Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Dr. Frankenstein pişman değil

        Hakkında onanmamış 10 yıllık hapis cezası olan ve Litvanya’da olduğu tahmin edilen ‘Dr. Frankenstein’ lakaplı Doç. Dr. Yusuf Erçin Sönmez’e telefonla ulaştık. Dr. Frankenstein, organ nakline nasıl başladığını, yasadışı organ nakline adının nasıl karıştığını anlattı, “Pişman değilim. Nakil yapıp kurtardığım 3 genç hâlâ arar. Kendime sorunca, ‘Değerdi be Yusuf’ derim” diye konuştu.

         Organ nakli nasıl başladı?

        İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi’de 2.5 yıllık asistan iken, Doç. Dr. Uluğ Eldegez, bana bir gün “Böbrek nakli yapalım mı?” dedi ve okumam için 60-70 sayfalık bir kitap tutuşturdu. Ertesi sabah saat 07.15’te odasının önünde bekliyordum. ‘Tamam, hadi başlayalım’ dedim. İşte yaklaşık 26 yıl önce başlayan organ nakli sürecimin sihirli sözleri bunlar.

        GÖNÜLLÜ NÖBETLER

         Sonra neler oldu peki?

        Bundan sonra Çapa’da geceleri ve gönüllü nöbetlerim başladı. Ayda 4-5 gün eve gidebiliyordum. En azından ikizlerimin beni unutmamalarını sağlamak için. 3’üncü yılın sonunda Türkiye’de yapılan tüm kadavradan nakillerin tamamının iki katından fazlasını yapmıştık. İnanılmaz mutluydum.

        ‘ALAN, KOMUTANIMDI’

         Askerlik günleri...

        Vatani hizmetim için Gökçeada Komando Alayı’na gittim. Komutan, efsane isim Engin Alan’dı. O dönem kurmay albaydı.

        BAKANLIK BURS VERMİŞ

         Ne zaman ‘doçent’ oldunuz?

        Askerlik sonrası, 8 ay Haydarpaşa Numune Hastanesi Organ Nakli Merkezi’nde çalıştım. Kartal Devlet Hastanesi Organ Nakli Merkezi kuruculuğunu yürüttüm. Bu arada Sağlık Bakanlığı bursu ile Fransa’da Paris Paul Brousse Hastanesi’nde karaciğer nakli alanında 1 yıl eğitim aldım. Aynı dönemde doçent unvanını aldım. 1994’te Sağlık Bakanlığı’ndaki bir toplantıda ‘Organ satışı-alışı serbest bırakılsın ve denetimi Sağlık Bakanlığı’na verilsin” önerisinde bulundum.

         Nasıl karşılandı bu teklif?

        Herkes karşı çıktı. Bir kişi hariç, Yıldırım Aktuna. Ama bundan 6 sene sonra “İran modeli” olarak ortaya çıktı. Her şey devlet kontrolünde. Sadece İranlının İranlıya organ vermesi veya satması kabul ediliyor. Alan da satan da bakanlığa başvuruyor.

        ‘YASAL ENGEL YOKTU’

         Özel hastanelerde organ nakli serüveniniz nasıl başladı?

        1997’ye kadar hayatımda farklı bir dönem başladı. Birincisi; Kartal Organ Nakli Merkezi sorumlusu Doç. Dr. Yusuf Erçin Sönmez. İkincisi ise ‘part-time’ çalışmaya başlayan Genel Cerrah Yusuf Sönmez. Bu arada son yıllarımı verdiğim ve çalışma ortamı bulamadığım böbrek nakilleri merakım beni sürekli dürtüyordu. 2238 sayılı yasayı defalarca okuduktan sonra hiçbir engelin olmadığını gördüm. Ben de özel hastanelerde organ nakline başladım. İlkini Kadıköy Vatan Hastanesi’nde anneden oğluna yaptım. Sonra Meyan ve Maltepe Marmara Hastanesi.

         Türkiye’de doku uyumsuz ilk organ naklini siz mi yaptınız?

        O dönemlerde okuduklarım ve biraz da cesaretimle bir hastaya doku grubuna bakmadan böbrek nakli yaptım. Bu hasta halen ilk böbreği ile yaşamını sürdürüyor. Nakillere seri olarak başlamam ise 1998-1999 yıllarında açılan davadan beraat ettikten sonra, yine Kadıköy Vatan Hastanesi’nde çalışmaya başlama yıllarıma denk düşüyor.

         İsminiz yasadışı organ nakliyle ilk ne zaman anıldı?

        1997 yılı ismimin yasadışı organ nakli ile anıldığı yıldır. Ben bu süreçte organ nakli merkezinin ayrıntılarını bitirmeye çalıştım. 1994’ten 1997’ye merkez bitmişti. Açılışa 1 hafta görevden alındım ve memuriyetime son verildi.

        SÖNMEZ HASTANESİ

         Daha sonra Sönmez Hastanesi olayı oldu?

        Dönemin Sağlık Bakanı Osman Durmuş, beni meslekten atarken, İsrail Sağlık Bakanı sağlığa hizmetimden ötürü teşekkür ediyordu. 2000-2010 arası, zor bir dönem oldu. İsrail dönüşü, davalar açıldı, Gariptir kimi savcı takipsizlik verirken, kimi dava açıyordu. Son kale, Sönmez Hastanesi oldu. 2005’te aldık. Ruhsat vermemek için her türlü zorluk çıkarıldı. Sonunda aldık. Ama yine aynı son: Sağlık Bakanı Recep Akdağ, ‘Ruhsatı iptal ettim’ diye açıklama yaptı.

        ‘DEĞERDİ BE YUSUF’

         ‘Keşke’ dediniz mi hiç?

        Hani olmadı desem yalan olur ama bu arada acaba diye de düşünüyorum. O gün bana o ufacık kitabı vermeseydi Uluğ Ağabey, bugün ben olmayacaktım. Daha mı iyi bilmiyorum... O kadar mutlu anlar yaşadım ki. Hele hele Sinan, Yasemin ve Serhan gibi şimdilerde 20’li yaşlarını geçmiş çocuklar , arayıp ‘Nasılsın Yusuf Abi ’ dediklerinde, sözlerle anlatmam mümkün değil. Sırf bu çocuklar için bile, ‘Değerdi be Yusuf!’ diyorum...

        SONER ÖZCAN- AHT

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ