Ceyda ERENOĞLU / HT CUMARTESİ
Yoğun çalışanlar, stres altında olanlar, hamile, yaşlı ve çocukları çok çabuk ağına düşüren grip mevsimi geldi. Şu aralar herkes hasta... Ancak önlem alınırsa hafif atlatmak ya da yakalanmamak mümkün
Kış geldi gelmedi; kar yağdı yağmadı derken sürekli değişen hava sıcaklıkları insan bünyesinin savunma mekanizmalarını olumsuz etkileyebiliyor. Değişen ısıyla birlikte düşen vücut direnci grip ve soğuk algınlığına davetiye çıkarıyor. Üstelik grip, özellikle çocuklar ve yaşlılarda bulaşıcı hastalıklara zemin hazırlayarak, orta kulak iltihabı, zatürree, beyin zarı ve beyin dokusu enfeksiyonları gibi tehlikeli hastalıklara da yol açabiliyor.
Dünya genelinde her yıl 3 ila 5 milyon civarında şiddetli vakaya ve 250 bin ile 500 bin civarında vakada ise ölüme neden olan gribi çok da hafife almamakta fayda var. Stres, aşırı yorgunluk, beslenme yetersizliği olanlar, kronik kalp ve akciğer hastalıkları olanlar, gebeler, öğrenciler, bağışıklık sistemi bozulmuş olanlar, salgın sırasında kalabalık yerlerde zaman geçirmek durumunda olanlar risk grubunda bulunuyor. Ancak gripten ve soğuk algınlığından korunabilmek elbette mümkün...
Ellerin sık sık su ve sabunla yıkanması, bu yapılamıyorsa alkol içeren el temizleyicilerin kullanılması pek çok hastalıktan korunmayı sağlar.
Masalar, kapı kolları, banyo yüzeyleri, mutfak tezgâhı, oyuncak gibi sık dokunulan eşyaların günlük temizlikte kullanılan deterjanlarla temizlenmesi gerekir.
Günlük kullanılan temizlik maddeleri dışında klor, hidrojen peroksit, iyotlu antiseptikler ve alkol gibi bazı kimyasal maddeler de dezenfekte için etkilidir. Hastalara ait çarşaf, çamaşır, havlu gibi eşyaların başkası tarafından kullanılmaması gerekir. Bunların elle temas edilmeden yıkanması, sonrasında ellerin dezenfekte edilmesi gerekir.
Hastaya ait tabak, çatal ve bıçaklar bulaşık makinesinde ya da elde deterjan kullanılarak yıkanmalıdır.
Bulaşmayı önlemek için öksürme, aksırma sırasında ağız ve burun mendille kapatılmalıdır. Eğer mendil yoksa ve ağız-burun el ile kapatılmışsa, eller su ve sabunla yıkanmalıdır.
Grip olan kişiler başkaları ile yakın temastan kaçınmalı, hastalığın bulaşıcı olduğu dönemde işe ve okula gitmemelidir. Gribe yakalananların belirtilerin başlamasından 7 gün sonrasına ya da belirtilerin tamamen geçmesinden bir gün sonrasına kadar evde istirahat etmesi önemlidir.
Grip olanların maske takması diğer insanlara bulaşmasını önleyecektir. Sağlıklı kişiler hastaların yanına girerken maske kullanmalıdır. Hasta kişilerle tokalaştıktan veya solunum salgıları bulaşmış yüzeylerle temastan sonra göz, burun veya ağza dokunmak bulaşmaya neden olabilir.
Bulunulan mekân sık sık havalandırılmalıdır.
SAVAŞLARDAN DAHA ÖLÜMCÜL
Havalar soğudu, soğuk algınlıkları artıyor. Bugün pek de önemsenmiyor ama grip yüzyıllarca teşhis ve tedavisi bulunamadığı için dünya çapındaki salgınlarda milyonlarca insanın yaşamını yitirmesine yol açtı. Bilinen ilk grip salgını, 1580 yılında İspanyol Kıralı 2’inci Philip’in ordusunun virüsü Avrupa’ya taşımasıyla ortaya çıktı.
Başta cinsel temas sonucu geçtiğine inanılan hastalığın teşhisinin yapılamamasından dolayı yüzyıllar boyunca dünyada her 30-40 yılda bir grip salgını yaşandı. 1837’deki bir salgında memurlar ölünce Barselona’da kamu hizmetleri tamamen durdu. Dünya tarihinin kayıtlara geçmiş en büyük salgınında ‘İspanyol Gribi’ 1918 yılında 8 milyonu İspanya’da olmak üzere 50 milyon insanın yaşamına mal oldu (Birinci Dünya Savaşı’nda 19 milyon insan ölmüştü).
Grip aşısı ABD’de 1944 yılında geliştirilebildi. Ancak her seferinde insanlarda bağışıklık yaratmayacak şekilde mutasyona uğrayan grip virüsüyle savaşta, bilim insanları yeni aşılar geliştirmek için mücadele vermek zorunda kaldı. Asya’da grip salgınının baş gösterdiği 1957 yılında bilim insanları hastalığı çabuk teşhis etti, sağlık makamları çabuk harekete geçti ve kısa sürede sınırlı miktarda da olsa aşı üretilebildi.
Buna rağmen dünya çapında ölü sayısı 2 milyona ulaştı. Son yıllarda baş gösteren kuş gribi nadiren insanlara geçse de 1997’den beri H5N1 virüsü taşıyan tavuklara doğrudan temas eden 100’den fazla insan hayatını kaybetti.
ALINAN VİTAMİNLER ÖNEMLİ
Gripten korunmada hangi vitamin ve elementin ne tür etkileri olduğunu bilmek gerekiyor. Vitaminlerin yaşamsal önemi tartışılmaz. Etkisi ilk fark edilenlerden biri de C vitamini. 1700’lerde Amerika kıtasına yolculuk yapan denizcilerde cilt altı ve diş eti kanamaları, ciltte incelme, kahverengi lekelenmeler, eklem ve kemiklerde ağrı, aşırı halsizlik, iyileşmeyen cilt yaraları ve enfeksiyonlar sonucu ölümlerin fazla olması bir keşfe neden oluyor.
Tıp tarihinde yapılan ilk karşılaştırmalı çalışma da bu zamanda gerçekleşiyor. Uzman Doktor Özgür Şamilgil, “Bu durum C vitamini içeren besinler (günde 2 portakal ve 1 limon) verilen gemicilerin verilmeyen ve standart beslenmelerine devam edenlere göre hızla iyileşmelerinin gözlenmesiyle ortaya çıkıyor” diyor.
C vitamini vücutta birçok kimyasal tepkimede de önemli rol oynuyor. Bu vitamin cildin eklem ve bağ dokularının, kemiklerin, damarların dayanıklılığı ve elastikiyetini sağlayan elastan molekülünün üretimini sağlıyor, vücutta yıpranma ve yaşlanmayı önlüyor, yağdan enerji üretimi için gereken Carnitene oluşumunu ve mücadele hormonu noradrenalinin üretimini sağlıyor. Bazı araştırmalar, C vitamininin günde en az 1000 mg veya üzeri alındığında soğuk algınlığında etkili olabileceğini iddia ediyor.
Ayrıca bağışıklık hücrelerinin mikropları yakalayıp içine hapsetme kabiliyetini yüzde 30 kadar artırdığı da biliniyor. Hazır meyve suları ise taze yenen portakal ve mandalinanın yerini tutmuyor.
VİRÜSLERLE SAVAŞ
İnsan yaşamı için hayati öneme sahip elementlerden biri de çinko. Bu element; beyin, kas, kemik, böbrek, karaciğer, prostat ve gözde yoğun olarak bulunuyor. Çinko biyolojik ve kimyasal reaksiyonlarda da önemli rol oynuyor. Kırmızı et, sakatat, ıstakoz ve kuruyemişin ana çinko kaynaklarımız olduğu belirtiliyor. Eksikliği bağışıklık sistemimizin zayıflamasından algı bozukluğuna, metabolizma bozukluğundan göz ve cilt hastalıklarına kadar birçok soruna yol açıyor.
Soğuk algınlığında çinko kullanımı ile ilgili veriler de oldukça güçlü. Başlangıç döneminde soğuk algınlığının iyileşmesini hızlandırabileceğini gösteren çalışmalar bulunuyor. Bu element bağışıklık hücrelerinin savunma silahları üretmesini hızlandırıyor, virüslerin çoğalmak için hücrelerimizin içine girmesine engel oluyor. Bu etkinin, özellikle nezle virüsü olarak bilinen “Rhino virüsler” üzerinde oldukça belirgin olduğuna dikkat çekiliyor.
BESLENME, UYKU, HİJYEN
Uzmanlar antibiyotiklerin gribi tedavi etmediğinin altını çiziyor. Doktor tavsiyesi dışında, gelişigüzel kullanılmasının sakıncalı olduğunu vurguluyor. Gripten korunmada yeterli ve dengeli beslenme, kaliteli uyku, yeterli dinlenme ve hijyen kurallarına dikkat edilmesi büyük önem taşıyor.