Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Süper Lig Beşiktaş Beşiktaş-Galatasaray maçı yazar yorumları - Galatasaray Haberleri

        SANKİ PREMIER LİG MAÇI

        FATİH ALTAYLI

        “Her iki takımın oyuncularını da kutluyorum. Bize Türkiye Ligi değil, İngiltere Premier Ligi standartlarına yakın bir maç izlettirdiler. Derbiden önce İngiliz takımlarının 2 maçını izledim. İlk kez Türkiye Ligi’ni izlerken o maçları aramadım. Bu derbi giderek çölleşen Türk futbolunun vahası oldu”

        Maçtan önce tüm spor basını söz birliği etmişçesine Beşiktaş’ı favori, neredeyse şampiyon gösterirken ben sayfalarda “Favori Galatasaray” dedim.

        Kimi güldü, kimi sövdü.

        “Sonucu bilmem ama çok güzel maç olacak” dedim.

        Ona pek söven olmadı.

        Sonuçta ne oldu?

        Şahane bir maç izledik.

        Her iki takımın oyuncularını da kutluyorum, sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum hepsine.

        Bize Türkiye Ligi değil, İngiltere Premier Ligi standartlarına yakın bir maç izlettirdiler. Bizim derbiden önce İngiliz takımlarının iki maçını izledim.

        İlk kez Türkiye Ligi’nde bir maç izlerken, o maçları aramadım.

        Dün oynanan Beşiktaş-Galatasaray maçı giderek çölleşen Türk futbolunun vahası oldu...

        TOLGA CİĞERCİ, TOPAL’IN PABUCUNU DAMA ATABİLİR

        Maça gelirsek.

        Galatasaray tam da benim hafta içinde söylediğim tarzda bir futbol oynadı.

        Bruma ile Yasin kanat ataklarında içeri doğru kat ettiler ve bu sayede hem pozisyon buldular hem de Bruma müthiş bir gol attı.

        Carole iyi, Sabri vasat bindirmeler yaptı.

        Orta alanda Selçuk şahane, Tolga ise muhteşem oynadı. Tolga bu maçta geçen maçların aksine hücumda da biraz daha verimliydi ama savunmada iki kişilik oynadı. Bu gidişle Milli Takım’da Mehmet Topal’ın pabucunu dama atacak gibi duruyor.

        Sneijder hırslıydı ama daha fazla gol aramalıydı.

        Eren yine işini yaptı. Beşiktaş’ın hızlı atağa kalkmasını engelleyen en önemli faktördü, rakibi çok bozdu.

        TEK KÖTÜ ADAM CHEDJOU

        Sneijder’in de savunma katkısı oldukça üst düzeydi.

        Stoperlerden Hakan Balta, hatasıza yakın oynarken, Chedjou, Galatasaray’ın iki puanını harcayıp, Beşiktaş’a 1 puan hediye eden adam oldu.

        Galatasaray’ın tek kötü adamı Chedjou’ydu.

        Hem kafa topunda, hem de Cenk’in önüne düşen Tosic’in şişirmesine müdahale edememekte yüzde bin hatalıydı.

        Muslera ise yine Muslera’ydı.

        HAKEM ALİ PALABIYIK ADALETSİZ KARTLAR ÇIKARDI

        Maçın geneline baktığımız zaman Galatasaray’ın, Beşiktaş’a oranla daha iyi bir takım olduğunu söylemek mümkün.

        Özellikle ilk yarıda bu fark net ortaya çıktı.

        İkinci yarıda ise hem değişiklikler, hem de Galatasaray’ın nefesinin bitmesi Beşiktaş’ın üstünlüğü ele almasına neden oldu ama Chedjou olmasaydı bu üstünlük sonuca yansımayabilirdi.

        Ancak şurası da bir gerçek ki, Arena’da muhteşem bir Beşiktaş taraftar atmosferi var.

        Galatasaray, bu atmosferden çok etkilenmedi ama genç hakem Ali Palabıyık, Arena havasına teslim oldu.

        Genelde iyi bir maç yöneten Palabıyık, sadece sarı kartlar konusunda çok ciddi bir adaletsizlik içindeydi.

        İlk yarıda sahanın ayrı köşelerinde her biri sarı kartlık en az iki faul yapan ve bir de hakeme saldıran Olcay’a en azından bir sarı kart göstermemesi akıl alır gibi değildi.

        Keza Aboubakar’ın da hiç değilse Muslera’ya yaptığı faulde bir sarı kart görmesi gerekiyordu.

        Galatasaray’a çok kolay çıkan kartlar, Beşiktaşlılar söz konusu olunca pek çıkmadı.

        Fakat tüm bu eleştirilerden bağımsız olarak gerçekten çok güzel bir maç izledik.

        Bunda hakemin de katkısı olduğu muhakkak.

        Herkese bir kez daha teşekkür etmem şart.

        Bu arada maçı televizyondan izlediğimi de söylemem lazım.

        Ve Lig TV iki haftadır gerçekten döktürüyor.

        Çok iyi hazırlanıyorlar.

        Bir de Tümer Metin’in kötü yorumları olmasa çok daha iyi olacak ama onun da hem Milli Takım’da hem Lig TV’de tepelerden torpilli olduğunu zannediyorum!

        Ona da yapacak bir şey yok.

        ŞENOL BEY RIEKERINK BEY

        MERİÇ MÜLDÜR

        Galatasaray’dan kaç ismi Beşiktaş 11’ine koyarsınız derseniz, sadece iki isim garanti: Muslera ve Sneijder. Haydi form grafiğiyle şimdilik Bruma’yı da ekleyelim. Futbol böyle bir oyun. Havaya girmeyi ve takım kurgusuyla oyuncak gibi oynamayı affetmiyor. Maç öncesi ilk 11’ler açıklandığında da tribünde yanımda kim varsa Beşiktaş kadrosuna şaşırdı. Talisca’nın yokluğuna, Oğuzhan tercihine. Beşiktaş, maçı Quaresma’nın son dakikadaki vuruşuyla kazansa da aynı şeyleri yazacaktım. Beşiktaş 11’i bu sezon bulmaca gibi. Gazeteler, televizyonlar iki gündür muhtemel 11’ler veriyor. Her haber bülteninde saat başı muhtemel 11’ler değişiyor. Doğruyu bulan yok. Rotasyonu anladık da Şenol Hoca erken başladı rotasyon işine. Takımla çok oynuyor. Yoksa bu Beşiktaş’ın, bu G.Saray’a takılması çok zordu. Bu 2 puan kaybı da Şenol Hoca’ya yazar.

        Bay Riekerink maçtan önce, “Kazanmaya gidiyoruz” diyordu. Neredeyse kazanacaktı da. Ama bence önce beraberliğe, ‘yakalarsam da atıp kaçarım’a gelmiş G.Saray. Şansları yine de yaver gitti. Bakmayın, oyun öyle gelişti. İki farkı yakalayınca oyuna da ortak oldular bir ara.

        Fakat net söyleyeyim: Beşiktaş’ın, Muslera’yı rahatsız edemediği ilk 45’te bile sahada futbol oynamayı isteyen bir takım varsa, onun adı Beşiktaş’tı. G.Saray’ın ilk golü mucize. İkinci gol Bruma’nın şahsi becerisi. Böyle olunca da G.Saray kazanmaya oynuyor gibi geldi herkese ama hikaye. Muslera, Sneijder gibi iki klas isim bile vakitten çalmaya oynadılar. Bu sonuç G.Saray adına sevindirici olmalı. Galip gelebilirlerdi de sezon sonunda Beşiktaş’ı geçmeye kaliteleri de, kadro derinlikleri de yetmez. Kalede bir Muslera var. Beşiktaş 2 değil, 12 kaleci koysa da 1 Muslera etmez. Elbette de G.Saray takımına heyecan veren tek bir isim vardı... O da Bruma. Koca maratonu düşününce o da G.Saray’a yetmez.

        ‘Bay Riekerink’ demekle olmuyor bu işler. Vodafone Arena’da Beşiktaş’a karşı 2-0‘ı yakalıyorsan bu puanı vermeyeceksin. Riekerink Bey ikinci 45’e başlarken orta saha takviyesiyle 3 puanı alıp giderdi de, sürpriz goller hocayı şaşırttı. Ki Şenol Hoca neredeyse Bay Riekerink’e yeniliyordu. O da O’nun ayıbı olurdu. Allah’tan ikinci yarıya bu kez doğru tercihlerle başladı.

        G.SARAYLI OYUNCULAR

        G.Saray gibi Türk futbolunun Avrupa’da en popüler ekibi bile vakitten çalıyor. Eskiden böyle değildi. Bu G.Saray’ın Anadolu takımlarından farkı ne o zaman?

        ALİ PALABIYIK

        Elbette hata yapacaksın. Hakan Balta’nın iki sarı kartını da atlayabilirsin. Ama maç boyunca dakika çalan Muslera’ya 81’de sarı kart gösteremezsin. Futbol oynamaya değil, zamandan çalmaya çalışarak ufak bir ikazı bile görmezden gelemezsin.

        TECRÜBE İLE ACEMİ

        SERDAR ALİ ÇELİKLER

        Bu tip ‘yeni stat açılış’ günlerinde stadyum sahibi baskı altında oluyor. Ev sahibi ‘yardırırken’ misafir takım sakin kalırsa oyun üstünlüğünü alıyor.

        Bir de G.Saray’ın bir duruşu vardır ki ben o duruşun hastasıyım; isterse ligde 15. olsun rakibin G.Saray ise hep ciddi olacaksın. Beşiktaş’ın yaşadığı buydu. İlk kornerde golü buldular ve o andan itibaren oyun hakimiyeti tamamen Sarı-Kırmızı oldu. Beşiktaş ise sanki bunun olması imkansızmış gibi darmadağın oldu. İlk yarı temiz temiz 3-0 biterdi. Olcay ve Caner atılabilirdi. Soyunma odasına TECRÜBE’li takım ACEMİ takım karşısında önde girdi. Bu atmosferin de acemisiydiler. Kesin olarak belli oldu ki Oğuzhan büyük maç oynayamıyor. Milli Takım’da da burada da. Cenk de tek santrfor oynadığında ve 11 başladığında G.Antep santrforuna dönüşüyor.

        2. yarı, Şenol Güneş yapması gereken tek şeyi yaptı. Talisca ve Aboubakar oyuna girince şekil değişti. Aboubakar, stoperleri sağa sola götürdü; aralara Talisca sızma yaptı. Ancak bu biraz rahatsız etse de yine de 65’e kadar G.Saray dengedeydi. Bu kez acemilik G.Saray tarafındaydı. Riekerink Bey, Bruma ve Yasin’den en az birini; Selçuk ve Wes’ten en az birini alması gerekirken uyudu. Ya da cesaret edemedi. G.Saray yaslandıkça ev sahibi baskıyı artırdı. 3. duran top golü de yenildi ve skor 1-2’ken Beşiktaş’ın baskısının artacağı kesindi.

        Riekerink, Cavanda ve Josue’yi aldığında Selçuk’u kesin çıkarması gerekirdi. Orta alan şeffaflaşmıştı çünkü. Bu kez yine Güneş tecrübesi, Riekerink acemiliğine galip gelmişti. Yine de son saniyede maç G.Saray’a geldi. Josue golü atmaya korktu. Ne var ki o pozisyonun dönüşünde Q7, 3 puanı getirebilirdi.

        Sonuçta maç berabere bitti. Poldi ve Kolbeinn geldiğinde; De Jong düzeldiğinde gayet iyi bir kadro olacak... G.Saray’ın geleceği parlak; ancak Riekerink’in Selçuk’u, Wes’i, Eren’i oyundan çıkarmaktan korkmaması lazım. Şenol Güneş’in işi zor. En büyük sorunu da Quaresma.

        Bu “ben size fazlayım ey faniler” tavrı kabak tadı verdi. Cenk 11 santrforu oynarken olmuyor. Olcay da ‘abi’ olduysa oynamaz. Oğuzhan’ın tek yeri Atiba’nın yanı. Gönül de son 3 yıldır olduğu gibi bu yıl da iyi değil.

        Ali Palabıyık fazla eyyam yapmamaya çalıştı ama Cenk’e 4 kere kendini yere atmadan sarı vermeliydi. Aslında Q7-Caner ve Olcay’ı da çok idare etti.

        TARAFTAR

        5 yıl sonra deplasman taraftarı da pek güzel geldi. Bir de çok çok güzel bir saygı duruşu örneği gösterdiler. Emeği geçenlere şükranlar...

        SELÇUK İNAN

        Ona takıntılılardan değilim ama ne yapıyor bana biri anlatsın. Tempo da belirleyemiyor, pas da atamıyor. Hakikaten ne yapıyor?

        DÖRT DÖRTLÜK

        GÖKHAN ZAN

        Nefesleri kesen bir derbi izledik. İlk yarıda müthiş bir Galatasaray, ikinci yarıda boyun eğmeyen ve şaha kalkan Beşiktaş... Son saniyelerde iki tarafa da gidip gelen bir maç. Her iki ekibi de kutlamak gerek.

        Galatasaray mükemmel bir ilk yarı oynadı. Sanki kendi saha ve seyircisi önünde gibiydi. Sabırla ayağa paslar yaptı. Acele etmeden atak olgunlaştırmaya çalıştı. Beşiktaş’a önde bastılar. Oyun kurmasına engel oldular, rakibin pas trafiğini kestiler. Orta sahaya hakim olanın oyuna hakim olacağını öngördüğümüz bir maçtı. Nitekim Sarı-Kırmızılı ekip Tolga, Sneijder ve Selçuk üçlüsüyle; bunlara yardım eden Bruma ve Yasin’le tüm bölgeyi kontrol altına aldılar. Hızlı oyuncularıyla hızlı atağa çıktılar. Bruma’nın bire birde ne kadar yetenekli ve etkili olduğunu gördük. Attığı golde müthiş öz güveni ve sprinter özelliği ortaya çıkınca yine jeneriklik bir gol izledik. Eren iyi golcü. İlk golde takipçiliğini konuşturdu. Hava toplarının hemen hemen hepsini aldı. 45 dakika boyunca sahada rakibini silip süpüren bir takım vardı. Devre 4-0 bile sonuçlanabilirdi.

        Şenol hoca ikinci yarıda yokları oynayan Oğuzhan ile etkisiz Olcay’ı oyundan aldı. Talisca ile Aboubakar’ı kullandı. Bu değişiklik takıma hareket getirdi. Skor dezavantajıyla Beşiktaş rakip yarı alanda baskı oluşturdu. Galatasaray bu baskıya Marcelo’nun golüne kadar dayandı aslında. İlk golde duran top zafiyeti kendini gösterdi. Bu hastalığın devam ettiğini gördük. Gol Beşiktaş’ı havaya soktu. Ardından paylaşım hatasından ikinci gol geldi. Chedjou ve Hakan’ın zincirleme hataları bu seviyedeki oyunculara yakışmadı. Bence Riekerink savunmayı bir an önce uyarmalı. Özellikle de Chedjou’yu. İlk görevi savunmayı toparlamak ve kademesini kaybetmemek ama bunu yapmıyor.

        Galatasaray aslında geriye yaslanarak da Beşiktaş’ın ekmeğine yağ sürdü. Riekerink bu dönemde oyunu geç okudu, hamlede gecikti. Özellikle Cavanda-Sabri değişikliğini daha önce gerçekleştirmeliydi. Bu dönemde Galatasaray oyunu bir türlü tutamadı. İlk yarıdaki sakin ve kendinden emin oyunu yok oldu. O ilk yarıdaki takım sahadan kayboldu. Son dakikalar ise nefes kesti. Top ve maç iki tarafa da gidip geldi. Galatasaray ayağına kadar gelen derbi zaferini konsantrasyon eksikliği ve bireysel hatalarla kaçırdı.

        Sonuç olarak her iki takım da çok iyi mücadele etti. Keyifli, pozisyonlarıyla heyecan yaratan mükemmel bir 90 dakika izledik. Hakem Ali Palabıyık da bu atmosferin altından iyi kalktı.

        TARAFTARLAR

        Deplasman yasağının kalktığı bu maçta her iki taraftarlarını da tebrik etmek gerek. Futbol keyfine tat kattılar. Alkışı hak ettiler.

        CENK TOSUN

        Maç boyunca yerden kalkmadı. Sürekli hakemi etkilemeye çalıştı. Milli oyuncuya bu hiç yakışmadı.

        MUHTEŞEM DÖNÜŞ

        ALİ GÜLTİKEN

        Oğuzhan geçtiğimiz yıl müthiş bir sezon geçirdi. Oynadığı pozisyon Atiba’nın yanıydı. Yüzü kaleye dönük, oyunu okuyabilen, o bölgeden hücuma çok etkili çıkan, oyun kuran, gol atan bir oyuncu olarak müthiş işlere imza attı. Ama oynadığı pozisyon, dünkü pozisyonu değildi. Forvetin arkasında sırtı kaleye dönük Oğuzhan, diğer pozisyon kadar çok fazla etkili olamıyor. Daha doğrusu yeteneklerini kullanmakta bu bölgede zorlanıyor. Bir de sakatlığını ve tam hazır olmadığını ilave ettiğimizde dünkü görüntü ortaya çıktı. Oğuzhan’ın arkasında tercih edilen Gökhan ve Atiba da özellikle oyunun ilk yarısında pas bağlantısını sağlayamayıp etkisiz kalınca, Beşiktaş maçın ilk yarısında büyük sıkıntılar yaşadı. Uzun dönemdir bu kadar oyuna hakim olamayan, rakibinin organizasyonlarına etki edemeyen bir Beşiktaş izlememiştik. Her şeye rağmen Beşiktaş’ın, Bruma’nın ayağından yediği gol, amatör küme mahalle maçında bile yenmez. Bunlar bu kalitede olacak işler değil.

        Doğal olarak Şenol Hoca buna müdahale etti. Olcay’la Oğuzhan’ı oyundan alıp Talisca ve Aboubakar’ı oyuna alarak önemli bir hücum hamlesi yaptı. Bu değişikliklere bir de sahanın içerisinde taktik değişikliklerle desteklenince Beşiktaş çok etkili hale geldi. Özellikle Talisca ve Quaresma’nın kanatlara çekildiği, önde Aboubakar ve Cenk’le çift forvete döndükten sonra orta alanı ve defansı öne çıkarınca, G.Saray’a karşı müthiş bir baskı yarattı. Ve önce Marcelo, sonra da Cenk bir anda maçı Beşiktaş adına farklı bir noktaya taşıdılar.

        Derbi maçta bu kadar gol görmek elbette çok güzel. Ama bunu kendi taraftarınızın önünde geriye düşerek görüyorsanız çok sıkıntılı bir durum. Beşiktaş dün maçı buradan kaliteli ve etkili oyuncularının yanında, var olan güveni ve takım olgusuyla birlikte üzerine koyduğu fiziksel dayanıklıkla gerçekleştirdi. Özellikle 60. dakikadan sonra maça hakimiyeti ve G.Saray’ın kalesini ablukaya aldığı bölümlerde rakibini çok ciddi şekilde bunalttı. Elbette skorun geriye gelmesinde tüm bunlar kadar, Şenol Hoca’nın da büyük tecrübesi var. Yaptığı oyuncu değişiklikleri, oyuna taktik olarak hamleleri, Beşiktaş’ın geriye gelişinde büyük rol oynadı.

        Beşiktaş kendi içerisinde bir değişim ve dönüşüm yaşıyor. Bunun oturması birkaç hafta daha alacak. Ama genel çizgisinde, takım iradesinde ve etkinliğinde bir eksilme yok. Bu maçta ilk yarıda yaşanan hayal kırıklıklarının ve hataların telafisi en kısa sürede yapılacaktır. Yapabileceğini de maçın ikinci yarısındaki oyunuyla ortaya koydu.

        G.Saray açısından yaptığı iyi şeyler ve eksikler hakkında kendi tarafından analizler yapılacaktır. Ama şunu da ek olarak söyleyelim... Büyük takım oyuncusu, 2-0 öndeyken ve maçın bitmesine daha yarım saat varken kaleye gitmek yerine vakit geçirmez. Elbette Beşiktaş’ın gücünün farkında olmak ve skoru koruma düşüncesi bir takım tedbirleri gerektirir ama oyun içerisinde pozisyon yakaladıysanız, bunu da değerlendirmeyi düşüneceksiniz. Aksi halde Beşiktaş gibi etkili bir takım dün akşamki gibi size faturayı keser. Quaresma son dakikada golü atabilse, Beşiktaş futbol adına büyük bir dersini tekrar vermiş olacaktı.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ