"Kadının fendi kadını yener"

HT MASA ekibi bu hafta, Deniz Seki’nin mide by-pass’ı hazırlığını, ‘Yol Ayrımı’yla gişede hayal kırıklığı yaratan Şener Şen’i, Beren Saat’in sosyal medyaya küskün olduğunu açıklamasının yankılarını, Cem Yılmaz’ın “Beni sizler var ettiniz” diyenleri ‘sahtekâr şöhret’ olarak tanımlamasını ve Seçkin Piriler’in Kıvılcım Ural’a “Yuvamı yıktın” diyerek açacağı tazminat davasını masaya yatırdı.

"ŞENER ŞEN'İN ARTIK GÜLDÜRMESİ LAZIM"

ŞENER Şen’in rol aldığı ‘Yol Ayrımı’ filmi 1 haftada 236 bin kişi tarafından izlenerek beklentinin çok altında kaldı. Yavuz Turgul-Şener Şen ortaklığının ömrü mü bitti yoksa seyirci artık Şener Şen’den komedi filmi mi bekliyor?

BÜLENT İPEK:Seyirci ortaklığa değil izlediğine bakar. 7 yıldır 50 senaryo okuduğunu söyleyen Şener Şen’in beğendiği senaryo demek ki genel seyircinin pek hoşuna gitmemiş. Komedi çekmediği için seyirci kızgın olabilir ayrıca. Mesela bir ‘Badi Ekrem’ çekse fena mı olur? Çağlar Çorumlu da onun oğlu olsa, yeni sürüm ‘Badi Ekrem’ kapıları bacaları kırar.

İPEK DURKAL:‘Eşkıya’ komedi miydi? Ya da ‘Kabadayı’, ‘Gönül Yarası’ Hepsi şahane filmlerdi. Şener Şen halk bunu istiyor diye film yapacak bir oyuncu, Yavuz Turgul da bu sebepten film çekecek bir yönetmen değil. ‘Yol Ayrımı’ gişede hayal kırıklığı yarattı diye de yollarını ayırmazlar.

OBEN BUDAK:Şener Şen’e kızgınlıkla alakası olduğunu düşünmüyorum, fimin gişe başarısızlığı olsa olsa Yavuz Turgul’a kızgınlıktır. Yeni baş- layanlar için festival filmi niteliğindeki ‘Yol Ayrımı’ kimseyi kesmedi doğrusu. Normal olarak izleyen herkes “Biz bunun için mi bu kadar sene bekledik?” diye içinden geçiriyor.

KADİR KAYMAKÇI:Şener Şen’in ‘Yol Ayrımı’ filmi gişede hayal kırıklığı yarattı da, Elçin Sangu-Barış Arduç ikilisinin seyircinin ‘beklediği’ her şeyi ‘sunan’ ‘Mutluluk Zamanı’ filmi gişede cam-çerçeve mi kırdırdı sanki... En azından Şen’in filmi ‘gişe hesabıyla’ çekilmiş bir film değil. Sangu ile Arduç’unki “Piyasada Elçin-Barış rüzgârı var” diye, direkt gişe düşünülerek çekilmiş.

ESİN ÖVET:Şener Şen bu ülke için çok önemli bir isim ve onun sinemada oynadığı karakterler insanları mutlu ediyor. O yüzden artık Şener Şen’in bu toplumu güldürmesine ihtiyaç var. Şener Şen sevenlerini düşünmeli ve öyle seçimler yapmalı.

REŞAT BALCIOĞLU:Türk halkı Şener Şen’i hafızasına komik insan olarak kazıdı. Ancak kendisi komedi filmi çekmemekte ısrarlı. ‘Yol Ayrımı’ güzel film, izlenir ama gişe filmi değil. Şener Şen’in ustalığına kimse laf söylemeyemez tabii de rol aldığı projeleri iyi seçmeli. Biraz güldür be hocam!

"YAŞADIKLARI ÇOK SIKICIYDI"

Beren Saat, neden dört aydır sosyal medyada bir şey paylaşmadığını soran muhabirlere “Bilmiyorum, küskünüm” cevabını verdi. Bir çok ünlü de ya hesabını kapatıyor ya paylaşımdan kaçınıyor. Bu trend mi, yoksa magazin gazeteciliğinin sosyal medya karşısında zaferi sayılır mı?

İ.D.:Ünlülerin sosyal medya hesaplarında yapılan yorumlar fikir desen fikir değil, eleştiri desen eleş- tiri değil. Yorumları okudukça ülkenin durumu hakkında umutsuzluğa kapılıyorum. Terbiyesizliğin bu kadar fütursuzca ortaya konduğu bir dönem olmamıştı. Beren Saat kibarlık yapıp “Küstüm” demiş ama aslında tiksinmedir onunki!

B.İ.:Sosyal medya ile magazin gazeteciliği birbirinin rakibi, alternatifi değil. Ama ünlülerin bir kısmı Instagram’ı, Twitter’ı kendi magazin mecraları yapma hatasına düş- tüler. “Benim basın danışmanına da, menajere de, gazeteciye de ihtiyacım yok. Sevenlerimle direkt iletişim kurarım” diye düşünenler oldu. Bu mümkün değil.

E.Ö.:Beren Saat haksız mı? Kadın üç kuğu paylaştı, “Yok bilmem ne” diye söylenmedik söz bırakılmadı. Bizim insanımız maalesef sosyal medyada kan emiyor. O yüzden herkes yavaş yavaş gitmekte çok haklı.

K.K.:Ünlülerin sosyal medyayla ilişkisi ömrünü tamamlamıyor. Niye tamamlasın ki! Öte yandan ‘magazin gazeteciliği’ kendisine ‘sosyal medyayı’ rakip görüyorsa dükkânı kapatalım zaten. Özel haber yapamamanın bahanesi mi sosyal medya? Sen öyle haberler yaparsın ki sosyal medya seni konuşur ama bizde bir tembellik gelişti, sosyal medyadaki fotoğraflarla sayfa doldurur olduk.

O.B.:Bu Beren Saat özelinde bir şey. Çok sıkıcıydı yaşadıkları, küsmesini anlayabiliyorum. Ama sosyal medyayı o kadar verimli kullanan biri değildi sonuçta.

R.B.:Ünlü isimlerin son zamanlarda sosyal medyadan uzaklaşmalarının nedeni toplumdaki kutuplaşmalar. Kimse kimsenin fikirlerine ve yaşam tarzına saygı duymuyor. Kimileri klavyede kahraman oluyorlar. Bu sorun sadece Beren Saat’in sorunu değil, toplumsal bir sorun!

"ATI ALAN ÜSKÜDAR'I GEÇMİŞ"

ERSUN Yanal’ın eski eşinden sonra, Seçkin Piriler de Kıvılcım Ural’a ‘Yuvamı yıktın’ davası açıp tazminat isteyecekmiş. Biten aşkın hesabı mahkemelerde görülebilir mi?

İ.D.:Demek ki zaman geçtikçe içlerindeki intikam hırsı daha da artıyor insanların. Aldatıldıklarını öğrendiklerinde sıcağı sıcağına dava açsalar mantıklı ama atı alan Üsküdar’ı geçmiş artık.

O.B.:Yuva yıkan kadına dava açıp kazanan olursa caydırıcı olabilir mi acaba? Bazı kadınlar için evli erkeklerle olmak olayın heyecanı açısından oldukça cezbedici olabiliyor çünkü.

E.Ö.:Çok sevimsiz bu konular gerçekten. Allah kimsenin başına vermesin.

B.İ.:Anlaşmalı olarak boşanmış. İş işten geçmiş. Daha ne davası? Mahkemelerin başka işi mi yok? Aşk, ilişki, evlilik bitmiş gitmiş. Adam o kadını tercih etmiş. Yarım kalmış hesabı varsa eski kocasıyla olmalı. Mahkemelik bir durum olmamalı.

R.B.:Kadının fendi kadını yener mi? Yener! Kadın hırslıdır, terk edilen kadın intikam peşinde koşar. Kadının intikam duygusu karşısında hiçbir güç duramaz. Ne de olsa ortada gönül yarası var.

K.K.:Bu yüzden dava açılmaz ama açıyorlar işte!

"DENİZ'İN TEK DERDİ ZAYIFLAMAK DEĞİL"

Deniz Seki’nin zayıflamak uğruna mide by-pass’ı olacağı haberi tartışma başlattı. Deniz Seki ve benzeri kilodaki insanlar zayıflamak için ameliyat yöntemini mi denemeli sizce?

İ.D.:Bu ameliyat, kilosunun fazlalığından rahatsız olana değil, obezitenin risk yarattığı insanlara uygulanıyor. Ancak doktorlar önüne gelene bu pahalı ve çok riskli ameliyatı yapmaya başladı. İnşallah Deniz Seki de bir an önce zayıflayayım diye bu ameliyatı olmaz. İnsanlar iyi bir endokrinoloğa muayene olup kilo almalarının sebebini öğrenmeli ve tedavi olmalı. Ameliyat en son çare.

O.B.:Bazı insanlar maalesef nefsine hâkim olamıyor. 1-2 ay dengeli beslenseler de bir yerde ipin ucu kaçıyor ve verilen kiloların hepsi geri alı- nıyor. Ameliyat olduklarındaysa o travmayla yollarına daha rahat devam edebiliyorlar. Madem doktorlar bu işlemin kontrollü yapıldığı sürece bir zararı olmadığını savunuyor, biz de onlara güvenmeliyiz. Ya kilonla barışacaksın ya da elini taşın altına koyacaksın.

B.İ.:Deniz Seki’nin tek derdi zayıflamak değil. Kendisi daha önce 23 kilo vermişti, yine verebilir. 5 aydır hayata alışmaya çalışı- yor. Kilo vermek de önemli bir motivasyon. Ama tek derdi o değil ki. Diyabetten tiroide kadar birçok sağlık sorunuyla karşı karşıya kaldı içerideyken.

E.Ö.:Keşke Deniz o ameliyatı yaptırmasa. Çok fazla kilosu varmış gibi durmuyor. Ama sanırım artık diyet ve spor yapmaktan usandı. Malumunuz spora alışkın bir millet değiliz. 3-5 ay spor yapıp sonra bırakıyoruz.

R.B.:Deniz Seki kilolu değil ki mide ameliyatı olsun! Neden böyle bir karar aldı? Çok enteresan. Şimdi zayıflamak uğruna midesini küçültmek istiyor. Demek ki sağlıkla ilgili başka bir durum var.

K.K.:Deniz Seki eğer kendisini iyi hissedecekse, doktorlar da sağlığı açısından bir problem görmüyorsa neden denemesin?

"SANATÇIYI HALK YARATMAZ, ANCAK TAKDİR EDER"

CEM Yılmaz, bir panelde sanatçı-hayran ilişkisindeki sorunları anlatırken kendisinin hiç fan kulübü olmadığını söyleyip, “Beni sizler var ettiniz” şeklinde yaklaşımda bulunan sanatçıları ‘sahtekâr şöhret’ olarak tanımladı. Cem Yılmaz’ın bu çıkışını nasıl değerlendiriyorsunuz?

E.Ö.:Çok doğru söylemiş. Öyle fanlar var ki biraz yaşları büyüsün, bir dönem ölüp bittiği kişiye burun kıvırıyorlar. Türkan Şoray’ların, Tarık Akan’ların, Kadir İnanır’ların hayran sayfaları mı vardı?

İ.D.:Cem Yılmaz’ın zekâsına ve esprilerine hayranım ama ben hayran olduğum için mi Cem Yılmaz var? Böyle saçma bir şey olabilir mi? Sanatçıyı halk yaratmaz, halk ancak takdir eder. Neyse konuyu başka yere çekiyorum ama bana hayran olduğun sanatçıyı söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.

O.B.:“Beni sizler yarattınız” söylemi, çocukluğumdan beri bütün konserlerde duyduğum bir şey. Konserlerin seyirciyi gaza getiren, bol alkış alan bölümleri hep bu cümleyi içerir. Konser anındaki yoğun duygu yükselmesi bu tip cümlelerin ağızdan çıkmasına neden oluyor galiba. Yoksa sahne ünlü- lerinin genelinin seyircisini umursadığını zannetmiyorum.

B.İ.:Fan kulübü olan sanatçıları sahtekâr olarak değerlendirmek pek adil değil. Aynı paneldeki Mustafa Sandal, bir dönem en büyük fan kulübe sahip ünlüydü. Cem Yılmaz, “Beni sizler var ettiniz” diye kendini halktan ayıran sanatçıları ‘bariyerci’ diye niteleyip en büyük ‘bariyerci’ örneği olarak Zeki Müren’i hedef alıyor.

K.K.:Cem Yılmaz çok doğru söylemiş. Ben Cem’in nesini yarattım? Adam yetenekli, çıktı şovunu yaptı, ben beğendim, gidip izledim. Hepsi bu! Bir gün kötü iş yaparsa izlemem, o zaman ben Cem’i bitirmiş mi olurum! Saçmalık! Yaptığın işlerle sen kendini bir yere getirirsin ya da oradan indirirsin. Hayranlarınla iyi bir ilişkin olması önemli ama ‘hayran yalakalığı’ zavallılık.

R.B.:Cem Yılmaz, dut yemiş bülbül gibi ama film çektiği zamanlarda ortalara çıkıp şakımaya başlıyor. Sahtekâr şöhretlere iki isim versin de biz de bilelim. Yılmaz bir anda sempatik oluverdi! İyi sanatçı, iyi komedyen olmak başka bir şey, adam gibi adam olmak başka bir şey. Gişe için değil, sizi siz yapan hayranlarınız için konuşun