Haberler Sağlık Enfeksiyon ve Salgın 6 aydan büyüklere grip aşısı yaptırın, Grip aşısı, 6 aydan büyük çocuklara grip aşısı önerisi.
6 aydan büyüklere grip aşısı yaptırın
Çocuklara grip aşısı yaptırılmasında çocuk doktorlarının birçoğu hemfikir!
Giriş: 15.09.2014 - 08:59 Güncelleme: 15.09.2014 - 08:59
Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Cevit, sonbaharın gelmesiyle grip riskinin arttığını ve çocuklara grip aşısı yaptırılmasında çocuk doktorlarının birçoğunun hemfikir olduğunu belirtti.
Grip hakkında doğru bilinen yanlışlar
Her yıl milyonlarca insan grip olarak bilinen mevsimsel influenzaya yakalanır. Bu durum burun, boğaz ve akciğerlerinizi de kapsayan solunum sisteminizi etkileyen bulaşıcı bir viral enfeksiyondur.
Dünyada her yıl yüzbinlerce insan grip hastalığına yakalanıyor. Hatta küresel salgın dönemlerinde binlerce insan hayatını kaybediyor. Hastalıkla birlikte gribin dünya ekonomisine faturası ise milyonlarca doları aşıyor. İşte grip hakkındaki yanlış bilgiler
GRİP SOĞUK ALGINLIĞINDAN FARKLI BİR ŞEY DEĞİLDİR: Gribin belirtileri (ateş, öksürük, boğaz ağrısı, kas ağrısı, baş ağrısı ve aşırı yorgunluk) takatinizi keserken, birçok insan birkaç gün ile 2 hafta içinde iyileşir.
Ciddi vakalarda gribe yakalananlarda ciddi dehidrasyon ve vücutta mikroplanma da görülür. Gerçek risk grip virüsünün doğrudan etkilerinden olmayabilir, vücudu zayıflatan grip kişiyi ölümcül olabilen diğer hastalıklara karşı da savunmasız hale getirir.
Mevsimsel griple ilgili oluşan ölümlerin çoğu kişi gribe yakalandıktan birkaç hafta sonra oluşur. Bu kişilerde bakteriyal pnömoni gibi ikinci bir bakteriyal enfeksiyon gelişir.
Diğer vakalarda grip kongestif kalp yetmezliği veya kronik pulmoner kalp hastalığı mevcut kronik hastalığı kötüleştirir. Astım hastaları için grip ölümcül risk taşıyor. Soğuk algınlığı ise daha hafiftir.
ARALIK'A KADAR GRİBE YAKALANMAZSANIZ, GRİPTEN KURTULDUNUZ DEMEKTİR: Bu da doğru değil. Grip salgınlarının zamanını önceden tahmin etmek mümkün değil.
Fakat verilere göre, 1982-83 ve 2011-12 sezonları arasında hastalığın zirve yaptığı dönem Şubat ayıydı. Ayrıca Ocak ve Mart aylarında da grip hastalığı çok fazla görülüyor.
MİDE GRİBİ BİR TÜR İNFLUENZADIR: Bazı insanların uzun yıllar kendilerini çok kötü hissettiklerini ve kusmayı engelleyemediklerini duymuşsunuzdur. Çünkü bu insanların problemi mide gribi denen mide hastalığıdır.
Tıpla ilgilenmiyorsanız bu terimi influenza ile karıştırmanız kolaydır. Influenza akciğerleri ve nefes yollarını etkileyen solunum yolu hastalığıdır, midenizi etkilemez.
Grip genellikle çocuklarda kusma, ishal gibi belirtilere yol açsa da bunlar gribin esas belirtileri değildir. Bunlar başka nedenlerden kaynaklanır. Mide gribine virüsler, bakteriyal enfeksiyonlar ve hatta parazitler neden olur.
ÇOCUKLAR GRİP AŞISI NEDENİYLE OTİZM OLABİLİR: İnternette biraz dolaştığınızda aşılar ile otizm gibi bozukluklar arasındaki bağ ile ilgili olarak birçok bilgiyle karşılaşırsınız. Bu da birçok hatırı sayılır kaynakta görünen şüphelerden biridir.
Daha önce yapılan araştırmalarda otizmle bazı aşılar arasında bir bağ olduğu belirtilmişti, ancak sonradan yapılan araştırmalarda aşılarla otizm arasındaki bağ olmadığı açıklandı.
ANTİBİYOTİKLER GRİPLE SAVAŞMAYA YARDIM EDİYOR: Kesinlikle gribin tedavisinde antibiyotiğin yeri yoktur.
Utah Üniversitesi'nde görevli doktorlar, antibiyotiklerin sadece bakterilere karşı işe yaradığını, gribe de yol açanlar dahil olmak üzere virüsler üzerinde herhangi bir etkilerinin olmadığını açıkladılar.
Bir hastaya sahte ilaç veya antibiyotik verirseniz ikisinin de aynı hızda iyileştiğini görürsünüz.
Antibiyotiğin aşırı ve gereksiz kullanımı burnunuzdaki ve boğazınızdaki bakterilerin ilaca karşı dirençli hale gelmesine yol açar.
Böylece antibiyotik gerektiren bir hastalığınız olduğunda antibiyotikler işe yaramaz. Ayrıca antibiyotiklerin kızarıklık, ishal, kaşıntı, kusma gibi istenmeyen yan etkileri olabiliyor.
GRİP AŞISI GERÇEKTEN İŞE YARAMIYOR: Grip aşısının her zaman işe yaramadığı doğrudur. Araştırmalara göre aşı, hastalığa yakalanmayı yüzde 60 oranında önlüyor.
Bu durum yaşınıza ve sağlık durumunuza göre değişebiliyor; genç ve sağlıklı insanlarda daha iyi sonuçlar alınıyor. Diğer bir faktör ise bu yılki aşının grip ırkıyla uyumlu olmasıdır.
Çünkü grip virüsü her mevsim aynı kalmıyor ve başka grip ırkları ortaya çıkıyor. Bu nedenle de her yıl grip aşısının içeriği değişiyor.
GRİP AŞISI SİZİ GRİP YAPABİLİR: Birçok insan hastalıktan değil, sizi buna karşı koruyacak olan aşıdan korkuyor. Dünya genelinde insanların önemli bir oranı aşının kendilerini hasta yaptığına inandıkları ifade ediliyor.
Enjeksiyonla yapılan grip aşısı aktif değildir. Bazen çocuklara yapılan burun spreyi şeklindeki grip aşısı etkisi zayıflatılmış canlı bir virüs içeriyor. Fakat bu aşının içindeki mikrop soğuğa uyumludur.
Sadece burnun içindeki daha soğuk ortamda enfeksiyona yol açabilir. Grip aşısının bazen yan etkileri olabilir.
Enjeksiyon bölgesinde kızarıklık veya şişme, başağrısı, hafif ateş bunlardan bazılarıdır. Bazı insanlar bazı tibbi durumları nedeniyle doktora danışmadan aşı olmamalı.
GRİP AŞISINI SEZONUN BAŞINDA OLURSANIZ, ETKİSİ AZALACAKTIR: Bazı sağlık otoriteleri, grip mevsiminin Mart ayında da devam ettiği ve erken aşı olmanız halinde koruyuculuğun azalacağı konusunda endişeliler.
Fakat, bu endişenin yersiz olduğu belirtiliyor. Aşının etkisinin Ekim ayından ilkbaharda grip mevsimi sonuna kadar devam edeceğini belirttiler. Bazı durumlarda, bu etki kişinin bağışıklığına bağlı olarak yıl boyunca devam edebiliyor.
Henüz grip aşısı yaptırmadıysanız geç kalmış sayılmazsınız, aşınızı Kasım ayı içinde de yaptırabilirsiniz.
GEÇEN YIL AŞI YAPTIRDIYSANIZ, BU YIL YAPTIRMANIZA GEREK YOK: Bu düşünce yanlıştır. Önceki bölümde belirtildiği gibi, grip aşısı size aylarca ve hatta bir yıl boyunca bağışıklık sağlayabiliyor.
Gribe karşı en etkili yöntemler!
1) Çok kalabalık ortamlardan uzak durmaya çalışın. Özellikle gribe yakalanabileceğiniz ortamlardan.
2) Kişisel hijyeninize dikkat edin. -
3) Virüslerin vücuda en kolay giriş yolu yüzümüz. Yüzünüze dokunurken dikkatli olun. -
4) Ellerinizi temiz tutmaya çalışın, sık sık yıkayın bunu da alışkanlık edinin. Bildiğiniz gibi virüs el ve cansız nesnelerle temas yoluyla bulaşıyor.
5) Eğer ellerinizi yıkamaya imkanınız yoksa dezenfektanları kullanın.
6) Düzenli egzersiz yapmaya özen gösterin. Spor yapmak bağışıklık sisteminizi güçlendirir.
7) Grip belirtileri kendini göstermeye başladıysa mutlaka dinlenin.
8) Ateşinizin çıkıp düştüğünü fark ettiyseniz en az 1 gün dinlenin. -
9) Sıcaklıkların yavaş yavaş düşmeye başladığı dönemler grip aşısı yaptırmanın tam zamanı.
10) Beslenmenize ve yediğiniz öğünlere dikkat edin.
11) Moralinizi yüksek tutun! Gülüsemek bağışıklık sisteminin güçlenmesinde yardımcı olur. -
Gripten korunmak için bu meyveleri tüketebilirsiniz. -
ELMA: Amasya başta olmak üzere birçok ilimizde üretilen elma baş ağrısına iyi gelir, kan şekerini düşürür. Hastalıklardan korur. -
MUZ: Kalp hastalıklarına, dolaşım ve sindirim sistemine iyi gelir. Uykudan önce yendiğinde rahat bir uyku verir. Yorgunluğa karşı da etkili olan muz beyne serotonin salgılatarak mutlu eder.
PORTAKAL: C vitamini yönünden oldukça zengindir. Bağışıklık sistemimizi güçlendirerek hastalıklara karşı korur. Portakal içerdiği A, B1, B2, P vitaminleri, potasyum, kalsiyum ve magnezyum yönünden de zengindir.
NAR: Antioksidan kapasitesi zengin olan nar önemli miktarda da potasyum, A, C, B2 vitamini ve niasin içermektedir. Bu sayede bağışıklık sistemimizi güçlendirerek vücudumuzu hastalıklara karşı korur. Kanseri önlemeye yardımcı olur. Kan yapıcı, idrar söktürücü, enerji verici özelliği bulunmaktadır. -
MANDALİNA: Zengin C vitamini içeriğiyle, soğuk algınlığına, nezle ve gribe karşı savunma mekanizmamızı güçlendirir. Ayrıca bazı besinlerden aldığımız demiri aktif hale getirerek bilişsel performansı arttırır.
KİVİ: Bir adet kivi günlük C vitamini ihtiyacını karşılamaya yeter. C vitamini dışında A, B1, B2 vitaminleri, fosfor, kalsiyum, demir ve protein içerir. Grip ve nezle gibi kış hastalıklarına iyi gelir, kanser önleyici özelliklere sahiptir.
AYVA: A, B1, B2, C vitamini içerir. Ağız kokusunu giderir. Kusmayı önler. İshale iyi gelir. -
KAN PORTAKALI: Suyunda antioksidanlar bulunur ve bunlar damarları güçlendirir. Bu sayede kalbin zarar görmesini engeller. A, C ve E vitamini bulunur. Kolesterolü düşürür. -
BİTKİ ÇAYLARI: Bilindiği üzere grip ve soğuk algınlığına karşı etkili yöntemlerden biri de bitki çaylarıdır. - Vücudun direncini arttırmak için bu bitki çaylarını içebilirsiniz.
MELİSA
ADAÇAYI
DAĞÇAYI
EKİNEZYA
TIBBİ NANE
Bitki çaylarının düzenli olarak günde 2 çay bardağı tüketilmesi idealdir.
ANNE FORMÜLLERİ: Annelerimizin ve büyüklerimizin gribe karşı kullandığı en etkili yöntem ise nane-limondur. Nane limon soğuk algınlığına birebirdir.
1. Tercihe göre bir veya en fazla iki tatlı kaşığı kurutulmuş ve ufalanmış nane ve bir bardak suya cezveye katılır. - 2. Sonra güzelce yıkanmış bir limonun dörtte biri veya en fazla yarısı dilimlenerek cezveye katılır.
3. Cevzeye katılan malzemeler kısık ateşte kaynatılır ve kaynadıktan sonra altı kapatılarak 2-3 dk. beklenir. - 4. Soğumadan ve tercihen tatlandırıcı ve şeker ilave edilmeden tüketilmeli ve beklemiş olarak kullanılmamalıdır. - 5. Uzun süre kaynatmayın
Tarçınlı ballı ıhlamur - - Pratik tarif: Ihlamuru sıcak suda 5 dakika bekletin. Fincana bir tatlı kaşığı kestane balı ve bir miktar tarçın ekleyin. Tarçının antiseptik ve antibakteriyel özelliği ve ıhlamurun sakinleştirici etkisi ile bu içecek soğuk algınlığında ve boğaz ağrılarında, rahatlatıcı, direnç artırıcı olarak tüketilebilir.
Ballı limon zencefil: Bu karışımı öksürüğe karşı doğal tedavi olarak kullanabilirsiniz.
Pratik tarif: Zencefilin kabuklarını soyun ve incecik (jülyen doğrama) dilimleyin. Kavanoza yerleştirin ve limonları da ilave edin. Üzerine balı ekleyin. Kapağını sıkıca kapatın ve buzdolabına kaldırın. - Kullanırken; bir çay bardağına 1 dilim limon, zencefil şurubundan bir ya da iki yemek kaşığı koyun ve üzerine sıcak su ekleyerek karıştırıp için.
Rahatsızlığınız boyunca sık sık ağız kokusuyla karşılaşabilirsiniz. Bunun için yoğurt tüketin. Yoğurt içindeki canlı bakterilerin nefesin kötü kokmasını önlediği belirtiliyor.
Burun kenarlarının çatlamaması için yumuşatıcı kremler kullanabilirsiniz.
Cevit, “Alerjik astımı, akciğer sorunları, kalp hastalığı bulunan, kalpte kateteri olan, kalp kapakçığı değişen, kalp kapağı sorunu bulunan ve romatizmal kalp hastalığı olan çocuklara mutlaka grip aşısı yaptırılmalı” dedi. Cevit, grip aşısını 6 aydan büyük tüm yaş grubundaki çocuklar için önerdi ve aşının 15 Eylül’den sonra yaptırılabileceğini söyledi.
Gribin belirtileri
Grip ani olarak 39 derece üzerinde ateş, şiddetli kas ve eklem ağrıları, halsizlik, bitkinlik, titreme, baş ağrısı ve kuru öksürük gibi belirtilerle başlıyor. Daha sonra boğaz ağrısı, burun akıntısı, hapşırma, göz akması ve kanlanması gibi belirtiler de ekleniyor. Bazı vakalarda karın ağrısı, bulantı ve kusma da görülebiliyor.
Grip, soğuk algınlığı ile karıştırılsa da bu hastalık ateş yükselmeden, hafif kırgınlık, burun akıntısı ve hapşırma gibi belirtilerle kendini gösterirken, halsizliğe yol açmadığı için yatak istirahati gerektirmiyor. -
Grip, öksürük ve hapşırıkla etrafa saçılan damlacıkların havayla solunması, hasta kişilerle direkt temas edilmesi ve bu kişilerin ağız burun akıntılarının bulaştığı eşyalara temas sonucu bulaşıyor.
Hastalık bu nedenle evlerde, iş yerlerinde, okullarda, kreşlerde ve toplu taşım araçlarında çok kolaylıkla bulaşabiliyor.
Mikrobu kapmış ancak henüz belirtileri başlamamış (kuluçka sürecinin devam ettiği) kişilerin de hastalığı bulaştırmasının mümkün olduğu, insanların toplu olarak bulunduğu ortamlarda dikkatli olunması gerektiğine dikkat çekiliyor.
Gripten aşı ile korunulabileceğini belirten yetkililer, bunun için en uygun zamanın ekim ve kasım ayları olduğunu vurguladı. -
Hastalığın yatak istirahati, bol sıvı alımı, ağrı ve öksürük kesicilerin yanı sıra ateş düşürücü ilaçlarla semptomatik tedavisi mümkün.
Yetkililer, influenza A ve B'ye karşı etkili antiviral ilaçlara 36-48 saat içinde başlandığı takdirde, semptom süresinin kısalarak komplikasyonların azaldığını bildirdiler.
Çocuklarda besin alerjisine dikkat!
Bir anda musluk gibi akmaya mı başladı burnu? Ya da gözlerinden şıpır şıpır yaşlar damlamaya? Acaba grip mi oldu derken, öksürüğüne cildinde kırmızı kırmızı döküntüler mi eklendi?
Tam bir panik haline sokuveriyor anneleri bu semptomlar. Zira minik yavruları tam da ek besinlere başlamıştı. Anne sütüne katı gıdalara alışacak olma mücadelesi eşlik edecekti ki bir de bu şikayetler baş gösteriverdi!
İşte tam da sorun burada. Altı aydan sonra bebeğinizin beslenmesine eklenen besinlerden biri veya birkaçı bu gribi andıran besin alerjisine yol açmış olabiliyor.
Besin alerjisi deyince hemen paniğe kapılmamak gerekiyor. Çünkü bunu anlamak son derece basit. Sadece ilk 6 aydan sonra ek besinlere geçişte önemli bir kurala dikkat etmek yeterli!
Bebeğinize vereceğiniz her bir yeni ek gıdayı mutlaka üç gün arka arkaya verin. Ve üç gün bir tek o besini verirseniz, üç gün içinde bu belirtiler ortaya çıkıyorsa besin alerjisi olduğunu anlayabilirsiniz.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Özlem Altay Yücel, besin alerjisinin zaman içinde geçebileceğini belirtiyor ama tedavide ilk basamak, alerjiye yol açan besinin diyetten tamamen çıkarılmasını önerisinde bulunuyor.
Mevsim meyve sebzelerinden yedirin - ZBebek beslenmesinde anne sütünün eşsiz üstünlüğü tartışılmaz. Bebeğiniz altı aylık olduğunda ise artık ek besinlerin zamanı gelmiş bulunuyor...
O güne dek sadece sıvı beslenmeye alışkın olan minik yavrunuz artık katı gıdalarla tanışacak olmanın biraz hazzını biraz da sıkıntısını yaşayacak şüphesiz.
Zira çiğneme faktörü girecek işin içine. Anne sütü yeterli olmadığı durumlarda, aylık kilo alımları yetersiz olan (ayda 500 gr'dan az) bebeklerin ek gıdalarla tanışması en erken 4 aya kadar da inebiliyor.
Ek besinlere geçişte öncelikle mevsim sebze ve meyvelerinin tüketilmesi önemli. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Özlem Altay Yücel, patates, havuç ve kabak ile başlanıp mevsimine göre karnabahar, brokoli, brüksel lahanası, bal kabağı...
Ispanak, pırasa, semizotu, fasulye, bezelye, lahana, kereviz, kuşkonmaz ve enginarın dönüşümlü olarak ve üçlü gruplar halinde verilebileceğini belirtiyor.
Listeye ilerleyen günlerde sarımsak da eklenebiliyor. Havuç, bezelye, kuşkonmaz, enginar, maydonoz ve semizotunun tam mevsimi.
Meyvelerden ise, elma, armut ile başlanabiliyor ve mevsimine göre şeftali, kayısı, muz, karpuz ve kavun ile devam ediliyor.
Dr. Yücel, çeşit çeşit mevsim meyvelerinin tezgahlarda bolca yerini aldığı bugünlerde elma, muz, şeftali, kayısı, mürdüm eriği, karpuz ve kavun püresi verilebileceğini belirtiyor. Meyveleri önce tek tek tattırmak, sonra iki meyveyi kombinlemek gerekiyor.
1 yaşına kadar yasak olan besinler - 1 yaşına kadar bebeklere yasak olan besinler de var. Örneğin patlıcanda nikotin olduğu ve besleyici değeri az olduğu için...
Bakla da nadir bir hastalık olan "Glukoz 6 fosfat dehidrogenaz eksikliği" olan kişilerde sarılığı tetiklediği için 1 yaşına kadar önerilmiyor. Çilek, domates, tropikal meyveler de alerjik olduğu için 9 ay ile 1 yaşından önce denenmemeli.
İnek sütü, bal, fındık, fıstık ve yumurta beyazının da 1 yaşından önce verilmemesi gerekiyor. Dr. Yücel, inek sütünün 9 aydan sonra karışımlarda kullanılabileceğini, mecbur kalınırsa sulandırılarak kullanılması gerektiğini belirtiyor.
Portakal ve mandalina suyu asitli olduğu için reflüyü artırabildiğinden direkt değil muz, havuç suyu gibi diğer besinlerle karıştırılarak verilmeli. Üzüm suyu ise fazla tatlı olduğundan çocuğun tatlıya alışmaması açısından yine tek başına verilmemeli.
8'nci aydan sonra pütür boyutunun artırılması önemli
Bebeklerde 8. aya kadar muhallebi kıvamında verilen ek besinleri 8. aydan sonra pütür oranı yükseltilmiş olarak vermek önemli bir püf noktası. Örneğin bezelyenin yarısı veya üçte biri oranında büyük parçaları bebek rahatlıkla yutabiliyor.
9 aylık bebeğin artık sofra yemeklerine geçebileceğini, tuzsuz olmak kaydıyla ve çatalla ezilerek tüm gıdaların verilebileceğini, 9 aylık bebekler için artık blender kullanılmaması gerektiğini belirten Dr. Yücel...
"Katı besinlere geçiş sağlıklı bir şekilde yapılabilirse 3 yaşına kadar blender bebeği denilen en ufak pütürde öğüren çocuklar yaratmamış oluruz" diyor.
Annelerin yaptığı yanlışlardan birisi "Bebeğim bu sebze çorbasını sevmedi" deyip bir daha vermemek. Dr. Yücel, bu durumda annelere değişik sebzeler denemelerini, sevmediği çorbaya bir süre ara verip 1 hafta sonra tekrar deneyebileceklerini belirtiyor.
Sebze pürelerinin zeytinyağı ve tahıllarla (bulgur, irmik, pirinç, tarhana, mercimek vb) ile zenginleştirilmesi, 6 ve 7. aydan sonra et ve tavuk, 7-8 aydan sonra da balık ile kombinlenmesi gerekiyor.
Besin alerjilerinin belirtileri - Bağışıklık sistemi aracılığı ile besinlere gösterilen aşırı duyarlılık reaksiyonlarına "besin alerjisi" deniliyor.
Besin alerjisi olan bebeklerde sıklıkla ailede besin alerjisi veya astım, alerjik nezle, egzema gibi diğer alerjik hastalıklar bulunabiliyor. Yani genetik yatkınlık söz konusu. Peki bebeğinizde, çocuğunuzda besin alerjisi olduğunu nasıl anlayabilirsiniz?
İşte belirtileri...
Deride: Kaşıntı, kızarıklık, kurdeşen, dudak ve göz kapaklarında şişlik, egzema
Üst solunum yollarında: Burun tıkanıklığı-kaşıntısı-akıntısı, hapşırma, geniz akıntısı, boğazda kuruluk veya kaşıntı, damakta kaşıntı, kuru öksürük
Gözlerde: Sulanma, kaşıntı, kızarıklık ve göz kapaklarında şişlik
Alt solunum yollarında: Nefes darlığı, hışıltı-hırıltı, öksürük
Sindirim sisteminde: Bulantı-kusma, karın ağrısı, kanlı ve müküslü ishal, kramplar, besini reddetme
Kalp-damarda: Çarpıntı, morarma, tansiyon düşüklüğü, baş dönmesi, bayılma
Anneler dikkat! Besin alerjisini anlamanın püf noktası...
Bir anda musluk gibi akmaya mı başladı burnu? Ya da gözlerinden şıpır şıpır yaşlar damlamaya? Acaba grip mi oldu derken, öksürüğüne cildinde kırmızı kırmızı döküntüler mi eklendi bir de? Tam bir panik haline sokuveriyor anneleri bu semptomlar.
Oysa 6'ncı aydan sonra bebeğinizin beslenmesine eklenen besinlerden biri veya birkaçı bu gribi andıran besin alerjisine yol açmış olabiliyor. Besin alerjisi deyince hemen paniğe kapılmamak gerekiyor.
Çünkü bunu anlamak son derece basit. Sadece ilk 6 aydan sonra ek besinlere geçişte önemli bir kurala dikkat etmeniz gerekiyor. Bebeğinize vereceğiniz her bir yeni ek gıdayı mutlaka üç gün arka arkaya verin.
Ve üç gün bir tek o besini verin ki, üç gün içinde bu belirtiler ortaya çıkıyorsa besin alerjisi olduğunu anlayabilin.
Dr. Özlem Altay Yücel, besin alerjisinin zaman içinde geçebileceğini belirtiyor ama tedavide ilk basamak, alerjiye yol açan besinin diyetten tamamen çıkarılması. Örneğin inek sütü alerjisi en sık görülen alerjilerden biri.
İlk 6 ayda başlıyor genellikle 2 yaşında düzeliyor, nadiren ileri yaşlarda devam ediyor. Tedavide inek sütü ve sütten yapılan gıdalar diyetten tamamen çıkarılıyor. Özel bir formül mama ile beslenme destekleniyor.
Anne-babaların çocuk hastalıkları uzmanı veya çocuk alerji uzmanları bilgisi dahilinde bu alerjileri takip etmesi gerekiyor. Kan veya deride yapılan testler ile alerji takip altında tutuluyor. Bu testlerde düzelme olduğunda yavaş yavaş gıda deneniyor.
Dr. Yücel bazı hafif gıda alerjilerinde örneğin domates yenildiğinde ağız kenarında bir iki döküntü oluyorsa, bir iki ay sonra denendiğinde döküntü ve ek bulgu yoksa gıdanın yavaş yavaş artırılarak verilebileceğini belirtiyor.
AA
Yazı Boyutu
GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
REKLAM advertisement3ndparty