Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Sağlıklı Beslenme ‘Şişmansak suçlu muyuz?’, Obezite, Obezite Cerrahisi, Obezlik Problemi

        Ceyda ERENOĞLU / HABERTÜRK

        Siz hiç bindiğiniz bir dolmuşta, uçakta ya da gittiğiniz lokantada “Acaba koltuğa sığar mıyım?” ya da “Yanına oturduğum insanı sıkıştırır mıyım?” düşüncesiyle strese girdiniz mi? En büyük hayaliniz bir gün zayıflayıp kot pantolon giyebilmek oldu mu? Sokakta yürürken, “Kaç tabakla doyar bu şişko!” diye laf atan densizlerle karşılaştınız mı? Hiç depresyon nedeniyle kendinizi 2 ay süresince eve kapattınız mı? Peki, fazla kilolarınız yüzünden eşiniz tarafından istenmediğiniz hissine kapıldınız mı? Eğer sorularımıza verdiğiniz yanıtlar arasında “Evet” varsa bu yazıyı okutma hedefinde olduğumuz kişi siz değilsiniz. Biz obezlerin duygularına yabancı ama anlamaya kararlı okurlar arıyoruz. Sonucu ise “Şişman olmak suç değil” diye bağlamak istiyoruz.

        Şişmanlığın sağlığı tehdit eden ve artık salgın halini alan bir risk faktörü olduğunu biliyor ve elbette ki “Obezite iyi bir şeydir” demiyoruz. Söylediğimiz şu; bugüne kadar ne yaparsa yapsın kilo veremeyip aramızda yaşayan insanlara karşı ayrımcılık yapılmamalı. Yazıyı sonuna kadar okuyanlarınız arasında, “Ben de şişmanım ama hiç bu tür olaylarla karşılaşmadım” diyenlere hem azınlıkta hem de çok şanslı olduklarını hatırlatmak isteriz. Çünkü birçok araştırma gösteriyor ki şişmanların çoğunun ruh halleri sağlıklı değil. Buna yol açan faktörlerin başında da toplumdan dışlanma ve baskı altında yaşama geliyor. Haberimize konu olan 4 kişiyle Ankara’da bir obezite kliniğinde buluştuk. Ortak noktaları hepsinin obezite cerrahisi geçirmiş ve yeni bir hayata adım atmış olmalarıydı. Bazıları ameliyat sonrası geçen sürenin sonunda ideal kilolarına yaklaşmışken, yeni operasyon geçirenler hızlı kilo vermeye başlamalarına rağmen hâlâ şişmandı. Ben şişman olarak yaşadıklarını sordum, onlar da anlattı...

        ‘Çocuğunun veli toplantısına gitmekten utananlar var’

        Genel Cerrah Prof. Dr. Oktay Banlı, “Obez ve morbit obez hastalarımızın 4/3’ü kadınlardan oluşuyor. Bunun en önemli nedeni kadınların bedenlerinden memnun olmamalarının yarattığı mutsuzluk ve kötü psikoloji” diyor ve devam ediyor; “Bu kişilerin evlilikleri genelde yolunda gitmiyor, iş hayatlarında başarılı olamıyor ve yetersizlik hissi yaşıyorlar. Daha çok alkol ve sigara kullanıyor, daha çok antidepresan alıyorlar. Çoğu kendilerini sosyal hayattan soyutlayıp eve hapsediyor ve dış dünyayla temaslarını kesiyor.” Prof. Dr. Oktay Banlı’nın verdiği çarpıcı örnek yaşamdaki değişimin en iyi göstergesi olarak görülüyor; “Okul hayatları boyunca iki çocuğunun veli toplantılarına gidemediğini, bunu diğer velilerin, kendisinin obez olduğunu anlamamaları için yaptığını söyleyen bir hastam ameliyat sonrasında, kızlarının arkadaşları ve aileleri ile görüşmeye başlamıştı.”

        ‘EŞİM BİLE BEĞENMİYOR’

        54 yaşında bir banka emeklisi Işık Araz. Evli ve 4 çocuğu var. 1.50 boyunda. 20 gün önce ameliyat olmuş ve röportajı yaptığımız güne kadar 10 kilo vermiş. Ameliyat öncesi tam 115 kilo olan Işık Hanım’ın şimdiki hedefi 55 kiloya düşmek. Ameliyat masasına, bir yıl önce cerrahi operasyonla zayıflayarak 56 kilo veren kızından cesaret alarak yatmış. “İnsanların bakışlarından rahatsızdım. Toplu taşıma araçlarını kullanmak istemiyordum. Eşimin, kardeşimin, çocuklarımın eleştirilerinden bıkmıştım” diyor. Zayıflamak için çok uğraşmasına rağmen 20 kilo verip 30 kilo alıyor ve her seferinde daha kötü bir bozgun yaşadığını belirtiyor. İçini en çok acıtan şeyden söz ediyor: “Eşimin artık beni beğenmediğini ve onunla gittiğim ortamlarda istenmediğimi anlamıştım. Bu çok zor geldi. Geçmişte ben onu beğenmezken şimdi o beni beğenmiyor” diyor ve muzipçe ekliyor: “Hele bir zayıflayayım gününü görecek...”

        ‘YIRTIK KOT GİYMEK İSTİYORUM’

        3 çocuklu güzel yüzlü bir kadın Emel Kaplan (41). Eşini kaybetmiş. Çocuklarıyla yaşıyor. 20’li yaşlarında 45 kiloymuş. Şişmanlamaya sonradan başlamış. Çok sık diyet yapmış ama istediği sonuca hiç ulaşamamış. “30 verip 40 alıyordum” diyor. Üstelik bir yılda verdiğini 3 ayda alınca tüm motivasyonunun kırıldığını söylüyor. “Arkadaşlarım ve ailemden zayıflamam yönünde çok eleştiri geliyordu... Öyle ki, eşim rahmetli olmadan önce hep, ‘Acaba zayıfladığını görecek miyim?’ diye sorardı. Göremeden gitti” cümlesi insanın içini acıtıyor. Tartıda 110 kilo çıkınca bunalıma giriyor ve 102 kiloyla ameliyat masasına yatıyor. Onu strese sokan ve kendini suçlu hissetmesine neden olan şeyleri sıralıyor; “En üzüldüğüm şey mağazaların vitrinlerine bakıp istediğim şeyleri alamamaktı. Örneğin kot giymeyi çok severim ama kilolu halimle hiç giyemedim. İstediğim kiloya düştüğümde ilk alacağım şey yırtık kot olacak.” Yaklaşık bir ay önce ameliyat olmuş. Bu süre içinde 10 kilo vermiş. Hedefi 65 kiloya inmek. Bacak atamamanın sıkıntısını bilen biri olarak şimdi bunu yapabileceği günlerin gelmesini

        ‘2 AY EVDEN ÇIKMADIĞIMI BİLİRİM’

        Murat Kokargül 38 yaşında bekâr bir erkek. Eğlence sektöründe çalışıyor. 90’lı yıllarda kaza geçirmiş ve kilo almaya başlamış. İnanması güç ama 178 kiloya kadar çıkmış. “İnsan tartıda bu kiloya çıkınca ne hisseder?” soruma, “Hayret ettim!” diye yanıt veriyor. Gerçekçi biri. “Su içsem yarıyor” diyenlerden değil. Tiroit sorunu olmasına rağmen “Yiyen alıyor” cümlesi bunu gösteriyor. En çok kıyafet konusunda zorlandığını söylüyor. “Sofra bezi gibi tişörtler giyerdim. Kolay bulurdum ama pahalı alırdım” diyor. “Otobüse bindiğimde sığıp sığmayacağım ya da birilerini rahatsız edip etmeyeceğim duygusuyla ‘Oturayım mı oturmayayım mı?’ ikilemi yaşardım. Gittiğim bir mekânda ilk olarak, ‘Taşır mı acaba?’ diye sandalyeye bakardım. Bir de biz kiloluların sandalyeye yapışma sorunları vardır, ondan korkardım” sözleri obezlerin yaşadıkları ortak sıkıntıların açıkça dile getirilişi.

        ‘İŞ BAŞVURUSUNDA ‘SENİ NASIL DOYURURUZ?’ DİYE SORDULAR’

        Semra Demir 30 yaşında bekâr bir genç kadın. Hayli bakımlı ve güzel. 8 ay önce 125 kilo olduğuna inanmak zor. Obezite cerrahisinden sonra tam 60 kilo vermiş. Daha da verecek gibi görünüyor. Bebekliğinden beri kiloluymuş: “Arkadaşlarımın küçümseyen bakışları, girdiğim yeni ortamlar, yüzüme çok kilolu olduğumu söyleyenler, tanımadıkları halde, ‘Az yesene ne çok yiyorsun’ diyenler canımı çok sıkıyordu. Ağır depresyondaydım.” “Şişmanken çoğu zaman tek taraflı aşk yaşadığını anlattığı an yüzü asılıyor. “Şişman olduğum için yüz vermeyenler zayıfladıktan sonra peşimden koşmaya başladılar” derken ise yüzünü geniş bir gülümseme kaplıyor. “Şişman biriyle evlenir misiniz?” sorusuna verdiği yanıt da esprili; “Evlenirim ama ameliyatla zayıflarsa.” “Toplumda şişman-zayıf ayrımı yok” diyenlere inat başına geleni anlatıyor: “İş başvurusunda bulunduğum bir yerde ‘Biz seni öğle yemeğinde nasıl doyururuz?’ dediler ve işlerine yaramayacağımı söylediler.”

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ