Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Süper Lig Galatasaray Galatasaray Konyaspor yazar yorumları - Galatasaray Haberleri

        FATİH ALTAYLI

        YAVAŞ OYUN ÖLDÜRÜR

        MAÇIN başlama düdüğünün çalmasından 2 dakika sonra yanımdaki Ali Dürüst’e eğildim, ‘’İşimiz var bugün. Belli ki Konya 11 kişi ile savunma yapacak. Biz de duvara karşı oynamadaki beceriksizliğimizi göstereceğiz’’ dedim.

        Galatasaray’da son haftalarda nükseden bir eski hastalık var; ‘’Yavaşlık’’.

        Terim döneminde zaman zaman rastladığımız, Prandelli döneminde zirveye çıkan bir ‘’Ağır ol molla desinler’’ durumu.

        O kadar yavaş oynuyor, o kadar fazla hazırlık pası ve yan pas yapıyoruz ki, rakip karşımızda bocalamak, pozisyon kaybetmek zorunda kalmıyor. 11 kişi ile karşımıza duvar gibi diziliyorlar ve mecburen kaybettiğimiz toplarda her biri gol tehlikesi yaratan ataklar yapıyorlar.

        Dün de öyle oldu.

        Konya 11 kişi savunma yaparak ilk 22 dakika içinde kalemizde üç pozisyon bulurken, Galatasaray’ın tek atağı vardı.

        Konyaspor’da bir nebze kalite olsa soyunma odasına 3-1 geride gidebilirdik. Ama Konya gerçekten çok kötü bir takım.

        Galatasaray işte bu kötü Konyaspor karşısında öldü öldü dirildi. Çünkü bu kadar yavaş, bu kadar geride top dolaştırmaya dayalı bir futbolu, kimin karşısında oynarsan oyna ölü ölüp dirilirsin.

        Hele bir de Sneijder bu kadar oyundan kopuk ve hatta keyifsiz olursa, Bruma’nın sadece yetenek değil, bir zeka sorunu yaşadığı bu kadar aşikar hale gelirse ve takımın en iyi, en bilinçli oynayanı Sabri olarak göze çarparsa ölüp ölüp dirilmek bir yana tabuttan dün olduğu gibi musallada çıkarsın.

        Galatasaray’ın tek bir silahı var. Hızlı adamları ile çabuk çıkmak ve yetenekli ayaklarının atacağı hızlı paslarla rakibin dengesini bozmak.

        Geride Semih, Chedjou, Sabri sürekli yan pas yapar, Selçuk kendi etrafında 3 kez dönmeden pas vermezse Galatasaray gol için dün olduğu gibi son dakikalara kadar çırpınır durur. Gol olursa da dünkü gibi kısmete atılmış bir karambol golü olur. Konyaspor ise gerçekten utanç verici bir futbol oynadı.

        1. dakikadan itibaren zamana oynadılar.

        Sürekli zaman çalmaya çalıştılar.

        Oldukça kalitesiz olan hakem de buna çanak tuttu. Konya kalecisi Kaya’ya daha ilk yarıda sarı kart göstermesi gerekirken, 90 dakika boyunca bu duruma tahammül etti. Konyasporlu oyuncuların sürekli çime yatmalarına da seyirci kaldı.

        Avantaj kurallarını asla uygulamadı.

        En bariz taçları yanlış tarafa verdi, kornerleri aut, autları kornere çevirdi.

        Hele hele ilk yarıya sadece 1 dakika eklemesi tam bir skandaldı.

        Galatasaray haftaya şampiyonluk yolundaki en zor maçına gidecek.

        Mersin Konya’dan hem daha iyi takım, hem de Rıza Çalımbay ‘’Kastırma futbolunu’’ özellkle Galatasaray’a karşı çok iyi uygulayan bir teknik direktör.

        Ancak benim gördüğüm şudur: Galatasaraylı futbolcular şampiyonluğa çok inanmışlar. Hakemlerin ve federasyonun da kendilerini engellemek istediğini saha içinde hissettiklerini söylüyorlar ve bu onları kamçılıyor. O yüzden de bu maça Sneijder ve Selçuk serumla çıktı. Melo da iğneyle. O kadar niyetliler ki şampiyon olmaya, bacakları kopsa bile oynayacaklar. Bir de tribünler inanıp, maça gelse...

        HALİL ÖZER

        HAMZA HOCANIN FENDİ...

        BU kadar çok top kaybıyla ve bu kadar yavaş oyunla galip gelebilmek için gerçekten şanslı ya da çok usta ayaklara sahip olman gerekir.

        Galatasaray’da ikisi de vardı.

        Dün sadece duran toplar için sahada bulunan Sneijder’ın buram buram gol kokan ortaları ile sahanın her yerine koşmaya çalışan ve koşan Melo ve tabii ki yine Muslera ve ilk yarıdaki Sabri, Galatasaray’ın üç puanının baş aktörleriydi.

        Maçı da kaybedebilirdi Galatasaray. Ancak Konya’nın ileri uç elemanlarının ve özellikle Hasan Kabze’nin final paslarında ve vuruşlarındaki büyük hataları ile kararsızlıkları Galatasaray’ın büyük bir felaket yaşamasını önledi. Bir gol olsa Galatasaray altından kalkabilecek halde değildi.

        ilk 45 dakikaya baktığımızda Galatasaray’ın sadece Sneijder’ın ceza alanının hemen önünden kaleye vurduğu bir şutun dışında hiçbir varlık gösterememesi gerçekten enteresandı. Asıl enteresan olan ise sahada o kadar yıldız varken Galatasaray’ın bu yarıda ki en önemli gücünün Sabri olmasıydı. Sabri’nin olağanüstü sağ kanat mücadelesi hem takımını hem de tribünleri oyunda tutmasını bildi. Ancak tabii ki o kadar etkisiz elemanın yanında sadece Sabri’nin varlığı Galatasaray’ın üstünlük kurmasına olanak tanımadı. Bu yarıda Konya gol atamadıysa gerçekten büyük bir şanstı Galatasaray için.

        İkinci yarının seyri hemen hemen belliydi. Burada önemli olan Konya’nın oyunu ne kadar kendi sahasından ileride tutabileceğiydi. Elbette bunu başaramadı Konyaspor. Çünkü bu kaliteye sahip olan bir takım değil. Oyunun ilerleyen anlarında hamle bakımından Hamza hoca, Aykut hocaya oranla daha erken davrandı. Yani zamanında takıma teşhis koydu. Örneğin hiçbir varlığı olmayan Bruma’yı çıkardı. Umut’u oyuna aldı. Ama Aykut hoca aynı çevikliği Hasan Kabze’de gösteremedi. Takımının bir kişi eksik oynadığının farkına varamadı. Maç bir anda teknik direktörler arası satranç oyununa döndü ve Hamza hoca kazandı. Aykut hoca ise şu satrancı hiçbir zaman öğrenemedi.

        Ve tabii ki Melo’nun büyük mücadelesi. Kabul edelim ki bu oyuncunun sevimsiz yönleri çok fazla. Dünde bu yönlerini fazlasıyla gösterdi. Ancak takımına verdiği futbol gücü ve hırsı olağanüstü. Belki rakipler Melo’dan nefret ediyor. Ama ben içten içe böyle enerji yüklü bir futbolcuya sahip olmak için can attıklarına eminim. Zaten o sevimsiz yönleri olmasa Melo’nun dünya futbolundaki yeri bambaşka boyutlar olabilirdi. G.Saray’ın golündeki rolü ise çok büyüktü. Yani yoktan yarattı.

        Sonuç olarak maç tam bir Gaziantep maçının kopyası oldu. ‘Galatasaray iyi mi oynadı’ kesinlikle hayır. Ama bir şekilde hırsıyla, heyecanıyla o golü atmasını biliyor Galatasaray. O yüzden kalan dört haftada ligin en büyük favorisi.

        SELÇUK

        Bu yıl onun için iyi başlamamıştı. Ama Hamza hoca ile her şey yoluna girdi. Bu sezon çok kritik goller attı. Üstelik Bruma, Sneijder kötü oynadıkları zaman onların yerine de mücadele edebilecek düzeye geldi. Dün attığı gol gerçek bir golcü fırsatçılığıydı.

        OLCAN

        Ben Olcan’daki ısrarı anlamış değilim. Bu oyuncuya gösterilen yüksek anlayış kesinlikle Yasin’e gösterilmiyor. Olcan’ın yeri kesinlikle ilk on bir değil. Ama bu takımda anlayamadığım bir torpile sahip.

        BÜLENT YAVUZ

        HAKEMİN KIRMIZISINA, YARDIMCI GEÇİT VERMEDİ

        TÜRK Telekom Arena’da G.Saray, liderliği Beşiktaş’tan devraldı. Cimbom’un ölüp ölüp dirildiği maçta, Selçuk İnan gemisini kurtaran kaptan oldu. Hakem Barış Şimşek’in yönettiği müsabakada, 5-6 kritik pozisyon var. Ancak skora etki edecek bir düdük olmadı. 63. dakikada, Olcan ve Kenan Özer birbirlerini çekiyorlar. Burada penaltı olmaz. Hakemin ‘devam’ kararı doğru. Burak-Ali Turan mücadelesinde ise her iki oyuncu da sarı kart aldı. Bana göre yeterliydi. En önemli pozisyon ise 86. dakikadaydı... Bu dakikada hakem Barış Şimşek, Burak’a faul yapan Selim Ay’ı, 2. sarı ve kırmızı kartla oyundan ihraç etti. Ancak yardımcı hakemin ısrarlı kalkan bayrağı, hakemin çok önemli bir yanlıştan dönmesini sağladı. Pozisyon net ofsayttı. Burak, ofsayttan gelerek topu aldı. Dolayısıyla yardımcının, hakemini uyararak doğruyu buldurması mükemmel bir yardımcılıktı. Peki hakem neden böyle bir yanlış yaptı? Kanaatimce, kulaklığı arızalıydı ve iletişim kuramadı. Ama ne olursa olsun, yardımcı hakeme sırtını dönmemesi lazım. 86. dakikada, G.Saray’ın net avantajını kesen Barış Şimşek, önemli bir hata yaptı. Ancak dediğim gibi bütün bunlar neticeye tesir etmeyen hakem hatalarıydı.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ