Galatasaray-Gençlerbirliği maçının yazar yorumları

PANİK

FATİH ALTAYLI

MUTAD cuma yemeğinde, Faruk Süren ve Ali Dürüst’leyiz. Mete Başol da var masada.

Gelen giden tebrik ediyor ‘’Şampiyonluğunuz hayırlı olsun’’ diye. Biz ise hiç o havada değiliz, ‘’Daha 9 puan var’’ diyor Ali Dürüst, ki çok haklı, bir haftada neler değişiyor bu yılın liginde. Şampiyonluğu bırakın kutlamayı, havasına girmek için bile çok erken olduğunu Gençlerbirliği karşısında iliklerimize kadar hissettik. 3 puanı aldık ama nasıl aldık gelin bir de tribünde tansiyon hastası olan bizlere sorun.

Galatasaray büyük ihtimalle Hamza Hamzaoğlu takımın başına geçtiği günden bu yana oynadığı en kötü futbolu oynadı. Gençlerbirliğli futbolcular sezonu kapamamış olsa Galatasaray’ın bu maçı kazanması imkansızdı hatta berabere bile zor kalırlardı.

Nitekim uzatma dakikalarında bile maçı kaybedecek hatalat yaptılar. Tamam anlıyorum, stres çok fazla ama bu kadarı da olmaz ki! Sürekli bir puan kaybedersek yanarız korkusu. Bu korkuyla oynanmaz çocuklar.

Bırakın oynamayı bu korkuyla yaşanmaz. Galatasaraylı futbolculardan rica ediyorum alın bu maçın kaydını ve izleyin bir. Ve sorun kendinize biz bu muyuz diye. Zaten zar zor pozisyon buluyorsunuz o anlarda da forvetler gol kaçırma yarışında. İki kez boş kalenin önünden geçen topu kaleye dürtecek adamların ayakları birbirine dolanıyor. Allah’tan Sneijder gibi bir adam var da aynen Juventus maçında olduğu gibi zevahiri kurtaracak hareketi yapıyor. Ya sonrası. O daha büyük rezalet. Galatasaray öne geçtiği, golü bulduğu anda panikliyor. ‘’Aman yemeyelim’’ paniği.

Şampiyonluğa giden takımın yerini bir anda kümede kalmaya çalışan bir takım görüntüsü alıyor.

Topa basmak, pas oyunu yapmak, oyunu soğutmak yok. Vur ileriye rakip alsın bir daha gelsin.

Galatasaray’ın golünden sonra Gençler’in en az 12 atağı var. 2’sinde gol olmamış olması tamamen şans. Bu mu Galatasaray, bu mu Avrupa fatihi.

Hadi ‘’Niyetsiz’’ Gençler’i aştınız. Ya haftaya ‘’Niyetli’’ Beşiktaş’a bu futbol yetecek mi? Nasıl olacak bu iş! Bırakın Beşiktaş’ı, Rize’ye yeter mi bu futbol. Yapmayın çocuklar. Rakipleriniz size bir şampiyonluk hediye etmeye çalışıyor, siz ise bunu panikle karşılıyorsunuz. Bir kendinize gelin ne olur!

Yemin ediyorum Sabri ve Yasin dışında ne yaptığını bileniniz pek azdı. Umut çok iyi niyetli ama yetmiyor buralarda. Sneijder hırslı ve tecrübeli ama gol dışında verimsiz. Hakan ile Semih idare ediyorlar ama yetmiyor. Melo tribüne oynuyor. Hal böyle olunca da 90. dakikada Gençler’in kaçırdığı gole dua ediyoruz. Kaçırması atmasından zor olan gole. Benim dün gördüğüm şudur sevgili okurlar. Galatasaray Rize’ye giderken takipçisiyle arasındaki fark 4’ten az ise işimiz zor.

Yıllardır Fenerbahçe’nin başına gelen bizim de başımıza gelir diye korkarım.

Hele hele bu hakemlerle.

Galatasaraylı futbolcular hakemlere hiç güvenmiyor demiştim ya...

Belki de haklılar.

Dün de buz gibi bir penaltısı gitti Galatasaray’ın.

Ve takdir hakları hep rakibe kullanıldı.

Dediğim gibi son maça 4 puan farkla çıkmalıyız. Yoksa Fenerbahçe karşısında ilk maçta verilmeyen taçtan yediğimiz gol, şampiyonluğa mal olabilir ikili averaj yüzünden.

Ha tabii bu arada rakiplerin de işi kolay değil.

Fenerbahçe’nin iki zor maçı var Allah’tan.

Ve Beşiktaş’la puan farkı 4 çok şükür...

Ve biz ite kaka da olsa kazandıkça onlar da panikliyorlar. En büyük şansımız da bu zaten.

'PASTA KALIBI' GERÇEK OLDU

SERDAR ALİ ÇELİKLER

Sezon başlamadan önce Ünal Aysal futbolcuları 4. yıldızı temsil eden bir ‘şey’in içine sokmuş ve ‘ŞAMPİYON OLACAĞIZ’ mesajını bu şekilde vermeyi tercih etmişti.

O dönemde bu nümayiş rakipler tarafından “Pasta Kalıbı’na girmişler” şeklinde dalga konusu olmuştu. Şampiyonluk gitse muhtemelen en büyük ‘mavra materyali’ o günkü resim olurdu. O gün o yıldız kalıbı içindeki İtalyan’ın çıkıp Hamza Hamzaoğlu dahli ile işlerin yüzde yüz değiştiğini düşünenler varsay yanılıyor. Önce oyuncuların mantalitesi değişti. Kendileri yuhalanır; küfredilir olmuştu.. Taraftar, “Prandelli kötü de bunlar da oynamıyor” demeye başlamıştı. Trabzon’dan gelenlerle diğer Türk’lerin ayrı gruplar olduğu, Melo’dan herkesin nefret ettiği konuşulur olmuştu. Takım Avrupa’da 4’lere alışmış, oyuncuların bireysel değerleri yarı yarıya azalmıştı. Kimi devre arasında kimi en geç sezon sonunda ‘kaçmayı’ planlıyordu. Sonra Duygun Yarsuvat yönetimi geldi, Abdürrahim Albayrak ve Ali Dürüst Florya hakimiyetini kurdular. Prandelli’ye ‘arrivederci’ deyip Hamzaoğlu’nu getirdiler direksiyona.

Sonra futbolculara dediler ki: “Bakın kardeşler. Kulübün mali durumu çok kötü. Aysal döneminin ‘bol kepçe’ zamanları bitti. Mancini kötüydü-Prandelli berbattı derken Hamzaoğlu ile de salarsanız eninde sonunda fatura size kesilir. ‘Hep mi futbolcular haklı’ diyenler susmaz. Aklınızı başınıza devşirin.”

Trabzon mağlubiyetinden sonra bu satırların yazarı “Kaçan bir şey yok” yazarken camianın en az yüzde 50’si ‘gitti’ gözüyle bakıyordu. Bu kırılganlık ve güvensizliğe de aldırmadan toparlanıp önlerine baktılar. Sürekli gol yiyen bir takımdan hiç gol yemeyen bir takıma dönüştüren Hamzaoğlu taktik dönüşüm konusunda diplomasını verdi. Her maç biri çıkıp maçı aldı. Topu topu 6-7 oyuncunun kalitesi; bir ikisi hariç hepsinin ellerinden geleni yapması ama hepsinin tam anlamıyla iştahlı ve istekli oluşlarıyla dün 4. Yıldız’ı alıp geldiler. Geriye taç’larına takma kısmı kaldı. Dün son saniyede Stancu, çok net pozisyonda topu Sinan’a verince bence şampiyonluk kesinleşti. Muslera-Chedjou- Melo-Selçuk-Wes ve Burak’ın önderliğinde; Hakan Balta-Hamit ve Yasin’in katkılarıyla topu topu 10 oyuncunun ekstra performansı ile başarıya ulaştılar. Sezon başındaki 4. Yıldız Metaforu’nu gerçekleştirdiler. Albayrak-Dürüst başta; Hamza Hamzaoğlu ve ekibiyle birlikte taraftarları da kutlarım.

HAFTAYA TUR ATAR

Cimbom’un haftaya Beşiktaş maçında şampiyonluk turu atacağını tahmin ediyorum.

ÖZKAHYA’YA HAYRET!

Yıllardır ‘hakem oldurulmaya çalışan ama olamayan” diye eleştirdiğim Halis Özkahya bu sene ligin 2. yarısında ‘tabanca gibi’ maç yönetiyor.

Hatası yok mu var tabi. Penaltı vermemiş olabilir. Hep söylediğim gibi hakem hata yapar, eyvallah. Ama eyyam yapmıyor, denge sağlamaya çalışmıyor. Ben de ‘hayret’ler içerisinde kendisini tebrik ediyorum.