Salih Uçan: "İtalya'da krizden etkilenecek en son şey futbol"

HT PAZAR / Nazenin TOKUŞOĞLU

Bizim tatlı bonus kafamızdı o. Fenerbahçe’ye ilk geldiğinde 18 yaşındaydı. Hani “Doğursam ancak bu kadar severim” derler ya, kıvırcık saçlı olduğumdan da herhalde, böyle bir yakınlık hissettim. Şimdi Roma’da Salih Uçan; süper İtalyanca konuşuyor, makarna yapmayı öğrenmiş. İtalyan halkı fazla forma şansı bulamasa da çok sevmiş Salih’i, selfie çektirmekten yürüyemedik. O bana İtalya’yı gezdirdi, ben soru sordum. Ailesi şu sıralar yanında olduğu ve son birkaç maçtır forma şansı bulabildiği için ekstra mutluydu Salih. Yüzünde güller açıyordu. Tabii Türkiye’yi çok özlemiş, bir ara soruları o sormaya başladı. Bu arada öyle şıktı ki sormayın. İtalyanların rahatlığı, tembelliği, çok sesli konuşması değil de şıklığı geçmiş Salih’e. Boş zamanlarında Roma’da sokak sokak gezmeyi seven Salih, KİP markasının da yüzü olmuş. Kelimenin tam anlamıyla “cuk oturmuş”... O zaman Roma’dan herkese sevgiler, benden değil Salih’ten...

- Come stai (Nasılsın) Salih?

Çok iyiyim ama Türkiye’den dostlar gelince daha iyi oluyorum. İlk zamanlar hep “Keşke İstanbul’da uyansam” dedim. Arkadaşım yoktu, dil bilmiyordum. Yalnızlık hissettim ama şimdi seviyorum.

- İtalyancana inanamadım!

Oldu vallahi. Dersleri aksatmadım, kafamı iyi verdim. Bir de çok sevdim dili, bir an önce konuşmak istedim sanırım.

- İtalyan fotoğrafçıyla ana dilinmiş gibi sohbet ediyorsun, Maşallah. Roma’nın efsane İngiliz futbolcusu Ashley Cole senin kadar konuşamıyor bildiğim kadarıyla.

Tabii onun ana dili İngilizce, dünyanın en geçerli dili... Niyetli de değil. Hiçbir derse gelmedi. Nasıl öğrensin?

- Fatih Terim test etti mi İtalyancanı?

Ha ha ha... Yok etmedi ama arada konuşuyoruz hocayla, tabii Türkçe...

- Fenerbahçe tarafıyla, Aziz Yıldırım’la?

Onlarla da konuşuyoruz arada. Son geldiğimde başkanı ziyaret de ettim.

- İtalyanlar nasıl insanlar? Basını merak ediyorum özellikle...

O kadar rahatlar ki, kimse kimsenin umrunda değil. “Niye gezmiyorsun” diye uyarı aldım geçenlerde. Bizde gaza basarsın ya, bunlar sarı ışıkta başlıyorlar beklemeye, kırmızı yanmadan önce... Maç sonrası televizyon programlarında pozisyonları tartışıyorlar ama yapıcı ve kısa, bizdeki gibi saldırgan bir üslupla değil. Magazin basını desen hiç yok. İstanbul’da gittiğimiz kafedeki eleman “Salih burada” diye basını arıyor. Burada “Totti bizim pizzacıda sevgilisiyle oturuyor” dese adam, “Eee napıyım” der kapatır telefonu gazeteci.

- Nasıl bir yerde oturuyorsun?

Şehrin dışında, Marmarisli olduğum için “Yine deniz kenarı olsun, en azından alıştığım ortam” dedim. Denize falan girilmiyor ama güzel yer. 2 haftadır annemle babam da yanımda.

- 48’den vazgeçmem diyorsun...

Aynen... Takıma gelir gelmez 48 numaralı formayı da kaptım. Allah’tan kimsede değildi, savaş çıkardı vallahi...

- Kendi evin mi oturduğun ev, burada yatırım yaptın mı?

Kira... Şu ana kadar bir ev aldım, o da Marmaris’te ailemle oturduğum ev. Gerisi bankada. Burada getiri azmış, yatırımlarımı İstanbul’da, en azından Türkiye’de yapmak isterim. Burada düşünmüyorum ama İtalya’da ekonomik krizden etkilenecek en son alan da futbol.

- İzin günleri kısıtlı mı?

Türkiye’ye gelecek kadar uzun değil. Bir de yorgun oluyorum, boş vaktimi yollarda geçirmek çok da anlamlı gelmiyor. Floransa’ya ve Milano’ya gittim şimdilik. Roma’yı bayağı detaylı gezdim. Antrenman sonrası evde mutlaka birkaç saat uyuyorum.

- Siesta olayına alıştın hemen yani...

Çok seviyorum öğlen uykusunu. Antrenmanın saatine göre alışverişe çıkıyorum. Modayı takip etmeye başladım. Roma inanılmaz, Vatikan büyülüyor. Tarihi bir sokaktan geçiyorum, 300 yıllık bir et restoranı çıkıyor karşıma.

- Annen neler getirmiş sana?

Dolma yaptı gelir gelmez, malzemeleri getirmiş. Marmaris balı getirdi.

- Ben de sevenlerinden milyon tane öpücük getirdim.

Ben de sana forma getirdim...

"TOTTİ PEK KONUŞMUYOR"

- İki ülke futbolunu karşılaştır...

Fenerbahçe’de olduğum dönem, biz Lazio’yu eledik, Galatasaray Juventus’u... “İtalya futbolu daha iyi” diyemem ama Milan Şampiyonlar Ligi Kupası’nı en fazla kaldıran takımlardan biri mesela. Geçmiş ağır basıyor. Büyük isimlerle başarı geliyor ve bir iki isimle olmuyor bu. Mesela Mancini defans çalıştırınca yadırgandı. Biz de sürekli defans çalışıyoruz, bence kültürel bir durum. Bir de tempo burada daha yüksek.

- Totti’yle aran nasıl?

Arkadaş değiliz tabii aramızda 19 yaş var. Gerçi bir röportajda “2 yıl daha oynarım sonra yedek oturabilirim” dedi maşallah. Bir de pek konuşmuyor, yapısı öyle.

- Sana geleceğin yıldızı dediler ama ilk 11 olayını bir türlü çözemedin. Ne psikolojidesin?

İnancım hiç gitmedi. Kendime güveniyorum. Fenerbahçe’ye geldiğimde 18’dim. Mehmet Topal’ların, Emre Belözoğlu’ların olduğu bir yerde kendimi kanıtladım. Türkiye’ye dönmek istiyorum ama orada en tepeye çıkamıyorsun, illa ki Avrupa geçmişi gerekiyor. “Roma’dan da kiralık gidiyor” diye yalan haberler çıktı. Ben burada mutluyum, oynamak da istiyorum. Milli Takım’a gittiğim sırada takım 3 günde bir maça çıktı ve hepsini kazandı. O ekibi bozmadı hoca doğal olarak. Son yaşadığım bu ve umutluyum.

"EN ŞIK BENMİŞİM..."

- Taraftarlar arasında sempati uyandıran ortak isim olarak belirlendin ve bir reklam filmi çektin. 15 milyon kişi izlemiş. İleride oyuncu olursun belki...

İlk defa bir markanın, KİP’in yüzü oldum. Çekimler zormuş... “40 saniye” dediler, 9 saat çekim yaptık. Dizi oyuncularına acıdım vallahi.

- Takımda en şık kim?

“Sensin” diyorlar. Bugün giydiklerimi görüp “Bella” (güzel) dediler yine ama bence Ashley Cole da iyi giyiniyor.

- Türkiye’de “Salih” deyince kızlar delirirdi, Roma’da?

Burada da tanıyorlar ama Türkiye’deki kadar tepki yok. Selfie falan çekiyorlar. Ama kadın taraftarlar çok ön planda. Kulübün amigosu kadın. n Güzeller mi? Güzeller, Türk kadın taraftarlar gibi...

- İtalyan kız arkadaş var mı?

Arkadaş var ama sevgilim yok.

"MAKARNA YAPMAYI ÖĞRENDİM"

- Duyduğuma göre kahvaltıda bile makarna yiyormuşsun...

Sorma... Geçenlerde omlet istedim, “Bir soralım yapabiliyor muyuz” dediler. Geldiğimden beri bir kere yedim. Kruvasan falan yiyorlar, ben de uyum sağlamaya çalışıyorum.

- Makarna yapmayı öğrendin mi?

Tabii ki...

- Versene güzel bir tarif...

Domatesi suda haşlıyorum. Kabuklarını çıkarıyorum. Diğer tencerede haşlanan makarnayla karıştırıyorum.

- Bu kadar mı?

Evet, sen neli yapıyorsun?

- Kıymalı, yeşil biberli, domatesli, süzme yoğurtlu bir tarifim var hasta olursun.

Burada yoğurt yemiyorlar.

- Ben İstanbul’da yaparım sana.

O olur...