Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Cinsel Sağlık Cinsel gücü arttıran ilaçlar kalp sağlığı için riskli mi?, Cinsel Gücü Arttıran İlaçlar, Kalp ve Damar Hastalıkları

        Ceyda ERENOĞLU / HT GAZETE

        YAZI DİZİSİ - 3

        Kalp-damar hastalıklarında hastaların düzenli ilaç kullanmamaları, ilaçlarını doktorlarına danışmadan bırakıp doz ayarını kendiliklerinden yapmaya çalışmaları en önemli sorunlar arasında görülüyor. Türkiye’de kalp krizi ve inmeden sonra alınması gereken ilaçların sadece yüzde 15’inin kullanılması da bunun göstergesi.

        Cinsel gücü artıran ilaçların nitrat grubu kalp ilaçlarıyla birlikte alınması ise kan basıncını düşürücü etki yapabiliyor. Cleveland Klinik Kalp-Damar Hastalıkları Bölümü Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Murat Tuzcu, yazı dizimizin 3. ve son bölümünde de hepimizi yakından ilgilendiren bilimsel gerçeklere dikkat çekmeyi sürdürüyor.

        Kolestrol ilaçlarıyla (Statinler) ilgili tartışmalar bir dönem gündemimize damgasını vurup çoğu hastanın kafasını karıştırmıştı. Bu durumda, “ilaç almaları ve almamaları gereken hastalar kimler” sorusunu yönelttiğimiz Prof. Dr. Murat Tuzcu, “Statinlerle (kolesterol düşürücü ilaçlar) ilgili tartışmaların yaşandığı günümüzde kalp hastası olduğu ortaya çıkmış, kalp krizi ve by-pass geçirmiş, göğüs ağrısı olan ve stent takılan hastaların neden statin almamaları gerektiğinin çok açık şekilde belgelenebilmesi gerekir” diyor.

        STATİN VERİLMELİ Mİ VERİLMEMELİ Mİ?

        Günümüzde uzman hekimlerin hastalarla titizlikle ilgilenmeleri halinde statine tahammülsüz gibi görülen sorunların giderilmesinin mümkün olduğunu söyleyen Tuzcu; bu yapıldığında çeşitli şikâyetleri olan hastaların önemli bir kısmının ilaç alabilir hale getirilebileceğini belirtiyor. Damar sertliğine bağlı hastalıkların bir “buzdağı” gibi olduğuna dikkat çeken Tuzcu; “Biz suyun üstündeki kısmı görüyoruz oysa yıllardır suyun altında biriken ve bu hastalıkları tetikleyen etkenlere ilaçla müdahale etmemiz şart. Sorunun çok başında müdahale etmenin bir anlamı olmasa da bir yerinde mutlaka müdahale ihtiyacımız var” diyerek şu örneği veriyor: “40 yaşında bazı risklere sahip bir erkek hastamız olduğunu düşünelim. Bir yıl uğraştık ve değerlerinde biraz düzelme sağladık. Hastamız sigarayı bile bıraktı. Buna karşın tansiyonu hâlâ yüksek ve ilaç almayı sürdürüyor. Bu hastanın kalp-damar yollarına baktığımızda damar sertliği olduğunu, damarlarının etrafında kireçlenmelerin bulunduğunu gördük. Bu hastaya statin verilmeli mi verilmemeli mi? Hastaya ‘statin’ verdiğimiz zaman o damarların ömür boyu yüksek kolesterol havuzunda yüzmesini önlemiş oluyoruz. Statin verildiğindeki olumsuzluklar, tansiyon ilaçlarının olumsuzluğundan daha fazla değil. Tansiyon ilaçlarının içindeki bir etken maddenin diyabete yol açtığını, tansiyonu düşürse de farklı sorunlar yaratabildiğini biliyoruz. Bu nedenle bu ilaçlarla ilgili en büyük yanlışlardan birinin doktora sormadan ilaç bırakmak veya ilacın dozunu değiştirmek olduğunu söyleyebilirim.”

        ‘Kapak hastalıklarının tedavisini kesisiz yapıyoruz’

        Günümüzde kalp-damar hastalıklarının hangisinin tedavisi kolay hangisinin zor? Prof. Dr. Murat Tuzcu, koroner arter hastalığı anlamına gelen kalp damarlarının daralmasıyla oluşan hastalığı tedavi etmenin çok zor olduğunu söylüyor ve “Çünkü altta yatan damar sertliği için insanların yaşam boyu hayat tarzı değişiklikleri yapmaları ve uzun süre ilaç kullanmaları lazım” diyor.

        TANSİYONDAN HABERSİZ YAŞIYORUZ

        Çok daralmış bölgeleri çoğu zaman stent ile kolaylıkla tedavi edebildiklerine dikkat çeken Tuzcu, gerekli görülmesi halinde by-pass ameliyatıyla da çok iyi sonuçlar alındığını söylüyor. Yüksek tansiyon için birçok ilaç olduğunu ve bu sorunda etkin tedavi gerçekleştirildiğini belirten Tuzcu, Türkiye’de tansiyonu yüksek 10 kişiden ancak birinin aldığı tedaviyle sorununu kontrol altında tutabildiğini belirtiyor: “Yüksek tansiyonu olanların yarısı tansiyonunun yüksek olduğunu bilmiyor. Bilenlerin dörtte üçü ise yeterince kontrol altında değil.

        Tuzcu, bugün tedavisini en etkin şekilde gerçekleştirdikleri sorunun kapak hastalıklarının onarılarak tedavi edilmesi olduğuna dikkat çekiyor ve “Yaşlı insanlarda kapakları kesi olmadan kolaylıkla takabiliyoruz” diyor. Teknolojinin yardımıyla kalbin belli bölgesini telle yakarak bazı tarz çarpıntıları önlemek ve doğuştan olan kalp deliklerini kasıktan girip yarım saat içinde kapatmak da başarıyla gerçekleştirilen uygulamalar arasında bulunuyor.

        KADINLAR TEDAVİNİN GEREKLERİNİ YERİNE GETİRMEDE DAHA BAŞARILI

        Dünyada yapılan çok sayıda araştırma, kadınların tedavileri konusunda erkeklerden daha hassas olduklarını ve bu anlamda eşlerinin tedavisini bile üstlendiklerini ortaya koyuyor. Erkekler ise hastalıkları söz konusu olduğunda aynı dikkat ve özeni sergileyemiyor. Prof. Dr. Murat Tuzcu, “Türkiye’de kadınların bilinçlendirilmesinin kalp-damar hastalıkları anlamında müthiş bir değişikliğe yol açacağını düşünüyorum, çocukların ve kadınların eğitilmesi ve onların etkili olacakları kampanyalar düzenlenmesi bizi aydınlığa çıkaracaktır” diyor.

        ERKEKLERE 2 KADINLARA 1 KADEH İÇKİ

        Alkol birçok hastalığın ana nedeni olarak görülüyor. Buna karşın az miktarda alınmasının kalp ve hatta diyabete karşı koruyucu etkisi olduğunu gösteren veriler bulunuyor. Birçok ülkede yüz binlerce insan üzerinde yapılan gözlemlerin hep aynı sonucu verdiğini belirten Prof. Dr. Tuzcu, “Kalp hastalığı riski taşıyan bir kişinin az miktarda içki içmesi kalp-damar sağlığı açısından bırakmasını gerektirmez. Erkeklerde günde 1 2, kadınlarda ise bir kadeh içkinin zararı yoktur diyerek uyarıyor; “Verdiğim bu bilgi, içki içmeyen birine tedavi veya koruma amacıyla alkol alma tavsiyesi olarak yorumlanmamalıdır. İçmeyene içmesi yönünde tavsiyede bulunmak yanlıştır.”

        CİNSEL GÜCÜ ARTIRAN İLAÇLARA DİKKAT EDİN

        Tıbbi adı “ereksiyon” olan, penisin sertleşmesinin tam olmadığı durumlarda kullanılmak üzere geliştirilen ve damarı, duvarındaki kasları gevşeterek genişleten cinsel gücü artıran ilaçların sağlıklı kişilerde büyük ve küçük tansiyonu 10mmHg kadar düşürdüğüne dikkat çekiliyor. Prof. Dr. Murat Tuzcu, bu etkinin tansiyon ve kalp hastalarında daha önemli sonuçlara yol açabileceğini söylüyor. Bu ilaçların yan etkilerinin (az da olsa) bazı kalp ilaçlarıyla beraber kullanıldığında ortaya çıktığına dikkat çekiliyor. Kalp ağrısı çekenlerin kullandığı, “Nitrat” grubu ilaçlar damar duvarını genişletiyor. Bu grup ilaçlarla birlikte alınan sertleşmeyi kolaylaştırıcı ilaçlar kan basıncını düşürebiliyor. Doktorlar bu tehlikeye karşı hastalarını uyarsalar da doktora danışmadan ilaç alanların bu uyarılardan haberi olmaması risk anlamına geliyor.

        İLAÇ KULLANIMINDA YANLIŞIMIZ ÇOK

        Prof. Dr. Murat Tuzcu, düzenli ilaç alımı konusunda toplum olarak yanlışlarımız olduğuna dikkat çekiyor. Türkiye’de kalp krizi ve inmeden sonra kullanılması gereken ilaçların sadece yüzde 10-15’inin alınması bu konudaki eksikliğimizi gösteriyor. Tuzcu, “Tansiyon sorununda hayat boyu ilaç almak çok önemli. Şişman veya kilolu biri kilo verir ve uygun yaşam tarzıyla beslenip hareketliliğini artırırsa belki istediğimiz noktaya gelebilir. Ancak bu gerçekleşene kadar doğru ilaç tedavisi yapılması ve hastanın tansiyonunun doktorun söylediği sınırlarda kalması çok önemlidir. İlaçların kullanımı hastalığın türüne ve yaşa göre farklılık gösterebilir. Her görülen etki ilaca bağlandığı için, ilaçların doktora sorulmadan kesilip dozlarının azaltılması yapılan en büyük yanlıştır” diyor ve ekliyor, “Yapılan araştırmalar yan etkilerin çoğunun ilaca bağlı olmadığını gösteriyor.”

        GÖBEK ÇEVRESİNDEKİ ŞİŞMANLIK KORKUTUYOR

        İç organlarımızın çevresinde biriken yağlar, kalp damarlarında hasara yol açan maddeler salarak hastalığın oluşumunda önemli rol oynuyor. “İç organ çevresindeki yağlanmanın dışarı yansıması göbek çevresindeki şişmanlıktır” diyen Prof. Dr. Murat Tuzcu, aynı derecede şişman olup yağları daha çok kalçalarında biriken insanlarda kalp hastalığı görülme sıklığının daha az olduğunu belirtiyor. Bu nedenle kalp-damar hastalığı riskini ön görmede tek başına kiloya veya kiloboy oranına bakmak yeterli bulunmuyor. Bel çevresi ölçümleri veya bel kalça oran hesapları, kalp-damar hastalıkları riskini öngörmede daha güvenilir yanıtlar veriyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ