Şiddet mağduru kadınların çocukları da şiddete meyilli
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın, aile içi şiddet araştırması sonuçlarına göre eşi ya da sevgilisinden şiddet gören kadınların çocuklarının yüzde 30'u saldırganlık gösteriyor
HT GAZETE
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın, 12 bölgede 15-59 yaş arası 15 bin 72 kadının katılımıyla yaptığı "Türkiye'de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması"nın 2014 verileri çarpıcı sonuçlar ortaya koydu.
Araştırmada, şiddete uğrayan annelerin çocuklarının da şiddete meyilli olduğu ortaya çıktı.
Araştırmaya göre, eş veya birlikte olduğu erkeklerin fiziksel ve/veya cinsel şiddetine maruz kalmış kadınların yüzde 30.6'sının çocuğunda "anneye veya diğer çocuklara saldırgan olma" davranışı görülüyor. Aynı davranış için bu oran, şiddete maruz kalmamış kadınların çocuklarında yüzde 17.2. Davranış sorunları içerisinde "hırçınlaşarak ağlama" incelendiğinde ise şiddete maruz kalmış kadınların yüzde 51.9'unun çocuğunda bu davranış görülürken şiddete maruz kalmamış kadınların çocukları arasında aynı davranışın görülme oranı yüzde 35.
Araştırmaya göre erkeklerin üçte biri, eşlerine yönelik fiziksel şiddete başvuruyor. Erkekleri aile içi şiddete yönelten diğer bir neden ise yüzde 27 ile çocukluğunda kendisine yönelik ailesinden gördüğü şiddet. Yrd. Doç. Dr. Elif Durgel Jagtap, araştırmanın annesi şiddete uğrayan çocuklar açısından bakıldığında endişe yaratıcı rakamlar ortaya koyduğunu belirtti. Yrd. Doç. Dr. Jagtap, "Aile içi şiddete maruz kalan ya da tanıklık eden çocuklar, ilerleyen dönemlerde de çeşitli sorunlar yaşayabilir. Sorunların saldırganlıkla çözülmeye çalışıldığı ailelerde yetişen çocuklar, duygularını ifade edebilme, kontrol edebilme gibi sosyal becerileri yeterince geliştirecek ortamı bulamayabilir.
Aynı bu araştırmada da ortaya çıktığı gibi, dolayısıyla kendi yetişkinliklerinde de duygularını kontrol edemiyor ve şiddete başvurabiliyor" dedi. Jagtap, annesi ya da kendisi aile içi şiddete maruz kalan çocukların, yalnızca şiddete meyilli olmakla kalmayıp hayatlarının her döneminde içe kapanıklık, saldırganlık gibi davranış bozuklukları, sosyal, sözel ve bilişsel becerilerde düşüş, uyku düzensizlikleri, dil ve bilişsel becerilerdeki düşük performans gibi büyük sıkıntılar yaşayabileceklerini söyledi.
HABER MERKEZİ