Buna inanırsan zayıflarsın

Güneş AKSÜS / HT MAGAZİN

Bilmemek değil öğrenmemek ayıp diye boşuna dememişler. Bu cümleyi aşabildiğimiz zaman gerçekten önce kendimize, sonra karşımızdakine saygı duymayı öğrenmişiz demektir. Zaman zaman danışanlarım ile aralarında geçen örneklere yer veriyorum ki sizin de başınıza geliyor ise tecrübe olsun diye ve hatta birbirinizi daha iyi anlayın diye. Yine bir örnek. Bakalım tanıdık gelecek mi?

‘DİYETTEN BIKTIM ARTIK!’

Yeni randevu. İçeriye tedirgin adımlarla girdi. En sık karşılaştığım tablolardan. Beni merak eden, tanışmak isteyen, tavsiye ile gelen ve hakkımda güzel şeyler duymuş ama kendine inancı olmayan, aslında başarabileceğini çok da düşünmeyen bir kadın.

Tanışmamızın ilk cümlesi: “Ben aslında artık diyetten bıktım. Diyetisyene gitmekten de!” (Dikkat: Zaten sırf bu yüzden benim ilk kitabımın adı ‘Bana Diyet De-me’ olmuştu.) Gülümseyerek dinliyorum. Çünkü gerçekten bunu sık duyuyorum.

- Zaten televizyondakileri de dinliyorum, kitapların çoğunu hatta hepsini okudum ben.

- Peki, neden buradasınız? Nasıl yardımcı olabilirim?

- Bana ne olur çok hızlı zayıflayacağım ve artık geri almayacağım bir yöntem bulun.

- Tamam.

- Nasıl tamam?

- Tamam, elimden geleni yapacağım ama gelin önce şu TV’de duyduklarınızı, internette okuduklarınızı birkenara bırakarak kendinizi anlatın bana.

- Ama TV’de bilmem kim dedi ki..

- Evet, o teyze çıkıp her gün bir şey söyler. Benim için sağlığınız önemli. Hadi gelin, bana siz kendinizi anlatın.

Ve anlatmaya başlar... Tüm olumsuz hikâyelerini, başarısız denemelerini, açlık oyunlarını, kendini nasıl zorladığını, sabah akşam protein yiyeceğim derken et görmekten bıktığını, ekmeksiz gezeyim derken nasıl da kendini kötü hissettiğini ve spor yapacak hali bile olmadığını, detoks yapmaya çalışırken nasıl gerildiğini ve uykusuz kaldığını...

Peki ya olumlu taraflar? Sizin başardığınız bir şey yok mu?

Bu görüşmenin ayrıntılarını yazmayacağım, bu kadarı bile yeter. Çünkü burada dikkatinizi çekmek istediğim önemli birkaç konu var.

NEDEN KİLO ALDIĞINIZI BULUN

Diyetisyene bilgi seviye sınavı için gitmiyorsunuz. Elbette bilmediğiniz konular var. Yıllardır diyetisyene gittim diyen ve gittiği kişilerin diyetisyen olmadığını yeni öğrenenler var. Ya da yıllardır uzmanla zayıflamaya çalışmış ama hiç kendine uygun bir program yapmamış. Kalori ezberlemekten gerçekten ne yemesi gerektiğini hiç öğrenmemiş. Bilmemek ayıp değil, her yaşta her zaman öğrenebilirsiniz. Bildikleriniz doğru mu sorun, zaten biliyorum deyip geçmeyin.

Bunu bir türlü başaramamanızın, zayıflama sağlansa bile koruyamamanızın iki sebebi var. Biri, gerçekten inanmamak, yola umutsuz çıkmak ve gitmeyeceğini bilmek. ‘Ben zaten hiç zayıf olmadım’ demek, şişman olmayı kabul ettim demektir. İkincisi ise yine her şeyi bildiğinizi düşündüğünüz için sadece çok yemek kilo aldırır yanılgısına düşmek. Neden kilo aldığınızı bulmazsanız korumada başarılı olma şansınız düşer.

POZİTİF DÜŞÜNCE ÇOK ÖNEMLİ

Güven duygusu... Gittiğiniz uzmana güvenip onunla birlikte yürümeniz gerekiyor. Bunun için birlikte çalıştığınız kişinin gerçekten bu konuda uzman olup olmadığını araştırın. Sizi anladığına emin olun. Güveniyorsanız onun dediklerini yapın. Örneğin günlük tutmak. Biz diyetisyenler yazdırır ve bu günlükleri düzenli getirmenizi bekleriz. Bu bizim için çok önemli notlar. Çünkü bu notlar, oraya güvendiğinizi, kendinizi kontrol ettiğinizi gösterirken, diyetisyene de ne yediğinizi, ne kadar yediğinizi, ne kadar çeşitlendirebildiğinizi gösterir. Bu sizi daha iyi tanımamızı sağlar.

Motivasyon! Hep olmalı! Kendinize olumlu cümleler kurun. Yapamam edemem değil, ben daha önce bunu başardım, yine yaparım deyin. Pozitif düşünce, pozitif çözümler sağlar. Bu başarı getirecek, biliyorum.