Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Ruh Sağlığı Mutluluğun 8 Sırrı!

        CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; İkili ilişkilerin mutlulukla beslenebilmesi için hayata geçirilmesi gereken 8 temel duygusal gereksinimi sıraladı. İşte mutlu olmanın 8 sırrı...

        Türkiye Psikoterapi ve Psikoterapistler Derneği (PSİKODER) Başkan Yardımcısı Psikoterapist Uz. Dr. Cem Keçe, “Bir erkek için ilgi göstermeyi öğrenmek ne kadar zorsa, bir kadın için de güvenmeyi öğrenmek o kadar zordur” dedi.

        İkili ilişkilerin ve evliliklerin mutluluk ve huzurla beslenebilmesi için hayata geçirilmesi gereken sekiz temel duygusal gereksinimine ihtiyaç duyulduğunu belirten Keçe, mutlu olmanın 8 sırrının ise, “kabullenme, koşulsuz sevgi, ilgi, anlayış, saygı, takdir, güven ve sabır” olduğunu ifade etti.

        KOŞULSUZCA KABULLENMEK RUHA ŞİFA VERİR!

        Kabul etme duygusunun, minnet duyma duygusuyla birlikte geliştiğine dikkat çeken Keçe, “Bir kişiyi olduğu gibi ve koşulsuzca kabul etmek, dünyanın en değerli armağanlarının başında gelir. Karşı tarafta yeterlilik hissinin gelişmesine yardımcı olur” dedi.

        SEVİYORSANIZ İLGİNİZİ DAVRANIŞLARINIZLA GÖSTERİN!

        Yüreklerin en çok susadığı duygunun koşulsuz sevgi ve çıkarsız sevmek olduğuna işaret eden Keçe, bağlayıcı, birleştirici, paylaştırıcı ve bir araya toplayıcı bir yaklaşım olan koşulsuz sevginin, sevgilerin en güzelini, en gerçeğini, çiftin birbirinin iyi taraflarını da kötü taraflarını da sevmesini ve olduğu gibi kabul etmesini ifade ederek, “İlgi duymak partnerin iyiliği ve mutluluğu için endişelenmeyi, onu değerli ve çok özel görmeyi de içerir. Seviyorsanız ama ilgilenmiyorsanız aslında sevginizi göstermiyorsunuz demektir” dedi.

        "BEN" MERKEZLİ DEĞİL "SEN" MERKEZLİ OLUN

        Partner ilişkilerindeki görüş ve inanış etmenlerinin etkisiyle beliren düşünüş biçimi ve zihniyet olarak tarif edilen anlayışın, ‘hoş görme ve hâlden anlama’ olarak anlam kazandığını belirten Keçe, “Çift birbirinin yerine kendini koyduğunda, olaylara onun bakış açısıyla bakmaya çalıştığında anlayışlı olmanın ilk adımını atmış olur. Gülümseyerek ve yumuşak bir ses tonuyla çift birbirini anlamaya çalıştığında, koşulsuzca sevdiğini ve kabul ettiğini gösterdiğinde düşünce ve duygu kanallarını açabilir, empati kurabilir. ‘Ben’ merkezli değil de ’sen’ merkezli bakış açısını ortaya koyabilir. Anlayışlı olan bu yaklaşımla herhangi bir sözün, duygunun ya da durumun anlamı daha derin hissedilebilir. Çift birbirini anlayarak dünyayı bir başkasının görüş açısından değerlendirebilir” dedi.

        MUTLULUĞUN SIRRI SABIR VE NEZAKETTEN GEÇİYOR

        İlişkinin cicim ayları geçince ve çiftlerin birbirlerine alışıp rahatlayınca, başlangıçtaki nazik sözler ve jestlerin, çok yanlış bir şekilde, yavaş yavaş azalmaya başladığına dikkat çeken Keçe, “Ancak içinde saygı ve koşulsuz sevgiyi barındıran nezaket, çiftleri bir arada tutan bir tutkaldır. Nezaketin temeli ise saygıya dayanır. Saygılı bir yaklaşım karşıdaki kişinin haklarını, isteklerini ve gereksinimlerini kabul etmeyi kapsar. Ancak istek ve gereksinimlere saygı duymanın nedeni korku olmamalı, nezaket ve karşı tarafın bunu hak ettiğine inanmak olmalı” dedi.

        ERKEKLERİ DAHA ÇOK TAKDİR ETMEK GEREKİYOR

        Takdir edilmenin kadınlar için bir ‘istek’, erkekler için bir ‘gereksinim’ düzeyinde olduğuna dikkat çeken Keçe, isteğin ertelenebileceğini, ama gereksinimin nefes alıp vermek gibi vazgeçilmez bir durum olduğunu ifade ederek, “Ancak bir erkek için ilgi göstermeyi öğrenmek ne kadar zorsa, bir kadın için de güvenmeyi öğrenmek o kadar zor. Özellikle yakın ilişkilerde eğer bir kadın defalarca düş kırıklığına uğramışsa, benliğinin güven duyan yanını inkâr etme eğilimi göstermesi beklenen bir durumdur” dedi.

        MUTLU OLAN VE MUTLU GÖRÜNEN BİR KADIN ERKEĞİ EVE BAĞLIYOR

        Çiftin zor koşullar karşısında bile birliğini bozmandan, birbirine olan güvenini ve birlikteliklerinin verdiği sevgiyi hiçe saymadan, birbirini sabırla dinlemeleri gerektiğinin altını çizen Keçe, “Acı, yoksulluk, haksızlık gibi üzücü durumlar karşısında ses çıkarmadan onların geçmesini bekleme erdemini göstermek olarak bilinen sabır, mutlu birlikteliklerin en önemli dayanaklarından biridir. Dayanma ve dayanıklılık gibi anlamlara gelen sabır, ahlâkî bir kavram olarak, başa gelen musibetlerden dolayı partnerden şikâyetçi olmamak, yakınmamak, sızlanmamak, nefse ağır gelen ve hoşa gitmeyen şeyler karşısında ilişkinin yararını düşünerek ruhi dengeyi bozmamak, sükûnet ve dayanma gücünü ortaya koymak anlamına gelir. Kadın sabır göstermek yerine sinirlenip üzüldüğü zaman eşi soğuk ve ilgisiz davranmayı sürdürürse, erkeğin sevgisine de güveni zamanla azalır. Aynı şekilde bir erkeğin ilgi göstermekten vazgeçmesinin nedeni de tüm çabalarına karşın kendisine güvenilmemesi ya da takdir edilmemesi olarak biliniyor. Eğer erkek eşini mutlu etme yeteneğinden kuşku duyulduğunu hissederse, sabırlı olmak yerine, kadının mutluluğu için çabalamaktan derhal vazgeçiyor” dedi.

        Mahmure

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ