Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Süper Lig Galatasaray Galatasaray - Akhisar maçının yazar yorumları - Galatasaray Haberleri

        HALİL ÖZER | MUTSUZ UMUT'UN MÜCADELESİ

        İlk20 dakika önemli. Sanıyorum Mustafa Denizli ligin ikinci yarısında dün oynadığı 20 dakikayı en azından 75 dakikaya yükseltmek isteyecek.

        Önde müthiş baskı, rakibe oyun kurdurmama, sıfır top kaybı ve rakibi her türlü hataya zorlama. Zaten futbol tarzı da bu hocanın.

        Biliyor ki 20 dakika yetmez. Dün de net bir şekilde anladı. Dün 90 dakika aynı standartta oynamadı. Ama bölük pörçüklüğe rağmen kesinlikle maçı hak eden taraftı Galatasaray.

        Tabi dünkü galibiyete etken olan Akhisar cephesi de vardı. Bir kere kaleci Lukac. Herhalde çocukluğundan beri muhtemelen bu kadar kötü oynamamıştı. 2. gol zaten facia. Ama üçüncü golü ben yesem bana bile insanlar “Yok artık” diye kızabilirdi. Oradan ancak leblebi geçerdi top değil. Tabi bir de ilk yarıdaki Akhisar. Her ne kadar Galatasaray zorlasa da yine de bildiğimiz Akhisar’dan çok uzaktı. Çok kırılgan bir görüntü çizdi. Dayanıklılık hiç yoktu. Direnç konusunda gözle görülür bir yorgunluk vardı. İkinci yarıdaki biraz kıpırdanma ise yetmedi. Yani kısaca yenilgiyi hak etti. Dünkü oyunda Umut Bulut kesinlikle taktir edilmesi gereken bir oyuncu olarak ortaya çıktı. Kendi taraftarı tarafından neredeyse artık yerle bir edilen, varlığı bile taraftarı rahatsız ederken o sahaya çıkıp yine o taraftar önünde oynayıp mücadele etmek gerçekten çok önemli. Sahada verdiği yanıt her türlü söylenecek sözden çok daha etkili ve vurucuydu.

        Bir de Olcan. Zaman zaman kaybolsa da, hata yapsa da takımını doğrudan sonuca götüren ve rakibini en büyük sıkıntıları yaşatan oyuncuydu. Yasin ile giderek önemli bir ikili olmaya başladı. Zaten kötü oyuncu olduğunu kimse söyleyemez. Ama kendini bulamama sorunu var. Eğer biraz daha üstüne koyarsa Mustafa hoca ile hayatının en güzel günlerini yaşayabilir.

        Galatasaray’ın şöyle bir özelliği var. Bu geçen yıldan beri dikkati çeken ve rakibi demoralize eden bir özellik. Sıkıntılı maçlarda buldukları ilk topları mutlaka gol yapıyorlar. Bu önemli bir takım yeteneği. Pozisyonların kıymetini biliyorlar. Dün üçüncü gole kadar üç kere Lukac’ın kalesine gittiler üçü de gol oldu. Zaten bu özellik sıradan takımların değil, büyük takımların özelliği.

        Mustafa hoca bizim bildiğimiz kadarını unutmuş bir hoca. Ama Semih’in sağ bek oynatması bana göre dünün tek soru işaretiydi.

        PODOLSKİ

        Taraftar Muslera ile Sneijder’a söz söyletmiyor. Peki ya Podolski. Dün izlediniz mi acaba Alman’ı. Maçı koparan adamın o olduğunu görebildiniz mi? Bir dost uyarısı. Podolski keyifsiz. Haberiniz olsun. Umarım mesaj alınır.

        GALATASARAY SEYİRCİSİ

        Dün performans iyiydi. Ama hep böyle olmalılar. Bağırarak, tepki göstererek, ıslıklayarak, sosyal medyadan hakaret ederek, tesis basarak bu işler olmaz. Bu davranışlar on, on beş yıl öncesinde kaldı. Bu sezon tam hayal kırıklığı oldular. Bir sürü derde onlar da eklendi. Eski Ali Sami Yen’de Maldini ne demişti bir hatırlayın ona göre davranın.

        DENİZLİ'NİN BÜYÜK YANLIŞI!

        Mustafa Denizli gibi tecrübeli bir hocayı anlamakta, ciddi sıkıntılar çekiyorum...

        Uzun süre sonra ilk kez, özellikle ilk yarıda iyi mücadele eden, rakibe basan ve goller bulup devre arasında soyunma odasında bu kadar rahat giden bir takım, ancak böyle bir oyuncu değişikliği ile maçı verme noktasına getirilebilirdi! Ve yine ilk kez uzun bir aradan sonra rahat bir maç izleyeceğini düşünen seyirci, ancak bu kadar kandırılırdı... Mustafa hoca ikinci yarıda yaptığı Tarık- Rodriguez değişikliği ile az kalsın galibiyeti vererek, takımının kaderi ile oynuyordu...

        Aslında herkes havaya kalkan tabelada ilk olarak oyundan çıkan Tarık’ın numarasını görünce ‘ohh be’ dedi. Çünkü Mustafa Denizli, sahada hiçbir varlık gösteremeyen Tarık’ı kenara alarak doğru bir iş yapıyordu... Ama yerine Sabri’yi almayıp Rodriguez’i oyuna sokunca bütün devreler bir anda yandı! Tıpkı Mancini’nin yaptığı gibi macera arayarak Semih’i sağ beke çeken Mustafa hoca, Akhisarlı oyunculara resmen ‘Buyurun buradan gelin’ dedi. Chedjou orta alandan stopere, oyuna giren Rodriguez’de Bilal’in yanına geçince, bu bölgede top kayıpları da başladı. Sonrası zaten bildik bir film gibi... Akhisar’ın golü ile başlayan ve maçın bitiş düdüğüne kadar ecel terleri dökülen dakikalar... Ve maçın bitimine 2 dakika kala Yasin - Sinan değişikliği beni şaşırtan ikinci büyük hata! Rakibin bağıra bağıra senin sağından gol için geldiği dakikalarda burada Sabri’yi düşünmek yerine, sol kanatta değişiklik yapmak acaba niye?

        Başında da belirttiğim gibi, Mustafa hocayı anlamak gerçekten zor...

        Neden hâlâ kendisine fikren yardımcı olabilecek, en azından bu gibi tercihlerinde onu uyaracak, tıpkı zamanında kendisinin Jupp Derwall’a yaptığı gibi sesini çıkarabilecek bir yardımcı antrenör getirmiyor, bilmiyorum. Oysa 57 yaşında Galatasaray’ın başına gelen Derwall’in, 35 yaşındaki genç bir adama 3 yıl boyunca nasıl güvendiğini ve onu Türk futboluna nasıl gencecik bir hoca olarak armağan ettiğini hatırlaması yeterli!

        Eğer 66 yaşına gelen Mustafa Denizli, 57 yaşındaki Derwall’in yaptığı gibi genç bir hocayı kendinden sonra bırakmayacaksa, bence bencillik ediyor ve ‘her şeyi ben yaparım’ diyor demektir.

        Oysa Florya artık eski Florya, oradaki oyuncular da eski oyuncular değil... Sevgili Mustafa hoca bunu 3 hafta içinde anlayabildi mi bilmiyorum ama her şey birlikte yemek yiyerek çabucak hallolacak gibi gözükmüyor.

        UMUT VE BİLAL

        Umut belki de bu sezon en iyi maçını oynadı. Üzerinde bu kadar baskı varken, bu şekilde mücadele etmesi, takdir edilecek bir durumdu... Bilal ise bana göre Selçuk’u hiç aratmadı. Zaten Bilal’i değerlendirirken Melo’yu değil de onunla aynı özellikleri taşıyan Selçuk’u baz almak, bence en doğrusu.

        TARIK VE RODRİGUEZ

        Tarık’ı ilk izlediğimde, umutluydum. Ama o Tarık gitti, yerine kendini bir damla geliştiremeyen bu Tarık geldi. Rodriguez’e gelince, bu çocuk nasıl Real Madrid’in alt yapısında gelmiş diye düşünüp şaşkınlık geçiriyorum!

        BÜLENT YAVUZ | FAULLERE DİKKAT ET, YOLUN AÇIK

        Deniz Ateş Bitnel, son dönemlerin önemli isimlerinden biri. 1 Ocak itibarıyla FIFA kokartı takacak. F.Bahçe-Trabzon derbisindeki güzel yönetimiyle rüşdünü ispat eden genç hakem, dün akşam da sırıtmadı. Ancak ona bir ağabeyi olarak yapacağım nasihat şudur: “Başarılı olmak istiyorsan topa yakın olacaksın. Kim kimi çekiyor, kim kime vuruyor, kim kimi itekliyor göreceksin. Düdüğünü çalacaksın. Kimseye konuşacak bir şey bırakmayacaksın.”

        Faullerdeki temel hatası işte bu yüzdendi. 34. dakikada G.Saraylı Semih Kaya’nın Akhisarlı Sami’ye müdahalesi öyle görmemezliğe gelecek bir pozisyon değildi. Deniz Ateş Bitnel’in faulü çalıp Semih’e de bir kart göstermesi gerekirdi. Bunun dışında buna benzer 1-2 faulü karşılıklı olarak atladı hatta yanlış bile verdi. Ama yaptığı doğru işler de vardı. Avantaj kuralına zaman zaman riayet ederek seyir zevkini yükseltti.

        NOTUM: 8.3 / İYİ

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ