Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Embriyonun güzeli değil atletiği makbul

        Tüp bebek tedavilerinde çiftlerin özlemle bekledikleri sağlıklı bebeklerine kavuşmaları kolay olmuyor. Bu noktada önemli aşamalardan biri de rahme nakledilecek en doğru embriyonun üretilmesi ve seçimi. Peki buönemli seçim nasıl ve neye göre yapılıyor? Bahçeci Sağlık Grubu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Bahçeci, başarılı bir sonuç için defalarca tedavi görme gerekliliğinin çiftleri maddi-manevi açıdan hayli yıprattığını, gebelik için en uygun embriyon seçiminin bu aşamada devreye girdiğini, doğru embriyon geliştirme ve seçimiyleyeni tedavi ve gereksiz zaman kaybının azaltılabileceğini söylüyor.

        ‘GELİŞİMLERİ FİLM GİBİ İZLENİYOR’

        Embriyon büyütülmesi ve seçimi için kullanılan güncel yaklaşımlar statik, dinamik ve genetik olarak 3 ana sınıfta değerlendiriliyor. Statik embriyon seçiminde, inkübatör içinde büyütülen embriyonlar günde 1 defa bu cihazlardan dışarıya alınıyor ve mikroskop altında hızlıca günlük gelişim özelliklerine bakılıyor. Hâlâ dünyadaki hemen her laboratuvarda kullanılanbu yöntemin statik değerlendirme olduğu belirtiliyor. Neredeyse her merkezin kendi seçiminde kullandığı ek bir değerlendirme sistemi bulunduğu için A merkezindeki değerlendirmeyle B merkezindeki değişkenlik gösterebiliyor. “Son 10yılda embriyoloji laboratuvarlarında kullanılan teknik ve teknolojilerde önemli ilerlemeler var. Bunların başında, embriyon gelişiminin canlı izlenip kayıt edilebildiği kameralı inkübatörler geliyor” diyen Prof. Dr. Bahçecik, bu cihazlar sayesinde embriyonların gelişimlerini sinema filmi gibi izleyebildiklerini söylüyor.

        ‘İŞİMİZ ATLETİZM YARIŞINA BENZİYOR’

        Tüp bebek tedavilerinde üretilen her embriyon anne-babanın özelliklerinin farklı bir karışımı olarak değerlendiriliyor. Embriyonlar farklı karakter yapısı ve fiziksel özellikler taşıyor. Embriyon seçimi embriyonların günlük olarak yarıştığı bir atletizm yarışmasına benzetiliyor. Prof. Dr. Bahçecik, “Embriyon seçiminde yaptığımız iş, yarışın farklı etaplarında farklı hızlarda ve performansta koşan atletlerin hangisinin yarışı birinci bitireceğini anlamaya çalışmaktır” diyor ve ekliyor: “Amacımız en güzel görünen embriyondan çok, en iyi koşan embriyonu bulmaya çalışmak olduğu için, internet ve sosyal medyada sık karşılaşılan ‘kaliteli embriyon’ tanımlamasının yanlış algılanabileceği gerçeği unutulmamalı.”

        Dinamik embriyon seçiminin avantajları

        Yıllarca statik yöntemle büyüterek seçilmeye çalışılan embriyonların, dinamik embriyon seçimini sağlayan teknolojilerle değerlendirilmesi sonrası son derece değerli bilgiler edinmeye başladıklarını belirten Prof. Dr. Mustafa Bahçeci, “Bununla birlikte, bu sistemlerin her çifte her zaman daha yüksek başarı getireceğini söylemek için henüz erken. En büyük avantajlarımız teknolojide embriyon gelişimlerinin mümkün olanen huzurlu şekilde ve rahatsız edilmeden gerçekleştiriliyor olması ve gelişimin her anı kayıt altına alınabildiği için özellikle döllenmede veya embriyon gelişiminde sorun görünen olgularda sorunun kaynağıyla ilgili bilgi veriyor oluşu” diyor. Teknolojinin yüksek maliyetinden dolayı şu an sayılı merkezde kullanılan yöntem ve cihaz sistemlerinin, yakın gelecekte giderek yaygınlaşarak her klinikte kullanılacağı öngörülüyor.

        HUZURLU EMBRİYON GELİŞİMİ

        Gerek statik, gerekse dinamik embriyonun büyütülmesi ve seçiminde amacın seçim sırasında embriyonlara rahatsızlık ve stres vermeyip doğal süreci olabildiğince taklit edebilmek olduğu belirtiliyor. Statik embriyon seçiminde günde sadece 1 kez embriyon kontrolü sağlanırken, dinamik sistemlerde bu sınır ortadan kalktığı için embriyon gelişimi ve başarısı hakkında çok daha fazla bilgi toplanıyor. Peki doğa taklit edildiğinde tüm sorunlar çözülecek mi? Çocuk isteyen çiftler çocuk sahibi olabilecekmi? Prof. Dr. Bahçeci, yanıtın genetiğinde gizli olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Dinamik embriyon seçimi bize süreci sadece dışarıdan izleyebilme imkânı tanıyor. Dışarıdan gelişimi çok iyi görünen bir embriyon da rahme tutunamayabilir veya gebelikte ciddi sorunlar doğurabilen genetik bir bozukluk içerebilir. Çoğu hastaya ‘Embriyonlarınız son derece kaliteli’ dendiği halde sonucun olumsuz çıkması bundan. Dışarıdan baktığımızda embriyonun tutma şansını yüksek görüyoruz ama iş dış güzellikle bitmiyor. O noktada ‘genetik embriyon seçimi’ aşamasına geçiyoruz.”

        Ceyda ERENOĞLU / GAZETE HABERTÜRK

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ