Simon'ın işyeri ve evi arasındaki mesafeden ibaret olan hayatı, hayallerini kurduğu kadına ulaşamayarak, annesine tahammül etmeye çalışarak ve en önemlisi çevresi tarafından görmezden gelinerek geçip gitmektedir. Çekingenliği ve içine kapanıklığı kendini daha fazla güçsüz hissetmesinden başka bir sonuca hizmet etmez, yalnızlığı günden güne derinleşir. Bir gün işyerine James adında, tıpatıp kendisine benzeyen bir çalışanın gelmesiyle bu rutinleri yok olmaya başlar. James dış görünüş olarak kusursuz bir şekilde Simon'a benzer, karakter anlamındaysa tam tersidir. James'in karizması, neşeli kişiliği ve centilmen halleri birkaç gün içerisinde çevresindeki herkes tarafından sevilmesini sağlasa da esasında Simon'ın hayatını ele geçirmeye başlamıştır...