Zammit ve hanımı.

        Cem Sultan’ın cenazesi ile beraber bazı eşyaları ve gurbet günlerinde “Allah Sultan Cem’e yardım etsin” diyen sadık papağanı da İstanbul’a getirilmişti. Cem’in adamları, şehzadenin ölümünden sonra papağana “Allah Sultan Cem’e rahmet eylesin” demeyi öğretmişlerdi. Cem’in eşyaları, ağabeyi Sultan İkinci Bayezid’e teslim edilirken papağan devamlı olarak “Allah Sultan Cem’e rahmet eylesin” demeye başladı ve bu hal, herkesi hıçkırıklara boğdu.

        Abdullah Çizgen’in eski bir minyatürden esinlenerek 1950’lerde yaptığı Cem Sultan tablosu.

        Ama Cem’in hayatı talihsizliklerden açılmıştı. Bahtsız şehzadenin Bursa’daki mezarı da günün birinde kazaya uğradı, 1855’teki depremde sandukası kayboldu ve yeniden yaptırıldı.

        Cem Sultan’ın Topkapı Sarayı’nda muhafaza edilen tılsımlı gömleği.

        HATTIN ÜSTADLARI: HALİM EFENDİ

        “HALİM Efendi” diye bilinen ve 20. yüzyılın en büyük hattatlarından olan Halim Özyazıcı, 1898’de İstanbul’da doğdu.

        İlk tahsilinden sonra Rüşdiye’de yazı hocası olan Hamid Aytaç’tan yazı dersleri aldı ve Medresetü’l-Hattatin’de okudu. Hasan Rıza ve Kâmil Akdik’ten aklâm-ı sitteyi öğrendi. Taliki, Hulusi Efendi’den meşketti, celi sülüsü İsmail Hakkı Altunbezer’den aldığı derslerle kuvvetlendirdi ve 1918’de Hattat Mektebi’ni bitirdi.

        1948’de Güzel Sanatlar Akademisi’ne hat hocası tayin edildi. Hayatı boyunca durmadan yazdı. Her çeşit yazıda çok mahirdi ve süratle yazardı. Sokullu Mehmet Paşa Camii’nin kubbe ve kuşak yazıları, Lâ’lî Paşa Camii’nin kubbe yazısı, Beyoğlu’ndaki Ağa Camii’nin ve Ankara’da Maltepe Camii’nin kuşak yazıları onundur. Eserleri hususi ellerde ve tarihî binalardadır.

        1928’deki harf devriminden sonra bir ara çiftçilikle uğraşan Halim Efendi, 1964’te bir trafik kazasında vefat etti.

        Halim Efendi’nin bu hattında “Bu da geçer yahu” yazılıdır.

        SARAYLIK İFTARİYELER: BİBERLİ KUZU İNCİĞİ

        MALZEME

        Kuzu inciği, tereyağı

        Amberbû pirinci

        Taze zencefil

        Kuşüzümü

        Çam fıstığı

        Alanya fıstığı

        Kuru reyhan, biber

        KUZU incikler bakır bir kap içerisinde hafif kömür ateşinde üç saate yakın soğan, kereviz ve patatesle beraber haşlanır. Arada kepçe ile köpükleri alınır ve içine bir tutam rendelenmiş taze zencefil atılır. Önceden hazırlanmış aynı kuzunun ufak kesilmiş ciğerleri kuşüzümü, çam fıstığı, tercihan Alanya fıstığı ve tane karabiberle karıştırılıp amberbû pirincine ilâve edilir, pilav yapar gibi pişirilir. İyice demlendikten sonra ufak bir bakır tepsiye aktarılıp incikler üzerine dizilir. Vakfıkebir tereyağında acı pul biberi kızdırılıp güvercin kanadıyla inciklerin üzerine sürülür, kömürlü ateş fırınına atılır, beş dakikada bir çıkartılıp birer tutam kuru reyhan serpilir.

        AZ BİLİNEN MİNYATÜRLER

        Kuyuda asılı vaziyette bekleyen Harut ve Marut.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ