Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi İş-Yaşam Röportajlar Selim Şiper Bloomberg HT'de soruları yanıtladı - İş-Yaşam Haberleri

        Petrol Ofisi CEO ve Yönetim Kurulu Üyesi Selim Şiper'in Arzu Maliki ile yaptığı söyleşinin satır başları şöyle;

        Akaryakıt sektörü 2017’yi nasıl kapattı? Şöyle kısa bir değerlendirelim. 2018 beklentilerini alacağız. Öncelikle Petrol Ofisi CEO’luğunuz hayırlı olsun..

        Selim Şiper: 2017 tüm akaryakıt açısından iyi olarak tarihe geçecek. Bunun bir tarafı çok fazla fiyat artışı olmadı. Veya enflasyon üzerinde bir artış olmadı. Petrol fiyatları makul seviyelerde seyretti. İkincisi de hem benzinde hem de dizel motorinde tüketim artışı meydana geldi. Sadece oto gaz tarafında 2016 yılıyla eşit diyebiliriz. Dolayısıyla tüketim açısından başarılı bir yıl oldu. Tahminen geçen sene tüm sektör olarak 170 ile 180 milyarlık net satış hasılatı üretilmiş oldu. Dolayısıyla da bu çerçevede istihdam rakamlarımız, vergi rakamlarımız o düzeyde ileri gitmiştir. Dolayısıyla 2017’yi tekrarında yarar olabilecek bir yıl olarak anabiliriz diye düşünüyorum.

        REKLAM

        Evet, 2018’in ilk çeyreği bitti. Petrol ofisi çerçevesinde sorarsak tabii sektör değerlendirmesi de yapabiliriz. Satış geliri olsun çünkü sizin büyük bir istasyon ağınız da var. Lider şirketlerdensiniz..LPG terminalleriniz de var. Bunlara bakarsak 2018 hedefleriniz nelerdir?

        Selim Şiper: 2018 yılında eğer başımıza çok büyük bir ekonomik arzu etmediğimiz durumlar gelmezse ülke olarak normal şartlar altında akaryakıt kullanımının artması beklenmekte. Bu yılın geçen yıla göre tam tersi farkı olacak diye düşünüyorum. Çünkü gittikçe artan bir şekilde dünya üzerindeki petrol ve türevlerinin fiyatları daha sık değişmelere oldu. Volatilite yükseldi deniliyor buna. Bu maalesef bizi bu sene biraz yorabilir. Bir de tabii Türk lirasının dolara olan durumları da bunu etkiliyor. Çünkü bizim eninde sonunda satış fiyatlarını etkileyen iki unsur var. Bir petrol fiyatı, iki de Türk Lirasının Dolara karşı olan durumu. Onda da arzu etmediğimiz kadar oynaklık söz konusu. İnşallah bunlar biraz daha durulduğu takdirde 2018 yılında da tüketimin artacağına, araç sayısının artacağını ve bu şekilde daha ekonomik olarak refahın artacağını ümit ediyoruz.

        REKLAM

        Şimdi ben fiyatlara değinmek istiyorum. Malum akaryakıt sektöründe çok konuşuluyor. Dolar kuru dedik Türk Lirası, değişen emtia fiyatları nasıl yansıyacak? Malum vatandaşa zam olarak görüyoruz ama 2018’de neler söylersiniz. Bu trend devam edecek mi?

        Selim Şiper: Yılın başından beri hafızam beni yanıltmıyorsa iki defa pompa fiyatlarının artışı ve iki defa inmesi söz konusu oldu 2.5 aylık dönemde. Şunu bir defa açıkça ortaya koyalım. Çünkü bu konuda fazla bilgili olmayan tüketicilerimiz zannediyor ki, bu petrol fiyatının artması başta istasyon bayileri olmak üzere bizim gibi akaryakıt dağıtım şirketlerinin işine geliyor. Böyle bir durum yok efendim. Şimdi Türkiye’de kanunen akaryakıt ürünlerinin fiyatlarının tespiti serbestir. Fakat biz düzenlenmiş bir piyasayız EPDK diye bir gerçek var. Bizim uyguladığımız nihai fiyatları çok ciddi bir şekilde il bazında neredeyse EDPK tarafından büyük bir izleme denetleme altında..

        Şimdi zaten EPDK’nın kurmuş olduğu düzen dünyada esasında örnek teşkil etmesi gereken bir düzen. Daha doğrusu onların ön görüp bizim maddi olarak bir takım harcamalarla yaratılmış olan otomasyon sistemi. Ki isterseniz daha sonra ona değiniriz. Çünkü dünyaya örnek bir noktadayız. Fiyatlandırmaya gelirsek açıkça şunu ifade edelim. Türkiye’de akaryakıt fiyatları sonuç olarak sadece ve sadece iki şeye bağlı biri Türk Lirasının dolara olan paritesi, ikinci olarak da dünyadaki petrol fiyatları. Çünkü akaryakıt dağıtım şirketlerinin ve dağıtım şirketlerinin kendi şirketlerini devam ettirmeleri, bu hizmeti verebilmeleri yani masrafları, yatırımları ve tabi ki eninde sonunda bu ticari hayattır. Bu işten elde etmeleri gereken ticari kazançları litre başına 55-56 kuruş sabit neredeyse. İster petrol fiyatı yükselsin, ister Türk Lirası dolara karşı değer kaybetsin bu evet pompa fiyatlarına zam yani fiyat artışı olarak yansıyor. Fakat buradan ne dağıtım şirketleri ne de bayilerin herhangi bir kazancı yok. Çünkü 100 lira da olsa, 50 lira da olsa burada öngörülmüş ve adeta artık genel geçer kabul edilmiş toplam masraf payı limitli. 100 lira da olsa 55 kuruş 50 lira da olsa 55 kuruş. Şimdi bahsettiğimiz olay bu kimse lütfen şunu düşünmesin dolar arttı veya petrol arttı da bayilerle istasyonlar şirketlerine gün doğdu. Böyle bir şey yok. Bunu da EPDK gayet hassasiyetle takip ediyor. Şimdi evet Türkiye’de akaryakıtın üzerindeki vergiler dünyanın en ileri seviyesindeki vergiler.

        REKLAM

        Avrupa’nın en pahalı yakıtını kullanıyoruz...

        Selim Şiper: Şu anda değil. Türk lirasının EURO karşısında değer kaybetmesiyle en pahalı değil. Ama ilk üçe girer. Evet biz de vergi oranları yüksek. Yani sizin aldığınız bir litre motorinin veya bir litre benzinin % 50’sinden fazlası KDV ve ÖTV olarak devlete bizim tahsilatımızla aktarılan paradır. Geri kalan % 50 veya 40 gerçek ürünün maliyetidir, 55 kuruşta zaten dağıtım şirketleriyle bayilerinin aralarından paylaşmakta olduğu masrafları ve elde edecekleri ticari kazançtır. Olay budur. Dolayısıyla öyle herkes konuşuyor işte petrol fiyatı artarsa karlar da artar. Öyle bir durum yok. Ne bayiler açısından ne de dağıtım şirketleri açısından. Hazır yeri gelmişken demin Türkiye bir takım konularda dünyaya örnek diye. Bakın Türkiye EPDK’nın ön görmesiyle bizim dağıtım şirketlerimizin yaklaşık toplam her halde 1 milyar liraya varan bir masrafıyla ortaya çıkmış olan muazzam bir otomasyon sistemi var. Bu şu demek; Türkiye’ye bir molekül diyelim bir litre dizel veya benzin ya ithal ediliyor gerçi benzin ithal edilmiyor biz kendi kendimize fazlasıyla yetiyoruz. Veya rafineri de üretiliyor. Bu molekül veya litre ortaya çıktığı andan itibaren adeta etiketleniyor. Ta ki bir aracın deposuna girene kadar. Bakın bütün safhalarda bu molekül veya litre sayaçlarla ölçülüp biçilip anında dijital ortamda EPDK’ya bildiriliyor. Hatta neredeyse o bir litre hangi plakalı araca sokulduğunu bile görebiliyorsunuz. Bu açıdan ürün kaçakçılığı son iki üç yıldır böyle ürün bazlı illegal faaliyet mümkün dahi değil. Tabi vergiler yüksek olunca bu vergileri kaçırıp yan kazanç üretmeye çalışan maalesef bazı insanlar ortaya çıkabiliyor. Mali hilelerle bir takım şeyler yapabiliyorlar. Ama ürün açısından bakarsanız, Türkiye bu illegal faaliyetlere son vermek için muazzam bir sistem kurmuştur. Bu açıdan baktığınız zaman EPDK olsun sektördeki oyuncular olsun hakikaten çok büyük yol kat etmiş olduklarını söylemek isterim.

        REKLAM

        Çok güzel şimdi fiyatlardan bahsetmişken bu SOCAR’ın da yeni bir rafinerisi devreye giriyor. Fiyat açısından sektöre neler getirir? Siz nasıl buluyorsunuz?

        Selim Şiper: İyi şeyler getirir diye ümit ediyoruz. Çünkü bakın Türkiye şu anda mevcut rafinelerle toplam ihtiyacın 3’te birini karşılıyor. Geri kalanını ithal ediliyor. SOCAR’ın rafinerisi de devreye girdikten sonra yarısına yakın bir bölümünü karşılayabiliriz. Gene biz ihracat yapacağız. Hiç olmazsa bunun bir kısmını veya artan bir kısmını yurt içinde üretilmiş olacak. Daha doğrusu rafineri edilmiş olacak. Gene ham petrolü ithal etmek zorundayız. Bunlar çok güzel gelişmeler. Ülkeye katkı açısından da bir şeyler getireceğini ümit ediyoruz.

        Peki gene fiyatlandırma açısından vergiler çok fazla dedik. Mesela sektör temsilcileri olarak siz biraz daha dengelensin diyor musunuz? Böyle bir çalışma yapıyor musunuz? Ya da düşünüyor musunuz?

        Selim Şiper: Açıkça bir şey söyleyeyim sektöre 20 yıla yakındır bulunuyorum fakat kabul edilmesi gereken başka bir gerçek var. Türkiye dolaysız vergiler arzu edilen nispette toparlanamıyor. Bu açıdan baktığınızda Türkiye bütçesini devletinin yatırım maliyetlerini halledebilmek için dolaylı vergiler üzerinden bu işi hallediyor. Bir şekilde de bunlar finanse edilecek. Keşke imkanlarımız daha fazla olsa da hiç vergi vermeyelim diye arzu ederiz. Ama böyle bir şey olmadığı için bu devletin en büyük gelir kapısı ve de toplanan ÖTV’nin de % 26 hatta 30’una dayanmakta. Toplam ÖTV ve KDV değerinin %26 % 27 akaryakıttan alınıyor. Dolayısıyla devlet için çok iyi bir gelir kapısı. Ortadan kaldırıldığı takdirde de ne oluruz bilemiyorum. Yani % 26, 4’te birinden fazla demek. Akar yakıt sektörü enerji sağlaması dışından en büyük vergi kaynağı..

        REKLAM

        Yani burada Hedge söz konusu olabilir mi?

        Selim Şiper: O hedge’yi sadece ürün de yapabilirsiniz. Vergiye karşı bir şey yapılamaz. Özellikle büyük oyuncular bunu yıllardan beri yaparlar kendilerini garantiye almak veya sürprizler karşılaşmamak için.

        Çok güzel sektörde özellikle akaryakıt sektöründe yabancıların ilgisi çok fazla SHELL olsun BP’si olsun elektrik dağıtımında böyle bir ilgi yok. Enerji sektörüne bakarsak en çok akaryakıt sektöründe böyle bir ilgi var.Neden böyler?

        Selim Şiper: Bunu birkaç açıdan değerlendirmek lazım. Birincisi sermayenin veya bir ülkeye güvenip yatırım yapmanın. Yani fabrikalar kurmanın, tesisler yapmanın dolayısıyla vatandaşlara istihdam sağlamanın yerlisinin yabancısının pek ayırt edilemeyeceğini düşünüyorum. Başka bir değişle paranın pasaportu olmaz. Sermayenin pasaportu olmaz. Sermaye ürkektir. Güvenmediği yere girmez. Girmek için de 5 hesap yapar 5 hesap yaparken de 5 sağlamasını yapar. Türkiye’ye baktığınız zaman sevmediğim bir kelime yabancı sermaye çünkü bunun pasaportu olmaz. Uluslar arası yatırımcıların getirmiş oldukları sermayelerden bahsediyoruz. Baktığınız zaman bu tarz şirketlerin Türkiye’ye vergi açısından her hangi bir kötülüğü de dokunmadı. Ama baktığınız zaman akar yakıt sektörü büyüyen gelişen ve gelişecek olan bir sektör olduğu için her zaman aklı başında yatırımcıların yerlisi yabancısı fark etmez. İlgisini çekiyor ve çekmeye de devam edecektir. Çünkü Türkiye akaryakıt pazarı büyüyecektir. Neden bunu söylüyorum Türkiye’de bir kişi başına 160-170 otomobil düşüyor. Bu Avrupa ülkelerinden bizim de komşularımız olan daha mütevazi ülkeleri de dahil edersek yaklaşık 400,500 arasıdır. Demek ki bizim kat edecek mesafemiz var. Bu nedenden de Türkiye’de her yıl 1 milyona yakın araç satılıyor. Bu araç sayısı arttıkça buna ama benzindir ama dizeldir bir yakıt gerekecek. Dolayısıyla da büyüyecektir. Her aklı başında yatırımcı hesabını kitabını düzenli yaparsa bu işe girecektir. Elektrik tarafından durum öyle değil çünkü elektrik akar yakıt gibi daha sonraki zamanlarda serbestleşmiş. Ve de serbestleşme sürecinden önce de herkes bu işte para var diye girer ondan sonra gerçeği görür büyüyecektir, tüketimi artacaktır. Dikkat buyurun ekonominin en büyük göstergeleri elektrik ve akaryakıt harcamasında ve tüketilmesindeki artışlardır. Bu olacaktır. Daha emekle dönemindeki bir piyasasıdır elektrik. Akaryakıta göre oturmuşluğu daha az olduğu için şu anda hatırı sayılır uluslar arası yatırımcıların pek fazla ilgisini çekmemektedir.

        Şunun şurasında biz serbest elektrik piyasasına geçeli on yıl oldu. Ama akaryakıt piyasası benim temsil etmekten gurur duyduğum şirket 77 yaşında. O bakımdan baktığınız zaman arada bir yaş farkı var.

        Şimdi işte araç sayısı artıyor İstanbul’un trafiğini de biliyoruz. Araçlardan söz açılmışken elektrikli araçlara değinmek istiyorum. Dünyada da artan bir trend var. Tesla çok revaçta tabi Avrupa’da da trendde. Tabii biz geriden takip ediyoruz. Siz petrol ofisi olarak bu araçların şarj işlemleri için tesisler kurdunuz mu kuracak mısınız? Plan projeler var mı?

        Selim Şiper: Petrol ofisi kurumu olarak bu ülkenin devlet kaynaklarıyla yaratılmış bir şirketiz. Bizim özelleştirilmemiz 2000 yılındadır. Ondan evvel 1941’den 2000 yılına kadar devlet sektörüydük. Bunun değerini ve önemi çok iyi biliyoruz. Bu ne demektir Türkiye’nin her hamlesinde bizim üstemize düşen rolü hatta öncülüğü üstlenmemiz gerekmektedir. Bize göre Türkiye’nin en olması gereken biçimindeki elektrikli araç şarj istasyonu açtık. Şu anda bir tane var. Ama planımızda bunları özellikle şehirler arasında arttırmak yatıyor. Şu anda yaptığımız işin hiçbir ticari anlamı yok. Ben size söyleyeyim günde bir tane araç falan şarj oluyor. Elektrikli ve hibrit araçların bir saygın derneği var. Onun rakamlarıyla konuşursak geçen sene elektrikli araç sayısı Türkiye’de %326 artmış. Ve 77 adete ulaşmış. Demek istediğim şey şu tabii ki ileride elektrikli araçların sayısı artacak. Fakat bu konuda derin bilgileri sahip olmayanların düşündüğü gibi bugünden yarına gerçekleşecek bir olay değil. Dünyada dediniz. Dünyada şu an 1.3 1.4 milyar araç var. Bunun 1.4 milyonu elektrikli. Tamam diyeceksiniz ki hibritliler de var. Bir hibritli araçla 50-60 kilometreyi elektrikle gittikten sonra geri kalanı benzinle gidiyorsunuz. Binde 1.4. Dediğim gibi Türkiye’de 77 adet elektrikli araç satılmış. Tabi ki gelecek ama az. Çünkü teknolojik olarak özellikle batarya tarafında dünyanın kat etmesi gereken muazzam bir zamanı var. Evet elektrikli araçlar olacak. Biz de petrol ofisi olarak işin öncülüğünü olarak yol gösterimini yapacağız. Buna şarj istasyonları olarak destek vereceğiz. Fakat bunun öngörülür bir zaman içinde dizel veya benzinli araçları tehdit eden veya bunların önemini azaltacak bir boyutta olmayacağını düşünüyoruz. Sırf rakamsal nedenlerle.

        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ