Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Dirençli lösemide hap dönemi!

        Hematolojik Onkoloji Derneği tarafından 4’üncüsü düzenlenen, Hematolojik Onkoloji Kongresi, KKTC‘de yapıldı. Kongre’de hematolojik yani kanla ilgili kanserlerdeki son gelişmeler, alanında uzman bilim insanları tarafından masaya yatırıldı.

        Kongrede ele alınan gelişmeleri anlatan Hematolojik Onkoloji Derneği (HOD) Başkanı Prof. Dr. Seçkin Çağırgan, son yıllarda geliştirilen tedavi yöntemleriyle kansere karşı daha güçlü olduklarını kaydetti.

        “YENİ İLAÇLAR KANSERE KARŞI ELİMİZİ GÜÇLENDİRDİ”

        REKLAM

        Hematolojik Onkoloji Derneği (HOD) Başkanı Prof. Dr. Seçkin Çağırgan, hematolojik kanserlerle ilgili her yıl önemli gelişmeler ortaya çıktığını kaydederek, "Bu gelişmeler, hastalarımıza daha iyi tedaviler verme, sonuçları daha iyi olabilen tedavi yaklaşımlarında bulunabilme olanağı veriyor. Bunlar da bizi heyecanlandırıyor. Her yıl bir hastalık öne çıkıyor. Bu yıl da kronik lenfösit lösemi dediğimiz bir lösemi tipinde ortaya çıktı. Bu hastalıkta son bir iki yıla kadar önemli bir gelişme yokken bugün için yeni yeni ilaçlar devreye girdi. Daha önce yanıtsız kalan kronik lenfösit lösemi hastalarında veya nüksetmiş, dirençli hale gelmiş kronik lenfösit lösemili (KLL) hastalarda elimizkolumuz bağlıyken bunlarda da etkili olabilen ve genellikle ağızdan kullanılabilen ilaçlar kullanıma girdi. Biz de hastalarımızda kullanmaya başladık son yıllar içerisinde" dedi.

        Diğer bir hastalığın miyelom olduğunu söyleyen Prof. Dr. Çağırgan, sözlerine şöyle devam etti: "Son 10 yılda devamlı bir gelişme söz konusu. Tedavi alanında bir devinim söz konusu. Yeni yeni ilaçlarlamiyelom hastalarının yaşam sürelerinde önemli bir uzama söz konusu. Beş yıllık dilimlere baktığımız zaman bu uzamaları çok net bir şekilde görebiliyoruz her yıl. Son yıl içerisinde de yinemiyelom alanında da yeni ilaçlar kullanıma girdi.Farklıetki mekanizmasıyla farklı bir grup olarak hedefe yönelik tedaviler açısındanmiyelomda da iki önemli ilaç bu hastalığa karşı elimizi daha da güçlendirici bir etki yarattı. Bu ajanların devreye girmesiyle hastalarımızın daha iyi yanıtlar almasını ve daha uzun hastalıksız dönemlere kavuşmasını umut ediyoruz.Çalışmalar da bunugösteriyor.

        REKLAM

        "40 YILDIR ÖNEMLİ BİR GELİŞME SÖZ KONUSU DEĞİLDİ"

        Bunların dışında akut miyeloid lösemi (AML) alanında da önemli gelişmeler var.Akut miyeloid lösemide 40 yıldır önemli bir gelişme söz konusu değildi. Allojenik nakillerdeki gelişmeler sonuçları iyileştirmiştiama indüksiyon tedavisi dediğimizilk tedavi basamaklarında belirgin bir gelişme söz konusu değildi.Akut miyeloid lösemide de yine hedefe yönelik tedaviler diyebileceğimiz bazı ilaçlar yakın gelecekte gündeme gelecek gibi görünüyor. Buradaki çalışmalar yoğun olarak devam ediyor. Bunların sonuçlarını da bugün itibariyle biz kongremizde irdelemeye başladık. Bize gelecekteki yansımalarını değerlendirmeye başladık.

        "LÖSEMİYİ YOK ETMEYE YÖNELİK TEDAVİ YAKLAŞIMLARI VAR"

        Akut lenfoblastik lösemide (ALL) ise biyolojik tedaviler gündeme gelmeye başladı. Hastanınbağışıklık sistemi hücrelerini kullanarak bunları deneysel bir ortamda işleyerek tekrar lösemi hücrelerine karşı savaşan hücrelere dönüştürme ve lösemiyi yok etmeye yönelik bazı tedavi yaklaşımları var. CAR-T Cell dediğimiz hücresel tedavi yöntemi bu konuda oldukça önemli bir tedavi yaklaşımı. Ülkemizde biz bunu nasıl gündeme getirebiliriz ve bu tedavi ajanını uygulamaya sokabilir miyiz diye düşünürken Prof. Dr. Ercüment Ovalı bu konuda öncü bir görev üstlenecek gibi görünüyor.

        Diğer bir alan; ülkemiz açısından akrabadonörüolmayan ve transplant gereken hastalardaTÜRKÖK’ün çok önemli bir görev üstlendiğini ve kısa zamanda önemli gelişmeler kaydettiğini söylemiştik. Bunu biz transplant hekimleri olarak pratik uygulamalarımızda da görüyoruz.Artık hastalarımızın önemli bir kısmı akraba donörü olmayanve mutlaka nakil yapılması gereken hastalarımızın önemli bir kısmına TÜRKÖK’ten donörbulabilmeye başladık. Yurt dışına bağımlılığımız bu anlamda önemli oranda azalmış durumda. Ancak allojenik nakil alanındaki gelişmeler akraba dışıdonörbulunamasa dahi hastalarımızahaploidentik nakil diye tanımladığımız tam uyumlu olmayan, akrabalardan, ebeveynlerden, çocuklardan veya kardeşlerden yüzde 50 bile uyumlu olsa ki böyle birdonörübulmak hemen hemen her hasta için geçerlidir. Haploidentik nakil yaparak bu hastalarımızın nakil gereksinimlerini karşılayabilecek durumdayız. Nakil alanındaki gelişmeler de önemli sonuçlar verdi. Günümüz deHLA tam uyumlu donör olmasa bile yüzde 50 uyumlu donörlerdenbaşarıyla nakil yapılabiliyor ve biz de ülkemizde başarıyla uygulayabiliyoruz.

        “NAKİL GEREKSİNİMİ OLAN HER HASTAYA NAKİL UYGULAYABİLECEK DURUMA GELDİK”

        Artık nakil gereksinimi olan hemen her hastaya nakil uygulayabilecek duruma geldik. Hatta önümüzdeki yıllardaki gelişmeler haploidentik nakilsonuçlarının akraba dışıdonörden yapılan nakillerle eşdeğer sonuçlar verdiğini göstermeye başladı. Bu konudaki gelişmeler, ek çalışmalar bunu doğrularsa belkiakrabadışıdonöregereksinim bile kalmadan bütün hastalara hemen birdonörbulma durumu ortaya çıkabilecek diye düşünüyorum. Gelecek, bu yöndeki bir gelişmeye pratik olarak uygulama durumu yaratabilir."

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ