Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Genel Sağlık Nefes darlığı sadece Kalp ve akciğerden kaynaklanmaz!, Nefes Darlığı, Kalp Hastalıkları, Solunum Yetmezliği

        Ceyda ERENOĞLU / HT GAZETE

        Kısa süre önce doktorların hastaları karşısında çaresiz kaldıkları “pulmoner hipertansiyon” artık çaresiz değil. İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü’nden Prof. Dr. Serdar Küçükoğlu, “Pulmoner hipertansiyon, küçük dolaşımda akciğerlerin damar basıncının yüksekliğini gösteren bir hastalıktır ve bu bildiğimiz hipertansiyondan tamamen farklı bir sorundur” diyor. Yavaş seyirli gerçekleşen bu hastalık; nefes darlığı, eforla yorulma, halsizlik ve bayılma gibi belirtiler veriyor. Zamanında tanı ve tedavi alamayan hastaların hayati riskleri bulunuyor. Pulmoner hipertansiyon belirtileri sıklıkla farklı hastalıklarla karıştırılıyor. Bu nedenle şikâyetlerin başlamasından, tanı konulmasına kadar geçen sürenin bazı hastalarda 15 18 aya kadar uzayabiliyor.

        ‘İLERLEYİCİ BİR HASTALIK’

        “Geç dönemde başvuran ve tanısı geç konan hastalara aynı tedaviler uygulansa da bu hastalar tedaviden daha az yarar gördükleri için erken tanı çok önemli” diyen Küçükoğlu devam ediyor; “Çünkü bu ilerleyici bir hastalıktır ve son aşamada kişiyi sağ kalp yetersizliğine bile götürebilir.”

        NEFES DARLIĞI ÖNEMLİ

        Nadir görülen hastalığa tanı konulamaması hastaların doktor doktor gezmelerine neden oluyor. Pulmoner hipertansiyonla 6 yaşında bir çocukta bile karşılaşılabileceğine dikkat çeken Küçükoğlu, 60 70 yaş aralığında ani başlayan ve nefes darlıklarına giden tabloda akla ilk olarak kalp ya da akciğer hastalığı gelse de araştırıldığında altından, “pulmoner hipertansiyon” çıkabileceğini söylüyor.

        AKCİĞER HASTALIĞIYLA KARIŞTIRILIYOR

        Bu sorun en çok akciğer hastalıkları, astım, kronik obstrüktif akciğer hastalığı ve sol kalp hastalığıyla karıştırılıyor. Uzmanların bu hastalığa tanı koyarken çok sayıda farklı hastalığı bertaraf etmeleri gerekiyor. Son aşamada hastaya mutlaka, “sağ kalp kateterizasyonu” denilen girişimsel bir işlem yapılıyor. Bu hem tanı koyma sürecini uzatıyor hem de donanımlı merkezlere (etkin tedavi ancak uzman merkezlerde uzman ekipler tarafından yapılabildiği için) duyulan ihtiyacı ortaya çıkarıyor.

        TEMEL TEDAVİ CERRAHİ

        Hastalığın son aşamasında kesin tedavi kabul edilen akciğer transplantasyonu bulunuyor. “Akciğer transplantasyonu konusunda hâlâ emekleme çağındayız” diyen Serdar Küçükoğlu, pulmoner hipertansiyonun bir tipi olan “kronik tromboembolik pulmoner hipertansiyonun” temel tedavisinin de cerrahi olduğuna çekiyor. Akciğerde pıhtılaşma bozukluğu yapan doku ortadan kaldırıldığında hastalığın tamamen iyileşmesi mümkün oluyor. Bunu sağlayan ve “pulmoner endarterektomi” adı len tedavi yöntemi son 5 yıldır ülkemizde de uygulanıyor. moner hipertansiyonun cerrahi gerektirmeyen farklı türlerine uygun özel ilaçlar da bulunuyor. Küçükoğlu, pulmoner tansiyonda ilk başvurulanın tedavisi olduğunu, tek ilacın memesi durumunda 3 ilacın bile bir arada kullanılabildiğini belirtiyor. Uygulanan hem hastaların yaşam kalitelerinin yükseltilmesi hem de ölüm oranlarının azaltılması anlamına geliyor.

        ‘7 YIL ÖNCE ELİMİZ KOLUMUZ BAĞLIYDI’

        Prof. Dr. Serdar Küçükoğlu’na göre, ülkemizde sayıları yeterli olmasa da “pulmoner hipertansiyon” tedavisini başarıyla gerçekleştiren merkezler bulunuyor. “7 8 yıl önce elimizde herhangi bir tedavi yöntemi bulunmadığı için karşımıza gelen pulmoner hipertansiyon hastalarından kaçardık. Çaresiz kalan bu hastalar da evlerine kapanmak zorunda kalırdı”diyen Küçükoğlu devam ediyor: “Günümüzde cerrahi yöntemler ve ilaçlardaki gelişmeler sayesinde, eskiden ortalama yaşam süresinin 1-1.5 yıl olacağı düşünülen hastalar arasında 7 yıl 8 yıldır takip ettiğimiz ve son derece düzenli hayat sürdüklerini gördüklerimiz var.”

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ