Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Kanser Kanser araştırmaları, Ceyda Erenoğlu, Prof. Dr. Tezer Kutluk, kanser, kanser taraması,çocuklarda kanser,kanser neden olur,ailede kanser riski, kanserden korunmak için ne yapmalı

        Ceyda ERENOĞLU / HT GAZETE

        Yazı Dizisi - 2

        100 kadından sadece 32’si mamografi çektiriyor, yine 100 kadından sadece 30’u servikal kanser taraması yaptırıyor. Kolon kanseri taraması yaptıranların oranı yüzde 6’larda. Tüm bu sonuçlar gösteriyor ki Türkiye gerekli tarama ve kontroller açısından Batı’nın çok gerisinde kalmış durumda

        Günümüzde bazı kanser türlerinin kontrol edilebilir hale geldiği ve erken teşhis ve doğru tedavi uygulamalarıyla kadınlarda meme ve serviks kanserlerinde, erkeklerde prostat kanserlerinde hem erkek hem kadınlarda kolorektal kanserlerde yapılan kanser taramalarının erken tanıya olanak verdiği için hayat kurtarıcı olduğu belirtiliyor. Dünya Kanser Kontrol Örgütü Gelecek Dönem Başkanı Prof. Dr. Tezer Kutluk, Amerikan Kanser Cemiyeti’nin, yapılması gereken kontrollerle ilgili önerilerini şu şekilde sıralıyor:

        MEME KANSERİ İÇİN:

        20’li yaşlardan sonra düzenli olarak kendi kendine meme muayenesi.

        20’li 30’lu yaşlarda 3 yılda bir, 40’lı yaşlardan sonra yılda bir klinik meme muayenesi.

        40 yaşından sonra yıllık mamografiler (Ülkelerin farklı politikaları bulunabiliyor).

        KOLOREKTAL KANSERLER İÇİN

        50’li yaşlardan sonra hem kadın hem erkekler için yılda bir kez dışkıda gizli kan.

        10 yılda bir kolonoskopi.

        SERVİKAL KANSERLER İÇİN:

        Cinsellik başladıktan sonra tarama testleri (Sıklığı yaş ve diğer risk faktörlerine göre değişebilir).

        PROSTAT KANSERİ İÇİN:

        50’li yaşlardan sonra muayene ve test konusunda doktora danışılmalıdır.

        HALKIN YÜZDE 70’İ KANSER OLACAĞINI AKLINA BİLE GETİRMİYOR

        PROF. Dr. Tezer Kutluk, Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu’nun 2014 yılında kanser konusunda halkın bilgi ve davranışları üzerinde bir araştırma yaptığını söylüyor. Bu araştırmanın sonucuna göre kadınlarda mamografi yaptırma oranı yüzde 32, servikal kanser taraması yaptıranların oranı yüzde 30, kolon kanseri taramalarını yaptıranların oranı ise yüzde 6 olarak bulunuyor. Bu oranların birçok Batı ülkesinin çok daha gerisinde olduğu belirtilirken taramaların erken teşhis ve tedavide çok önemli rol oynadığına dikkat çekiliyor.

        Araştırmaya katılanların yüzde 58’i hiçbir zaman, yüzde 13’ü nadiren, yüzde 3’ü ise ayda bir kez egzersiz yapıyor. Araştırma sonucunda tütün kullanım oranı yüzde 41.1 iken katılımcıların yüzde 70’i kansere yakalanacaklarını akıllarına bile getirmiyor. Yüzde 76’sı ise kanserin tedavi edilebilir bir hastalık olduğuna inanıyor. Dünya genelinde stresin kanser yaptığı şeklinde yaygın bir inanış olsa da bu durumun gerçek olmadığına dikkat çekiliyor. Stres doğrudan kansere yol açmıyor ama stres nedeni ile sağlıklı bir yaşam tarzı seçmemek, tütün kullanmak, egzersiz yapmamak ve kilo fazlalığı kanserle doğrudan ilişkili bulunuyor.

        ÇOCUKLARDA EN ÇOK GÖRÜLEN KANSERLER

        Lösemiler yüzde 31.6

        Lenfoma yüzde 17

        Beyin ve sinir sistemi tümörleri yüzde 13.3

        Nöroblastoma yüzde 7.5

        Wilms tümörü yüzde 5.5

        Kemik tümörleri yüzde 6

        Yumuşak doku sarkomları yüzde 6

        Germ hücreli tümörler yüzde 4.7

        Retinoblastom yüzde 3

        Karaciğer tümörleri yüzde 1.5

        ÇOCUK KANSERLERİNİN TEDAVİSİNDE BAŞARI ORANI DAHA YÜKSEK

        Kanser tedavisinde hem çocuk hem de erişkinlerde başarı oranları her geçen gün artarken çocukların tedavisindeki başarı oranlarının erişkinlerden daha yüksek olduğuna dikkat çekiliyor ve başarı oranının yüzde 85 düzeyinde olduğu belirtiliyor. Bu durum çocuk kanserlerinin biyolojik özellikleri ile ilişkili bulunuyor.

        YAŞAM HIZI ORANLARI ÇOK ARTTI

        Tüm kanserler birlikte ele alındığında erişkin kanserlerinin genelinde 1970’li yılların ortalarında yüzde 50 olan yaşam hızlarının yüzde 68’lere, çocuk kanserlerinde ise 1960’lı yıllarda yüzde 25’lerde olan yaşam hızlarının yüzde 83’lere ulaştığı belirtiliyor.

        Prof. Dr. Tezer Kutluk, yaşam hızlarının son 30 yılda meme kanserinde yüzde 75’ten yüzde 90’a, prostat kanserinde yüzde 70’lerden yüzde 100’e, kalınbağırsak kanserlerinde yüzde 50’den yüzde 65’lere, Hodgkin dışı lenfomalarda yüzde 47’lerden yüzde 70’lere çıktığını söylüyor.

        ERKEN ÖLÜMLERiN ENGELLENMESi GEREK

        Prof. Dr. Tezer Kutluk, dünyada her yıl 30 - 69 yaş grubunda 4 milyon kişinin kanser nedeniyle beklenmedik şekilde erken öldüğünü söylüyor. 2025 yılı itibarıyla bu erken ölümlerin 6 milyona çıkacağı öngörüsüyle önlenebilir ölümlere karşı planlı, kararlı, uygulanabilir stratejiler uygulanması bu ölümlerin önlenmesi anlamına geliyor.

        AİLESİNDE KANSER OLANIN RİSKİ DAHA YÜKSEK

        Ailesinde her kanser olanda mutlaka kanser ortaya çıkacak diye bir gerçek olmasa da genetik olarak kansere yatkınlık daha fazla oluyor ve bazı hastalıkların varlığında kanser riski artıyor. Örneğin, meme kanseri ile ilgili BRCA geninde mutasyon taşıyanlar, ailesinde genç yaşta çok sayıda kanser hastası olanlar, herediter kalınbağırsak polipleri bulunanlar, nörofibromatozis gibi hastalıklar bunların başlıcaları arasında sayılıyor.

        BUNLAR KANSERE DAVETİYE ÇIKARIYOR

        Kilo fazlalığı ve obezite; kalınbağırsak, meme, endometriyum gibi bazı kanser türleri ile ilişkili bulunuyor.

        Fiziksel aktivite azlığının kanserle ilişkili bulunduğu belirtiliyor.

        Beslenme alışkanlıkları kanserle ilişkili görülüyor. Aşırı kalori alımı, aşırı tuz tüketimi, gıdalara kimyasalların bulaşması, gıdaların saklanma ve pişirilme yöntemleri son derece önemli bulunuyor.

        Akciğer kanserinin yüzde 85 90’ının nedeninin tütün olduğuna dikkat çekiliyor. Tütün kullananlarda gırtlak kanseri 20-30, mesane kanseri ise 6 kat fazla görülüyor.

        Aşırı güneş maruziyeti ile güneş yanıkları deri kanserlerine davetiye çıkarıyor.

        ODUN TOZU SİNÜS KANSERİNE YOL AÇABİLİR

        Meslekleri gereği işyerlerinde kanserojen maddelerle (yeterli doz ve süre) karşı karşıya kalan bireylerde bazı kanser türleri daha sık görülüyor. Bunların fiziksel, kimyasal ya da biyolojik kanser yapıcılar olduğu belirtiliyor. Dünya genelinde işi gereği asbest ile karşılaşanlarda başta “mezotelyoma” olmak üzere bazı kanser türleri, odun tozuna fazla maruz kalanlarda nazofarinks ve sinüs kanserleri, güneş ışığına aşırı maruz kalanlarda deri kanseri, pasif tütün dumanına maruz kalanlarda ise akciğer ve tütünle ilişkili diğer kanserler sık görülüyor

        Günümüzde ev ve işyerlerinde en önde gelen kanser yapıcının tütün olduğuna ve pasif içiminin bile kanser sıklığını artırdığına dikkat çekiliyor. Bilinen çevresel karsinojenlerin en başında tütün bulunuyor. Bunların içeriğinde 80 civarında kanser yapan madde yer alıyor. Yaşadığımız çevrede birçok kimyasal, ultraviyole, radyasyon ve bazı enfeksiyonlar gibi kanser yapıcıların olduğu belirtiliyor.

        KANSERDEN KORUNMAK İÇİN BUNLARI YAPIN

        Tütün kullanmayarak tütünle ilişkili kanserlerden korunmak mümkündür.

        Sağlıklı beslenme ve yeterli fiziksel aktivite ile çevresel kanser yapıcılardan kaçınılabilir, kilo kontrolü ile ciddi bir koruma sağlanabilir.

        Kanser taramalarını yaptırmak meme, serviks ve kolorektal kanserlerinin erken tanısını sağlayarak hayat kurtarmaktadır.

        DÜNYA KANSERLE BAŞ EDEBİLECEK Mİ?

        Dünyanın kanserle baş etmek zorunda olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tezer Kutluk, bunun 2 büyük nedeni bulunduğuna dikkat çekiyor. Birinci neden milyonlarca insanın ölmesi ve bu sayının giderek artmasıyken ikinci neden en zengin ülkelerin bile ekonomik olarak kanserle baş etmekte zorlanmaları olarak gösteriliyor.

        2011 yılında Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun kanseri de kapsayan bulaşıcı olmayan hastalıklarla mücadeleye karşı aldığı karar sonrasında uluslararası kurum ve kuruluşlar ile sivil toplumların bu konuda ki çalışmalarını kararlı bir şekilde sürdürdükleri belirtiliyor. 2013 yılında Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) bulaşıcı olmayan hastalıklara karşı mücadelede 9 hedef ve bu hedefle ilgili 25 gösterge kabul ettiği belirtiliyor. Bu doğrultuda 9 hedefe yönelik küresel eylem planı hazırlanıyor.

        İŞTE O 9 HEDEF:

        1- Kardiyovasküler hastalıklar, kanser, diyabet ve kronik solunum yolu hastlalıklarından ölümlerin yüzde 25 azaltılması.

        2- Tütün kullanımının yüzde 30 azaltılması.

        3- Fiziksel aktivite eksikliğinin yüzde 10 azaltılması.

        4- Alkol kullanımının yüzde 10 azaltılması.

        5- Aşırı tuz kullanımının yüzde 30 azaltılması.

        6- Hipertansiyonun yüzde 25 azaltılması.

        7- Diyabet ve şişmanlıktaki artışın önlenmesi.

        8- Temel teknolojiler ve ilaçlara erişimin yüzde 80 düzeylerine getirilmesi.

        9- Kalp krizi ve inmelerin önlenmesi için, ilaç tedavisi ve danışma hizmetlerine erişimin bu gruba giren insanlarda yüzde 50 düzeyine getirilmesi.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ