Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Sigara içen 5 kişiden birinin KOAH’ı var

        Özgürce nefes alamamak ne demektir bilir misiniz? Yürüyememenin, evden çıkamaz hale gelmenin ve akciğerlerinize rahatça hava çekememenin nasıl bir duygu olduğu hakkında fikriniz var mı? Dünyada en sık ölüme yol açan hastalıklar arasında 4. sırada olan KOAH’lı (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) milyonlarca kişi bu sorunlarla yaşıyor. Gazete Habertürk'ten Ceyda Erenoğlu'nun haberine göre; KOAH’ın akciğerlerde hava keselerinin ağırlıklı olarak etkilendiği bir formu olan amfizemde; hastalar dinlenirken bile nefes alma güçlüğü, kronik öksürük veya minimum eforla yorgunluk gibi zorluklarla mücadele ediyor. Araştırmalar gösteriyor ki hastalığın baş sorumlusu sigara ve sigara içen her 5 kişiden birinin KOAH’ı var. Bilinmesi gereken şeylerden biri de erken tanı alan hasta sayısının azlığı. Farkındalığın artırılmasına yönelik çalışmalara rağmen hastalığın tanınma düzeyi hâlâ çok düşük. Peki ama neden?

        ‘YAŞAMDAN VAZGEÇMEYİ DÜŞÜNDÜRÜYOR’

        Çünkü öksürük, nefes darlığı ve balgam çıkarma gibi sorunlar günümüzde hâlâ sigaraya bağlı sıradan problemlermiş gibi görülüyor ve KOAH’ın bu belirtilerle ilerleyen çok ciddi bir hastalık olduğu bilinmiyor. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ankara Atatürk Göğüs Hastalıkları Göğüs Cerrahisi Sağlık Uygulamaları Araştırma Merkezi’nde görevli Prof. Dr. Pınar Ergün, “Akciğer kanseri ile KOAH karşılaştırmasında, ‘Kanser’ adı daha dramatik görünse de kronik ve ilerleyici bir hastalık olan KOAH da hastaların yaşam kalitelerini en az kanser kadar olumsuz etkileyen çok tehlikeli bir hastalık” diyor. Nefes alamadığı için yaşamakistemediğini dile getiren pek çok hastanın varlığı da bunu gösteriyor. “Küresel Hastalık Yükü Çalışması” verilerine göre, KOAH dünyada yılda 2 milyon 900 bin hastanın ölümüne yol açıyor ve tüm ölümlerin yüzde 5.5’inin sorumlusu olarak görülüyor. Prof. Dr. Pınar Ergün, “KOAH Türkiye’de solunum sistemi hastalıkları arasında en sık görülen 3’üncü ölüm nedenidir ve bu ölümlerin yüzde 61.5’i KOAH’tan kaynaklanmaktadır. 100 KOAH hastasından sadece 5’inin doktora başvurup doğru tanı alması hastalıkla ilgili farkındalık oranının düşüklüğünün göstergesi” diyor.

        EN ÖNEMLİ RİSK FAKTÖRÜ SİGARA

        Hastalığa neden olan en büyük risk sigara olsa da ülkemizin kırsal kesiminde sık rastlanan “tezek” gibi biyolojik yakıtların iyi havalanmayan ortamlarda kullanılması, sanayide metallere ve tozlu dumanlı ortamlara maruz kalınması, maden işçiliği de riski artırı- yor. Bu risk faktörlerine maruz kalan kişilerde hava yollarında gelişen geri dönüşümsüz ve uzun süreli tıkayıcı akciğer hastalığı KOAH olarak adlandırılıyor. Hastalık hem küçük hem de büyük hava yollarını tutuyor. “Amfizem” adı verilen KOAH formunda ise karşımıza akciğerlerde uç hava yollarına bağlı hava keselerinde meydana gelen tahribatla seyreden daha ağır bir tablo çıkıyor.

        NEFES AÇICILAR

        Hastalığa “Solunum fonksiyon testi” ile elde edilen veriler üzerinden tanı koyuluyor. KOAH tedavisi “ilaç tedavileri” ve “ilaç dışı tedaviler” olarak ikiye ayrılıyor. Hastalığın hava yollarını tutma özelliği nefesaçıcı ilaçların kullanımını şart kılıyor. Bazı hastalara nefes açı- cılarla birlikte inhaler steroid ilaçların kombine formları veriliyor. Hastaların ceplerinden çıkan çok sayıda ilaca rağmen sıklıkla hastanelerin acil servislerine başvurmalarının altında, ilaçların tek başlarına yeterli olmayıp “pulmoner rehabilitasyon” adı verilen tedaviler bütününe ihtiyaç duyulması yatıyor. Hastaların tedaviye uyumunu artırmada, “inhaler” adı verilen nefes açıcılar çok önemli görülüyor. Ancak hastaların bu cihazların kullanımlarıyla ilgili eğitilmelerinde sorunlar bulunuyor. Prof. Dr. Pınar Ergün, “Birçok hekim ilaç kullanımına yönelik eğitim verse de polikliniklerde hastaya ayrılan sürenin yetersizliği, hasta eğitimlerinin eksik kalmasına neden oluyor, hasta uyumunun önündeki en önemli engellerden biri de çoklu ilaç kullanımı durumunda hastanın tedaviye uyumunun azalması” diyor. Bu tür hastalar tek ilaçla tam olarak rahatlayamadıklarını düşünüyor ve bir ilaçtan diğerine geçerek tedaviye uyumsuzluk gösteriyorlar.

        MULTİDİSİPLİNER YAKLAŞIM GEREK

        Prof. Dr. Pınar Ergün, “Türkiye’de multidisipliner yaklaşım ile pulmoner rehabilitasyon uygulayan merkez sayısı 15-16’yı geçmiyor. Nüfus yoğunluğumuz düşünüldüğünde sadece İstanbul’da bu sayının en az 3 katı hatta daha da üstünde olması gerekir” diyor. Pulmoner rehabilitasyon ünite ya da merkezlerinde göğüs hastalıkları uzmanları ya da FTR uzman hekimlerinin direktörlüğündeki ekipler görev alıyor. Ekibin içinde fizyoterapist, diyetisyen, psikolog ve hemşireler de bulunuyor.

        YENİ GİRİŞİMSEL YAKLAŞIMLAR

        15 Kasım Dünya KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) günü nedeniyle İstanbul’da, “Endobronşial Sarmallar ile Akciğer Hacim Küçültme Tedavileri 1. Türkiye Uzmanlar Toplantısı” gerçekleştirildi. Toplantıda KOAH’ın bir formu olan şiddetli amfizem tedavisinde, ‘Bronkoskopik Akciğer Hacim Küçültme’ yöntemi ile ilgili klinik çalışmalar ve yapılan vaka paylaşımları ilgi gördü.

        HER KOAH’lı hastada olmasa da hastalığın bir fenotipi olarak nitelendirilen amfizemli hastalarda en önemli tedavi yaklaşımlarından birinin, “akciğer hacim küçültme yöntemleri” olduğu belirtiliyor. İlaç tedavisi ve pulmoner rehabilitasyondan yararlanmasına rağmen sorunları devam eden uygun hastalarda, akciğer hacim küçültme işlemleri başlığı altında uygulanabilecek girişimsel yaklaşımlar bulunuyor. Türkiye’de 5-6 yıldır uygulanan işlemlerin iyi sonuç vermesinde en önemli adımın doğru hasta seçimi olduğu belirtiliyor. Prof. Dr. Pınar Ergün, “Akciğer hacim küçültmeişlemine alınacak uygun hastaların bu işlemden mucize beklememeleri gerek. Daha önceden kullanılan ilaç ve egzersiz programına uygulama sonrasında da aynen devam edilmeli” diyor. İşlem sonrasında hastanın solunum fonksiyonlarında bir iyileşme bekleniyor ve gerek akıllı sarmallar (coil) gerekse valf yöntemi uygulanan hastaların nefes darlığı şikâyetleri bir süre sonra kademeli olarak azalmaya başlıyor. İşlemin uygulandığı çoğu hastanın yaşam kalitesi artıyor, geçmişte ger- çekleştiremedikleri günlük aktivitelerini yapar hale geldikleri gözleniyor.

        DOĞRU HASTA SEÇİMİNİN ADIMLARI

        Bronkoskopik hacim küçültme işlemleri her amfizemli hastaya uygulanamıyor. İşte doğru hasta seçiminin adımları:

        * Hastanın öyküsü alınıyor ve nefes darlığının düzeyi ile eşlik eden başka hastalık olup olmadığına bakılıyor. Akciğer grafileri ve basit solunum fonksiyon testleri ile başlangıç değerlendirmeleri yapılıyor. Hastanın egzersiz kapasitesi de ölçülüyor.

        * Basit solunum fonksiyon testleri ile akciğerlerdeki aşırı şişkinliğin düzeyinin belirlenmesi amacıyla detaylı akciğer hacim tespiti yapılıyor.

        * Yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı tomografiden akciğerdeki amfizemin varlığı, yapısı ve dağılımını görmeyi sağlayan bilgiler ediniliyor.

        * Tüm verilere ulaşıldıktan sonra hastada, “bronkoskopik akciğer hacim küçültme işlemi” için hangi yöntemin kullanılacağına karar veriliyor.

        * Onaylar alındıktan sonra hasta işlem için hazırlanıyor.

        AMELİYATHANE ORTAMINDA AMELİYATSIZ İŞLEM

        TÜRKIYE’de belli merkezlerde uygulanan bronkoskopik akciğer hacim küçültme işlemleri ameliyatsız ve herhangi bir kesi olmadan gerçekleştiriliyor. Uygulama ile önceden belirlenen aşırı şişkin, hasarlı, normal işlevini göremeyen akciğer bölgelerinin bazı hastalarda akıllı sarmallar (coil) bazı hastalarda da valfler ile devre dışı bırakılması hedefleniyor. Akıllı sarmallar genel anestezi altında ameliyathanelerde uygulanabiliyor. İşlem sırasında önce bir akciğere, yaklaşık 2-3 ay sonra da diğer akciğere 10-14 kadar sarmal yerleştiriliyor. Valf yöntemi ise ameliyathanelerde genel anestezi altında ya da hafif sedasyonla bronkoskopi ünitelerinde uygulanabiliyor. Bu işlemlerin sonrasında 1-2 günlük hastane yatışının ardından hasta taburcu ediliyor.

        PULMONER REHABİLİTASYONU TANIYOR MUYUZ?

        Günümüzde KOAH gibi uzun süreli solunum problemi olan hastalarda nefes darlığının azaltılması, egzersiz kapasitesinin artırılması ve yaşam kalitesinin iyileştirilmesinde birden fazla bileşeni olan “pulmoner rehabilitasyon” günümüzde olmazsa olmaz tedavi yaklaşımlardan biri olarak kabul ediliyor. Hasta, hareketle nefes darlığının daha da artacağını düşünüp daha az hareket ediyor ve yakınlarına bağımlı bir yaşam sürüyor. Hareketsiz olmak kalp ve akciğer sağlığının düşmanı olmakla birlikte bacak ve kol kaslarının yanı sıra, solunum ve kalp kasını da zayıflatıyor. Kasları zayıflayan hasta hareketle daha çok nefes darlığı hissedip erken yoruluyor. Hareket etmenin nefes darlığını artıracağını düşünen çoğu hasta evden çıkamaz hale gelip sosyal izolasyona maruz kalıyor. Bu durum anksiyete, depresyon ve panik atağa yol açıyor. Egzersiz eğitimi, vücut kompozisyonunun değerlendirilmesi ve beslenme destek tedavileri, psiko-sosyal destek tedavi, hasta ve ailesinin eğitimi gibi bileşenlerden oluşan tedavi bütününe pulmoner rehabilitasyon deniyor.

        METİN YİĞİT (62):

        ‘NEFES ALMAK ÖMRE BEDEL!’

        10 yıl önce KOAH tanısı almış (KOAH’ın amfizem tipi) ağır sigara içicisiydim. Nefes almakta çok zorlanıyor evden dışarı çıkamı- yordum. Nefes darlığım dayanılmazdı. Sık sık hastanelerin acil servislerine başvuruyordum. Doktorum, servisinde yattığım bir gün bana akciğerlerimde aşırı şişkinlik olduğunu, ilaçlarla birlikte egzersiz yapmam gerektiğini söyledi. Sonrasında akciğerlerime takılacak akıllı teller ile rahatlayabileceğimi anlattı. Egzersiz programlarını harfiyen uyguladım. Ardından önce sağ sonra da sol akciğerime akıllı tel taktırdım. Uygulamadan sonra işlerimi kendim yapıyor, evden dışarı çıkabiliyorum. İlaçlarımı ve egzersizlerimi de aksatmıyorum. Rahat nefes almak ve özgürce hareket edebilmek ömre bedel.

        MEVZUAT EKSİKLİĞİ GİDERİLSİN

        PROF. Dr. Pınar Ergün’e göre ülkemizde çok sayıda göğüs hastalıkları uzmanı pulmoner rehabilitasyon konusuna eğilmiyor, sahip çıkmıyor. Bunun en önemli nedenlerinden birinin de mevzuat eksikliği olduğu belirtiliyor. Ergün, “Türkiye’de göğüs hastalıkları uzmanlarının, fizyoterapistlerle beraber çalışabilmesinin önünde engeller var. Oysa KOAH, pulmoner rehabilitasyon olmadan tedavi edilemez. Bu engeller kalkmalı ki uzmanlarımız işlerine sahip çıkabilsinler” diyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ