Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Ruh Sağlığı Filofobik misiniz?, Uzm. Dr. Mehmet Yavuz yorumladı
        1

        İnsanlık tarihi kadar eski olan aşk kavramı insanı heyecanlandıran, düşüncelerini meşgul eden hoş bir duygudur. Peki ya ihanet, ayrılık acısı ya da hayal kırıklığının ardından “bir daha asla aşık olmak istemiyorum, aşık olmak fikrinden bile korkuyorum” diye düşündüğünüz ya da çevrenizde bu tip sözler söyleyen insanlarla karşılaştınız mı?

        2

        Dikkat edin çünkü bu sözler “filofobi” belirtisi olabilir. Uzm. Dr. Mehmet Yavuz, aşık olmaktan korma durumu olarak bilenen “Filofobi” ile ilgili görüşlerini şöyle aktarıyor:

        3

        Filofobi nedir?

        Bir tür kaygı bozukluğu olan fobi bir nesne ya da duruma karşı duyulan ileri düzeydeki korku hali olarak tanımlanır. Bir fobi olarak adlandırılan filofobi ise aşık olma korkusuna verilen addır. Uzmanlara göre filofobiye tam olarak neyin sebep olduğu bilinmemekle birlikte kişinin yaşadığı olumsuz duygusal bir deneyimin ardından ortaya çıktığına dair teoriler vardır. Ancak bu durum tedavi edilmediği sürece kişinin ailesinden, arkadaşlarından kaçmasına sosyal çevresi ile iletişiminin yok olmasına neden olabilir.

        4

        Kişi nasıl filofobik olur?

        Bir insanla tanıştınız. Birlikte güzel vakit geçirmeye başladığınızda pek çok ortak yönünüz olduğunu fark ettiniz. Zaman ilerledikçe o kişiye bağlanıp aşık oldunuz. Maalesef ki her aşk mutlu sonla bitmiyor. Herşeyin yolunda gittiğini düşünürken aldatıldınız ya da terk edildiniz. Kırılan kalbinizi onarmak zaman aldı.

        5

        Uzun bir süre sonra yeniden birini sevmeye başladınız. Bir süre sonra tüm cesaretinizi toplayıp içinizde ona karşı beslediğiniz tüm duyguları söylediniz. Ancak reddedildiniz.

        Üst üste yaşanan hayal kırıklıkları ve reddedilmişlik hissi insanların yüreğini katılaştırabiliyor. Tekrar tekrar yara almamak için artık kimseye derin bir sevgi ile bağlanmama kararı aldınız. Dikkat edin siz de filofobik olabilirsiniz.

        6

        Filofobik kişiler geçmişte yaşadıkları kötü deneyimlerin etkisiyle yeni biriyle tanıştığında o kişiden hoşlanabilme ihtimali olduğunu hissederse tekrar acı çekeceğini düşünerek kaygılanır ve korkuya kapılır. Aslında korkularının anlamsız olduğunun farkındadırlar, ancak bu duygunun önüne geçemezler. Birini yeniden sevebilme ihtimalleri olduğunu anladıklarında çaresizlik, telaş, huzursuzluk gibi duygularla savaşmak zorunda kalırlar. Çünkü geçmişte yaşadıkları kötü deneyimden dolayı aşka dair bakış açıları değişmiştir.

        7

        Filofobik kişiler bir ilişkiye başlarlarsa sonunun hep hüsranla biteceğine inanırlar. Bu kişiler için kaçmak aslında bir savunma kalkanı gibidir. Kaçarak acılık duygusundan kendilerini korurlar.

        8

        Ruhunda hasara yol açan filofobi, kişiyi fiziksel olarak da etkiler. Filofobik kişiler hoşlandığı kişiyle karşılaştıklarında bir an önce o ortamı terk etmek ister. Kalp daha hızlı atmaya başlar, mide bulantısı, baş dönmesi, terleme, bayılma hissi, aşırı kaygı gibi belirtiler gözlemlenebilir.

        9

        Kimler filofobik olamaya daha yatkın?

        Küçük yaşlardaki çocukları eğitirken ebeveynlerin çocuğa istediğini yaptırmak için “söylediklerimi yapmazsan seni hiç kimse sevmez “ “baban ve ben seni terk ederiz” gibi ifadeler kullanarak çocuğun yüreğine acılık tohumları atarak korkutmaya çalışması çocuğun ileriki yaşlarda yaşadığı bir aşk acısının ardından filofobinin ortaya çıkmasına neden olabiliyor.

        10

        Tedavisi

        Kişiyi mutsuzlaştıran, hayattan zevk almasını engelleyen aşık olma korkusu tedavisi olan bir hastalıktır. Fobi tedavilerinin temelini yüzleşmeler oluşturur.

        Hasta kendi duygularından korktuğu için “imajinasyon” denilen “hayal etme” egzersiziyle hasta aşık olmaya maruz bırakılır. Filofobik kişi kademeli olarak bu korku ile yüzleştirilir. Yüzleşmenin ardından kişinin aşka dair kafasında yer edinmiş olan negatif düşüncelerin yerini pozitif düşünce kalıpları yerleştirilir. Böylece geçmişte yaşanan acı tecrübenin vermiş olduğu korku ve kaygılar geride kalır. Geçmişte yaşananlar sadece bir hayat tecrübesi olarak hatırlanır.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ